6 Aralık 2013 Cuma

YUSUF PEYGAMBER SU KABI KİMİN YÜKÜNDE İSE O ALIKONULUR




RAHMAN VE RHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA!

12/68- Babalarının kendilerine emrettiği yerden (Mısır'a) girdiklerinde, (bu,) -Yakup’un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Allah'tan gelecek olan hiçbir şeyi (gidermeyi) sağlamadı. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.

12/69- Yusuf'un yanına girdikleri zaman, o, kardeşini bağrına bastı; "Ben" dedi. "Senin gerçekten kardeşinim. Artık onların yaptıklarına üzülme."

12/70- Erzak yüklerini kendilerine hazırlayınca da, su kabını kardeşinin yükü içine bıraktı, sonra bir münadi (şöyle) seslendi: "Ey kafile, sizler gerçekten hırsızsınız."

12/71- Onlara doğru yönelerek: "Neyi kaybettiniz?" dediler.

12/72- Dediler ki: "Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır. Ben de buna kefilim."

12/73- "Allah adına, hayret" dediler. "Siz de bilmişsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz."

12/74- "Öyleyse" dediler. "Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?"

12/75- Dediler ki: "Bunun cezası, (su tası) yükünde bulunanın kendisidir. İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız."

12/76- Böylece (Yusuf) kardeşinin kabından önce onların kablarını (yoklamaya) başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte Biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik. (Yoksa) Hükümdarın dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.

12/77- Dediler ki: "Şayet çalmış bulunuyorsa, bundan önce onun kardeşi de çalmıştı." Yusuf bunu kendi içinde saklı tuttu ve bunu onlara açıklamadı (ve içinden): "Siz daha kötü bir konumdasınız" dedi. "Sizin düzmekte olduklarınızı Allah daha iyi bilir."

12/78- Dediler ki: "Ey Vezir, gerçek şu ki, bunun yaşlı (ve) büyük bir babası var; onun yerine bizden birisini alıkoy. Doğrusu biz, seni iyilik yapanlardan görmekteyiz."

12/79- Dedi ki: "Eşyamızı kendisinde bulduğumuzun dışında, birisini alıkoymamızdan Allah'a sığınırız. Yoksa bu durumda kuşkusuz biz zalim oluruz."

Kuran’da anlatılan Yusuf kıssasında, doğru anlaşılması Gereken ayetlerden birisi şudur.

12/75- Dediler ki: "Bunun cezası, (su tası) yükünde bulunanın kendisidir. İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız."

Önce Yusuf’un kardeşlerinden Yusuf’a en yakın olan ve babasından kıskandıkları ve babasının da sevdiği Yusuf’un bir plan üzeri ala koyduğu kişidir
.
Evrensel kanun ve yasalarda da öyle değil mi? kim kanunlara Uymazsa Akıl ve ergenlik yaşındaysa da onun cezasını kişinin ne anası ne babası ne kardeşleri ne de yakınlardan birisi çeker. Kim suç işlerse cezasını suçu işleyen çeker. Doğru olan da o olması gerekmez mi?

Şunun da çok iyi bilinmesi gerekir. Hiç kimse kendisi istemedikçe dünyadaki bütün insanlar toplanıp bir araya gelseler onu ne doğru yola ne de yanlış yola götürebilirler. Öyleyse kişi ister doğru yola isterse de yanlış yol gitsin sorumlu ve yetki sahibidir. Hiç kimse hiç kimsenin günah yükünü yüklenemez.

17/15- Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkâr, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir elçi gönderinceye kadar (hiçbir topluma) azap edecek değiliz.

Yusuf kıssasında yan ılınan konulardan en önemlilerinden birisi de Yusuf’un müşrik bir hükümdarın yanında maliye bakanı olarak çalıştığının sanılması yanılgısıdır.  Oysa bütün nebiler ve resuller Allah’ın bir kelimesi ve Allahın bir elçisidirler. Onların Allah ile bir sözleşmeleri vardır. O da şudur.

3/81- Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: "Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız." Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" Onlar: "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahit olun, Ben de sizinle birlikte şahit olanlardanım" demişti.

33/7- Hani Biz peygamberlerden kesin sözlerini almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık.

Bütün peygamberler Allah’ı bırakıp da dünyalık menfaatler için, müşrik olmazlar veya müşriklere itaat etmezler.  Yusuf bir peygamber ve dilediği gibi davranışlarını müşrik bir hükümdardan değil, Allah’ın kendisine vah yetmiş olduğu emirlerden almaktadır.

12/54- Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım." Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman-yönetici)sin."

12/55- (Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim."

Vermiş olduğum ayet örneklerinde de görüldüğü gibi Yusuf’un güç ve iktidar sahibi bir kişi olduğu anlaşılıyor.

Öyleyse Yusuf mısır halkının bir hükümdarı ve yöneticisidir. Su kabını kendi dininden olan kardeşinin yüküne koyması da ayette belirtildiği gibi, diğerlerinden onu ayırmak için bir plandır.

Aslında burada bahsedilmek istenen su kabı herkesin ameli anlamında anlaşılması daha uygun olması gerekir. Yusuf’un kardeşim diye kendi bağrına basıp kucakladığı kendi dininden olan babasının sevdiği çocuklarından ikinci kişiydi.

“Hükümdarın dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı”

Kuran burada hüsnü- tahlil sanatı yapmaktadır. Yani sebebi bilinen bir olayı daha güzel bir sebebe bağlayarak olayı anlatmaktadır. Tıpkı Musa’ya Süt annelerini haram etmesi gibidir.

28/ 12- Biz, daha önce ona sütanalarını haram etmiştik. (Kız kardeşi:) "Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi?" dedi.

Sütanaları helaldir. Buradaki başka anaların sütünü Musa’nın almamasından dolayı Allah böyle bir ifade kullanmaktadır. Asıl mesele firavunun bilmediği fakat Musa’nın sütünü emmeye alışkın olduğu annesini Musa ile buluşturarak hem emzirmesi hem de onun eğitimini üslenmesin daha güzel bir sebebe bağlayarak anlatmaktadır.

Su kabı olayını bu açıdan değerlendirmek için tekrar ayetleri nakledelim.

12/72- Dediler ki: "Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır. Ben de buna kefilim."

12/73- "Allah adına, hayret" dediler. "Siz de bilmişsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz."

12/74- "Öyleyse" dediler. "Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?"

12/75- Dediler ki: "Bunun cezası, (su tası) yükünde bulunanın kendisidir. İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız."

12/76- Böylece (Yusuf) kardeşinin kabından önce onların kaplarını (yoklamaya) başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte Biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik. (Yoksa) Hükümdarın dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka, Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.

12/77- Dediler ki: "Şayet çalmış bulunuyorsa, bundan önce onun kardeşi de çalmıştı." Yusuf bunu kendi içinde saklı tuttu ve bunu onlara açıklamadı (ve içinden): "Siz daha kötü bir konumdasınız" dedi. "Sizin düzmekte olduklarınızı Allah daha iyi bilir."

Önce şunu sorgulamak gerekir. Hükümdarın su tasını Yusuf bağrına bastığı kardeşinin yükü içerisine koymakla kardeşine kötülük mü yaptı yoksa iyilik mi yaptı? Elbette iyilik yaptı.

Çünkü Yusuf’un kardeşi su kabı dolayısı ile diğer nankör kardeşlerinden ayrılarak kıtlığın sefilliğin yoksulluğun çilesinden kurtularak diğer kardeşiyle beraber her türlü nimetlerin içerisinde hem vahyin çerçevelediği yolda yürüyen birisiyle olmakla ahiret hayatında bir güzellik hem de dünya nimetlerinin bol bol aktığı dünya hayatında ona bir güzellik bahşedilmiş olmaktadır.

SU KABI NEYMİŞ ONU ÇÖZMEYE ÇALIŞALIM.

Kıssada geçen çözülmesi geren kelimeleri yazarak ne alama geldiğini anamaya çalışalım.

1-su kabı: mecazi bir anlam taşımaktadır. Kıssada Yusuf’un kardeşinin ameli anlamında kullanılmıştır.

2-Hükümdarın dini: Hükümdar derken burada Allah anlamında kullanılmıştır.

20/114-Hak olan, biricik hükümdar olan Allah yücedir. Onun vahyi sana gelip-tamamlanmadan evvel, Kuran’ı (okumada) acele etme ve de ki: 'Rabbim, ilmimi arttır.'

Bütün peygamberlerin temel özelliklerinin biri de peygamber olduktan sonra vahiyle hayatlarının yönlendirilmeleridir.

Bazı kuran okuyucu kardeşlerimizin ayette geçen “hükümdarın dinine göre kardeşini yanında alıkoyamazdı” ifadesinden sanki mısır hükümdarı olarak anlamaktadırlar. Hükümdar kelimesi müteşabih bir kelimedir. Yani farklı anlamlara gelebilen bir kelimedir. Bu konuda Hükümdar kelimesi Allah anlamında kullanılmış bir kelimedir.

Bakınız su kabı olayı bu ayette mecazi olarak kullanıldığı verece olduğum ayetlerden nasıl anlaşılacak?

12/54-Zulmeden her nefis, yeryüzündekilerin tümüne sahip olsa bunu (azaba karşılık) mutlaka fidye olarak verirdi. Onlar azabı görünce pişmanlıklarını gizlerler, oysa onlar haksızlığa uğratılmadan aralarında adaletle hükmedilmiştir.

11/15-Artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkâr edenlerden de.. Barınma yeriniz ateştir, sizin veliniz (size yaraşan dost) odur; o ne kötü bir gidiş yeridir.
Şimdi onunla ilgili ayeti getirerek kıyaslamaya çalışalım.

12/76- Böylece (Yusuf) kardeşinin kabından önce onların kaplarını (yoklamaya) başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte Biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik. (Yoksa) Hükümdarın dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka, Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.

“İşte Biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik. (Yoksa) Hükümdarın dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka,”

Meali şöyle düzeltelim Allahın dine göre kim suç işlerse cezası ne anasına ne babasına ne oğullarına ne de kocalarına ne de başka insanlara yüklenemez. Suçun cezası sadece ve sadece kendisine aittir.

Kuran burada hüsnü tahlil sanatı kullanmıştır. Yani sebebi bilinen bir olayı daha güzel bir sebebe bağlama sanatıdır. Öz be öz kardeşi olan Yusuf aynı zamanda din kardeşi olan kardeşini alıkoymak için bir bahanedir.

Kuranı bolca okuyanlar bu sanata sıkça olarak rastlarlar. Herhalde su kabının ne anlama geldiği anlaşılmıştır. Şefaat eğer doğru anlaşılmış olsaydı bu konu da rahatlıkla anlaşılabilirdi. Yani her insan kendi ameli kendi götürdükleriyle yargılanıp ödül ve cezaları verilecektir.

Doğrularım Allah'a Yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN

MERSİN- ANAMUR

Hiç yorum yok: