20 Nisan 2015 Pazartesi

HAZRETİ İSA MESİH ÖLDÜ O BİR DAHA YERYÜZÜNE DÖNMEYECEK!




RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!

Kuran’ın dışında bize hadis diye aktarılan Hristiyanların uydurdukları bir sözle başlamak istiyorum.


Hz. İsa peygamber ölmedi. O Allah tarafından göğe yükseltildi Kıyametin sonuna yakın bir zamanda yeryüzüne inecek kırk yıl peygamberlik yapacak fakat kırk gün kadar sürmeyecek, Deccalı öldürecek bütün dünya Müslüman olacak. İnancı bütün İslam toplumlarında sanki Allah tan gelen bir vahiymiş gibi inanmışlardır. Asırlardır mehdi bekleyip durmuşlardır.


Daha önce de Bahsettiğim gibi Kuran’da, Altı kalın çizgilerle çizilmesi gereken ayetlerden biri de Şu İdi.


29/57”Her nefis ölümü tadıcıdır. Sonra Bize döndürüleceksiniz.”


3/85”Her nefis Ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır cennete sokulursa, Artık O Gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı aldatıcı metadan başka bir şey değildir.”


Kuran’ı kerim iki tip insanın bu kitabı kabul etmeye yanaşmayacağını belirtmektedir. Birincisi kalbi marazlı olanlar. Bunlar makam, mevki, din adamı olanlardan kendi makamlarının elden gideceğinden korktuklarından dolayı doğru olan dini kabullenmek istemezler. Onlar hele din adamları ise din adına sağladıkları menfaatlerin elden gideceğinden korktuklarından Allah’ın ayetlerinden bazılarını gizlerler veya satarlar.


2/174: Allah'ın indirdiği Kitap'tan bir şeyi göz ardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır.


İkinci tip insanlarda beyinleri kirlenmiş olanlardır. Bu tip insanların beyinleri Kuran’ın dışında zan ve tahminlerle dolu olduğu için Kuran gibi hakikati kabul etmezler. Bunlara fıtrat dinini, hanif dinini anlatabilmek için önce bu beyinlerdeki yalan yanlış bilgileri çıkaracaksın daha sonra doğru olan bilgileri yerleştireceksin. işte Kuran buna ehli kitap ifadesi kullanıyor. Ve puta tapıcıların hasletlerini taklit ettiklerinden dolayı müşrik ifadesini kullanıyor.


2/135: Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (doğru yol) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini(dir); O müşriklerden değildi."


İşte bugünkü cemaatlerin meşreplerin, mezheplerin tarikatların gittiği yolla Kuran’ı kerimin ehli kitap diye bahsettiği Hıristiyanların ve Yahudilerin gittiği yol arasında hiçbir fark yoktur.


9/30: Yahudiler: "Üzeyir Allah'ın oğludur" dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkâr edenlerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?


9/31- Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rabler (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar, tek olan bir İlah'a ibadet etmekten başka bir şeyle emir olunmadılar. O'ndan başka İlah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden Yücedir.

Hep aklıma gelen şu ayetin ruhunu özünde taşıyan insanlar ancak doğruyu bulup o yolda yürüyebiliyorlar.


2/144: Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip-durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.


Yaşantımdan örnek olarak bir olay anlatmak istiyorum. Bir tane kardeşimiz geldi, bana dedi ki “amca siz nerelisiniz?” Konyalı mısınız? Dedi bende hayır Anamurluyum dedim. Niye sordunuz dedim. “yüzünüzde bir Konyalı siması gördüm de” dedi. “Konyalı siması nasıl olurmuş?” dedim Müslüman’a yakışır bir sima dedi. Bu sefer ben ona sordum.

Siz Müslüman mısınız dedim. O da elhamdülillah ben Müslüman’ım dedi. Hangi mezheptensiniz dedim “hanifi” dedi. Peki, Kuran okuyor musun? Dedim. Okuyorum dedi. Peki, peygamberimiz hangi mezhepten dedim Kuran’a göre? Hanifi mezhebindendi dedi. Ve verdiği cevaptan dolayı da tedirgin oldu.

Belli ki o böyle bir şey duymamış ve kendi verdiği cevapta onu tatmin etmemişti. Ve arkasından ekledim. Hanifi mezhebinin ictihadı Kuran’ın emri ile çelişse hangisini yaparsın dedim. Öyle deyince şaşırdı ve dedi ki “abi senin mezhebin, partin, cemaatin var mı? Dedi.


Bende dedim ki “benim adım Müslüman ben insanları ne bir mezhebe, ne bir meşrebe, ne de bir cemaate çağırıyorum. Ben insanları Allah’a çağırıyorum.”


41/33: Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?

2/2: Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap'tır.

Amca sen senin dini bana anlatabilir-misin? Senin Anlattıkların, Şimdiye kadar benim arayıp da bulamadığım şeyler. Hangi cemaate hangi meşrebe gittiysem cevabı bulunmayan sorularla karşılaştım. Beni tatmin etmedi. Ben şimdi dinimi buldum dedi.

Allah da ondan razı olsun. Bizim üzerimize düşen yükümlülük Allah’ın gönderdiği Kuran’ı öğrenip, anlayıp anlatmaktır onun üzerine düşen görev de anladığı Kuran’ı ’kabullenip ve yaşamaktır.

Ben de önce insanlara sonrada ben Müslüman’ım diyenlere avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Nereden geldiniz nereye gidiyorsunuz, siz öyle başıboş bir hayat sürmek için yaratılmadınız. Sizin her yaptığınız davranışlardan hesaba çekecek olan bir yaratıcınız var. Mutlaka er veya geç bu yapmış olduğunuz iyi veya kötü davranışlardan dolayı hesaba çekileceksiniz.

Ey Ben Müslüman’ım kitabım Kuran diyenler. Allah’ın Gönderdiği O kitabı sevap olsun diye değil anlamak için okuyun. Ve yaşamınızın ölçüsü terazisi o osun siz ondan sorguya çekileceksiniz. Artık masallarla hikâyelerle sözden söze gelen sözlerle insanların uydurduğu dini bırakıp Allah’ın dinine gelin. O Kitap Allah’ın Gönderdiği içerisinde çelişkisi çarpıklığı olmayan Orijinalliği bu güne kadar korunmuş ve kıyamete kadar da korunacak olan bir kitaptır.


O İnsanlığın Dünya hayatında nerde nasıl davranacağını tarif eden her örnekten bir örnek verdiği sahiplenenlerin Dünya hayatındaki en güzel şekilde yaşanacak olan bir hayatın Allah Tarafından çizilmiş bir projesidir.
Bu Bilgilerden sonra Kuran’ın Hz. İsa peygamber hakkında söylediklerini aktarmaya devam edelim.


3/55” 55- Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkâra sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim."


Daha önce de bahsettiğim gibi Nasıl Her Milletin kullandığı dillerde deyim, mecaz, gibi edebi sanatlar varsa, Kuran’da da var. Bir kişinin ölmesiyle Kuran da geçen ”Seninin hayatına ben son vereceğim seni kendime yükselteceğim” İfadesi arasında ne fark vardır. Bununla ilgili bir kıssa aklıma geldi onu sizinle konu ile ilgili olduğu için paylaşmak istiyorum.


Bir gün padişahın atı yere düşüp yuvarlanıyor. Padişah da atını o kadar çok seviyormuş ki, kimsenin atın öldü demesine tahammül edemeyecek kadar seviyor. Bütün uzman veterinerleri topluyor Atın neyi var bir bakın bakalım sakın öldü filan demeyin ha! Diyor Atıma kim öldü derse onu asacağım diyor. Veterinerlerin bir tanesinin dışında hepsi atı muayene ettikten sonra hayati fonksiyonlarını yitirmiş olduğunu görünce gerçeği gizleyemiyorlar ve atın ölmüş padişahım diyorlar. Hepsini asın diyor. Bir tanesi geliyor ata su veriyor at içmiyor. Ot Veriyor yemiyor. Nefesini dinliyor nefes almıyor. Bu Bulgularını padişaha anlatınca, Ulan öldü desene şuna diyor. Oda ben öldü demedim padişahım onu sen dedin diyor. Ve asılmaktan kurtuluyor.


Soruyorum size öldü demeyle, nefes almıyor, yemiyor, içmiyor arasında ne fark vardır?

İkisi de öldü ifadesinde mutabık olduğu halde farklı anlatım sanatı kullanmışlardır.


İşte Allah Kur.an da Hz İsa’nın Ölümünü anlatırken böyle bir sanat kullanarak anlatmıştır.


Bu Olayı Kavrayabilmek için önce zaman kavramını kavramak gerekiyor. Allah’a göre zaman yok Zaman insanlara göredir. Allah Kâinatı Yaratmadan önce zamanda yoktu. Kâinatı yaratılmasıyla beraber zaman yaratıldı. Kâinatın yok olmasıyla yine zaman ortadan kalkacak tekrar zamansızlık ortaya çıkacak.


İşte cennet ve cehennemin ebedi oluşunun hikmeti budur. Allah Zaman yokken kâinatı yaratıyor. Bir zaman dilimi içerisinde Halife olarak yaratılan insanı denemeden geçiriyor ve Tekrar Yeni bir Yaratılışla Yaratıyor Yine ebedi bir hayat başlıyor.


İşte Kuran İman eden ve Salih amel işleyen kişilerin bu denenme süreci içerisinde Bu Dünya hayatında yaşamaları veya ölmelerini (hayati fonksiyonlarını) yitirmelerine ölüm kelimesini biraz kabaca bir tabir olarak görüyor. Onu Tebrik etme ve taltif etme amacıyla ona ölmedi diri rızıklanıyor ifadesi kullanıyor.


3/169” Allah yolunda öldürülenleri sakın 'ölüler' saymayın. Hayır, onlar, Rableri Katında Diridirler rızıklanmaktadırlar.”.


Önce insanların gerçek anlamda Allah’a göre ölmediğini Dünya üzerinde, Tiyatroda rol alan aktör veya aktirist gibidir.Reşit ve akıllı olan herkesin Bir zaman dilimi içerisinde denenip,Hal değiştirerek tekrar zamansızlığa yeni bir yaratılışla yaratılarak devam edecektir Tıpkı Anne karnındaki çocuk gibidir.


Anne karnındaki çocuk üç ay oluşum devresi geçirdikten sonra, altı ay fiili olarak canlı bir hayat sürüyor. Günü geldiği zaman Farklı bir ortama, Yeni bir yaşam Biçimiyle karşı karşıya kalmak üzere doğuyor. Artık Onun Anne karnındaki Asalak Olarak yaşama dönemi bitmiş yeni bir Hayatı kendi kendisinin yükleneceği bir hayat dönemine girmiştir. Aynen onun gibi Dünya hayatından ahiret hayatına geçiş de öyledir.


56/35”Gerçek şu ki biz Onları yeni bir inşa ile yarattık.”


İşte insan dünya hayatındaki görevini bitirip, Öldüğü zaman Ahiret hayatı başlamış demektir. Nasıl Anne karnından doğan çocuk geri dönemiyorsa Ahiret hayatında yeni bir inşa ile yaratılan insanlarda geri dönemeyecekler. Dünyada iken kedilerine gelen elçilerin uyarılarına inanmayanlar.


Ahiret hayatında ceza ile karşı karşıya kaldıklarında Dünya hayatına tekrar geriye dönmek isteyecekler ama onlardan kabul edilmeyecektir.

32/12Suçlu-günahkârları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen


Kuran Bu Gerçek olacak olan vakıa İman etmeyenlerin dünyada iken elçiler tarafından uyarıldıkları halde kabul etmeyenlerin Allah tarafından gönderilen vahiylere karşı duyarsız olduklarından dolayı onlara ölü ifadesini kullanmıştır.


”Onların gözleri vardır görmezler Kulakları vardır işitmezler kalpleri de mühürlenmiştir”

Bu Tip insanlar Kuran da ölü diye Anlatılmıştır.


3/169” Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler saymayın ,Hayır onlar rableri katında diridirler.Rızıklanmaktadırlar”


Eğer bu ayete göre şehitlerin ölmemesini gerçek anlamda anlayacak olursak mezara konduğu zaman kokuşma ve böcekler yeme olayı olmazdı. Buradaki diri ifadesi gerçek anlamında değil mecazi anlamında kullanılmıştır. O bize göre hayati fonksiyonlarını yitirmiş fakat Allah’a göre zaman olayı olmayınca belki de bize göre binlerce yıl sonra dirilmesi olacak olmasına rağmen diridirler ifadesini kullanıyor. Ve cennete gideceklerinden dolayı rızıklanırlar ifadesini kullanıyor.

Şimdi Hz İsa peygamberin ölümü ile ilgili ayetleri tahlil etmeye devam edelim.

4/157- Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.”


4/158- Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Daha önce de bahsettiğimiz gibi Bu Ayetlerde öldürmediler. Asmadılar ifadesini kullanırken Mecazi bir anlatım tarzı kullanmıştır. Hz İsa’yı öldürmediler ifadesini kullanırken hayati fonksiyonlarını yitirmemiş anlamında değil O Şehitlerle ilgili ayette bahsettiği gibi diridirler ifadesini kullandığı gibi bu ayette de öldürmediler kelimesinin karşılığı olarak kendi katına yükseltti ifadesini kullanarak onu tebrik ederek gitmiş olduğu yolun doğruluğunu tasdik ederek onaylıyor.


Burada ölümün benzeri gösterildi ifadesi de O Kâfir ve müşrik olanlar, Allah katında onun ödüllendirilip tebrik edildiğini nereden bilsinler onlara ölüm gibi görülen yerde yatan yemeyen içmeyen nefes almayan anlamında kullanılmıştır. Asıl Önemli olanı O Yerde yatan ceset değil asıl önemli olanı onun geride bıraktığı misyon ve yaşam biçimidir.


Genelde müfessirlerin anlattığı gibi Hz İsa yerine başka biri değil bizzat Hz İsa dır. Eğer o öldürdükleri Hz İsa değil de onun benzeri olan biri olmuş olsaydı onu katımıza yükselttik ifadesi kullanır mıydı?


Neden Hz İsa peygamberin öldüğünü kabullenemiyorlar ki? O Da bir insan değil mi? Allah’ın evrene koyduğu yasaya, söylenenler uygun değil mi? Evrenin yasasında canlılar doğarlar büyürler ve ecelleri öyle ya da böyle geldiğinde ölürler.

Dünya hayatı bir denenmedir denenme anında insanlar yanlış yaptıkları zaman hemen onları Allah dünya hayatında cezalandırıvermiyor o cezaları daha önce ayetlerde örneğini verdiğim gibi ahiret âlemine erteliyor. Bakınız Kuran Toplumların peygamberleri öldürdüğünden nasıl bahsediyor.

2/87 - Andolsun, Biz Musa'ya kitabı verdik ve ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs'le teyit ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz
Allah Dünya Hayatında zulüm yapsalar bile Cezalandırmayacağını söylüyor.


35/45 Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azap ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah Kendi kullarını görendir.


Hem de Kıskançlık ve hakka baş kaldırmaları nedeni ile Peygamberlerini öldürdükleri zaman Allah koyduğu yasaları çiğneyerek vaatlerine muhalefet ederek Hz İsa peygamberi onların elinden kurtarıp Mekândan münezzeh olduğu yere alıp götürecek bu çelişkili bir anlayıştır.


Bu Anlayış Okuyup naklettiğimiz bütün ayetlere ters düşer.
Allah dünya hayatında inananların kitap ve peygamber aracılığı ile bir suflörüdür.

Onlara sadece vahyi dinleyenlere ve kabullenenlere suflörlük yapar. Yoksa benim velim Allah’tır demeyenlerle perde arkasından konuşur. Onlara dünya hayatında müdahalede bulunmaz. Onlar bu tutum ve davranışlarıyla, kulakları sağır gözleri kör olarak ahiret hayatında ebedi bir ceza olarak cehennemde yerini alırlar.


Eğer Peygamberlerin, Allah tarafından maddi anlamda bir koruması olmuş olsaydı. Hem Peygamberler ölmezdi, Hem de öldüremezlerdi Allah’ın Gücü neye yetmez di ki, Bir peygamberin öldürülmesini engelleyemeyecek?


5/117” "Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şeyi söylemedim. (O da şuydu:) 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Benim (dünya) hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici Sendin. Sen her şeyin üzerine şahid olansın.


Kuran’daki bir Ayet Kuran’ın Bütününü oluşturan ayetlerin tümünün özelliklerini yansıtır. Aslında beyinler yalan yanlış bilgilerle kirlenmemiş olsaydı Hz İsa’nın öldüğünü bu ayetten bile anlarlardı.


21/8” Biz onları yemek yemez cesetler kılmadık ve onlar ölümsüz değillerdir.”

21/34” Senden önce hiçbir nefise ölümsüzlüğü vermedik Şimdi sen ölürsen onlar ölümsüz mü kalacak.”


21/35” Her Nefis ölümü tadıcıdır biz sizi hayırla da şerle de deneyerek imtihan ediyoruz. Ve bize döndürüleceksiniz.”


İşte bu ayetler Hz. İsa peygamberin öldüğünü ispatlamaktadır. Herhalde konu bu açıklamalardan sonra anlaşılmıştır kanaatindeyim.


Bundan sonra gökten Hz. İsa peygamber gelecek de toplumları düzeltecek diye hiç heveslenmesinler ölenler dünyaya tekrar gelmeyecekler.


21/95” Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyeceklerdir”

Artık son nebi ve resul ile peygamberlik ayeti noktalanmış, her örnekten bir örnek verilen ve hiçbir eksiğin bırakılmadığı kuran ayeti insanlara yol gösterici olarak bırakılmıştır.

33/40- Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak O, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, herşeyi bilendir.

Bundan sonra ne nebi ne de mehdi gelmeyecek sadece insanları kurana davet eden kuranı doğru anlayan elçiler gelerek insanları Kuran’a davet eden elçiler gelecektir. Çünkü Allah insanları Kuran’dan hesaba çekecektir.

43/44- Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.

Sakın ola ki  ben nebi ve resulüm ne de ben mehdiyim diyenlere inanmayın  nebi de  gelmeyecek mehdi de gelmeyecektir.insanların ellerinde bu güne kadar bozulmamış ve kıyamete adar da bozulmayacak olan kuran insanların yol göstericisi olarak ellerinde hazır olarak beklemektedir.

Doğrularım Allah’a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN

MERSİN-ANAMUR. 

HAZRETİ İSA MESİH ÖLDÜ O BİR DAHA YERYÜZÜNE DÖNMEYECEK!




RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!

Kuran’ın dışında bize hadis diye aktarılan Hristiyanların uydurdukları bir sözle başlamak istiyorum.


Hz. İsa peygamber ölmedi. O Allah tarafından göğe yükseltildi Kıyametin sonuna yakın bir zamanda yeryüzüne inecek kırk yıl peygamberlik yapacak fakat kırk gün kadar sürmeyecek, Deccalı öldürecek bütün dünya Müslüman olacak. İnancı bütün İslam toplumlarında sanki Allah tan gelen bir vahiymiş gibi inanmışlardır. Asırlardır mehdi bekleyip durmuşlardır.


Daha önce de Bahsettiğim gibi Kuran’da, Altı kalın çizgilerle çizilmesi gereken ayetlerden biri de Şu İdi.


29/57”Her nefis ölümü tadıcıdır. Sonra Bize döndürüleceksiniz.”


3/85”Her nefis Ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır cennete sokulursa, Artık O Gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı aldatıcı metadan başka bir şey değildir.”


Kuran’ı kerim iki tip insanın bu kitabı kabul etmeye yanaşmayacağını belirtmektedir. Birincisi kalbi marazlı olanlar. Bunlar makam, mevki, din adamı olanlardan kendi makamlarının elden gideceğinden korktuklarından dolayı doğru olan dini kabullenmek istemezler. Onlar hele din adamları ise din adına sağladıkları menfaatlerin elden gideceğinden korktuklarından Allah’ın ayetlerinden bazılarını gizlerler veya satarlar.


2/174: Allah'ın indirdiği Kitap'tan bir şeyi göz ardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır.


İkinci tip insanlarda beyinleri kirlenmiş olanlardır. Bu tip insanların beyinleri Kuran’ın dışında zan ve tahminlerle dolu olduğu için Kuran gibi hakikati kabul etmezler. Bunlara fıtrat dinini, hanif dinini anlatabilmek için önce bu beyinlerdeki yalan yanlış bilgileri çıkaracaksın daha sonra doğru olan bilgileri yerleştireceksin. işte Kuran buna ehli kitap ifadesi kullanıyor. Ve puta tapıcıların hasletlerini taklit ettiklerinden dolayı müşrik ifadesini kullanıyor.


2/135: Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (doğru yol) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini(dir); O müşriklerden değildi."


İşte bugünkü cemaatlerin meşreplerin, mezheplerin tarikatların gittiği yolla Kuran’ı kerimin ehli kitap diye bahsettiği Hıristiyanların ve Yahudilerin gittiği yol arasında hiçbir fark yoktur.


9/30: Yahudiler: "Üzeyir Allah'ın oğludur" dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkâr edenlerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?


9/31- Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rabler (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar, tek olan bir İlah'a ibadet etmekten başka bir şeyle emir olunmadılar. O'ndan başka İlah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden Yücedir.

Hep aklıma gelen şu ayetin ruhunu özünde taşıyan insanlar ancak doğruyu bulup o yolda yürüyebiliyorlar.


2/144: Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip-durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.


Yaşantımdan örnek olarak bir olay anlatmak istiyorum. Bir tane kardeşimiz geldi, bana dedi ki “amca siz nerelisiniz?” Konyalı mısınız? Dedi bende hayır Anamurluyum dedim. Niye sordunuz dedim. “yüzünüzde bir Konyalı siması gördüm de” dedi. “Konyalı siması nasıl olurmuş?” dedim Müslüman’a yakışır bir sima dedi. Bu sefer ben ona sordum.

Siz Müslüman mısınız dedim. O da elhamdülillah ben Müslüman’ım dedi. Hangi mezheptensiniz dedim “hanifi” dedi. Peki, Kuran okuyor musun? Dedim. Okuyorum dedi. Peki, peygamberimiz hangi mezhepten dedim Kuran’a göre? Hanifi mezhebindendi dedi. Ve verdiği cevaptan dolayı da tedirgin oldu.

Belli ki o böyle bir şey duymamış ve kendi verdiği cevapta onu tatmin etmemişti. Ve arkasından ekledim. Hanifi mezhebinin ictihadı Kuran’ın emri ile çelişse hangisini yaparsın dedim. Öyle deyince şaşırdı ve dedi ki “abi senin mezhebin, partin, cemaatin var mı? Dedi.


Bende dedim ki “benim adım Müslüman ben insanları ne bir mezhebe, ne bir meşrebe, ne de bir cemaate çağırıyorum. Ben insanları Allah’a çağırıyorum.”


41/33: Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?

2/2: Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap'tır.

Amca sen senin dini bana anlatabilir-misin? Senin Anlattıkların, Şimdiye kadar benim arayıp da bulamadığım şeyler. Hangi cemaate hangi meşrebe gittiysem cevabı bulunmayan sorularla karşılaştım. Beni tatmin etmedi. Ben şimdi dinimi buldum dedi.

Allah da ondan razı olsun. Bizim üzerimize düşen yükümlülük Allah’ın gönderdiği Kuran’ı öğrenip, anlayıp anlatmaktır onun üzerine düşen görev de anladığı Kuran’ı ’kabullenip ve yaşamaktır.

Ben de önce insanlara sonrada ben Müslüman’ım diyenlere avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Nereden geldiniz nereye gidiyorsunuz, siz öyle başıboş bir hayat sürmek için yaratılmadınız. Sizin her yaptığınız davranışlardan hesaba çekecek olan bir yaratıcınız var. Mutlaka er veya geç bu yapmış olduğunuz iyi veya kötü davranışlardan dolayı hesaba çekileceksiniz.

Ey Ben Müslüman’ım kitabım Kuran diyenler. Allah’ın Gönderdiği O kitabı sevap olsun diye değil anlamak için okuyun. Ve yaşamınızın ölçüsü terazisi o osun siz ondan sorguya çekileceksiniz. Artık masallarla hikâyelerle sözden söze gelen sözlerle insanların uydurduğu dini bırakıp Allah’ın dinine gelin. O Kitap Allah’ın Gönderdiği içerisinde çelişkisi çarpıklığı olmayan Orijinalliği bu güne kadar korunmuş ve kıyamete kadar da korunacak olan bir kitaptır.


O İnsanlığın Dünya hayatında nerde nasıl davranacağını tarif eden her örnekten bir örnek verdiği sahiplenenlerin Dünya hayatındaki en güzel şekilde yaşanacak olan bir hayatın Allah Tarafından çizilmiş bir projesidir.
Bu Bilgilerden sonra Kuran’ın Hz. İsa peygamber hakkında söylediklerini aktarmaya devam edelim.


3/55” 55- Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkâra sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim."


Daha önce de bahsettiğim gibi Nasıl Her Milletin kullandığı dillerde deyim, mecaz, gibi edebi sanatlar varsa, Kuran’da da var. Bir kişinin ölmesiyle Kuran da geçen ”Seninin hayatına ben son vereceğim seni kendime yükselteceğim” İfadesi arasında ne fark vardır. Bununla ilgili bir kıssa aklıma geldi onu sizinle konu ile ilgili olduğu için paylaşmak istiyorum.


Bir gün padişahın atı yere düşüp yuvarlanıyor. Padişah da atını o kadar çok seviyormuş ki, kimsenin atın öldü demesine tahammül edemeyecek kadar seviyor. Bütün uzman veterinerleri topluyor Atın neyi var bir bakın bakalım sakın öldü filan demeyin ha! Diyor Atıma kim öldü derse onu asacağım diyor. Veterinerlerin bir tanesinin dışında hepsi atı muayene ettikten sonra hayati fonksiyonlarını yitirmiş olduğunu görünce gerçeği gizleyemiyorlar ve atın ölmüş padişahım diyorlar. Hepsini asın diyor. Bir tanesi geliyor ata su veriyor at içmiyor. Ot Veriyor yemiyor. Nefesini dinliyor nefes almıyor. Bu Bulgularını padişaha anlatınca, Ulan öldü desene şuna diyor. Oda ben öldü demedim padişahım onu sen dedin diyor. Ve asılmaktan kurtuluyor.


Soruyorum size öldü demeyle, nefes almıyor, yemiyor, içmiyor arasında ne fark vardır?

İkisi de öldü ifadesinde mutabık olduğu halde farklı anlatım sanatı kullanmışlardır.


İşte Allah Kur.an da Hz İsa’nın Ölümünü anlatırken böyle bir sanat kullanarak anlatmıştır.


Bu Olayı Kavrayabilmek için önce zaman kavramını kavramak gerekiyor. Allah’a göre zaman yok Zaman insanlara göredir. Allah Kâinatı Yaratmadan önce zamanda yoktu. Kâinatı yaratılmasıyla beraber zaman yaratıldı. Kâinatın yok olmasıyla yine zaman ortadan kalkacak tekrar zamansızlık ortaya çıkacak.


İşte cennet ve cehennemin ebedi oluşunun hikmeti budur. Allah Zaman yokken kâinatı yaratıyor. Bir zaman dilimi içerisinde Halife olarak yaratılan insanı denemeden geçiriyor ve Tekrar Yeni bir Yaratılışla Yaratıyor Yine ebedi bir hayat başlıyor.


İşte Kuran İman eden ve Salih amel işleyen kişilerin bu denenme süreci içerisinde Bu Dünya hayatında yaşamaları veya ölmelerini (hayati fonksiyonlarını) yitirmelerine ölüm kelimesini biraz kabaca bir tabir olarak görüyor. Onu Tebrik etme ve taltif etme amacıyla ona ölmedi diri rızıklanıyor ifadesi kullanıyor.


3/169” Allah yolunda öldürülenleri sakın 'ölüler' saymayın. Hayır, onlar, Rableri Katında Diridirler rızıklanmaktadırlar.”.


Önce insanların gerçek anlamda Allah’a göre ölmediğini Dünya üzerinde, Tiyatroda rol alan aktör veya aktirist gibidir.Reşit ve akıllı olan herkesin Bir zaman dilimi içerisinde denenip,Hal değiştirerek tekrar zamansızlığa yeni bir yaratılışla yaratılarak devam edecektir Tıpkı Anne karnındaki çocuk gibidir.


Anne karnındaki çocuk üç ay oluşum devresi geçirdikten sonra, altı ay fiili olarak canlı bir hayat sürüyor. Günü geldiği zaman Farklı bir ortama, Yeni bir yaşam Biçimiyle karşı karşıya kalmak üzere doğuyor. Artık Onun Anne karnındaki Asalak Olarak yaşama dönemi bitmiş yeni bir Hayatı kendi kendisinin yükleneceği bir hayat dönemine girmiştir. Aynen onun gibi Dünya hayatından ahiret hayatına geçiş de öyledir.


56/35”Gerçek şu ki biz Onları yeni bir inşa ile yarattık.”


İşte insan dünya hayatındaki görevini bitirip, Öldüğü zaman Ahiret hayatı başlamış demektir. Nasıl Anne karnından doğan çocuk geri dönemiyorsa Ahiret hayatında yeni bir inşa ile yaratılan insanlarda geri dönemeyecekler. Dünyada iken kedilerine gelen elçilerin uyarılarına inanmayanlar.


Ahiret hayatında ceza ile karşı karşıya kaldıklarında Dünya hayatına tekrar geriye dönmek isteyecekler ama onlardan kabul edilmeyecektir.

32/12Suçlu-günahkârları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen


Kuran Bu Gerçek olacak olan vakıa İman etmeyenlerin dünyada iken elçiler tarafından uyarıldıkları halde kabul etmeyenlerin Allah tarafından gönderilen vahiylere karşı duyarsız olduklarından dolayı onlara ölü ifadesini kullanmıştır.


”Onların gözleri vardır görmezler Kulakları vardır işitmezler kalpleri de mühürlenmiştir”

Bu Tip insanlar Kuran da ölü diye Anlatılmıştır.


3/169” Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler saymayın ,Hayır onlar rableri katında diridirler.Rızıklanmaktadırlar”


Eğer bu ayete göre şehitlerin ölmemesini gerçek anlamda anlayacak olursak mezara konduğu zaman kokuşma ve böcekler yeme olayı olmazdı. Buradaki diri ifadesi gerçek anlamında değil mecazi anlamında kullanılmıştır. O bize göre hayati fonksiyonlarını yitirmiş fakat Allah’a göre zaman olayı olmayınca belki de bize göre binlerce yıl sonra dirilmesi olacak olmasına rağmen diridirler ifadesini kullanıyor. Ve cennete gideceklerinden dolayı rızıklanırlar ifadesini kullanıyor.

Şimdi Hz İsa peygamberin ölümü ile ilgili ayetleri tahlil etmeye devam edelim.

4/157- Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.”


4/158- Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Daha önce de bahsettiğimiz gibi Bu Ayetlerde öldürmediler. Asmadılar ifadesini kullanırken Mecazi bir anlatım tarzı kullanmıştır. Hz İsa’yı öldürmediler ifadesini kullanırken hayati fonksiyonlarını yitirmemiş anlamında değil O Şehitlerle ilgili ayette bahsettiği gibi diridirler ifadesini kullandığı gibi bu ayette de öldürmediler kelimesinin karşılığı olarak kendi katına yükseltti ifadesini kullanarak onu tebrik ederek gitmiş olduğu yolun doğruluğunu tasdik ederek onaylıyor.


Burada ölümün benzeri gösterildi ifadesi de O Kâfir ve müşrik olanlar, Allah katında onun ödüllendirilip tebrik edildiğini nereden bilsinler onlara ölüm gibi görülen yerde yatan yemeyen içmeyen nefes almayan anlamında kullanılmıştır. Asıl Önemli olanı O Yerde yatan ceset değil asıl önemli olanı onun geride bıraktığı misyon ve yaşam biçimidir.


Genelde müfessirlerin anlattığı gibi Hz İsa yerine başka biri değil bizzat Hz İsa dır. Eğer o öldürdükleri Hz İsa değil de onun benzeri olan biri olmuş olsaydı onu katımıza yükselttik ifadesi kullanır mıydı?


Neden Hz İsa peygamberin öldüğünü kabullenemiyorlar ki? O Da bir insan değil mi? Allah’ın evrene koyduğu yasaya, söylenenler uygun değil mi? Evrenin yasasında canlılar doğarlar büyürler ve ecelleri öyle ya da böyle geldiğinde ölürler.

Dünya hayatı bir denenmedir denenme anında insanlar yanlış yaptıkları zaman hemen onları Allah dünya hayatında cezalandırıvermiyor o cezaları daha önce ayetlerde örneğini verdiğim gibi ahiret âlemine erteliyor. Bakınız Kuran Toplumların peygamberleri öldürdüğünden nasıl bahsediyor.

2/87 - Andolsun, Biz Musa'ya kitabı verdik ve ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs'le teyit ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz
Allah Dünya Hayatında zulüm yapsalar bile Cezalandırmayacağını söylüyor.


35/45 Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azap ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah Kendi kullarını görendir.


Hem de Kıskançlık ve hakka baş kaldırmaları nedeni ile Peygamberlerini öldürdükleri zaman Allah koyduğu yasaları çiğneyerek vaatlerine muhalefet ederek Hz İsa peygamberi onların elinden kurtarıp Mekândan münezzeh olduğu yere alıp götürecek bu çelişkili bir anlayıştır.


Bu Anlayış Okuyup naklettiğimiz bütün ayetlere ters düşer.
Allah dünya hayatında inananların kitap ve peygamber aracılığı ile bir suflörüdür.

Onlara sadece vahyi dinleyenlere ve kabullenenlere suflörlük yapar. Yoksa benim velim Allah’tır demeyenlerle perde arkasından konuşur. Onlara dünya hayatında müdahalede bulunmaz. Onlar bu tutum ve davranışlarıyla, kulakları sağır gözleri kör olarak ahiret hayatında ebedi bir ceza olarak cehennemde yerini alırlar.


Eğer Peygamberlerin, Allah tarafından maddi anlamda bir koruması olmuş olsaydı. Hem Peygamberler ölmezdi, Hem de öldüremezlerdi Allah’ın Gücü neye yetmez di ki, Bir peygamberin öldürülmesini engelleyemeyecek?


5/117” "Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şeyi söylemedim. (O da şuydu:) 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Benim (dünya) hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici Sendin. Sen her şeyin üzerine şahid olansın.


Kuran’daki bir Ayet Kuran’ın Bütününü oluşturan ayetlerin tümünün özelliklerini yansıtır. Aslında beyinler yalan yanlış bilgilerle kirlenmemiş olsaydı Hz İsa’nın öldüğünü bu ayetten bile anlarlardı.


21/8” Biz onları yemek yemez cesetler kılmadık ve onlar ölümsüz değillerdir.”

21/34” Senden önce hiçbir nefise ölümsüzlüğü vermedik Şimdi sen ölürsen onlar ölümsüz mü kalacak.”


21/35” Her Nefis ölümü tadıcıdır biz sizi hayırla da şerle de deneyerek imtihan ediyoruz. Ve bize döndürüleceksiniz.”


İşte bu ayetler Hz. İsa peygamberin öldüğünü ispatlamaktadır. Herhalde konu bu açıklamalardan sonra anlaşılmıştır kanaatindeyim.


Bundan sonra gökten Hz. İsa peygamber gelecek de toplumları düzeltecek diye hiç heveslenmesinler ölenler dünyaya tekrar gelmeyecekler.


21/95” Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyeceklerdir”

Artık son nebi ve resul ile peygamberlik ayeti noktalanmış, her örnekten bir örnek verilen ve hiçbir eksiğin bırakılmadığı kuran ayeti insanlara yol gösterici olarak bırakılmıştır.

33/40- Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak O, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, herşeyi bilendir.

Bundan sonra ne nebi ne de mehdi gelmeyecek sadece insanları kurana davet eden kuranı doğru anlayan elçiler gelerek insanları Kuran’a davet eden elçiler gelecektir. Çünkü Allah insanları Kuran’dan hesaba çekecektir.

43/44- Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.

Sakın ola ki  ben nebi ve resulüm ne de ben mehdiyim diyenlere inanmayın  nebi de  gelmeyecek mehdi de gelmeyecektir.insanların ellerinde bu güne kadar bozulmamış ve kıyamete adar da bozulmayacak olan kuran insanların yol göstericisi olarak ellerinde hazır olarak beklemektedir.

Doğrularım Allah’a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN

MERSİN-ANAMUR.