19 Mart 2019 Salı

BİR KARDEŞİN BAKARA 62. AYET İLE İLGİLİ MAKALEME YAPTIĞI ELEŞTİRİLER VE CEVAPLARI;





Rahman Rahim Olan Allah’ın adıyla

Bakara 62. Ayette Yahudi ve Hristiyanların iman edenlerinin cennete gireceği yazar. Her Hristiyan İsa Tanrı’nın oğlu demez. Ünite yan Hristiyanları malagan Hristiyanları Descartes isac Newton İsa ya Tanrı Tanrı’nın oğlu diyeblere putperest der.

Ali Rıza Borazan;
Oktay kardeş, Ayette Yahudi ve Hristiyan olanların iman edenlerinin cennete gireceği yazmaz. Eğer onu doğu anlamak gerekirse Yahudi ve Hristiyan olanların Gerek kendilerine gelen peygamberlere gerekse son nebiye gelenlere iman eden ve Salih amel işleyenler Kur’an’da kurtuluşta olduğu belirtilmektedir.


Kur’an iman eden kelimesini genel anlamda bütün Müslüman olanlar için Kullanmış ama bakara altmış ikinci ayette Ümmi olanlardan iman eden anlamında kullanmıştır. Çünkü onlar babaları uyarılmamış gelen peygamberlere karşı kulaklarını tıkayan insanlardı.  Ama ehli kitap olanlara Kur’an İman edenler ifadesini değil ehli kitap ifadesini kullanmaktadır.

Demek ki Kitap ehli olan Yahudi ve Hristiyanlar kendilerine gelen vahiy orijinli Tevrat ve incili çiğnemişler hükümlerini ayaklar altına almışlardır.
2/91 Onlara: 'Allah'ın indirdiklerine iman edin' denildiğinde: 'Bizbize indirilene iman ederiz' derler ve ondan sonra olan (Kur'an)ı inkar ederler. Oysa o (Kur'an), ellerindeki (Kitabı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki: 'Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?'
Peki, Müslüman olanlara nasıl bir iman etmeleri isteniyor?

O zaman sana bir soru biz Allah’ın göndermiş olduğu peygamberlerden bir tanesine iman etmemiş olsaydık Allah bizi Müslüman sayar mıydı? Öyleyse Onlar da son nebiye iman etmiyorlarsa Allah da onları Müslüman saymıyor.
Yine uzun uzun tevillerle bakara 62 de yazanı yalanlıyorsunuz. Oysa Nisa 121 122 123. Ayetlerde cennet ne sizin ne kitap halkının kuruntularına göredir der.
Tevrat’ı yok saydığınız, mucizeleri de acayip acayip tevil etmeniZden anlayamayacağınız ayetler var.
Ali Rıza Borazan;
Vermiş olduğun ayetleri yazarak orada ne demek istediğini anlamaya çalışalım.





Bu ayette de İnkâr eden ve kitap ehli olanların profili çizilmektedir.
Yani inkâr edenlerin yolu da doğru değil Kitap ehli olanların yolu da doğru değildir. Doğru yol, Allah’ın resuller aracılığı ilen elen dindir. Kim resule itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Kim resulleri inkâr ederse ve onun sözlerine muhalefet ederse Allah’a muhalefet etmiş olur.

Harun’un kız kardeşi ifadesinin ne olduğunu Tevrat olmadan anlayamazsınız. Kohenler Harun soyundan ve erkek olmak zorundalar
Zekeriya Tevrat’a göre hem nebidir hem kohendir. Kohenler mabedde yiyecek içecek sunakları hazırlamakla görevlidir. İç yağlar Tevrat’a göre haramdır. Mabedde iç yağlar sunak olarak sunulur.

Ali Rıza borazan;
Kur’an’da hiçbir kelime hiçbir kelimenin yerine kullanılmamıştır. Kur’an’da bir tek Musa peygamberin kardeşi olarak geçer ondan başka geçmez.
7/150-  Musa kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: 'Beni arkamdan, ne kötü temsil ettiniz? Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?' dedi. Levhaları bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki Harun ona:) 'Annemin oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi), neredeyse beni öldürecektiler. Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)' dedi.

O zaman, Tevrat olmasa biz onun Harun olduğunu anlayamayız demenin bir anlamı yoktur. Kur’an’ın Tevrat’ın bilgileriyle açıklanışını gösteren hiç bir ayet yoktur. Kur’an kendi sistemi içerisinde bunları açıklar.
Diğer bir husus da Allah Yahudilere Müslüman olanlara haram kıldığı hiçbir şeyi helal, Helal kıldığı hiçbir şeyi de haram kılmamıştır. İlgili ayetleri vereyim Kur’an onları nasıl açıklamış bir bakalım.

Allah Müslüman olanlara helal kılıp da Yahudi olanları bu hayvanları neden haram kılsın? Ayet içerisinde sorunun cevabı zaten verilmektedir.” 'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.”
Kur’an’ın bu ifade konuşma dilidir. Yahudi olanlar Allah’tan gelen resullerin sözlerini dinlemedikleri için, Allah Onlara bahsedilen hayvanları haram kılmadığı halde onlar kendi kendilerine haram kılmışlardır. Nitekim başka bir ayette o açıklanmaktadır.
Ayrıca kuran kitap halkının iman edenleri ve küfredenleri diye ikiye ayırır. Her Hristiyan İsa’yı Tanrı’n oğlu yarı Tanrı kabul etmez hatta bunu söyleyenlere kafir der.
Ali Rıza Borazan
Evet, doğru Kur’an kitap ehlini iki kısma ayırır. Bunlardan birisi kitap ehli olup da Gelen resulü dinlediklerinde gözleri yaşlarla dolup hemen teslim olanlardır. Diğeri de inkâr eden ve küfredenlerdir.

5/82. Andolsun, insanlar içinde, müminlere en şiddetli düşman olarak yahudileri ve müşrikleri bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: 'Hristiyanlarız' diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir.

5/83. Elçiye indirileni dinlediklerinde hakkı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün. Derler ki: 'Rabbimiz inandık; öyleyse bizi şahidlerle birlikte yaz.'

5/84. 'Hem Rabbimizin bizi salihler topluluğuna katmasını umarken ne diye Allah'a ve bize haktan gelene inanmayalım?'

Demek ki kitap ehlinden iman edenlere, Kur’an kitap ehli denmez onlara Müslüman der. Çünkü Kur’an, İnsanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa Bütün peygamberlerin getirdiği dinin adı İslam teslim olanların adı da Müslümandır. Dilerseniz birkaç tane örnek verelim.
7/143- Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi O'nunla konuşunca: 'Rabbim, bana göster, Seni göreyim' dedi. (Allah:) 'Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de beni göreceksin.' Rabbi dağa tecelli edince, onu param parça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde: 'Sen yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim' dedi.
6/163- Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi O'nunla konuşunca: 'Rabbim, bana göster, Seni göreyim' dedi. (Allah:) 'Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de beni göreceksin.' Rabbi dağa tecelli edince, onu param parça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde: 'Sen yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim' dedi.
3/52- Nitekim İsa, onlarda inkârı sezince, dedi ki: 'Allah için bana yardım edecekler kimdir?' Havariler: 'Allah'ın yardımcıları biziz; biz Allah'a inandık, bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuza şahit ol' dediler.
Konu ile ilgili genelleme olarak bir bilgi verecek olursak, önce şunu iyi anlamamız gerekir. Allah hiç Hristiyan sabi olun demiş mi? Zaten Yahudi’yim Hristiyan'ın demek Allah'ın gönderdiği bütün dinlere muhalefet etmek demektir. Hristiyan olanlar içerisinde eğer doğru yolda olanlar varsa onlar zaten Müslüman olanlardır Bakınız Hristiyan olup da onların ateş içerisinde olacağını Kur'an şöyle izah eder.
4/159. Andolsun, Kitap ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların aleyhine şahid olacaktır..
Dikkat ederseniz ayette önemli bir konuya da dikkat çekmektedir. Yani bir insan ölüm anında Ahiret hayatında gidecek olduğu yeri bilmekte ve ona gösterilmektedir. İstersen bununla ilgili bir ayet daha vereyim.

10/90. Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): 'İsrailoğullarının kendisine inandığı (ilahtan) başka ilah olmadığına inandım ve ben de müslümanlardanım' dedi.

Düşüne biliyor musun?Allah katında kabul görülecek olan söz ben Müslümanım demektir. Kur'an'a göre araştır. Müslüman olmayan hiç kimse cennete gidemeyecektir. Müslüman olmak da İnanç ve yaşamını vahye göre düzenleyen insan demektir.

6/162. De ki: 'Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır.'

Dilersen bunları doğrulayan bir ayet daha vereyim.

7/157. Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.


Siz zannediyorsunuz ki Bu günkü insanların milattan sonra kendi elleri ile uydurup uydurup yazmış oldukları Tevrata ve incili Allah'ın orijinal ve Tevrat ve incili olarak var saymak tasınız.

Oysa ayette ifade edilen şudur. "Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; "

Bana söyler misiniz Bu iki kitapta son nebinin geleceğine iman eden bir tek Yahudi veya Hristiyan var mıdır. Veya elinizde bulunan Tevrat ve incilin hangi sayfasında bunlar yazılmaktadır. Asla bulamazsın.

Konumuz ile ilgili olan ayeti tekrar yazarak uzun bir anlatımdan sonra kaleme aldığım makalenin özetini aktırmaya çalışayım. çalışayım.

2/62. Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hristiyanlar ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
Hatta benzeri olan bir ayet daha vereyim.

5/68. De ki: 'Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiç bir şey üzerinde değilsiniz.' Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını arttıracaktır. Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma.

5/69. Gerçek şu ki, iman edenlerle yahudiler, sabiîler ve Hristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
Demek ki kitap ehli olanlar, Allah'tan gelen hükümleri ayaklar altına almışlar ve Allah da onları eleştirmektedir.

Özet olarak Ayette şu mesaj verilmektedir. Bu tabi ki otuz sekiz yıllık Kur'an çalışmamın sonucunda edindiğim kanaattir.
1-İman edenlerle, Kelimesi ayette bütün iman edenleri bir anlayış olarak verse de, asıl o kelimenin anlatmak istediği anlam ayet içerisinde ümmi olanlardan İman edenleri kastetmektedir.
2- Yahudilerden; ifadesi; nebi ve resulün hicret ederek Medeni'ye geldiğinde Çoğunluk olarak Yahudi ve Hristiyan olanlar bulunmaktaydı. İşte onun için her iki din mensubunu ayrı ayrı dile getirerek onlardan iman edeleri kastetmektedir.

3-Sabiiler, Daha önce Müslüman olmayıp da değişik dini inançtı olanları kastetmektedir. Yıldıza tapanlar güneşe tapanlar. ateşe tapanlar ve sair dinde olanlardır.

Kur'an içerisinde geçen bütün ayetler de Müslüman olanların durumunu ortaya koyarken ayette şart koşulan gerekleri yerine getirme koşulu ile kurtuluşta olacağı anlatılmaktadır.

"Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
Hatta benzeri olan bir ayet daha vereyim."

İşte övgü ile Allah'ın bahsettiği kelime Müslüman kelimesidir.

41/33. Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: 'Gerçekten ben müslümanlardanım' diyenden daha güzel sözlü kimdir?

İşte Kur'an bütünlüğünde geçen ve Allah'ın övgü ile bahsettiği kelime Müslüman kelimesidir Müslüman olamayan hiç bir din mensubu Allah kastında makbul görülmemiştir kurtuluşa ermemiştir.

Doğrularım Allah'a yanlışlarım ise bana aittir.
19-3-2019
ALİ RIZA BORAZAN
ANAMUR MERSİN.

18 Mart 2019 Pazartesi

KUR’AN’A GÖRE MÜSLÜMAN OLANLARDAN BAŞKA CENNETE GİRECEK KİŞİ YOKTUR.




Rahman Rahim Olan Allah’ın adıyla!

Önce şunu anlamamız gerekir. Allah hiç Hristiyan sabi olun demiş mi? Zaten Yahudi’yim Hristiyan'ın demek Allah'ın gönderdiği bütün dinlere muhalefet etmek demektir. Hristiyan olanlar içerisinde eğer doğru yolda olanlar varsa onlar zaten Müslüman olanlardır Bakınız Hristiyan olup da onların ateş içerisinde olacağını Kur'an şöyle izah eder..
4/159. Andolsun, Kitap ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların aleyhine şahid olacaktır..
Dikkat ederseniz ayette önemli bir konuya da dikkat çekmektedir. Yani bir insan ölüm anında Ahiret hayatında gidecek olduğu yeri bilmekte ve ona gösterilmektedir. İstersen bununla ilgili bir ayet daha vereyim.
10/90. Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): 'İsrailoğullarının kendisine inandığı (ilahtan) başka ilah olmadığına inandım ve ben de müslümanlardanım' dedi.
Düşüne biliyor musun?Allah katında kabul görülecek olan söz ben Müslümanım demektir. Kur'an'a göre araştır. Müslüman olmayan hiç kimse cennete gidemeyecektir. Müslüman olmak da İnanç ve yaşamını vahye göre düzenleyen insan demektir.
6/162. De ki: 'Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır.'
Dilersen bunları doğrulayan bir ayet daha vereyim.
7/157. Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.
Siz zannediyorsunuz ki Bu günkü insanların milattan sonra kendi elleri ile uydurup uydurup yazmış oldukları Tevrata ve incili Allah'ın orijinal ve Tevrat ve incili olarak var saymak tasınız.
Oysa ayette "Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; "
Bana söyler misiniz?   Bu gün, bu iki kitapta Tevrat ve incilde, son nebinin geleceğine iman eden bir tek Yahudi veya Hristiyan var mıdır? Veya elinizde bulunan Tevrat ve incilin hangi sayfasında bunlar yazılmaktadır. Asla bulamazsın.
Konumuz olan ayeti tekrar yazarak uzun bir anlatımdan sonra kaleme aldığım makalenin özetini ötelemeye çalışayım.
2/62. Şüphesiz, iman edenler(le) yahudiler, hristiyanlar ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
Hatta benzeri olan bir ayet daha vereyim.
5/68. De ki: 'Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiç bir şey üzerinde değilsiniz.' Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını arttıracaktır. Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma.
5/69. Gerçek şu ki, iman edenlerle yahudiler, sabiîler ve hristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
Demek ki kitap ehli olanlar, Allah'tan gelen hükümleri ayaklar altına almışlar ve Allah da onları eleştirmektedir.
Özet olarak Ayette şu mesaj verilmektedir. Bu tabi ki otuz sekiz yıllık Kur'an çalışmamın sonucunda edindiğim kanaattir.
1-İman edenlerle, Kelimesi ayette bütün iman edenleri bir anlayış olarak verse de, asıl o kelimenin anlatmak istediği anlam ayet içerisinde ümmi olanlardan İman edenleri kastetmektedir.
2- Yahudilerden; ifadesi; nebi ve resulün hicret ederek Medeni'ye geldiğinde Çoğunluk olarak Yahudi ve Hristiyan olanlar bulunmaktaydı. İşte onun için her iki din mensubunu ayrı ayrı dile getirerek onlardan iman edeleri kastetmektedir.
3-Sabiiler, Daha önce Müslüman olmayıp da değişik dini inançtı olanları kastetmektedir. Yıldıza tapanlar güneşe tapanlar. ateşe tapanlar ve sair dinde olanlardır.
Kur'an içerisinde geçen bütün ayetler de Müslüman olanların durumunu ortaya koyarken ayette şart koşulan gerekleri yerine getirme koşulu ile kurtuluşta olacağı anlatılmaktadır.
"Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
Hatta benzeri olan bir ayet daha vereyim."
İşte övgü ile Allah'ın bahsettiği kelime Müslüman kelimesidir.
41/33. Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: 'Gerçekten ben müslümanlardanım' diyenden daha güzel sözlü kimdir?
İşte Kur'an bütünlüğünde geçen ve Allah'ın övgü ile bahsettiği kelime Müslüman kelimesidir Müslüman olamayan hiç bir din mensubu Allah kastında makbul görülmemiştir kurtuluşa ermemiştir.
Doğrularım Allah'a yanlışlarım ise bana aittir.


16 Mart 2019 Cumartesi

CUMARTESİ YASAĞI NE DEMEKTİR?




7/163 Bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor. Hani onlar cumartesi (yasağını çiğneyerek) haddi aşmışlardı. 'Cumartesi günü iş yapma yasağına uyduklarında', balıkları onlara açıktan akın akın geliyor, 'cumartesi günü iş yapma yasağına uymadıklarında' ise, gelmiyorlardı. İşte biz, fıska sapmaları dolayısıyla onları böyle imtihan ediyorduk.

Ayette cumartesi yasağına uyup uymama konusunda iki şık ortaya konulmaktadır.

1-Cumartesi yasağına uyduklarında balıkların kıyıya gelmeleri. Şimdi bu ifade ile ne anlatılmak istenmektedir. Balık kelimesi Kur'an'da verilen nimetlerin bütünü kastedilmektedir. bir ayet örneği ile bunu açıklamaya çalışalım.

37/139. Şüphesiz Yunus da gönderilmiş (elçi)lerdendi.

37/140. Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.

37/141. Böylece kur'aya katılmıştı da, kaybedenlerden olmuştu.

37/142. Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.

37/143. Eğer (Allah'ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı,

37/144. Onun karnında (insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı.

Tefsirlerde yanıldıkları nokta Burada geçen balık kelimesine gerçek anlamında anlaşılan balık kelimesi yüklemeleri idi. Oysa gerçek anlamında balık yutmuş olsaydı onu balık yuttuktan sonra evren yasası veya kuralı gereği ölmemiş olması mümkün değildi.

Ayetlerde geçen balık kelimesi zenginliğin şatafatlı yaşanan bir hayatta Allah'ı unutması dünyaya dalması anlamında kullanılmıştır.

Dikkat edilirse Allah’tan gönderilmiş olan resullere genelde hep önde gelen nimetlerle şımarmış insanlar karşı çıkıp güçleri yeterse onları yerlerinden yurtlarından sürüp öldürmüşlerdir.


Öyleyse Cumartesi yasağına uyduklarında balıkların kıyıyagelmesi, Allah’ın koyduğu vahiy ve evren yasalarına uyduklarında nimetler onlara bol bol gelmekte anlamını taşımaktadır,

2- Cumartesi yasağına uymadıklarında balıklar gelmiyordu.

Kur'an’a göre Balıklar birer melektir onlarla nasıl iletişim kurarsan sana secdesini öyle yerine getirirler. Onlar senin ibadet yasağına uyup uymadığını bilmezler ve onu dinlemezler onlarda akıl ve irade yoktur. Eğer burada balık kelimesi gerçek anlamında anlatılan balık olmuş olsaydı Balık senin ibadet yasağına uyup uymadığını nereden bilecekti? Bir ayet örneği ile bunu izah etmeye çalışayım.

25/24-Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar.

Sonuç olarak, diyebiliriz ki, Kur'an cumartesi yasağı kelimesini Dünya hayatında ister evren yasalarına veya kurallarına uyduğun zaman nimetler dünya bol bol gelmekte vahiy yasalarına uyduğun zaman da ahiret hayatında nimetler bol bol gelmektedir. Bir ayet örneği daha verelim.

2/249. Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: 'Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariçonu tadmazsa bendendir. Küçük bir bölümü hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): 'Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok' dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: 'Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.'
Burada ırmak gerçek anlamında değil mecaz olarak kullanılmıştır. Anlatılmak istenen dünya hayatında nimetler helal ve haram olanlar diye ayrılmaktadır. Şiddetli bir açlık kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya geldiğinizde saldırmamak haddi aşmamak koşullu ile haram olanlardan yiyebilirsiniz mesajı verilmektedir. Mesajı verilmektedir.

5/3. Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve faloklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkâra sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir; artık onlardan korkmayın benden korkun. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin(bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

"Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin(bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir."
Selam ve dua ile!
ALİ RIZA BORAZAN
ANAMUR MERSİN


CUMARTESİ YASAĞI NE DEMEKTİR?



7/163 Bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor. Hani onlar cumartesi (yasağını çiğneyerek) haddi aşmışlardı. 'Cumartesi günü iş yapma yasağına uyduklarında', balıkları onlara açıktan akın akın geliyor, 'cumartesi günü iş yapma yasağına uymadıklarında' ise, gelmiyorlardı. İşte biz, fıska sapmaları dolayısıyla onları böyle imtihan ediyorduk.

Ayette cumartesi yasağına uyup uymama konusunda iki şık ortaya konulmaktadır.
1-Cumartesi yasağına uyduklarında balıkların kıyıya gelmeleri. Şimdi bu ifade ile ne anlatılmak istenmektedir. Balık kelimesi Kur'an'da verilen nimetlerin bütünü kastedilmektedir. bir ayet örneği ile bunu açıklamaya çalışalım.

37/139. Şüphesiz Yunus da gönderilmiş (elçi)lerdendi.

140. Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.

141. Böylece kur'aya katılmıştı da, kaybedenlerden olmuştu.

142. Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.

143. Eğer (Allah'ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı,

144. Onun karnında (insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı.
Tefsirlerde yanıldıkları nokta Burada geçen balık kelimesine gerçek anlamında anlaşılan balık kelimesi yüklemeleri idi. Oysa gerçek anlamında balık yutmuş olsaydı onu balık yuttuktan sonra evren yasası veya kuralı gereği ölmemiş olması mümkün değildi.
Ayetlerde geçen balık kelimesi zenginliğin şatafatlı yaşanan bir hayatta Allah'ı unutması dünyaya dalması anlamında kullanılmıştır.

Dikkat edilirse Allah'an gönderilmiş olan resullere genelde hep önde gelen nimetlerle şımarmış insanlar karşı çıkıp güçleri yeterse onları yerlerinden yurtlarından sürüp öldürmüşlerdir.

Öyleyse Cumartesi yasağına uyduklarında balıkların kıyıya gelmesi , Allah'ın koyduğu vahiy ve evren yasalarına uyduklarında nimetler onlara bol bol gelmekte anlamını taşımaktadır.
2- Cumartesi yasağına uymadıklarında balıklar gelmiyordu.

Kur'ana göre Balıklar birer melektir onlarla nasıl iletişim kurarsan sana secdesini öyle yerine getirirler. Onlar senin ibadet yasağına uyup uymadığını bilmezler ve onu dinlemezler onlarda akıl ve irade yoktur. Eğer burada balık kelimesi gerçek anlamında anlatılan balık olmuş olsaydı Balık senin ibadet yasağına uyup uymadığını nereden bilecekti? Bir ayet örneği ile bunu izah etmeye çalışayım.

25/Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar.

Sonuç olarak,diyebiliriz ki, Kur'an cumartesi yasağı kelimesini Dünya hayatında ister evren yasalarına veya kurallarına uyduğun zaman nimetler dünya bol bol gelmekte vahiy yasalarına uyduğun zaman da ahiret hayatında nimetler bol bol gelmektedir. Bir ayet örneği daaha verelim.

2/249. Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: 'Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariçonu tadmazsa bendendir. Küçük bir bölümü hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): 'Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok' dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: 'Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.'
Burada ırmak gerçek anlamında değil mecaz olarak kullanılmıştır. Anlatılmak istenen dünya hayatında nimetler helal ve haram olanlar diye ayrılmaktadır. Şiddetli bir açlık kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya geldiğinizde saldırmamak haddi aşmamak koşullu ile haram olanlardan yiyebilirsiniz mesajı verilmektedir. Mesajı verilmektedir.

3/3. Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve faloklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkâra sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir; artık onlardan korkmayın benden korkun. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin(bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

"Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin(bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir."
Selam ve dua ile!