21 Eylül 2010 Salı

KURAN'A GÖRE RECİM CEZASI YOKTUR.



RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!


İslam Toplumlarında yanlış algılanan ve yanlış olarak uygulanan, zina edene evli ise rejim, bekârsa seksen deynek cezası Kuran'da yoktur. Evli ve bekâr ayırt etmeden yüz değnek cezası vardır. 

Şimdi zina edenler hakkında ceza şeklinin Tevrat’tan, İncil’den ve hadislerden ayrı ayrı inceledikten sonra kuranda anlatılan ceza şeklini anlatmaya çalışalım.

37.1. Tevrat’ta Zina Cezası

Levililer Bap 20’de şu hükümler yer alır:

“10 Biri başka birinin karısıyla, yani komşusunun karısıyla zina ederse, hem kendisi, hem de zina ettiği kadın kesinlikle öldürülecektir.

11 Babasının karısıyla yatan, babasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de kesinlikle öldürülecektir. Ölümü hak etmişlerdir.

12- Bir adam geliniyle yatarsa, ikisi de kesinlikle öldürülecektir. Rezillik etmişler, ölümü hak etmişlerdir.

13- Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur. Kesinlikle öldürülecekler. Ölümü hak etmişlerdir.

17- Bir adam anne ya da baba tarafından üvey olan kız kardeşiyle evlenir, cinsel ilişki kurarsa, utançtır. Açıkça aşağılanıp halkın arasından atılacaklardır. Adam kız kardeşiyle ilişki kurduğu için suçunun cezasını çekecektir.

19-Teyzenle ya da halanla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü yakın akrabanın namusudur. İkiniz de suçunuzun cezasını çekeceksiniz.

20-Amcasının karısıyla cinsel ilişki kuran adam, amcasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de günahlarının cezasını çekecek ve çocuk sahibi olmadan öleceklerdir.

21-Kardeşinin karısıyla evlenen adam rezillik etmiş olur. Kardeşinin namusunu lekelemiştir. Çocuk sahibi olmayacaklardır.”

Tesniye Bap 22’de şu hükümler yer alır:

“22- Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa, hem kadınla yatan adam, hem kadın, ikisi de öldürülecek. İsrail'den kötülüğü atacaksınız.

23- Eğer bir adam kentte başka biriyle nişanlı erden bir kızla karşılaşır ve onunla yatarsa,

24-İkisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak öldüreceksiniz. Çünkü kız kentte olduğu halde yardım istemek için bağırmadı; adam da komşusunun karısıyla ilişki kurdu. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız.

25- Eğer bir adam kırda nişanlı bir kızla karşılaşır, onu yakalayıp tecavüz ederse, yalnız tecavüz eden adam öldürülecek.

26- Kıza hiçbir şey yapmayacaksınız. Çünkü kızın ölümü hak edecek bir günahı yoktur. Bu, komşusuna saldırıp onu öldüren adamın davasına benzer.”

37.2. İncil’de Zina Cezası.

Yuhanna 8. bölümde şu olay yer alır:

“3-4 Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa'ya, «Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı» dediler. 5 «Musa, Yasa'da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?» 6Bunları İsa'yı sınamak amacıyla söylüyorlardı; onu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı. İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu.

7Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, «Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın!» dedi. 8Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya koyuldu. 9Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa'yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu. 10İsa doğrulup ona, «Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?» diye sordu. 11Kadın, «Hiçbiri, efendim» dedi. İsa, «Ben de seni yargılamıyorum» dedi. «Git, artık bundan sonra günah işleme!»

İsa aleyhisselam bu sözüyle recmi kaldırmamış, sadece günahkar insanların şahitliğine dayanarak bu kadar ağır bir cezayı vermemiştir. Matta İncil’inde onun şu sözüne yer verilir:

17«Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. 18Size doğrusunu söyleyeyim, gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek. 19Bu nedenle, bu buyrukların en küçüklerinden birini kim çiğner ve başkalarına öyle yapmayı öğretirse, Göklerin Egemenliğinde en küçük sayılacak. Ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına öğretirse, Göklerin Egemenliğinde büyük sayılacak. (Matta)


B- İNCİLDE ZİNA CEZASI…

Yuhanna 8. bölümde şu olay yer alır:

3-4- Din bilginleri ve Ferisiler, ZİNA EDERKEN YAKALANMIŞ BİR KADIN GETİRDİLER. Kadını orta yere çıkararak İSA’ya, ÖĞRETMEN BU KADIN ZİNA EDERKEN YAKALANDI dediler.

5- Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?

6- Bunları İsa’yı sınamak amacıyla söylüyorlardı; onu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı.

İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu.

7- Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve 

ARANIZDA GÜNAHSIZ OLAN ONA İLK TAŞI ATSIN dedi.

8- Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya koyuldu.

9- Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa’yı yalnız bıraktılar.

Kadın ise orta yerde duruyordu.

10- İSA doğrulup ona, Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı? Diye sordu.

11- Kadın, Hiçbiri, efendim dedi. İsa, Ben de seni yargılamıyorum dedi. Git, artık bundan sonra günah işleme!.
.
İsa aleyhisselam bu sözü ile recim cezasını kaldırmamış, sadece günahkâr insanların ihbar ve şahitliğine dayanarak bu kadar ağır bir cezayı vermemiştir.

Matta İncil’inde ise onun şu sözüne yer verilir:

17- Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın.

Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim.

18- Size doğrusunu söyleyeyim, gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek.

19- Bu nedenle, bu buyrukların en küçüklerinden birini kim çiğner ve başkalarına öyle yapmayı öğretirse, Göklerin Egemenliğinde en küçük sayılacak. Ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına öğretirse, Göklerin Egemenliğinde büyük sayılacak. [Matta 5]

C- HADİSLERDE RECM CEZASI

Muhammed aleyhisselamın önünden yüzü karartılmış ve değnekle dövülmüş bir Yahudi geçirildi.

Onları çağırdı, DEDİ Kİ; KİTABINIZDA ZİNA’NIN CEZASI BÖYLEMİDİR ?[ Evet] dediler.

Sonra onların âlimlerinden birini çağırdı ve Musa’ya Tevrat’ı indiren Allah adına soruyorum, Kitabınızda zina cezası bu şekilde midir? Dedi. DEDİ Kİ; Eğer böyle sormasaydın söylemezdim, orada recim cezası vardır. Ama üst düzey kişiler arasında zina çoğaldı. Onlardan birini yakalarsak serbest bırakırdık, zayıfı yakalarsak ona o cezayı uygulardık..

DEDİK Kİ; gelin, üst düzeye de zayıfa da uygulayacağımız bir ceza üzerinde anlaşalım. Sonra recmin yerine yüz karartma ve değnek cezası koyduk. ALLAH’IN Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:

ALLAH’IM! Senin emrini ilk hayata sokan ben olacağım, çünkü onlar öldürmüşler..

Hemen emir verdi, o Yahudi recmedildi, yani taşlanarak öldürüldü. Sonra ALLAH TEALA ŞU AYETİ İNDİRDİ.

[… Kimi Yahudiler.. sözleri yerleşik manasından kaydırır, tahrif ederler. Derler ki; Hakkınızda şu karar verilirse uyun, bu karar verilirse uymayın..] [maide suresi 41. ayet]

Çünkü diyorlardı ki, [Muhammed’e gidin; yüz karartma ve değnek cezası verirse uyun, recim yani taşlanarak öldürme cezası verirse kaçın] [baknz; Müslim, Hudud, 28 1700]

Sonra bütün kafirlerle ilgili şu ayetler indi:

[… kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse onlar kafirlerin ta kendileridir.]

[… kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse onlar zalimlerin ta kendileridir.]

[… kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse onlar fasıkların ta kendileridir.] [Maide 5/44-45-46]

Bir Yahudi kadınla erkek zina etmişlerdi..

Biri birine dedi ki; BİZİ ŞU PEYGAMBERE GÖTÜRÜN.

Çünkü o, hafifletici hükümlerle gönderilmiştir. Eğer recimden hafif bir ceza verirse kabul ederiz, ALLAH’IN yanında bize bir dayanak olur, DERİZ Kİ; [PEYGAMBERLERİNDEN BİRİNİN KARARINA UYDUK] Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme geldiler.

Mescitte ashabı arasında oturuyordu.

DEDİLER Kİ; Zina etmiş bir erkekle kadın hakkındaki görüşün nedir ?..

O, hiçbir şey söylemeden Beyt-i midraslarına yani Tevrat eğitim ve öğretimi yaptıkları kuruma geldi. Kapıda durdu.

DEDİ Kİ: Musa’ya Tevrat’ı indiren ALLAH adına soruyorum, evli iken zina edenin cezası, Tevrat’ta nedir? DEDİLER Kİ; yüzü kül ile karartılır, değnek vurulur ve eşeğe ters bindirilerek dolaştırılır.

İçlerinden bir genç sessiz kaldı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun suskunluğunu görünce yemin verdirerek ısrar etti.
O genç DEDİ Kİ; ALLAH’IM Sen bize yemin verdin Biz Tevrat’ta recm cezasını görüyoruz..

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi: ALLAH’IN EMRİNE İLK KARŞI ÇIKIŞINIZ NASIL OLDU.

DEDİLER Kİ; Başkanlarımızdan birinin bir yakını zina etti.
O, ona recm uygulamayı erteledi.

Sonra halktan biri zina etti.

Başkan onu recmetmek istedi.

Onun kavmi araya girdi ve dediler ki, SENİN YAKININI GETİRİP RECM ETMEZSEN BİZİM YAKINIMIZ RECM EDİLEMEZ Sonra uygulanacak ceza konusunda anlaştılar.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki: BEN TEVRAT’TA OLAN İLE HÜKMEDİYORUM Emir verdi, ikisi de recmedildi..

ZÜHRİ DEDİ Kİ: Bize gelen bilgiye göre ŞU AYET BU KONUDA İNMİŞTİR.

[Biz Tevrat’ı indirdik. Onda doğru yol ve nur vardır. Allah’a teslim olmuş peygamberler onunla hükmederler] [Maide SURESİ 44] [bknz; Ebu Davud Hudud, 26, hadis no 4450]

Bir gün Muhammed aleyhisselama bir Yahudi erkek ile bir Yahudi kadın getirilmişti.

Birlikte suç işlemişlerdi. ALLAH’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem DEDİ Kİ: Bu konuda Kitabınızda ne buluyorsunuz ? Alimlerimiz yüzlerinin külle karartılması ve hayvana ters bindirilmeleri cezası koydu dediler.

Abdullah b. Selam dedi ki: [Ey Allah’ın Elçisi, söyle, Tevrat’ı getirsinler]

Tevrat getirildi.

Biri elini recim ayeti üzerine koydu. Öncesini ve sonrasını okumaya başladı.

Abdullah b. Selam; [KALDIR ELİNİ] dedi.
Elinin altında recim ayeti hemen göründü. ALLAH’IN Elçisi emir verdi, ikisi de taşlanarak öldürüldü

[bknz; Buhârî, Hudûd 24]
AlLLAH’ın Elçisi’nin Yahudilere hükmü, ancak ALLAH’ın hükmü olabilirdi.

ALLAH TEÂLÂ ŞÖYLE BUYURMUŞTUR;

Sana bu Kitabı; önceki kitapları haklı bulur ve onları güven altına alır biçimde, doğrularla dolu olarak indirdik. Öyleyse onların arasında ALLAH’IN indirdiği ile hükmet.

Sana gelen bu doğruları bırakıp onların arzularına uyma..] [maide suresi 48. ayet]

AŞAĞIDAKİ AYETİN BU ZİNA OLAYI İLE İLGİLİ OLDUĞU BİLDİRİLMİŞTİR..

[bknz; Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Cami’ul-beyân fî tevîl’il-Kur’ân (öl. 310 h./922 m.), Beyrut 1412/1992, c. IV s. 583; el-Cessâs Ebubekr Ahmed b. Ali er-Râzî (öl. 370 h./980 m.), Ahkâm’ul-Kur’ân, İst. 1335 h. C. II, s. 438; el-Kurtubî, Muhammed b. Ahmed (öl. 671 h./1273 m.) , el-Cami li Ahkâm’il-Kur’ân, Beyrut 1408/1988, c. VI, s. 122, Maide 48’in tefsiri]

[Seni nasıl hakem yapıyorlar? Yanlarında Tevrat var ve onda ALLAH’ın hükmü var. Sonra bunun arkasından sırtlarını çeviriyorlar Onlar inanan kimseler değillerdir.. [mide suresi 43. ayet]

Bu ayet, TEVRAT’TAKİ zina hükmünün ALLAH’IN hükmü olduğunu kesinleştirmiştir.

Yahudilerin Peygamberimize gelmeleri, bu cezadan kaçmak içindi.

Bu yüzden gönderdikleri kişilere; [...Hakkınızda şu karar verilirse uyun, bu karar verilirse uymayın..] [maide suresi 41] demişlerdi
[bknz; Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Cami’ul-beyân fî tevîl’il-Kur’ân (öl. 310 h./922 m.), Beyrut 1412/1992, c. IV, s. 577]

Tevrat’taki hüküm, ALLAH’IN hükmü olduğuna göre Peygamberimizin başka bir ceza veremezdi.

O, bir süre, zina eden Müslümanlara da TEVRAT’I uygulamıştır.

ŞU HADİS BUNU GÖZTERMEKTEDİR .
.
Ebu Hureyre ve Zeyd b. Halid dediler ki

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin yanındaydık. Bir adam kalktı ve şöyle dedi: ALLAH İÇİN ARAMIZDA SADECE ALLAH’IN KİTABIYLA HÜKMETMENİ İSTİYORUM Davalısı daha anlayışlıydı, o da kalktı ve şöyle dedi;ARAMIZDA ALLAH’IN KİTABI İLE HÜKMET VE BENİ DİNLE Peygamberimiz, [KONUŞ] dedi, o da şöyle konuştu:

[Oğlum bunun işçisiydi. Karısıyla zina etti. 100 koyun ile bir hizmetçi köleyi fidye olarak verdim. Bilenlere sordum, oğluma 100 değnek ve bir yıl sürgün, kadına da recim gerektiğini söylediler]

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki:

Canım elinde olana and içerim, aranızda elbette şanı yüce ALLAH’ın kitabı ile hükmedeceğim.

100 koyun ile köle geri alınır. Oğluna 100 değnek ve bir yıl sürgün gerekir. Üneys! Şu adamın karısına git, suçu kabul ederse recmet. Gitti. Kadın suçu kabul edince recmetti

[bknz; Buharî, Hudûd, 30]

Burada sözü edilen kitabının TEVRAT olduğu kesindir.

Çünkü KUR’AN’ DA zina ile ilgili bir AYET henüz inmemişti.
İNEN AYETLERİN HİÇ BİRİNDE RECM CEZASI BULUNMAMAKTADIR ..

Elimizdeki TEVRAT’TA değnek cezası yoktur.

Bu ceza, Medine Yahudilerinin elindeki nüshada olabilir…

D- RECİM CEZASININ KALDIRILIŞI

Nisa Suresindeki ayetlerle recm, yani taşlayarak öldürme cezası, kadınlar için ev hapsine çevrilmiş ayrıca kadın ve erkeğe, kendilerini düzeltinceye kadar eziyet edilmesi, hükme bağlanmıştır.

ALLAH TEÂLÂ ŞÖYLE BUYURMUŞTUR;

[Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin.

Eğer şahitlik ederlerse onları evlere kapatın. Bu, ölüm canlarını alıncaya, ya da ALLAH onlara bir yol açıncaya kadar böyle gitsin.

İçinizden bu suçu işleyen çiftlere eziyet edin. Eğer tevbe edip kendilerini düzeltecek olurlarsa bırakın. ALLAH tövbeleri kabul eder, ikramı boldur] [ Nisa suresi 15-16. ayetler]

Bu ayetler hem TEVRAT’TAKİ RECM, yani taşlanarak öldürme cezasını kaldırmış, hem de bekârlara verilen 100 değnek ve sürgün cezasını hafifletmiştir.

Bakire bir kadının bir yıl sürgünde kalması, yeni bir âyetle önünün açılmasına kadar evinde kalmasından zordur. Burada EVLİ-BEKAR ayrımı da yapılmamıştır.

Birinci ayette geçen, [..Allah onlara bir yol açıncaya kadar..] ifadesi, cezanın daha da hafifletileceğini gösterir.

HAFİFLETME NUR SURESİ İKİNCİ AYETİYLE OLMUŞTUR ALLAH TEALA ŞÖYLE BUYURUR;

[Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüz değnek vurun.

Eğer ALLAH’A ve o son güne inanıyorsanız, ALLAH’IN hükmünü yerine getirirken onlara karşı yumuşamayın. İnananlardan bir takım da onlara yapılan azabı gözleriyle görsün] [nur suresi 2. ayet]

Bu ayet, KADIN-ERKEK EVLİ-BEKAR ayırımı yapmadan zina cezasını 100 değnek olarak hükme bağlamıştır. Bu ceza, Nisa suresinde geçen, ölünceye kadar ev hapsinden ve kendini düzelttiği kanaati doğuncaya kadar eziyet görmekten hafiftir…

KUR’AN, Tevrat’ta yer alan, Peygamberimizin de bir süre uyguladığı zina ile ilgili hükümleri neshetmiştir. Peygamberimizin önceki uygulamalarına bakarak Nur Suresinin, bekârlara verilecek cezayı düzenlediği, KUR’AN’ DA evlilerle ilgili hüküm olmadığı, onlara recm cezası gerektiği kanaatine varanlar olmuştur. Hâlbuki üç ayette, evlilere verilecek cezanın da 100 değnek olması gerektiği açıkça gösterilmiştir…

1- KARISINA ZİNA İFTİRASI ATANIN CEZASI;

Karılarına zina suçu atan ve kendileri dışında şahitleri olmayanlar..

Böyle birinin şahitliği, kesinkes doğru söylediğine dair dört defa ALLAH’ı şahit tutması ile olur.

Beşincisinde, eğer yalan söylüyorsa ALLAH’ın lanetine uğramayı diler.

Kadından o azabı [el- azab] giderecek olan şu şekilde dört defa şahitlik etmesidir: ALLAH şahit, kocası kesinkes yalan söylüyor.
Beşincisinde, eğer doğru söylüyorsa ALLAH’ın gazabına uğramayı diler]

[nur suresi 2,3,4,5,6,7,8,9. ayetler]
8. AYET’TE GEÇEN [o azab = el- azab] ifadesi, dört ayet önceki 100 değnek cezasını gösterir.

Oradaki [el] takısı ahd içindir. Yani başında bulunduğu kelimeye, önceden belirlenmiş bir anlam yükler. Zina konusunda KUR’AN’da belirlenmiş azab, sadece 100 değnektir.

Arapça bakımından o kelimenin başka bir şeyi göstermesi mümkün değildir.

Kocası tarafından zina ile suçlanan kadının evli olacağı da kesindir…

2- PEYGAMBER EŞLERİYLE İLGİLİ AYET …

[Ey peygamberin hanımları! İçinizden kim açık bir fahişelik yaparsa onun için o azab (el- azab) ikiye katlanır] [ahzab suresi 30. ayet]

Peygamber hanımlarının evli olduğu açıktır.

Onlara verilebilecek bir cezanın katlanabilir cinsten olması gerekir.

Ölüm cezasının iki katı olmaz ama 100 değnek ikiye katlanabilir! .
Bu ayetlerde geçen [el-azab] kelimesi de, sadece Nur suresindeki 100 değneği gösterir.

Çünkü onlardaki [el] takısı da ahd içindir…

3- EVLİ CARİYELERİN ZİNA CEZASI;

[..ellerinizin altındaki mümin cariyeler... Evlendikleri zaman fahişelik yaparlarsa hür kadınlara verilen o azabın [el- azab] yarısı gerekir…] [Nisa SURESİ 25. AYET]

Evli hür kadınların cezası recm olsa, taşlanarak öldürmenin yarısı olmaz..

Çünkü bazıları tek taşla ölür, bazıları için çok sayıda taş gerekir..
Yarıya bölünebilecek olan, sadece yüz değnektir..

Sonuç olarak zina suçunun tek cezası 100 değnektir.

Bu kadar açık delillerden sonra bunun aksi iddia edilemez.

Zaten ALLAH’IN Elçisi şöyle demiştir: İmkân buldukça şüphelerle had cezalarını düşürün

[bknz;Tirmizi, Hudud 2; İbn Mace, Hudud 5. Molla Hüsrev II/81; Damad, II/545, 546]

Bu kadar açık delil [KUR'AN] varken şüpheli delile dayanarak RECM SAVUNULAMAZ

Böylece KUR’AN, zina cezası konusunda hem TEVRAT’I hemde İNCİL’i nesh etmiş olmaktadır

RECM’İN KALDIRILDIĞINI GÖSTEREN HADİSLER;
Bir erkek zina itirafında bulunmuştu.

ALLAH’ın Elçisi sopa istedi. Kırık bir sopa getirildi. Daha iyisi olsun dedi.

Yeni bir sopa getirildi, budakları yontulmamıştı. Bundan hafif olsun dedi.

Düzgün, yumuşak bir sopa getirildi. ALLAH’ın Elçisi emretti, sopa vuruldu.

Sonra şöyle dedi:

Ey insanlar Artık ALLAH’ın koyduğu sınırlardan kaçınmanızın zamanı geldi.

Kim bu pisliklerden bir şey yaparsa ALLAH’ın örtüsüyle örtünsün.

Çünkü bize yüzünü gösterene ALLAH’ın Kitabını uygularız
[bknz; Muvatta, Hudûd, 2/12]

Burada evli, ya da bekar olduğuna bakılmaksızın, suçluya 100 değnek vurulması, sonra ALLAH’ın kitabının uygulandığının söylenmesi, bütün şüpheleri kaldıracak mahiyettedir.

Çünkü ALLAH’ın Kitabı’nda 100 değnek dışında bir ceza yoktur.
Eş- Şeybânî dedi ki;

Abdullah b. Ebî Evfâ’ya ALLAH’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem recm cezası uyguladı mı ? ..

diye sordum. [Evet] dedi. [Nur suresinden önce mi, sonra mı] dedim. [Bilmiyorum] dedi
[bknz; Buhârî, Hudûd, 21

İŞTE, SOMALİ'DE DEHŞETE DÜŞÜREN KANLI RECM GÖRÜNTÜLERİ...



Somali'nin bir bölümünü şeriat hükümleri ile yöneten köktendinci Hizb-ul İslam örgütü dün 2 kişiyi vahşice idam etti...

14 Aralık 2009 Pazartesi 14:34

Somali’nin şeriat hükümlerine göre yönetilmesini isteyen Hizb-ul İslam ve Şebab örgütleri hükümetle çatışma halindeydi. Her iki örgüt de ülkenin belirli kesimlerinde yönetimi ele geçirmişti.

Şebab örgütü hakim olduğu bölgelerde şeriat adına kol kesme ve recmetme (taşlayarak idam) gibi cezaları sık sık uyguluyordu. Hizb-ul İslam ise dün iki kişiyi bu tür yöntemlerle vahşice idam etti.


KADINI BEKÂRLIĞI KURTARDI

Zinadan suçlu bulunan Muhammed Ebukar İbrahim (48) boynuna kadar toprağa gömüldükten sonra onlarca kişinin attığı taşlarla idam edildi. Muhammed Ebu kar İbrahim ile birlikte olan 15 yaşındaki kız ise evli olmadığı, başka bir deyişle kocasını aldatmadığı için 100 kırbaçla kurtuldu.

Cinayetten suçlu bulunan Ahmet Mahmut Avale ise öldürdüğü kişinin bir yakını tarafından kurşuna dizilerek idam edildi.
*************************************************

KURANDA ZİNA SUÇUNA UYGULANAN CEZA

Yukarda; Tevratta, İncilde Ve hadis kaynaklarında genel olarak hüküm aynı Evli Olan erkek ve kadına recim bekâr olanlara ise seksen değnek vurulması konusunda ittifak vardır. Ama Kuran'da ise Evli Ve bekâr ayırt etmeden Zina edene yüz değnek vurulmasını cariyelerden aynı suçu işleyenlere ise hür olanlara verilen cezanın yarısının uygulanmasını emreder.

24/2- Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah'ın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya müminlerden bir grup da şahit bulunsun.

24/25- İçinizden özgür mümin kadınları nikâhlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.) Allah imanınızı en iyi bilendir. Siz birbirinizdensiniz. Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikâhlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın.) Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

İslam Toplumlarının Yanlış Anlayışlarından en önemlisi, Geçmiş peygamberlerde uygulanan şeriatın farklılığı konusundaki İnançlarıdır. Bu Anlayışlarına şu ayeti delil olarak göstermektedirler.

2/106- Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hiçbir ayeti nesh etmez (hükmünü yürürlükten kaldırmaz) veya unutturmayız. Bilmez misin ki Allah, gerçekten her şeye güç yetirendir.

Bu Ayet Yahudilere ve Hristiyanlara sanki haram ettiği bazı şeyleri helal, helal ettiği bazı şeyleri haram ettiği varsayılmıştır. Bu Tamamen Yerleri ve gökleri yaratan Allah'ın ne söylediği konusunda bilinçsiz çelişkili bir kuran anlayışına insanları götürmektedir. Kuranda Çelişki yoktur.

4/82- Onlar hala Kuran'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı.

Her peygamber kendisinden önce gelen peygamberleri tasdik etmiş ve doğrulamış, Kendisinden sonra gelecek olan peygamberi de müjdelemişlerdir.

61/6- Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrail oğulları, gerçekten ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler.

Asıl Sorun Son peygambere kadar gelen dinin şeraitin tevhidin peygamberlerden peygambere farklılıklar arz etmesi inancının yaygın olmasıdır. Her Peygamber Allah'ın vay yettiklerinin dışında ne bir söz söyleme ne de Allah'ın vermiş olduğu emre muhalefet etme hakları yoktur.

69/43- Âlemlerin Rabbinden bir indirilmedir.

69/44- Eğer o, Bize karşı bazı sözleri uydurup-söylemiş olsaydı.

69/45- Muhakkak onun sağ-elini (bütün güç ve kudretini) çekip-alıverirdik.

69/46- Sonra onun can damarını elbette keserdik.

69/47- O zaman, sizden hiç kimse araya girerek bunu kendisinden engelleyip-uzaklaştıramazdı.

O zaman Bütün peygamberler, Allah'ın emirlerini yansıtıyorlarsa ki öyledir. Nasıl olur da bir peygambere haram olan diğer peygambere helal olabilir? Veya bir peygambere helal olan bir şey diğer peygambere haram olabilir. Bakınız yapılan yanlışlıkların temelini oluşturan ve kitap ehlinin Allah'tan gelen vahiy orijinli dine Aykırı gelen bir anlayışı daha size aktaralım.

6/146- Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. 'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.

Ayette kastedilen, Kuran'ın diğer ayetlerinden anlaşıldığı gibi Kuranda İslam toplumlarına helal olan bir şeyin onlara haramı Allah koyması değil, Onların kendi kendilerine haramlaştırması anlamında Allah'ın helal kıldıklarını haram ettik ifadesi kullanmaktadır. Yoksa Şu ayete ters düşerdi.

16/118- Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

“Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık”

5/3- Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkara sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

Bu Ayet Kuran gelmezden önce gelmiş geçmiş bütün kavimlere muhatap olduğu gibi peygamber dönemindekilere ve son peygamberden sonra gelecek olan bütün iman edenlerin muhatabıdır.

İnsanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa bütün peygamberlerin getirdikleri dinlerin adı İslam ve teslim olup o dini yaşayanların adı da Müslüman’dır. Onlar tek bir ümmet tek bir şeriat içerisindedirler. birine helal olan diğerlerine de helal birilerine haram olan da diğerlerine de haramdır. Rabbani Yolun dışında olanlar ayrı ayrı şeriat içerisindedirler.

5/48-Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona 'bir şahid-gözetleyici' olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.

22/67Biz her ümmete bir ibadet tarzı (mensek) kıldık, onlar bu tarz üzere ibadet etmektedirler. Öyleyse, (din) iş(in)de seninle çekişmesinler. Sen Rabbine çağır. Şüphesiz sen dosdoğru bir hidayet üzerindesin.

“Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı;”

Burada Anlatılan her ümmet, Vahiy orijinli dinlerin dışında bahsedilen İnsanların değişik din ve yaşam biçiminde olan toplumlar demektir. İnsanlar yaratılırken tek bir ümmet oluşu ve verdikleri Rabbim Allah'tır sözünün arkasında duran peygamberler ve onun getirdiği mesajlar doğrultusunda duran insanlar tek bir ümmettir. Ayrı ayrı ümmet ve ayrı ayrı şeriat içerisinde olan ümmetler rabbani yol dışında olan insanlardır.

Enam suresi /146.cı ayette koyunun iç yağı ve kuyruk yağı çift tırnaklı hayvanlar, Müslüman olanlara helal edilmişse Yahudi olanlara da helel edilmiştir. Kuranda Haram ettik ifadesi Yahudilerin kendi kendilerine haram etmesi anlamındadır.

Buna Biraz daha açıklık getirmeye çalışalım. Yahudilik Ve Hristiyanlık Allah'ın gönderdiği din değildir Yahudi ve Hristiyan olanlar Hazreti Musa ve hazreti İsa peygambere gelen dinden uzaklaşmış olanlardır. İşte Kuranda Yahudi olanlara haram ettik derken Allah'ın Gönderdiği Tevrat’ı dinlemeyenler için bu ifadeyi kullanıyor. Onlar kendileri Yahudilik ve Hristiyanlık tabirini kullanmışlardır. Hazreti Musa ve Hazreti İsa peygamberin sadık olanları Müslüman olduklarını söylemişlerdir.

3/ 52- Nitekim İsa, onlarda inkârı sezince, dedi ki: "Allah için bana yardım edecekler kimdir?" Havariler: "Allah'ın yardımcıları biziz; biz Allah'a inandık, bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuza şahit ol" dediler.

Bir Başka Yanlış anlaşılan konularda biri de Kuranda Tevrat ve İncil sahiplerinin Tevrat’ta indirilene uyun derken Vahiy orijinli hazreti Musa’ya indirildiği gibi bozulmayan Tevrat ve incili kastetmektedir.

5/47-İncil sahipleri Allah'ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.

Eğer Ayette ifade edilen şu andaki veya hazreti İsa peygamberin ölümünden sonra bozulmuş olan birbirlerine uymayan dört tane İncilde anlatılanlar Olmuş Olsaydı. Kuran'ın ehli-kitap hakkında söylediklerine tezat teşkil ederdi.

5/68-De ki: 'Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiç bir şey üzerinde değilsiniz.' Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını arttıracaktır. Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma.

Ayette Yahudi ve Hristiyan olanların kendilerine gönderilmiş olan kitaba göre yaşamadıkları söz konusudur. Allah'ın gönderdiği ayetleri bir menfaat karşılığı gizlemeleri veya bir menfaat karşılığı satmaları nedeniyle Hazreti Musa ve İsa’ya gelen vahiy orijinli dinin ortada yaşam olarak görülmemesidir.

7/157- Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.

Ayette bahsedilen, “ temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor.” Demek ki Domuz eti kan leş Allah adının dışında kesilmiş bütün yiyecekler haram. Yahudilerin kendilerine haram kıldıkları koyunun iç yağı ve çift tırnaklı hayvanlar helal edilmiştir.

Peygamberlerin peş peşe gelişleri kendilerinden önce gelmiş olan peygamberlerin vahiy orijinli dinlerinde doğru olanların aynı kalmak koşulu ile bozulmuş olanların değiştirilerek doğrularla dizayn edilmesidir.

Bu Kısa açıklamalardan Ehli kitap ve İslam toplumlarında yanlış anlaşılan ve yanlış uygulanan zina yapanlara uygulanan recim cezasını tekrar ele alarak işlemeye devam edelim.

Vahyin orijinalinden sapan ehli kitabın anlayışlarını, Allah yeni bir peygamber göndererek, Düzeltmiştir. İslam toplumları da kuranı terk ederek Fırka fırka bölük bölük ayrılarak hiç birinin, diğerinin anlayışı ile uyuşmayan şeriat oluşturmuşlardır. Bunların da tekrar kuranın söyledikleri veya söylemek istedikleri anlaşılarak veya keşfedilerek doğru olan din tekrar dizayn edilmesi gerekir.

İslam toplumlarının din anlayışlarında öyle çarpık anlayışlar var ki; bu onların genelde ehli kitap olan toplumlarının öyle yada böyle İslam toplumları içerisine sızarak gerek uydurdukları hadislerle gerekse onlara verdikleri telkinlerle kuranın gönderdiği anlayışı örterek vahye uymayan bir din anlayışı ortaya çıkmıştır.

Hem Rabbim Allah’tır deniyor. Hem rabbim peygamberdir deniyor. İslam kelimesi sanki Allah'ın gönderdikleri vahiylerle peygamberin Kuran’ın dışında söyledikleri hadis adı altında söylenilenlerin birleşmesi olarak algılanmıştır.

KURANDA CEZA ŞEKLİ ÜÇ BOYUTTA ELE ALINMIŞTIR.

A)- Hür Olanlara uygulanılması istenen ceza (Bu cezalar zina cezası ile ilgilidir.)

B)- Cariye olanlardan zina yapanlara uygulanacak olan zina cezası.

C)- Peygamber Hanımlar suç işledikleri zaman Uygulanacak olan ceza.

HÜR OLANLARA UYGULANILMASI İSTENİLEN ZİNA SUÇU İLE İLGİLİ CEZA!

24/ 2- Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah'ın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya müminlerden bir grup da şahit bulunsun.

Bu Ayet Akıl baliğ çağına ermiş olan her erkek ve kadının bunaklık ve ölüm dönemine kadar Allah'ın yasakladığı zina suçunu işleyenler içindir. İslam temel olarak Nesebin korunmasına çok önem vermiştir. Nesep korunmazsa. Kim kimden olduğu kim kime miras bırakacak? kim kime baba diyecek? Soruları yanıtsız bırakılarak toplum fesada uğrar. 

Böylece Zinaya giden bütün yolları Kuran kapamıştır. Bir kişi Hakkında zina suçu ile suçlanırsa veya kendisi dört sefer zina yaptığı ile ilgili itirafta bulunursa Özgür bir kadın ve erkek için işlediği zina dört şahit getirilip ispat edilirse cezası yüz değnektir.

4/ 15- Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden dört şahit tutun. Eğer şahadet ederlerse, onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun.

Burada dört şahit, Yaptığı zina ile ilgili delilin yanılması mümkün olamayan belgeleme içindir. Bu Gün tabii ki şartlar değişmiş, insanlar bu zina suçunu kameralarla foto montaj dışında belgeliyor. Artık dört şahide gerek yok o suçu işlediğine dair vicdanlarda kesin inanmayı gerektirecek belge olması yeterlidir.

Kesinlikle Allah'ın göndermiş olduğu vahiy orijinli Tevrat’ta ve İncil’de bahsedilen anlamda zina suçu işleyenlere recim cezası olamaz olmamıştır da. Bu yukarıda anlatılanları Kuran ve kurandan önce gelen peygamberlerde recim cezası yoktur. Üstelik zina suçu atıp da belgeleyemez'se Onun cezası da seksen değnek ve ömür boyu şahitliğinin dinlenmemesidir.

24/ 4- Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra dört şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların Şahinliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır.

Böylece Allah hem insanlar içerisinde fitne çıkarılarak suçsuz olan kadın ve erkeği korumuş hem de ceza uygularken cezanın kesin şaibeye meydan verilmeden ceza verilirken kesin kanıtlanıp belgelenmesini istemiştir.

4/ 16- Sizlerden fuhuş yapanların, her ikisine eziyet edin. Eğer tövbe ederler de ıslah olurlarsa artık onlardan vazgeçin. Şüphesiz Allah, tövbeleri kabul edendir, esirgeyendir.

Aslında İslam dışındaki sistemlerde yakalayamadıkları bir nokta var Sanki Allah'ın insanlardan suç işleyenlere verilmesi ve uygulanmasını istediği cezanı g attarlık acımasızlık olarak nitelendirmektedirler. Allah yarattığı toplumları en güzel bilendir. Ceza caydırıcılık için kullanılır. Hem de O toplumun huzurunda aynı olay kendisinin de başına gelebileceğini hücrelerine kadar işleterek ondan kaçınmaları istenmektedir.

Günümüzde İnternet sitelerinde, televizyon kanallarında basın kuruluşlarında insanların kanını donduracak suçlar işlenmektedir. Bakınız o suçlardan bazılarını buraya aktaralım.


Tecavüzcüsüne tahliye çıkınca

Tecavüzden tutuklanan şahıs, 3 gün sonra 'delil yok' diye serbest bırakılmıştı

Güncelleme:05 Eylül 2010 04:38

Edirne’de 14 yaşındaki G.K. kendisine tecavüz ettiğini ileri sürdüğü 23 yaşındaki erkek arkadaşının, konulduğu cezaevinden 3 gün sonra salıverilmesi üzerine balkondan atlayarak intihar etti.

Edirne’de bu yıl liseye başlamaya hazırlanan 14 yaşındaki G.K. adlı kız, geçtiğimiz mayıs ayında 23 yaşındaki erkek arkadaşının tecavüzüne uğradı. Uğradığı tecavüzün ardından bunalıma giren G.K., bir süre sonra durumu ailesine anlattı.

Olayla ilgili yapılan soruşturma sonunda G.K.’nin erkek arkadaşı tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ancak iddiaya göre; yapılan itiraz üzerine 3 gün sonra “delil yetersizliğinden” serbest bırakıldı.

“Tecavüzcüsünün” serbest bırakılmasının ardından G.K.’nin psikolojisi bozuldu. Girdiği bunalım nedeniyle birkaç kez bileklerini keserek intihar girişiminde bulunan G.K., önceki akşam Edirne Fatih Mahallesi’ndeki evlerinde ailesiyle birlikte iftar yaptı.

KURTARILAMADI

Aile yemek masasında sohbet ederken, G.K. bir anda ayağa kalkıp herkesin gözü önünde balkondan atladı. Anne ve babasının şaşkın bakışları arasında ölüme atlayan G.K. 3. kattan beton zemine çakıldı. En yakın hastaneye kaldırılan 14 yaşındaki G.K. tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı, intihar olayının ardından soruşturma başlattı.

Bu Olaylar O kadar çoğaldı ki her gün her saat her dakika, yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğunu iddia ettiğimiz bir ülkede işlenmektedir. İki yaşındaki kıza tecavüz edip öldürmeler on bir yaşındaki kıza tecavüz edip öldürmeler sanki olağan haberler arasında yer almaktadır.

Allahın zina suçuna uygulanması istediği ceza gale alınmazsa toplumlarda görüldüğü gibi tecavüzle başlayan suçlar artarak aşk meşk, öldürme bıçaklama kesme doğrama suçlarına kadar ilerlemektedir.

24/6- Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahitleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahitliği, Allah adına dört (kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir.

24/7- Beşinci (yemini) ise, eğer yalan söyleyenlerdense, Allah'ın lanetinin muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dir.

24/8- Onun (kadının) da dört kere Allah adına (yeminle) onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna şahitlik etmesi kendisinden cezayı uzaklaştırır.

24/9- Beşinci (yemini) ise, eğer o (kocası) doğru söylüyor ise, Allah'ın gazabının muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dır.

Erkek veya kadın Bir birleri hakkında zina suçu atıp da ispat edecek şahitleri veya başka bir delilleri yoksa Her ikisi için yapıp yapmadığı konusunda dört defa yapmadıysa yapmadım demesi yeterlidir. Beşincisi ise kadı ve ya erkekten her biri kocasının veya karısının kendisi üzerinde yalan söylediğine dair yemin etmeleri onları bu cezadan kurtarmaktadır.

CARİYELERDEN ZİNA SUÇU YAPANLARA ÖZGÜR KADINLARA VERİLEN CEZANIN YARISI UYGULANIR.

4/25- İçinizden özgür mümin kadınları nikâhlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir. 

Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikâhlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın.) Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

“Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın.)”

Özgür olan kadınlar zina suçu işlediklerinde Kurana göre yüz dernek cezası uygulanmakta idi. Eğer Recim cezası olmuş olsaydı öldürmenin yarısı nasıl olacaktı? Yarı ölüm diye bir caza var mı dır? Ama Yüz değnek cezayı elli değnek olarak uygulamak mümkündür. O zaman Kuran bütünlüğündeki ayetlere baktığımız zaman buradan da recim cezasının olmadığı meydana çıkmaktadır..

PEYGAMBER HANIMLARINA UYGULANAN CAZA.

33/30- Ey peygamberin kadınları, sizden kim açık bir çirkin-utanmazlıkta bulunursa, onun azabı iki kat olarak artırılır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır.

33/31- Ama sizden kim Allah'a ve Resulü’ne gönülden -itaat eder ve salih bir amelde bulunursa, ona ecrini iki kat veririz. Ve Biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır.

Peygamber hanımları için yapılan bir suçun özgür olan kadınlara verilen cezanın iki katı ceza öngörülmektedir. Özgür kadına verilen cezanın iki katı oluyorsa o zaman verilen yüz değnek yerine iki yüz değnek verilmesi gerekir yine peygamber hanımları Böyle recim cezasının iki katı nasıl verilecekti. Ölümün iki katı bir ceza nasıl olabilir?

YAPILAN BÜYÜK BİR YANLIŞLIK DA ZİNA CEZASINA VERİLECEK OLAN AYETİN GELMEDEN ÖNCE PEYGAMBERİN UYGULADIĞIDIR.

Tövbe Hâşâ Allah böyle bir hataya düşer mi? Bir defa Yahudi ve Hıristiyanlarla diyalog Medine döneminde ortaya çıktı. Mekke de zaten Müslümanlar işkence ve zulüm içindeydi.

75/16- Onu (Kuran’ı, kavrayıp belletmek için) aceleye kapılıp dilini onunla hareket ettirip-durma.

75/17- Şüphesiz, onu (kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak Bize ait (bir iş)tir.

75/18- Şu halde, Biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle.

75/19- Sonra muhakkak onu açıklamak Bize ait (bir iş)tir.

Allah Hazreti Muhammed’i (sav) Peygamber olarak seçmiş peygamber ne yapacağını şaşırıp kaldığında dur hiç acele etme biz sana olaylar karşısında ner de ne yapacağını sana anlatacağız sen de onu yerine getireceksin. Sen sonucunu düşünme sonucunu biz sana zamanı zemini geldikçe açıklayacağız. O seninle ilgili bir mesele değil bize ait bir iştir. İşte tevekkül denen olay da budur. Biz Bize düşen görevi yaparız bizim dışımızda gelişen olaylar bize ait olan bir olgu değildir. Gerisini Allaha bırakırız.

Peygamber bir de kendi isteğine arzusuna göre vahyin güdümünden çıkarak ne bir söz söyleyebilir ne de bir yaşamda bulunabilir.

53/2- Sahibiniz (arkadaşınız olan peygamber) sapmadı ve azmadı.

53/3- O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz.

53/4- O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.

Şu Ayetlerden Sonra Recim cezasını hadislerle peygamber uyguladı anlayışı tamamen ehli kitap anlayışı olan  bir dinin devamıdır. Recim cezasını ne hazreti İsa peygamber, ne hazreti Musa peygamber uygulamışlardır. Bu ceza kendilerinin musa dinden olup da Musa dininden olamayan Yahudilerde veya kendlerinin İsa dininde olduğunu söyleyip de İsa dininde olmayan Hıristiyanların uydurduğudur. Recim Vahiy orijinli semavi dinlerin hiç birinde yoktur. Ve uygulanmamıştır. Bu Tevhit inancı ile uyuşmaz.

Doğrularım Allah'a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR
Kuranianlamametodu.blogspot.com
alirizaborazan@hotmail.com

15 Eylül 2010 Çarşamba

KURAN'DA TANIMLANAN ORUÇ




RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!


2/183- Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.

Temelde Oruç Kelimesi; Kuran'da iki anlamda kullanılmıştır. Birincisi Fecir vaktinden gece vaktine kadar, tanımlanan kurallar çerçevesinde, davranış yeme içme ve söylemlerle kısıtlama getirilen anlamında anlatılan oruçtur. İkincisi ise Hazreti Meryem’de sembolleştirilen Toplumlarının ve ya kendi kavminin karşısında söylediği ve yaşadığı hayatın iletişimin kaybolması neticesinde belirli bir zaman dilimi içerisinde susma orucudur.

Şimdi Bu İki Anlam taşıyan orucu Ayrı ayrı anlatmaya çalışalım.

RAMAZAN AYI ORUCU!

2/185- Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kuran onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahit olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.

Kuran'da bahsedilen ramazan ayı, Kâinatın yaratılışından bu tarafa, bir yılda ayların sayısı on iki olan aylardan biridir. Hicri takvime göre ay yılı üç yüz elli dört gün’dür.

9/36- Gerçek şu ki, Allah Katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah'ın kitabında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesap (din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin ve onların sizlerle topluca savaşması gibi siz de müşriklerle topluca savaşın. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir.

Diğer ayları konunun uzmanlarına bırakalım. Bizim konumuz ramazan ayında tutulan oruç ile ilgilidir. Ramazan Ayı Allah'ın ayetlerindendir. Takvim yılı ayın dünya etrafındaki dönüşüne göre hesaplandığından ay dünya etrafındaki dönüşünü üç yüz elli dört günde tamamlamaktadır. 

Bu da her yılda ramazan ayı bazen otuz bazen de yirmi dokuz gün hesaplandığı görülmektedir. Ve her yıl ramazan ayı miladi takvime göre yaklaşık on bir gün önce gelmektedir. Böylece her mevsimde ömrü yeten insanlar oruç tutma hazzına sahip olmaktadırlar.

Ramazan ayında tutulan orucun nasıl tutulacağını kuran, şöyle tanımlamaktadır.

2/187- Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tövbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde itikâfta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.

Önce Oruç Bu Ayette şöyle tanımlanmaktadır. Bunu Maddeler halinde sıralayarak anlamını kolaylaştırmaya çalışalım.

a)- Oruç gecesinde evli olanların kadınlarıyla beraber olmaları helaldir.

b)- Üremek evlatlar edinmek ramazan ayı da dâhil olmak koşulu ile helal ve zarurettir.

c)- yemek, yemek, kadınlarla beraber olmak geceye erilince başlayıp, fecir vaktine kadar devam eder.

d)- Fecir vakti Gece ile gündüzü birbirinden ayırt eden sınırdır. O Ana ne gece ne de gündüz diyemeyeceğimiz andır.(Beyaz iplik ve siyah iplik bu anlamındadır)

e)-Oruç gecesinde yenmesi ve yapılması serbest olan bazı davranışlar fecir vaktinden geceye erişinceye kadar, yasaklanmaktadır. Ve gece de beyaz iplikle siyah ipliği ayırt eden akşamdır.

f)- İtikâfta olunduğu zamanlarda gece ve gündüz olmak üzere kadınlara yaklaşmak yasaktır.

İşte Ramazan ayında her gün Oruç tutmaya yükümlü olan kadın ve erkeklerden sağlıklı olanlar için fecir vaktinden geceye erinceye kadar, vücudun maddi yönden fayda bulacağı bütün şeylerden uzaklaşarak nefsi terbiye ederek disiplin altına girmektir. Bazı Kuran okuyucuların söylediği gibi orucu başka mecralara çekerek orucun başka anlamlarda kullanıldığını, söylemeleri doğru değildir.

Kuran'da yeme içme cinsel ilgiden uzak olarak oruç ayında seher vaktinden geceye erinceye kadar Oruç tutulması her sağlıklı ergen olanlara farz olduğu gibi, bunların dışında ramazan ayında oruç tutmaya sağlık durumu ve bazı zorluklarda tutamayanlar için. Tutamadığı günler sayısınca sağlık durumu müsait olunca tutması gerekir. Sağlık durumu iyileşmesi mümkün olmayanlar için durumları müsait olanlar da bir bedel ödemesi onun diyetini cezasını ödemesi gerekir.

2/184- (Oruç) Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun). Zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır). Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız, -eğer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.

Burada Tutamayanların veya tuttuğu zaman vücudu hasar görecek olanların Bir yoksul ihtiyaç sahibi olanları tutmadığı gün sayısınca doyurması gerekir. Bu da herkesin kendi imkanlarına göre adalet ölçüsü içerisinde ne kadar hangi lükste derecede yemeye gücü yetiyorsa, Günün şartlarına göre, o kadar miktarda fidye olarak ödemesi gerekmektedir.

Bu Tanımladığımız Oruç Her Müslümanım deyip de ergenlik çağına ermiş olanların tutması zorunlu olan senenin bir ayındaki oruçtur.

Bir Başka oruç ise ceza olarak yapılan suçlardan dolayı başka imkânları olmayanların tutması gereken oruçlardır.

CEZA OLARAK TUTULMASI GEREKEN ORUÇLAR!

4/92- Bir mümine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mü'mini öldürmesi yakışmaz. Kim bir mimini 'hata sonucu' öldürürse, mü'min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka, Eğer o, mümin olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mümin bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir. Şayet kendileriyle aranızda analaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mümin köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkânı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah'tan bir tövbedir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

58/4- Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah'a ve O'nun Resûlüne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kâfirler içinse acı bir azap vardır.

Oruç; İnsana Tanımlanan gün içerisinde Helal olup da belirli zaman dilimi içerisinde insanın Yapmak istediği halde özgürlüğüne kısıtlama getirerek Yerleri ve gökleri yaratan rabbine boyun eğmenin ona kul olmanın Hayatta yaşarken o ne emrettiyse yapmak gerektiğinin bilincini insanlara vermektedir. İnsanın temizlenmesi insanların fahşaya giden yollardan arınması Allah'a olan bağlılığın ve itaatin ancak bu yollarla olacağı insana anımsatılmaktadır.

Kuran'da Yapılması istenen her emir dünya hayatında o emirlere uyanlar için İnsanların disiplin içerisinde kendilerine verilmiş hayat sürecinde kendi iyilikleri içindir. Yasaklanan her emir de insanların insanlara zarar ve aleyhinde olduğu için yasaklanmıştır. Tabii ki Allah İman etmeyenlere dünya hayatında insanların kurallara uymama sonucunda bedel ödemeleri dışında Onlara müdahale etmiyor.

Kuran'da Anlatılan emirler, İman edenleri ilgilendirir. İman etmeyenler için bu emirler geçerli değildir. İşte Bu sebeple İman edenlerin yaşam biçimleri İman etmeyenler tarafından özgür davranışları kısıtlandığı için veya iman edenlerden Allah'ın övgüsüne mazhar olanları kıssaları anlatılırken sözün konuşmanın tesir etmediği yerde susma orucu tutmuşlardır. İşte Kuran'da anlatılan Hazreti Meryem’in tuttuğu oruç bu anlamdaki oruçtur.

19/26-فَكُلِي وَاشْرَبِي وَقَرِّي عَيْنًا ۖ فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ أَحَدًا فَقُولِي إِنِّي نَذَرْتُ لِلرَّحْمَٰنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّمَ الْيَوْمَ إِنْسِيًّا

19/26Fekulî veşrabî vekarrî ‘aynâ(en)(s) fe-immâ terayinne mine-lbeşeri ehaden fekûlî innî neżertu lirrahmâni savmen felen ukellime-lyevme insiyyâ(n)

19/26-Artık, ye, iç; gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: 'Ben Rahman (olan Allah) a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım.'

Kuran'da Hazreti Meryem hakkında anlatılan kıssanın bir bölümünde bahsedilen oruç tamamen yeme içmeyle alakası olmayan sadece insanlara verecek olduğu mesajın söylemlerle yaşamla anlatılamaması ve olayı zamanın akışına bırakarak zamanla çözüleceği ve ispat edilmesi anlamında konuşmama orucudur.

19/22- Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.

19/23- Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim."

19/24- Altından (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır."

19/25- Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin."

19/26- Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: "Ben Rahman (olan Allah)'a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."

Her peygamber ve Allah'ın halis dostlarında Olduğu gibi Hazreti Meryem de Toplum tarafından tecrit edilmiş her türlü işkence ve sıkıntılar içerisinde toplumun baskısından dolayı toplumdan ayrılmıştı. Kuran'da bahsedilen inşirah suresinde onu anlatmaktadır.

94/1- Biz, senin göğsünü yarıp-genişletmedik mi?

94/2- Ve yükünü indirip-atmadık mı?

94/3- Ki o, senin belini bükmüştü;

94/4- Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi?

94/5- Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır.

94/6- Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.

İşte Son Peygamberi Allah, Kendisine yapılan işkencelere karşı onu böyle teselli ediyordu.” zorlukla beraber kolaylık vardır.” güçlükle beraber kolaylık vardır.”

Bu İfadeler Aynen Hazreti Meryem için de geçerli idi, O toplumun yapmış olduğu işkenceler karşısında Allah fıtratına koyduğu ve peygamberlerle gönderdiği vahiyle “"Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır." Allah Gönderdiği bir elçi ile Müjdelediği erkek çocuk artık bir peygamber olarak toplumun karşısına çıkacak Meryem'e atılan bütün bühtan ve iftiraları kaldırarak bir ayet belge olarak toplumun karşısına çıkacaktı.

19/27- Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın."

19/28- "Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi."

19/29- Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"

19/30- (İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı."

19/31- "Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekâtı vasiyet (emr) etti."

19/32- "Anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı."

19/33- "Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de."

19/34- İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri "Hak Söz".

Meryem, Büyük bir ihtimal toplumdan uzun zaman ayrı kalmalı ki, yetişmiş En azından kitap ilim ve hikmet verilecek çağa gelmiş.Toplumun karşısına belge ile çıkabilmiştir. İnsanlarda din seçme ergenlik çağına geldiğinde olmaktadır. Hazreti İsa ile Meryem toplumun karşısına çıktığında adı sanı duyulmamış anlamında bir çocuk diye anlatılmaktadır.

19/29- Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"

Kuran Burada Hazreti İsa'nın "Bir çocuk" kelimesi ile anlatarak sanatsal bir anlatım kullanmıştır.

19/30- (İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı."

Bu Ayet Hazreti Meryem’in toplumun karşısına çıktığı zaman işaret ettiği kendisinin oruç adaması ve kendisi yerine kendisinin söylediklerini doğrulayan ayet kitap verilen hikmet verilen Allah'tan bir kelimeye olayları anlatmasını işaret etmektedir. 

Tıpkı Delilikle alay ettikleri kişilerin üretimlerini ortaya koydukları zaman o üretimi kendileri içerisinde yapamayıp işte benim belgem deyip ortaya koyarak toplumu şaşırtmaları gibidir.
Aynı Olay Zekeriya peygamber içinde kullanılmıştır.

3/40- Dedi ki: "Rabbim, bana gerçekten ihtiyarlık ulaşmışken ve karım da kısırken nasıl bir oğlum olabilir?" "Böyledir" dedi, "Allah dilediğini yapar."

3/41- (Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi. "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O�nu tesbih et." dedi.

19/8- Dedi ki: "Rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım."

19/9- (Ona gelen melek:) "İşte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki: Bu Benim için kolaydır, daha önce sen hiçbir şey değil iken, seni yaratmıştım."

19/10- Dedi ki: "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." Dedi ki: "Senin alametin, sapasağlam iken, üç tam gece insanlarla konuşmamandır."

Bütün Peygamberlerde ve Allah dostlarında bu haller Allah'ın bir sünnetidir. Uzun bir zaman çekmiş olduğu sıkıntıların ardından Arzuladıkları yaşam biçimlerini sırtına omuzlayan bir erkek mirasçı bırakabilmişlerdir. İşte firavunun erkek çocukları öldürmesi Hakka karşı baş kaldıranlar karşısında pervasızca dik duruşunu göstererek hakkı söyleyen, yaratılışta verdiği "rabbim Allahtır "sözünün arkasında duranlardır.

2/187أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَىٰ نِسَائِكُمْ ۚ هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَأَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّ ۗ عَلِمَ اللَّهُ أَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَخْتَانُونَ أَنْفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنْكُمْ ۖ فَالْآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُوا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَكُمْ ۚ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الْأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الْأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ۖ ثُمَّ أَتِمُّوا الصِّيَامَ إِلَى اللَّيْلِ ۚ وَلَا تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنْتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ ۗ تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ فَلَا تَقْرَبُوهَا ۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

2/187Uhille lekum leylete-ssiyâmi-rrafeśu ilâ nisâ-ikum(c) hunne libâsun lekum veentum libâsun lehun(ne)(k) ‘alima(A)llâhu ennekum kuntum tatânûne enfusekum fetâbe ‘aleykum ve’afâ ‘ankum(s) fel-âne bâşirûhunne vebteġû mâ keteba(A)llâhu lekum(c) vekulû veşrabû hattâ yetebeyyene lekumu-laytu-l-ebyedu mine-layti-l-esvedi mine-lfecr(i)(s) śümme etimmû-ssiyâme ile-lleyl(i)(c) velâ tubâşirûhunne veentum ‘âkifûne fi-lmesâcid(i)(k) tilke hudûdu(A)llâhi felâ takrabûhâ(c) keżâlike yubeyyinu(A)llâhu âyâtihi linnâsi le’allehum yettekûn(e)

2/187Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet ettiğinizi (güvenmediğinizi) bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.

Yeme içme ile ilgili Kuran'ın orijinal olan metinde anlattığı etimmû-ssiyâme-

Konuşmama orucunu Kuran orijinal olan metinde
lirrahmâni savmen felen ukellime-lyevme insiyyâ(n)

Dikkat ettiğiniz gibi Kuran konuşmama orucu ile yeme içmeyle alakalı olan oruç kelimesini kullanırken farklı kullanmıştır. Samen- ssiyâme-

En doğrusunu Allah bilir.

ALİ RIZA BORAZAN

MERSİN ANAMUR
Kuranianlamametodu.blogspot.com
alirizaborazan@hotmail.com