24 Şubat 2014 Pazartesi

TAĞUTİ SİTEMLER VE PARTİLER:!





RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!

Tağuti sistemlerde Kanun koyucu hüküm koyucu İnsanlardır.İlah edinmek ona tapmak ideoloji sahiplerinin koyduğu ilkeleri hayata geçirerek o kurallar çerçevesinde hayatı düzenlemektir.Batı ülkeleri ve onu model alan diğer ülkeler laiklik anlayışını hayata geçirmekle Allah’ın emir ve yasaklarına değer vermeyip kendi anlayışlarına göre yaşam ve toplum düzeni kurmayı amaçlamışlardır.

Nebevi metotta ise Nebiler ve resuller Allahın emirleri dışına çıkmadan hayatın her alanında koyduğu kurallar çerçevesinde hayatı anlamlaştırmayı kendilerine ilke edinirler.İnsanlar ya Müslüman’dırlar ya da gayri Müslüman’dırlar. Bir insan hem Müslüman hem de gayri Müslüman olamaz. Müslüman olanların hayatı yaşamı davranışları, yerleri ve gökleri yaratan Allah tarafından belirlenir. Haramlar vardır helaller vardır.

6/161- De ki: "Rabbim gerçekten beni doğru yola iletti, dimdik duran bir dine, İbrahim'in hanif (muvahhid) dinine… O, müşriklerden değildi."

6/162- De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır."

6/163- "O'nun hiçbir ortağı yoktur. Ben böyle emrolundum ve ben Müslüman olanların ilkiyim."

Tağuti sistemlerde partiler kurulurken hangi toplum hangi devletlerde olursa olsun, kendilerinin önüne konmuş anayasa çerçevesinde söylem ve eylemlerini gerçekleştirmek zorundadırlar. Bir insanın iyi veya kötü olması onun uygulamada bir şey değiştirmez. Anayasalar ancak toplumun değişmesiyle ancak değişebilir. Bir toplum ve kavim nasılsa başa geçen yöneticiler de aynıdır.

8/53- Nedeni şu: Bir kavim (toplum), kendinde olanı değiştirinceye kadar Allah, ona nimet olarak bağışladığını değiştirici değildir. Allah şüphesiz işitendir, bilendir.

İslam toplumlarında siyasi yelpazede bir model olmayışı onları darma dağınık ve param parça yapmıştır. İslam Bir model bir toplum ve devlette fiili olarak yaşamını göstermedikçe, insanların İslam’a karşı bakışları asla değişmeyecektir. Son nebi ve resulün Medine’den bir devlet olup bütün dünya o devletin güzelliklerini görmeye ve meyvelerini yemeye başlayınca harıl harıl İslam’aakın etmişlerdir.

İslam’a Girmek ancak tağutu ret etmekle başlar.” La ilahe illallah” Kelimesi söylendiği zaman, söyleyen insanlar öldürülüyor. Yerinden yurdundan sürülüyor. Ve işkence görüyorlardı.Sebebi sadece Allah’ın dışındaki ilahların Rabliğini ret etmek, ve sadece rab olarak Allah'ı kabul etmekti.

Hiçbir peygamber Allah’ın dışında rab edinmemiş ve Allah’ın dışında kanun koyan ideoloji üreten sistemler adına yemin de etmemişlerdir. Bu gün dünya üzerinde İnsanlar ya putları adına ideoloji yaşam biçimi üretmekteler , ya da Allah adına kendi menfaatleri için Allah ile ilgi ve alakası olmayan din ortaya koyarak onu kendilerine yaşam biçimi olarak kabul etmişlerdir.

2/174- Allah'ın indirdiği Kitap'tan bir şeyi göz ardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır.

2/175- Onlar, hidayete karşılık sapıklığı, bağışlanmaya karşılık azabı satın almışlardır. Ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!

Laik demokratik ilke ve inkılaplar, Allah’ın koyduğu kural ve yasaları tanımayıp kendi uydurdukları ideolojiler adına hayatlarını düzenlemektedirler. Bir adam hem laikim diyecek hem Müslüman’ım diyecek Bu Allah katında doğru olmayan eşyanın yapısıyla uyuşmayan bir anlayıştır.

Kuran gerek puta tapıcıların gerekse ehli kitap olanların söylem ve eylemlerini şöyle fotoğraflamaktadır.

2/78- Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler.

2/79- Artık vay hallerine; Kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için "Bu Allah Katındandır" diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına.

Allah bu iki yolda yürüyenleri müşrik olarak tanımlamaktadır. Müşrik Allah’ı tanımamak değil, Allah adına dünya hayatında kullanma kılavuzu üretenler olduğu gibi, Kendi elleriyle ortayabir dünya düzeni kurmaya çaba harcayanları da kapsamaktadır.

9/30- Yahudiler: "Üzeyir Allah'ın oğludur" dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkar edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?

16/120- Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah'a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi.

Daha önce de bahsettiğimiz Gibi, müşrik Allah’ın göndermiş olduğu peygamberleri kitapları, ve ahret gününü kabul etmeyenlere Kuran’ın verdiği bir isimdir. Ve bunun arkasından bu koşulları kabul ettiği halde Allah adına Allah’tan olmayan din uyduranlara, onların sözlerini taklit etmeleri sonucunda onlara da müşrik ifadesi kullanılmaktadır. Allah katında hüsn-ü kabul görecek olan din saflık ve berraklığını kaybetmemiş Halis olanİslam dinidir.

16/120- Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah'a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi.

Kuran’ın verdiği bu bilgilerden sonra Müslümanım dedikleri halde ilke ve inkılaplara bağlı kalacağına tağutlar adına yemin ederek doğru yol izleneceğini sananlar yanılmaktadırlar. Onlara sorduğunda şimdi yeni bir peygamber gelmiş olsa hangi partiye oy verir veya destek verir dendiğinde ehli kitap olanlar kendi partilerini destekleyeceğini söylemektedirler. Peygamberlerden örnek istendiğinde de Yusuf peygamberi vermektedirler. Şimdi kurandan Yusuf peygamber maliye bakanı mı idi, Yoksa Allah’ın haram kıldığını haram sayan ve helal kıldıklarını helal kabul eden hanif bir Müslüman bir yöneticimiydi? Şimdi kurandan onu incelemeye çalışalım.

YUSUF PEYGAMBER TAĞUTA KULLUK DEĞİL ALLAH'A KULLUK YAPTI:

Önce siyasi partilerden, hangisi olursa olsunlar,Nebevi olmayan bir söylem ve eylem ile işe başlamaktadırlar. Hiçbir peygamber,Bulunmuş oldukları otoriteye bağlı kalarak hayat süreceklerine dair bir söylem ve eylemde bulunmamışlardır. Allah Adına din uyduranlar, rabbani olmayan siyasi duruşlarına malzeme olarakYusuf peygamberi örnek vermektedirler. Oysa Bütün peygamberlerin Allah ile Allah’ın rabliğinden ayrılmayacaklarına dair bir sözleşmeleri vardır. Yusuf da bir peygamberdir. O da bu sözleşme yapanlardan birisidir.

33/7- Hani Biz peygamberlerden kesin sözlerini almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık.

Kuranda Hiçbir peygamberin Allah ile yapılan bu sözleşmelerini bozduğuna dair bir işaret ve belge yoktur. Elbette her peygamber kendi elinde olmadan gayri ihtiyari hataları olmuştur. ama Allah onları bizzat düzelterek orada yanlışlığını düzelttiği belgelenmiştir.

22/52- Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra Kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Peygamberler hakkında ayetlerden kısa örnekler sunduktan sonra, Yusuf da gönderilen peygamberlerdendi.

6/84- Ve ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.

6/85- Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir.

6/86- İsmail'i, Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün kıldık.

6/87- Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik.
6/88- Bu, Allah'ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp-ettikleri 'onlar adına' boşa çıkmış olurdu.

6/89- Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer bunları tanımayıp-küfre sapıyorlarsa, andolsun, Biz buna (karşı) inkara sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır.

Şimdi Kuran’da geçen Yusuf peygamber ile kıssayı özet olarak inceleyerek çarpıcı ayetleri nakletmeye çalışalım.


YUSF KISSASINDAN VERİLEN AYET ÖRNEKLERİ:

12/22- Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.

Bu ifade hazreti İsa peygamber de dahil bütün nebiler için geçerlidir. Çünkü insanlar ergenlik çağına eriştikleri dönemden başlayarak bunaklık ve ölüm dönemine kadar yaşadıkları hayattan sorguya çekileceklerdir. İşte Yusuf’un Nebi ve resul olan babasının yanında çocukluk çağında almış olduğu nebevi kütür, ona hayatta doğru bir bakışın yolunu açmıştır. 

Hiçbir nebi ve resul öyle şans eseri Allah tarafından seçilmemişlerdir. Onların hayattaki davranış ve göstermiş oldukları çaba onları doğru yola nebi ve resul konumuna taşımıştır. Her insanın gittiği yolda duyarlılığını arttırması yoğunlaşması ve arkasından din konusunda nebi ve resullük gelmiş. teknoloji konusunda da icadını gerçekleştirecek bilgiye ulaşmışlardır.

Hazreti Yusuf’un başına gelenler ve o konuma kadar sabır ve metanet göstererek gelmesi, onu nebi ve resul konumuna taşıyarak hem Allah’ın onu dünya hayatında ödüllendirmesi hem de ahret hayatında ödüllendirmesine neden olmuştur.

Hazreti Yusuf babasının yanında iken kardeşleri tarafından işkence görmüş, hem de köle olarak satın alınan saray eşrafından işkence görmüştür. ilginç olanı da Allah’ın yasak ettiği bir zinayı vezirin hanımı tarafından zor ve baskı ile Yusuf’tan murat almak isteğiyle başlamıştır. Kıssada olay şöyle anlatılmaktadır.

12/23- Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a sığınırım. Çünkü o benim Efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez."

12/24- Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı.

12/25- Kapıya doğru ikisi de koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. (Tam) Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın dedi ki: "Ailene kötülük isteyenin, zindana atılmaktan veya acı bir azaptan başka cezası ne olabilir?"

12/26- (Yusuf) Dedi ki: "Onun kendisi benden murad almak istedi." Kadının yakınlarından bir şahid şahitlik etti: "Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir.

12/27- Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir."

12/28- Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman (kocası): "Doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür" dedi.

12/29- "Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkarlardan oldun."

Hangi bir erkek hayatının en güçlü bir çağında yalnız olarak kadının yanında kadının saldırması ve murat alma isteği karşısında sabır ve direncini gösterebilir? Yusuf’u nebiliğe taşıyan sabır ve erdemlilik budur işte.Kalplerden geçenleri gizli ve açık her şeyi bilen Allah Yusuf’un Kalbinden geçeni de biliyordu. Ayet ne muhteşem ne güzel edebi bir sanatla olayı şöyle özetliyordu.

12/24- Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı.

Bir taraftan Yusuf’a yasak olan zina, bir taraftan da iblisin Yusuf’a kadının isteğine karşı istek duydurma olgusu . işte iki zıt istekler karşı karşıya gelerek Yusuf’un büyük bir imtihanınıoluşturuyordu. Bu imtihanda Yusuf’un galip gelerek vezirinkarısının da mağlup olmasıyla yapılan inceleme ve araştırma sonucunda belgelerle ortaya konmuştur. Düşman boş durmuyor. Yusuf Hakkında tuzaklar kurmaya devam ediliyor. Ve olayı kuran anlatmaya şöyle devam ediyor.

12/30- Şehirde (birtakım) kadınlar: "Aziz (Vezir)'in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz." dedi.

12/31- (Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf'a da:) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: "Allah'ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler.

12/32- Kadın dedi ki: "Beni kendisiyle kınadığınız işte budur. Andolsun onun nefsinden ben murad istedim, o ise (kendini) korudu. Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atılacak ve elbette küçük düşürülenlerden olacak."

Kuran, Yusuf’un davranış ve yaşam biçimini mecazi bir anlatımla böyle ifade ediyordu. Kadınların ellerini kesmelerini Yusuf’taki güzellik karşısında yenik düşmelerini, onun gerçekten davranışlarıyla kalbinin mükemmelliğini sezerek öyle bir insanla beraber yaşamak her kadının bir rüyasıdır anlayışı, hakim oluyor.Aslında bu kıssada aşk meşk olayından öte insanların ebedi bir hayata hazırlayan bir ufuk görülmektedir. Yusuf’u Şu ifade insanların arzulayıp da ulaşmakta zorluk çektiği şu boyuta taşımaktadır.

12/32- Kadın dedi ki: "Beni kendisiyle kınadığınız işte budur. Andolsun onun nefsinden ben murad istedim, o ise (kendini) korudu. Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atılacak ve elbette küçük düşürülenlerden olacak."

Yusuf’un bu erdemli davranışı saray ve şehirde dalga dalga yayılıyor. Yusuf’un masumluğu ve kararlılığı şehir ve saray halkının vicdanlarında bir ses getirse de ona karşı desteklerini verip onun yanında yer alabilecek kadar olgunlaştırmamıştı. Yusuf bu ikinci imtihanı da başarıyla kazandıktan sonra sıra üçüncü imtihan aşamasında gelmektedir. Bakalım Kıssayı izlemeye devam edelim. Ne göreceğiz?

12/33- (Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum."

12/34- Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O, işitendir, bilendir.

12/35- Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.

Aslında Bu kısada bahsedilen sadece zina olgusu değil, saray eşrafının ve şehrin din ve yaşam biçimlerindeki bozukluğun zina ile ön plana çıkarılmasıdır. İsterseniz Lut kavminin bu konuyla ilgili bir yanlışlığını naklederek konun anlaşılmasına katıksısı olacağına inanıyorum.

15/71- Dedi ki: "Eğer yapmak-istiyorsanız, işte bunlar, benim kızlarım."

Burada Kastedilen Lut peygamber kızlarını kavminin kafir olanlara peşkeş çekmesi değil, Lutiliğin ön plana çıktığı toplumda mecazi bir anlatım sanatı ile anlatılan bir üsluptur. Yani her şeyin bir helali haramı olduğu gibi, cinselliğin de bir helali haram olanı vardır. Onu anlatmak istiyor.

İşte Yusuf kıssasında da vezirin hanımının gayrı meşru yoldan evli iken Allah’ın yasakladığı bir ilişkiyi meşru gösteren bir toplumun yaşam biçimini bize özetleyerek anlatmaktadır.

Sarayın ve toplumun Yusuf üzerindeki baskı öyle boyutlara ulaşıyor ki , Allah’ın emirlerine muhalefet eden ve kendisini öyle bir yaşam biçiminin içerisine sürükleyecek olan bir zihniyeti tepeleyerek Zindan hayatını tercih etmiştir. Allah’ın yasakladığışeyleri yapamamayı bunun bedelini işkencelerle ödemeyi tercih etmesi, toplumun zamanla gönüllerinde taht kurmasına vesile olmuştur. Yusuf’un her türlü baskı ve zulümlere rağmen dik duruşunu bozmadan Allah’ın dışındaki güçlere boyun eğmeden yoluna istikralı bir şekilde devam etmesi onu hem Allah’ın razı olacağı cennetine, hem de dünya hayatında dilediği gibi toplumun velayetini alarak hareket edecek mevkiye taşımıştır.

Yusuf Zindanda iken şehir halkı mazlum bir insanın, suçu olmayan bir insanı,üstelik vezirin hanımının yaptığı bir suçu Yusuf’a iftira atması bu güzel davranışın bedelini zindanla daha da zulüm üstüne zulüm çektirilmesi düşünen halkta fırtınalar estirmiş Yusuf’a arşı halkın sevgisi sempatisi artmıştı.

Toplumlarda üst makamlara gelmiş olan insanlar,genelde dürüstlük ve toplumun dertlerini dert edinen insanlar olmuştur. Tayyip Erdoğan çok kısa bir zaman dilimi içerisinde devlet başkanlığı konumuna taşıyan olay onun bir şiir okuma yüzünden hapse atılmasıydı. Onun suçsuz olarak hapse atılması millet vicdanında derin bir yara açmış sağ duyulu insanların desteğiyle onu devlet başkanlığı makamına taşımıştı.

İşte Yusuf’taki olay da buydu. Suç İşleyenler hapse atılması gerekirdi. Aksine Yusuf suç işlemek için zorlanmış suç işlemediği için de zindana atılmıştı.

Kuran’ın anlattığına göre saray eşrafı ve halk, gayri rabbani yolda yürüyen Kendilerine Allah adına bir takım putlar edinen bir kavim olduğu anlaşılıyor.

Hiçbir zaman kafir ve müşrik toplumların önde gelenleri,gelen peygamberleri davulla zurnayla karşılamaz. ve karşılamamışlardır. Bu Allah’ın değişmez sünnetlerindendir.

34/34- Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri': "Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz" demişlerdir.

Her ülkenin idarecileri ve zorbaları kendi tahtlarının yıkılıp yok olacağından endişe etmektedirler. Onlar vicdanları gittikleri yolun yanlış olduğunu , vicdanlarını dinledikleri zaman biliyorlardı. Dünya sevgisi makam koltuk şan şöhret tutkusu onları gelen nebi ve resullere destek vermeyi onlara iman etmeyi engelliyordu. Ayrıca kendi işkence ve zulümle itaat ettirdikleri mustazaflara gelen nebilere iman etmemeleri için baskı uyguluyorlardı.

Kavminden duruş ve yaşam biçimi farklılığı ile zindana atılan Hazreti Yusuf zindanda bulunanlara şöyle mesaj vererek kişilik ve kimliğini tanıtıyor.

12/37- Dedi ki: "Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah'a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terk ettim."

12/38- "Atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiçbir şeyle şirk koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah'ın lütuf ve ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler."

12/39- "Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı (bir sürü) Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa kahhar (kahredici) olan bir tek Allah mı?"

“Doğrusu ben, Allah'a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terk ettim."

Bu ifade Bazı siyasi partilere yaşam biçimi olarak örnek gösterilen peygamber Yusuf peygamberdir demeleri, Yusuf peygambere ve Allah’a İftira atmaktadırlar.

Bütün peygamberlerde temel haslet, Onlar yerleri ve gökleri yaratan Allah’ın rabliği dışına çıkmayacaklarına dair Allah ile sözleşmeleridir. Onlar dövülmüşler sürülmüşler öldürülmüşler ama, Asla Allah’ın rabliğini bırakarak Allah’tan başka rabler edinmemişlerdir.

12/38- "Atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiçbir şeyle şirk koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah'ın lütuf ve ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler."

Bu delil onlara yetmiyor mu ki; Yusuf müşrik bir hükümdarın maliye bakanı olarak görev yaptığını söylemektedirler.

Hayır Yusuf bir peygamberdi. Peygamberler asla Yol ortasındabuluşarak onlara yaranmazlar.

68/9- Onlar, senin kendilerine yaranmanı (uzlaşmanı) arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaranıp-uzlaşacaklardı.

Bu ayete Göre Yusuf peygamber Müşrik bir hükümdarın maliye nazırı olarak çalışmış olsaydı Hükümdara yaranıp Allah’ın ayetlerini eğip bükmeyecek miydi?

Yusuf Zindanda iken Yusuf’a yapılan zulüm ve işkence ve Yusuf’un onlara karşı masumane tavrı halkın vicdanlarında derin yaralar açmış, saraya karşı isyan ve düşmanlık artarken bunun aksi olarak da Yusuf’u bağırlarına basmışlar dalga dalga Yusuf’a olan sevgi hasret yayılmaya başlamıştır.

12/39- "Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı (bir sürü) Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa kahhar (kahredici) olan bir tek Allah mı?"

12/40- "Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, Kendisi'nden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler."

12/41- "Ey zindan arkadaşlarım, ikinizden biri efendisine şarap içirecek, diğeri ise asılacak, kuş onun başından yiyecek. İşte hakkında fetva istemekte olduğunuz iş (artık) olup bitmiştir."

12(42- İkisinden kurtulacağını sandığı kişiye dedi ki: "Efendinin katında beni hatırla." Fakat şeytan, efendisine hatırlatmayı ona unutturdu, böylece daha nice yıllar (Yusuf) zindanda kaldı.

12/43- Hükümdar: "Ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru. Ey önde gelen (kahin-bilginler,) eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüverin" dedi.

12/44- Dediler ki: "(Bunlar) Karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilenler değiliz."

12/45- O iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra hatırladı ve: "Ben bunun yorumunu size haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin" dedi.

12/46- (Zindana gidip:) "Yusuf, ey doğru (sözlü insan).. Yedi besili ineği yedi zayıf (ineğin) yediği ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olan (rüya) konusunda bize fetva ver. Umarım ki insanlara da (senin söylediklerinle) dönerim, belki onlar (bunun anlamını) öğrenmiş olurlar."

12/47- Dedi ki: "Siz yedi yıl, önceleri (ektiğiniz) gibi ekin ekin, yediğinizin az bir kısmı dışında (kalanını) biçtiklerinizi başağında bırakın."

12/48- Sonra bunun arkasından (kuraklığı) zorlu yedi yıl gelecektir, sakladığınız az bir miktar dışında, daha önce biriktirdiğinizi yiyip bitirecektir."

12/49- Sonra bunun arkasından bir yıl gelecektir ki, insanlar onda bol bol yağmura kavuşturulacak ve onda sıkıp-sağacaklar."
Yusuf Zindanda iken bile dışarıda hükümdar ve kavminin başlarına gelen sıkıntıları halletme danışma merkezi olduğu görülüyor. Yusuf’un sıradan bir insan olmadığı onun nebi ve resul olduğu gelecekte olan olayları Allah’ın ona verdiği bilgiyle bildiğini ve söyledikleri şeylerin tek tek doğru bir şekilde çıkması sonucunda, Yusuf hükümdar ve halkın nazarında Bulunmaz bir nimet gözüyle bakılmaya başladı.

Yusuf zindandan çıkarılıyor.ve kendisine yapılan iftira ve zulüm nedeniyle halkla yüzleşiyor. Yusuf’un ter temiz bir insan olduğu ortaya çıkıyor. Olay kuranda şöyle anlatılıyor.

12/50- Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin." Ona elçi geldiğinde (Yusuf:) "Efendine (Rabbine) dön de ona sor: "Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir."

12/51- (Hükümdar topladığı o kadınlara:) "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Allah için, haşa" dediler. "Biz ondan hiçbir kötülük görmedik." Aziz (Vezir)in de karısı dedi ki: "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söylenlerdendir."

12/52- (Yusuf aracıya şunu söyledi:) "Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah'ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi."

12/53- "(Yine de) Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir."

12/54- Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım." Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman-yönetici)sin."

12/55- (Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim."

12/56- İşte böylece Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mısır'da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi ona nasip ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız.

Burada Yusuf; Naklettiğim son ayette de belirtildiği gibi hükümdarın emrinde bir maliye bakanı değil mısırın ve o günkü toplumların En güçlü iktidar sahibi olarak karşımıza çıkmaktadır.

http//kuranianlamametodu.blogspot.com
MERSİN- ANAMUR
03248147885

Hiç yorum yok: