10 Ekim 2010 Pazar

KURANDA BAHSEDİLEN MESCİDİ HARAM



RAHMAN VE RAHİM OALAN ALLAH'IN ADIYLA!

Okuyucuların da kalben mutmain olması açısından Kuram'da geçen Mescidi- haram ile ilgili ayetleri buraya tümü ile aktardıktan sonra Kuran bütünlüğünde tanımlanan mescidi- haram kelimesini doğru bir yere koymaya çalışalım.

Kuran'da kullanılan kelimeler ve ayetler Kuran içerisine öyle serpiştirilmiş ki; Bir konu ile ilgili bir olayı anlatabilmek için Kuran bütünlüğüne serpiştirilmiş olan onunla ilgili o konuya lazım olanları tek tek toplayarak o konunun ortaya düzgün bir şekilde anlaşılması sağlansın

2/144- Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip-durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

2/149- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

2/150- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.

2/191- Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir.

2/194- Haram ay, haram aya karşılıktır; hürmetler (de) karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa, onun saldırdığı gibi siz de ona saldırın. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki Allah, muhakkak ki korkup-sakınanlarla beraberdir.

2/196- Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi gerekir). Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, haccda üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır.

2/198- Rabbinizden bir fazl istemenizde sizce sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte indiğinizde Allah'ı Meş'ar-ı Haram'da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de O'nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapmışlardandınız.

2/1- Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren O (Allah) Yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir.

2/2- Ey iman edenler, Allah'ın şiarlarına, haram olan ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

2/97- Allah, Beyt-i Haram (olan) Kabe'yi insanlar için bir ayaklanma (kıyam evi) kıldı; Haram Ay'ı, kurbanı ve boyunlardaki gerdanlıkları da. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde ne varsa tümünü bildiğini ve Allah'ın gerçekten herşeyi bilen olduğunu bilmeniz içindir.

8/34- Onlar, Mescid-i Haram'dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken Allah, ne diye onları azaplandırmasın? Onun (asıl) koruyucularıyalnızca korkup-sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler.

9/7- Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız dışında, müşriklerin Allah Katında ve Resûlünün katında nasıl bir ahdi olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever.

9/28- Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler; öyleyse bu yıllarından sonra artık Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer ihtiyaç içinde kalmaktan korkarsanız, Allah dilerse sizi Kendi fazlından zengin kılar. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

14/37- "Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler."

22/25- Gerçek şu ki, inkar edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azap taddırırız.

48/25- Ki onlar, inkâr ettiler, sizi Mescid-i Haram'dan ve durdurulmakta (bekletilmekte) olan hediyeleri (kurbanları), yerlerine varmaktan alıkoydular. Eğer kendilerini bilmediğiniz mü'min erkekler ve mü'min kadınları, bilgisizlik dolayısıyla darmadağın edip de bu yüzden size 'dayanılmaz bir sıkıntı' dokunmayacak olsaydı (o zaman durum farklı olurdu. Durumunun böyle olması,) Allah'ın dilediğini rahmetine sokması içindir. Eğer (karışık yaşayan mü'minler), seçilip ayrılmış olsalardı, muhakkak içlerinden inkar edenleri acı bir azap ile azaplandırırdık.

48/27- Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram'a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı.
****************************************************************
Kuran'da Mescidi Haram veya mescidi Haramı anımsatan yaklaşık on yedi ayet geçmektedir. Şimdi Bu ayetlerden Mescidi-haram sözüne yüklenen anlamı çıkarmaya çalışalım

2/144- Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip-durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.”

Kuran'da geçen bir ayetin kastettiği manayı anlayabilmek için onun konu içerisindeki yerini, Kuran bütünlüğündeki yerini hem de kâinat içerisindeki yerini tespit ederek bulmaya çalışmamız gerekmektedir. Şimdi bu ayetin konu içerisindeki yerini bir önce gelen ayetle bir sonra gelen ayetin nelerden bahsettiğini bularak konuyu çözmeye çalışalım.Bir Önceki ayette!

2/143- Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.

Ayet Medeni bir ayettir. Kuran ayetlerin tarih sıralarını vermez ama Kuran'ın iniş seyrinden Mekke’de inen ayetlerle Medine’de inen ayetler arasında büyük bir farklılık vardır. Mekke’de Müslümanım diyenler mustazaf Mekke’nin ileri gelenleri Müslüman olmalarından dolayı İşkence yapıyorlardı. 

Ve dikkat ederseniz Mekki ayetlerde size yapılanlara karşı sabredin. Telkinleri bulunurken Medeni olan ayetlerde Artık Müslümanlar kişilik ve kimliğini ortaya koymuş rüşdünü ispatlamış Yapılan zulümlere sabır değil onlara karşı saldırıya cevap verme konumuna gelmiştir. Yeryüzünde Hiçbir insan hiçbir insanı başkalarının dinine saldırmadığı başkalarına kendine yapılan zulüm dışında zulüm yapmadığı sürece yerinden yurdundan dininden kovma hakkı yoktur.

Bakara suresi yüz kırk üçüncü ayette bahsedilen Müslüman olan toplum Medine’de Vahye muhatap bir peygamberin etrafında tek bir ümmet ve tek bir şeriat olduğunu göstermek için Toplanarak orta bir ümmet olmuşlardı. Bu İfade Hem o kuşaktaki Müslümanım diyen ümmeti, hem de o kuşaktan sonra gelecek olan ümmetleri kapsayarak, onların duruş ve yaşam biçimlerinin bir modeliydi. Dönülecek yönleriydi. Eylem ve söylem ölçüsüydü.

Muhacir olarak Mekke’den Medine’ye yerinden yurdundan sadece hakkı söylemeleri ve sadece hakkı yaşamaları yüzünden sürgün edinmişlerdi. Kâfir olanların bu Müslüman olanlara yapmış oldukları zulüm işkence her halde yanlarına kâr kalacak değildi. Onlar mutlak bu yaptıkları yanlışın bedelini ödemeleri gerekiyordu. Aynı zamanda Mekkede Hazreti İbrahim dininin temel söylem ve eylemlerinin Mekke’nin puta tapıcıları tarafından üzeri örtülerek tevhit dini yüzlerce put asılarak müşrik dinine dönüşmüştü. Bu sebepler yüzünden Mekke’ye bir operasyon yapılması zorunlu hale gelmişti.

Haksızlık ve zulüm İnsan fıtratıyla uyuşmayan Allah'ın insanlara dünya hayatında yasakladığı temel kurallardan birisidir. Allah elbette istediğini istediği zaman yok eder istediğini istediği zaman da var eder. İman edenler için bunda bir problem yoktur. Ama Allah her şeyi bir Sünnetullah çerçevesi içerisinde düzenlemiştir .

Allah'ın sünnetinde değişiklik de yoktur. dönüşüm de yoktur. Yeryüzünde yaratılan insanlar Halife olarak yaratılmışlardır Allah insanlara müdahalesini Dünya hayatında değil, Ahret âleminde yapacaktır. Dünya hayatında zulmü yapan da insanların kendileridir adaleti yapan da insanların kendileridir.

22/40- Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, Aziz olandır.

Peygamberler Allah'ın insanlarla kendisi arasında elçi olanlarıdır. İnsanlara mesajını verir. ve o verdiği mesajın ilk uygulayıcısı da kendisi olur. Peygamberlere itaat edilmediği peygamberler peygamber oluşundan dolayı peygamberleri Allah özel bir koruma altına almıyor. Peygamberlere itaat etmeyi de peygamberleri yerinden yurdundan sürüp öldürmeyi de insanların kendi özgür iradelerine bırakıyor.

Eğer bu söylenenler yanlış ise neden peygamberler ortaya çıktığı zaman insanlar tarafından korunmadığı zaman onlar öldürüyorlardı. Allah'ın göndermiş olduğu dini ayakta tutmak insanların kendisi elindedir. İnsanlara Allah'ın gönderdiği dini bozmak da insanların elindedir.

Yaratılırken Allah'ın intak sanatı yaparak kullandığı Rabbim sensin sözünü yerine getirip Allah'ın dinini ayakta tutanlar ancak Allah tarafından övülmüş taktire şayan görülmüştür.

33/23- Mü'minlerden öyle erkek-adamlar vardır ki- Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiçbir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler.

İşte Kuran'da Erkek adamlar hep peygamberler ve peygamber gibi yaratılıştaki vermiş olduğu sözün arkasında duran kadınlar ve erkeklerdir. İşte firavunun öldürdüğü Musa ve taraftarlarının  gücü zayıf ama, hakka karşı dik duruşunu ölüm pahasına ayakta tutabilen adamlardır. İşte yozlaşmış, Haktan sapmış Meryem'e karşı güç ve eylem birliği yaparak Meryem aleyhinde bühtanları uydurarak Meryem'e müjdelenen erkek çocuk da Kuran'da bahsedilen Allah'ın övgüyle söz ettiği İsa’dır. 

Ashabı kehf’in Kralın karşısında dik duruşunu gösterdiği zaman kral ve taraftarlarının öldürmeye kalkması halinde o toplumdan hicret ederek belirli bir zaman içerisinde kendi içlerinde olgunlaşarak bilinçlenen ve insanlara davranış şeklini tekrar kendi aralarında bilgilenerek toplumun karşısına çıkan gençler de erkek adamlardır.

Allah kendi gönderdiği dini erkek adamlar oluşuyla korumaktadır. İşte Hem sorma sorgulama hem dik duruşunu pervasızca göstererek kavmi Karşısında eğilip bükülmeden Allah'ın verdiği akılla evrenin yaratılışı hakkında ince ince düşünerek binlerce yüzlerce ideolojilerden gelen anlayışları reddederek, kutsallaştırdıkları ilahlarını vahyin gözetiminde vahiyle darbe indiren İbrahim kendisine destek verecek hiçbir kimsesi olmadığı halde inanan ve inandığını korkmadan ortaya koyan bir İbrahim dininden Allah söz etmektedir.

Hangi Konumda Hangi şartta hangi toplumda hangi cemaatte hangi mezhepte hangi pislikte hangi bağımlılıkta olursa olsun insan Allah'ın kendisine verdiği fıtratla arına bileceğini kesinlikle insanların bir mazeretleri olamayacağını vurgulayarak Allah böyle kendisini arındırmış İbrahim’den söz etmektedir.

Genelde Muhammet peygamber ve İbrahim peygamber hariç gelen peygamberler eğitmeni mutlaka peygamberler olmuştur. Yusuf peygamberin babasının peygamber oluşu, Musa peygamberin sekiz on sene Şuayip peygamberin yanında ders alması Süleyman peygamberin babasının Davut peygamber oluşu verilmesi gereken örneklerdendir.

İşte Kuran 

“2/150- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir” Derken bunu anlatmak istemiştir.

Mescidi Haram Haramlardan uzaklaştırılmış Hazreti İbrahim şahsında örneklendirdiği yaşam biçimine inanışa teslimiyete arınmaya halis dine yönlendirmeye davet edilmesidir. Kâbe de bunun tapınılan yer değil insanlar belki nahoş davranışlar yaparak putlaştırmış olabilirler. Ama Hazreti İbrahim dininin sembolleştirildiği yerdir mescidi haram.

İnsan hangi yöne gidecekse hangi işini yapacaksa hangi konuda eğlenecekse yüzünü başka bir tarafa yönelerek mi yaparlar? Eğer insanlara imam olan bir İbrahim’den bahsediyorsa, Allah örnek olma bakımından onun yaşam biçimine dinine insanlara yönelmeyi anlatmaktadır.

Sonuç Olarak Yazacak söyleyecek şey çok ama, zaman dar yapılacak iş çok bu sebeple şunu söyleyebiliriz. Mescidi Haram Allah'ın hazreti İbrahim şahsında sembolize ederek halis bir dine insanların davet edildiği yerdir. İkinci olarak da putlarla işgal edilmiş mescidi haramın tekrar Muhammet peygamberle eski asaletine kavuşturulması hiçin hedef belirlenmiştir.

Bu gün kâbe ve mescidi haram tekrar putlarla işgal edilmiştir. iman edenlere İbrahim dinini Muhammet dinini ayakta tutanlara görev düşmektedir kirlenmiş olan kabe’yi temizlemek bir yükümlülük olmuştur.

ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR
Kuranianlamametodu.blogspot.com

Hiç yorum yok: