16 Temmuz 2009 Perşembe

YAHUDİ HIRİSTİYAN VE BAŞKA DİNLERDEN OLANLAR MÜSLÜMAN OLMADIKÇA CENNETE GİREMEZLER


RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!


Bazı müfessir ve İslam alimlerinin İslam dinini kabul etmeseler bazı suçları işlemedikleri sürece cennete girebileceklerini şu ayete göre hüküm veriyorlar. Veya Yahudi ve Hristiyan olanların cennete gidebileceklerini söylüyorlar.

2/62- Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve Salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

Devamlı üzerine basa basa Kuran'daki bir kelime düzgün olarak Kuran'ın anlattığı anlamda anlaşılamazsa, o kelimenin geçtiği ayet ve konular da anlaşılmaz. Aynı zamanda bir ayetin anlatmak istediği manayı da Kuran'ın tümünde arayarak, hiçbir ayete ve o konu ile ilgili ilme akıla ve pratik hayatla karşılaştırdığımız zaman çelişki oluşturmaması gerekmektedir. 

Kuran,Ehli kitap  ifadesini kullanırken Allah'tan gönderilen peygamberlere. Kitaplara ve Ahiret alemine inandığı halde, Allah'tan geldiği gibi gönderilmiş olan kitapları Allah’tan geldiği gibi korumadıkları için, Allah Onları eleştirmekte, ve gittikleri yolların doğru olmadığını söylemektedir.

5/68 De ki: 'Ey Kitap Ehli, Tevratı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiç bir şey üzerinde değilsiniz.' Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını arttıracaktır. Sen de kâfirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma!

Allah Kendi dinini insanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa, yazı kültürü ve sanatının geliştiği döneme kadar peygamberleri peş peşe dizerek Korumuştur. Allah Her peygambere kendisinden önce gelen peygamberleri tasdik ettirmiş ve doğrulatmış ve kendisinden sonra gelecek olan peygamberleri de müjdeleyerek tevhit dinin bozulmadan Kuran gelinceye kadar korumuştur.

61/6- Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrail oğulları, gerçekten ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler. 

Tasdik etme doğrulama ve müjdeleme aynı tevhit sancağının peygamberlerden peygamberlere taşınması anlamındadır. Bütün peygamberlerdeki helaller ve haramlar aynıdır. Hiçbir peygambere haram olan bir şey diğer peygamberlere helal olmamıştır. Hiçbir peygambere helal olan bir şey de diğer peygamberlere haram edilmemiştir. Her peygamber geldikleri zaman ben müslümanım diye gelmişlerdir.

16/118- Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

Bazı Müfessirlerin Her peygambere ait şeriat farklıydı anlayışları Kuran'a tamamen terstir. Şeriat ile ilgili Kuran'ın anlattıklarını bir başka yazıda inşallah aktarmaya çalışacağım.

4/160- Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kişiyi Allah'ın yolundan alıkoymaları nedeniyle (önceleri) kendilerine helal kılınmış güzel şeyleri onlara haram kıldık. 

İşte bazı İslam alimleri bu ayete göre Allah Haram kılmadığı halde, kendi kendilerine haram kıldıkları, bazı şeyleri sanki Allah haram etmiş gibi bir ifade kullanmaktadırlar. Bu daha önce vermiş olduğumuz ayet örneği ile uyum sağlamaz. İşte Peygamberler öldüğü zaman, yeni bir peygamber gelinceye kadar vahiyler elde yazının icadı oluncaya ve gelişinceye kadar, ağızdan ağza dolaşarak, yozlaştırılmıştır. 

Ondan sonra da yeni bir elçi gelince de o elçi yalanlanmıştır. Kuran Okuyucuları bunu çok iyi bilmektedirler. Peygamberlerden uzaklaşma olayı, nasıl insanları vahiy dininden uzaklaştırmışsa peygamberlerin sona ermesiyle de Kuran'dan uzaklaşanların din anlayışları da yozlaşmıştır. 

Yani Bu Günkü Ben müslümanım diyen ve Kuran'dan nasiplerini almamış toplumların ben hristiyanım veya Yahudiyim deyip de peygamber misyonu ile alakası olmayan ehli kitap arasında ne fark vardır? Hiç bir fark yoktur. Öyleyse bu günkü Kuran orijinli din peşinde gidenlerin dışındaki ben müslümanım diyenler de Kuran'ın tarif ettiği Allah'tan gelen dini Kuran'ı Allah'tan geldiği gibi ayakta tutamayan Yahudi ve Hristiyan konumundadırlar. 

Eğer peygamberlik hayatı devam etmiş olsaydı, ve yeni bir kitap da gelmiş olsaydı, o kitapta derdi ki ey müslümanım diyenler siz o Kuran'ı Allah'tan geldiği gibi ayakta tutmadıkça siz hiçbir şey üzerinde değilsiniz derdi. Bu Günkü Kuran'dan uzaklaşmış Müslüman adı altındaki meşreplerin mezheplerin, cemaatlerin hepsine genelde sorarsan onlar sadece kendilerinin doğru yolda ve cennete gireceklerini söylerler Kuran Kuran'dan uzaklaşanlara şeytana kabuk bağlatarak doğru yolu bulamayacaklarını söylemektedir.

43/36- Kim Rahman (olan Allah)ın zikrini görmezlikten gelirse, Biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız'; artık bu, onun bir yakın dostudur.

43/37- Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. İşte Yahudi ve Hıristiyanlar da aynısını söylemiştir. Yahudiler ve Hıristiyanlar sadece kendilerinin cennete gireceklerini kendilerinin dışında hiç kimsenin cennete giremeyeceğini söylemişlerdir.

2/111- Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez." Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: "Eğer doğru sözlüyseniz, kesin-kanıtınızı (burhan) getirin."

İnsanoğlunun var oluşuyla beraber, peygamberler, insanların vahiy orijinli dinlerini ayakta tutmuştur demiştik. Her peygamber de gelişlerinde ben müslümanım diyorlarsa. Bu günkü ben müslümanım diyenlerle. Hazreti Adem'e gelen vahiy dinine tabi olanların dinleri arasında hiçbir fark yoktur. Doğru olan din de peygamberler silsilesiyle gelen din Allah'ın insanlara sunduğu dindir. 

Yani Hazreti İsa ve ya hazreti Musa peygambere gelen vahiy orijinli din ile Kuran'ın getirdiği din arasında hiçbir fark yoktur. Peygamberlerde de biri birlerine karşı üstünlük fakı da yoktur. Ben müslümanım diyen herkes Son Peygamberle kendinden önce gelen peygamberler arasında ayırım yapamazlar.

2/136- Deyin ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız." 

İşte Allah'ın peş peşe dizdiği peygamberlerdeki misyon budur. Yahudi olanlar kendi peygamberlerini ön plana çıkarıp ilahlaştırmasıyla Müslümanların kendi peygamberlerini ön plana çıkarıp ilahlaştırması arasında hiçbir fark yoktur. Hakiki Müslüman olanlarla hakiki İsa Musa dininden olanlar arasında hiçbir fark yoktur. Hepsinin adı Müslümandır. 

Hiçbir peygamberin hiçbir peygambere karşı üstünlüğü yoktur. Bunun dışında peygamberler arasında ayırım yapıp kendi peygamberini üstün görenler onu ilahlaştırmış olanlardır.

9/30- Yahudiler: "Üzeyir Allah'ın oğludur" dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkar edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?

9/31- Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar, tek olan bir İlah'a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O'ndan başka İlah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden Yücedir.

Allah Kendi yolunda gidenlerin hep, aynı hedef birliğinde olmalarını istemektedir. Ve onlar için gönderilmiş olan kitapları da rehber edinmelerini istemektedir. Bu gün Müslüman Hristiyan, veya Yahudi olanların aslında temel kaynakları vahiy orijinli dinler olması gerektiği halde, semavi kitaplara iman edelerin hepsi kardeş olmaları gerekmektedir. Oysa Allah Müslüman kelimesinden başka kelime kullanmamaları gerektiği halde Tevrat mensupları kendilerine Yahudi, İncil mensupları da  vahyin orijinalinden saparak bu isimleri kendilerine  yakıştırmışlar dır.

Bu gün Müslüman olduklarını sananlar da, Sünni Şia tarikat mezhep meşrep cemaat yakıştırmaları yaparak aynı hatalara düşmüşlerdir.

Allah Hepsini Müslüman kelimesi ile tek bir ümmet ve tek bir şeriat içerisinde inananları toplamak istemiştir. Ayrı ayrı telden çalmaları onlar arasındaki kardeşlik bağlarını zedelemektedir. Bazıları Yahudi olanların asla Müslüman olamayacaklarını söylemektedirler. Kuran'a göre kesinlikle doğru değildir. Medine’de İslam toplumunun büyük bir kısmını oluşturanlar ehli kitap olduğunu ve daha önce ümmi olanlara karşı düşmanlık besleyenler,İslam etrafında bütünleşerek onları bir araya getirmiş kardeş yapmıştır.

5/5- Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahi rette hüsrana uğrayanlardandır.

Artık ümmiler den Yahudilerden Hıristiyanlardan ve sabilerden goraf goraf Müslüman olarak, kendilerine haram ettikleri temiz şeyleri helal helal ettikleri pis şeyleri de haram ederek onları arındırıp aralarındaki düşmanlığı kaldırmış ve kardeş yapmıştır. Burada bazı fakihlerin yanıldıkları bir konuya da dikkat çekmek istiyorum. Burada ki kitap ehli olanlar şirk içindeki din anlayışlarını bırakarak orijinal olan vahiy dininde bütünleşenler anlamındaki ehli kitaplardır. Yoksa Şirk içinde olan ehli kitap için Allah’ın haram olanı  helal,helal olanı da,haram kılanlar değildir.

5/51- Ey iman edenler, Yahudi ve Hristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez. İşte Kuranın veli ve dost kabul edilmemesi gereken Yahudi ve Hristiyan olanlar bunlardır.

5/41- Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azap vardır.

İşte Allah'ın dost veli edinmeyi engelleyen Yahudi ve Hristiyanlar değil, Yahudileşen ve Hristiyanlaştıramazlarsa  Allah Allah'tan gelmiş olan kitapları ayakta tutmaya çalışmış olanları övmüş ve onları dost edinmeyi engellememiştir.

5/44- Gerçek şu ki, Biz Tevrat’ı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah'ın Kitabı’nı korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır.

Sakın ola ki yanlış anlaşılmasın Tevrat ve İncil ile hükmederlerdi derken tahrif olmuş Tevrat ve İncil değil Allahtan vahiy olarak gelen Tevrat ve İncilidir. Yani orijinalliği bozulmamış Tevrat ve İncilidir. Yoksa Bugün. Allah üçtür Üzeyir isa Allahın oğludur diyen tevrat İncil değil. Zaten o Tevrat ve İncilideki orijinal olanı Allah kuranla tekrarlamıştır.

7/157- Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.
Kendilerindeki hanif fıtrat İbrahim dinini koruyanlar gelecekteki, müjdelenen peygamber kendilerine gelince hemen teslim olup bu bizim beklediğimiz peygamber demekten kendilerini alamıyorlar. Ve hemen ona teslim olduk diyorlar. Ama Allahın dinini bir menfaat karşılığı satanlar veya gizleyenler. Kalpleri marazlı olanlardır. Bunlar asla kurtuluşa ermezler.
5/64- Yahudiler: "Allah'ın eli sıkıdır" dediler. Onların elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O'nun iki eli açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun taşkınlıklarını ve inkarlarını artıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez.

5/82- Andolsun, insanlar içinde, mü'minlere en şiddetli düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir.

Her toplumda her Millette, temiz doğru yolu bulmak için insanlar olduğu gibi kalpleri marazlı olan, insanlar arasında fitne çıkaran insanlar da vardır. Gelen peygamberleri tasdik eden,ve gelecek olan peygamberleri de müjdeleyen ve müjdelenen bekledikleri o peygamber de geldiği zaman o peygambere teslim olan insanlar ancak Allah katında hüsnü kabul görecektir. Yoksa şirk içerisinde tevhit akidesinin bozulduğu Allahın göndermiş olduğu vahiylerin kontrolünden çıkmış olanlar asla kurtuluşta değildirler.

5/69- Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

Bu Kadar izahtan sonra Kuran iman edenler sözcüğünü Mekke müşriklerinden iman edenler anlamında kullanmıştır. Yoksa. İman edenler kelimesini Müslüman olanlar anlamında değil. Müslüman kelimesi imanını Salih amelle bütünleştiren anlamındadır. Kuran dikkat edilirse iman sözcüğünü hiçbir zaman yalnız başına kullanmamıştır. Bu İman eden kelimesi Mekke müşriklerinden iman eden ve Salih amel işleyen Yahudilerden iman eden ve Salih amel işleyen Hıristiyanlardan iman eden ve Salih amel işleyen sabilerden iman eden ve Salih amel işleyenler diye tercüme ettiğimiz zaman yerine oturur. 

İman eden kelimesini yalnız olarak islama iman eden anlamında kullandığımız zaman diğer dinlerden iman eden ve Salih amellerde bulunanları nereye oturtmak gerekir o zaman bu soru cevapsız kalır kanaatindeyim.

Dikkat ettiğimiz zaman güçlü bir mantık kuralını işlettiğimizde eğer Yahudi Hıristiyan, ve sabii. De son peygamber geldiği zaman o peygambere inanmamış ve o indirilen nuru onunla beraber takip etmeden nasıl kurtuluşa erebilir. Eğer böyle anlar isek Hıristiyanların bu günkü haliyle, Üç Allah inancını kabul etmeden kendi içlerine almıyorlar ve onlarla diyalog kurmuyorlar. Öyle diyenlere ben soruyorum. 

Müslümanlardanım diyenlerden bir tanesi ben H. Musa ya ve ya hazreti İsa peygambere inanmıyorum diyenlere kuran nasıl bakıyor. Onları Allah nasıl cennetine atar. Elbette atmaz çünkü daha önce de örnek verdiğim gibi Müslüman olabilmesi için şu şartılar onda oluşması gerekmektedir.

2/177- Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahitleştiklerinde ahidilerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve muttaki olanlar da bunlardır.

Öyleyse Bu şartların oluşmadığı insanların kesinlikle cennete gidemeyeceğinden söz ederken nasıl olurda Müslüman olmadığı halde cennete gidebilir hükmünü verebiliyorlar. Bu anlayış kuranın anlattıklarına kesinlikle uymaz.zaten Allahtan gönderilmiş olan Tevrat ve İncil de Müslümanlığı emrettiğine göre kendilerine gelen orijinal olan dinin kurallarına uymayanlar son peygambere inanmamakla sınırları ihlal etmiş oluyorlar. 

O zaman söyledikleri Ayeti tekrar ederek anlaşılması gerektiği gibi anlatmaya çalışalım. Mekke müşriklerinden Yahudilerden. Hıristiyanlardan sabilerden son gelen peygamberle birlikte Allaha Ahiret gününe iman edip Allah’ın koymuş olduğu, kurallar içerisinde Hayatını düzenlerlerse cennete gireceklerdir kurtuluş da onlarındır.

Hiç yorum yok: