2 Mayıs 2012 Çarşamba

NEBİ VE RESUL KELİMELERİNİN KURANDAKİ TANIMI





RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!

Kuran, nebi kelimesini vahye muhatap olan peygamberler için kullanmıştır. İnsanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa, Allah insanlara iki kanaldan bilgi ulaştırmıştır. Birincisi, Nebiler aracılığı ile vahyi bilgiler,  ikincisi de eşyanın yapısına kotlanan bilgilerdir.bu bilgiler, Vahyi bilgilerdir.

İnsanlık tarihinin başlangıcı ile birlikte insanlara dünya yaşamını her dönemde kullanma kılavuzu olarak gönderdiği vahiylerdir. Bu bilgileri getirenlere kuran nebi tabirini kullanmıştır. Nebiler kendilerine gelen vahiyleri kavimlerine iletmesiyle aynı zamanda resul olmaktadır. Resul kelimesinin kurandaki bize yansıması elçidir. Nebilik son peygamber hz. Muhammed ile son bulmuştur.

33/ 40- Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak O, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, herşeyi bilendir.

Resul: elçi demektir. Bu anlamda her nebi Allah’tan aldığı vahiyleri insanlara ulaştırması nedeniyle bir resuldür. Ama  her resul bir nebi  değildir. Resuller nebilerden aldıkları vahiyleri doğru anlamak ve doğru aktarması sebebiyle diğer insanlara ulaştırmasından, dolayı onlar da Kuran'da resul olarak anılmışlardır. Bu anlamda nebilik son bulmuştur ama resullük devam etmektedir. Bazıları resul ve nebi kavramını düzgün anlayamadıklarından  kavram kargaşası yaşanmaktadır.

22/ 75- Allah, meleklerden resuller seçer ve insanlardan da. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.

İnsanlardan olan  resuller Hem nebilerdir, hem de nebilerin getirdiklerini başka insanlara doğru anlayıp doğru ulaştır-anlardır. Meleklerin resullüğü de Allah’ın onlara kodlamış olduğu bilgileri ürünleri insanlara ve diğer yaratıklara doğru bir şekilde iletmesi ve sunmasıdır. Örnek verecek olursak bir elma ağacının  insanlara elma vermesi, bir arının Allah’ın onlara kodladığı bilgilerle bal vermesi onların Allah ile insanlar arasında elçi olmasının ifadesidir.

İkinci Olarak Allah'ın insanlara bilgi vermesi eşyanın yani Kuran'ı ifadeyle meleklere kotlanan bilgilerin insanlara verilmesidir. Kuran’dan bir ayetle bunu belgelemeye çalışalım.

42/ 51- Kendisiyle Allah'ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, Yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

42/52- Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun.

Bu ayetler incelendiğinde Allah insanlardan nebi olanlara direk vah yederek  insanlara doğru bilgilerin ulaşmasını, sağlamış olur, bu bilgileri nebilerden alan insanlar da Allah ile iletişim kurarak konuşmuş olur. Üçüncü olarak perde arkasından diye ifadelendirildiği, Nebilerin getirdiklerine inanmadığı halde evrende eşyanın bilgisine ulaşanlar Allah ile konuşmakta ve iletişim kurmaktadır.

17/ 45- Kur'an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık.

İşte  şura elli birinci ayette perde arkasından konuştuğu, inkar eden insanları kastetmektedir. Demek ki  dünya hayatında Allah insan ayırımı yapmadan isteyenlerle gerek vahyi bilgileri gerekse de evrensel olan eşyanın bilgilerini sunmakta ve onları bilgilendirmektedir.

Doğrularım Allah'a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN-ANAMUR

Hiç yorum yok: