23 Kasım 2015 Pazartesi

KUR'AN'A GÖRE CİHAT NEDİR?





RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!

İslam; Müslüman olanlar güç ve kuvvet haline gelirlerse bütün insanlar din meşrep tarikat mezhep ayırt edilmeden devlete eşit uzaklıktadırlar. Kim kendi din anlayışını başka din mensubu insanların üzerine zulüm ve baskı aracı olarak kullanmaya kalkarsa, devlet onları susturmak ve onlara korku salmak için vardır. Allah’ın Müslüman olanlar eliyle uygulamak istediği projenin adıdır islam.
76/2- Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
763- Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör.
2/256- Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah’a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir.
Bu ayetlere Göre iki yol vardır.
1-Rabbani yol;  Yani Dünya yaşamının yasalarını ve kurallarını belirleyen, Allah’ın vahiylerle çerçevelediği yoldur.
2-Gayri rabbani yol; Dünya yaşamının kurallarını yasalarını Allah’ın dışında belirleyenlerin yoludur.
Rabbani yol şükredenlerin yoludur. Gayri rabbani yol ise nankör olanların yoludur. Her iki yolda yürüyenler biri birlerine yol farklılığından dolayı zulüm yapmadıkları sürece kendi yollarında özgürce yaşama hakkına sahiptirler. İşte Allah insanları denemek için böyle iki seçenek önlerine koymuştur.
67/2- O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.
Allah Dünya yaşamında insanların olaylar karşısında nasıl bir yol yöntem izleyeceklerini kendisine iman eden Müslümanlara elçiler aracılığı ile bildirmiştir. Eğer Müslüman olanlar güç ve kuvvet sahibi olurlarsa yeryüzünde fitne ve fesat kalmayıncaya kadar ceht ederek mücadele vermesini Allah istemektedir. Yani Dünya üzerinde mustazaf ve mazlum olan insanlardan kim zulme uğrarsa Allah mazlum ve zayıf olan insanları korumaya davet etmektedir.
Cihat; Önce gerek cin şeytanlarından gerekse de insan şeytanlarından gelen vesveselere karşı kendisini korumak ve güç ve kuvvet olduğu zaman da diğer mazlum olanları zalim olanlardan kurtarmakla görevli olmanın adıdır.
Yoksa Cihat dünya üzerinde bulunan insanları Müslüman etmek için savaş açmak fetihler, yapmak değildir. Aşağıda örnek olarak verdiğim ayetlerde Allah, cihadı nasıl tanımlamış bize anlatmaktadır.
2/192- Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir.
2/193- (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur.
2/194- Haram ay, haram aya karşılıktır; hürmetler (de) karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa, onun saldırdığı gibi siz de ona saldırın. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki Allah, muhakkak ki korkup-sakınanlarla beraberdir.
Allah yeryüzünde insanlardan, savaşsız bir dünya istemektedir. Dini inancı mezhebi meşrebi yolu yöntemi kişilerin Allah ile kendileri arasındadır. Elbette Allah Ahiret hayatında Kim Allah’ın gönderdiklerine iman edip o kurallara göre yaşamazsa elbette Allah,a hesabını vereceklerdir.
41/ 33- Allah’a çağıran, salih amelde bulunan ve: “Gerçekten ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir?
Allah’ın hoşnut olacağı insan, Müslüman olan insanlardır.
31/ 21- Onlara; “Allah’ın indirdiklerine uyun” denildiğinde, derler ki; “Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.” Şayet şeytan, onları çılgınca yanan ateşin azabına çağırmışsa da mı (buna uyacaklar)?
31/22- Kim ihsanda bulunan (biri) olarak yüzünü (kendini) Allah’a teslim ederse, artık gerçekten o kopmayan bir kulpa yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah’a varır.
31/23- Kim de inkar ederse, artık onun inkarı seni hüzne kaptırmasın. Onların dönüşü Bizedir, artık Biz de onlara yaptıklarını haber vereceğiz. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı olanı bilendir.
KUR’AN, İNKÂR EDENLERİ VEYA GAYRI RABBANİ YOLDA OLANLARI TEMEL OLARAK İKİ KISMA AYIRMAKTADIR.
1-Anlaşmalı olanlar; Bunlar İman edenler “Rabbim Allah’tır” dediğinden dolayı onları yerinden yurdundan sürmeyen inkârcılardır.
60/ 8- Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.
Haram ay, ortalığın savaşsız geçtiği dönemdir. Şimdi Anlaşmalı olanlara Kur’an’dan örnekler vermeye çalışalım.
9/ 6- Eğer müşriklerden biri, senden ’eman isterse’, ona eman ver; öyle ki Allah’ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu ‘güvenlik içinde olacağı yere ulaştır.’ Bu, onların elbette bilmeyen bir topluluk olmaları nedeniyledir.
9/7- Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız dışında, müşriklerin Allah Katında ve Resûlünün katında nasıl bir ahdi olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever.
9/8- Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse size karşı ne ‘akrabalık bağlarını’, ne de ‘sözleşme hükümlerini’ gözetip-tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalpleri ise karşı koyar. Onların çoğu fasık kimselerdir.
2-Anlaşmalarını bozanlar; Bunlar “Rabbim Allah’tır” diyenleri yerinden yurdundan süren, yerinden yurdundan sürenlere yardım ve yataklık eden inkârcılardır.
60/ 9- Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir.
Vermiş olduğum ayet örneklerinden de anlaşıldığı gibi, Allah kesinlikle din konusunda sana saldırmayan ve saldıranlara yataklık ve yardım etmeyenlere karşı düşmanlık beslemeyi asla istememektedir.
Bu davranış ve yaşam biçimlerini bütün peygamber kıssalarında görmekteyiz. Peygamber on üç yıl Mekke’de kendisine iman edenlerle beraber yaşadı. Peygamber ve iman edenler inkar edenlere inkarlarından dolayı hiç bir zulüm yapmadığı halde İnkar edenler peygamber ve inananlara yapmadıkları zulüm kalmadı.
İsra gece yolculuğudur. Bütün peygamberler genelde gece yolculuğu yapmışlardır. Onlardaki temel ilke ya Müslüman olacaksın, adam gibi yaşayacaksın. Ya da yaşatmazlarsa adam gibi öleceksin.
17/ 1- Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren O (Allah) Yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir.  
Allah yine bu ayette, sebebi bilinen bir olayı daha güzel bir sebebe bağlayarak anlatmaktadır. Peygamber ve inananlar, “Rabbim Allah’tır” dediklerinden dolayı dövüldüler öldürüldüler ve sürüldüler. İsra olayı Yedinci kat semalarda Allah arama değil, İsra olayı Mekke’den Medine’ye bir hicret yolculuğudur.
9/ 40- Siz Ona (Peygambere) yardım etmezseniz, Allah Ona yardım etmiştir. Hani kafirler ikiden biri olarak Onu (Mekke’den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: “Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir.” Böylece Allah Ona ‘huzur ve güvenlik duygusunu’ indirmişti, Onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah’ın kelimesi, Yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
Mekke’de zulüm ve işkence gören Müslümanlar, Medine’ye hicret ederek Yahudi ve Hıristiyanların ağırlıkta olduğu bir yere hicret ettiler. Tırnak içerisinde “Mescidi aksa” Yahudi ve Hıristiyanların din anlayışlarının hakim olduğu yer anlamında söz konusu olan ayette kullanılmıştır.
Doğru olanı Müslüman olanlar zulüm ve işkence gördüklerinde eğer karşı koyacak güçleri yoksa sabrederler, Hala küfür onlara zulüm ve işkencelerini sürdürürlerse oradan kendi dinlerini özgürce yaşaya bilecekleri yer ararlar. Ama Güç ve kuvvet haline geldiklerinde dininden inancından dolayı kimseye zulüm ve işkence yapmazlar ama yapanlara da “vur kâfir vur öldür de şehit olayım” demez. Onlara karşı savaşabilecek gücü kendinde bulduğu zaman karşı koymayı bir ibadet bilir.
8/ 43- Hani Allah, onları sana uykunda az gösteriyordu; eğer sana çok gösterseydi, gerçekten yılgınlığa kapılacaktınız ve iş konusunda gerçekten çekişmeye düşecektiniz. Ancak Allah esenlik (kurtuluş) bağışladı. Çünkü O, elbette sinelerin özünde saklı duranı bilendir.
Eğer inkâr edenler, İman edenleri korkutup sindirerek onları kendi dinlerine döndürmek için baskı ve zulüm yaparlarsa Allah can mal yakınlarını seferber ederek cennet karşılığı vermeyi istemektedir.
9/ 111- Hiç şüphesiz Allah, mü’minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu,) Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da O’nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah’tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alış-verişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte ‘büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur.
Sonuç olarak, Allah Müslüman olanlara inkâr edenler savaş açmadıkça savaş yapmayı yasaklamaktadır. Allah güç ve kuvvet olmayı mustazaf olanlara zulüm ve işkence yapmak için değil, Güçlü olmayı zulmü ortadan kaldırmayı adaleti tesis etmek için kullanmayı emreder.
17/ 59- Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud’a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular. Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.
“Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz” İsra elli dokuda geçen bu ifade “biz güç ve kuvvet olmayı zulüm yapanların zulümlerine son vermek ve onlara korku salmak için veririz anlamını taşımaktadır.”
Doğrularım Allah’a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR
24-11-2015



Hiç yorum yok: