30 Temmuz 2014 Çarşamba

RUMLAR’IN YENİLGİLERİNDEN SONRA YENMESİYLE NİÇİN MÜMİNLER SEVİNECEKLER?



RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA!

30/2- Rum (orduları) yenilgiye uğradı.
30/3- Yakın bir yerde. Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir.
30/4- Birkaç yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah’ındır. Ve o gün mü’minler sevineceklerdir.

Bu ayetler İman edenlere nasıl bir mesaj vermektedir?
1-Peygamberlerin gelecekle ilgili verdiği gayibi bilgilerin gerçekleşmesiyle mümin olanların imanlarının artması.

2-Rabbim Allah’tır diyen Müslümanları yerinden yurdundan sürerek zulmeden bir kavmin daha ehven olan birilerinin onları yenmeleriyle Müslüman olanların rahat bir nefes almaları.

3-İnkâr edenlerin zulmedenleriyle zulüm yapmayanların arasındaki farkı anlatarak onlara karşı nasıl davranılacağının yolunu yöntemini göstermektedir.

Şimdi bu ayetler ışığı altında Allah, Kuran’da geçen inkâr eden insanları, iki kısma ayırmaktadır.

1-ANLAŞMALI OLANLAR; 2-ANLAŞMAYI BOZANLAR;

1-ANLAŞMALI OLANLAR;
9/7- Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız dışında, müşriklerin Allah Katında ve Resûlünün katında nasıl bir ahdi olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever.

Kuran bütünlüğü içerisinde düşündüğümüz zaman, anlaşmalı olanlar demek, kendi din ve yaşam biçimini, Allah’ın göndermiş olduğu kitapları peygamberleri ve ahiret gününü inkâr ettiği halde, “Rabbim Allah’tır” diyenleri yerinden sürüp kovmayan onları inancından dolayı öldürmeyen toplum ve kavimlere verilen bir isimdir.

Şimdi Kuran içerisinde sörf yaparak bu söylediklerimizi ayetlerle izah etmeye çalışalım.

60/6- Andolsun, onlarda sizlere, Allah’ı ve ahiret gününü umud edenlere güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirecek olursa, artık şüphesiz Allah, Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan), Hamid (övülmeye layık olan)dır.

60/7- Belki Allah, sizlerle onlardan kendilerine karşı düşmanlık besledikleriniz arasında bir sevgi-bağı kılar. Allah, güç yetirendir. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

60/8- Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.

60/9- Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir.

5/80- Onlardan çoğunun inkara sapanlarla dostluklar kurduklarını görürsün. Kendileri için nefislerinin takdim ettiği şey ne kötüdür. Allah onlara gazablandı ve onlar azapta ebedi kalacaklardır.

5/81- Eğer Allah’a, peygambere ve ona indirilene iman etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan çoğu fasık olanlardır.

5/82- Andolsun, insanlar içinde, mü’minlere en şiddetli düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: “Hıristiyanlarız” diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir.

5/83- Elçiye indirileni dinlediklerinde hakkı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün. Derler ki: “Rabbimiz inandık; öyleyse bizi şahidlerle birlikte yaz.”

5/84- “Hem Rabbimiz’in bizi salihler topluluğuna katmasını umarken ne diye Allah’a ve bize Hak’tan gelene inanmayalım?”

Yukarıda iki farklı sureden İnkâr edenlerin hepsinin bir olmadığı ile ilgili ayetlerden örnekler vermeye çalıştık. Bu iki sureden iki ayet anlatmak istediğimiz konunun özetini vermektedir.
60/8- Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.

5/83- Elçiye indirileni dinlediklerinde hakkı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün. Derler ki: “Rabbimiz inandık; öyleyse bizi şahidlerle birlikte yaz.”

Allah Bütün insanlara eşit uzaklıktadır. Allah’a en yakın olan insan Kendisini Allah’ın söylediklerini En çok yerine getiren insandır. Allah’a en uzak olan insan da Allah’ı inkâr eden ve onun gönderdiklerine karşı en çok düşman olan insandır. Demek ki Allah’ın insanlara uzaklaşması ve yakınlaşması insanların kendi tutum ve davranışlarıyla ilgili bir meseledir.

İnsanları Müşrik veya ehli kitap olmaları, elbette ailesi yakınları ve toplumların yakından alakası vardır. Ama her insan geleneklerden adetlerden gelen alışkanlıklarını kendisine verilen donanımla doğrusunu bularak yürüyebilecek yeteneğe sahiptir. İşte, aklını kullanmayan ve kendi öz yapısında olan cevheri kullanma zahmetinde bulunmayanların üzerine pislik yağdırması bu anlama gelmektedir.

10/100- Allah’ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur. O, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar.

Sakın ola ki, İman etmeyenlere Allah izin vermediği için iman etmedi diye aklınıza bir şey emlesin. Allah İman etmeyi de inkâr etmeyi de yaratandır. İman etmeyenler kendi özgür iradeleriyle iman etmemeyi, iman edenler de aklını kullanarak kendisine verilen donanımı kullandıkları için iman etmeyi tercih etmişlerdir.

Bu konuları değişik makalelerimde sık sık gündeme getirmeye çalıştım. Tekrar üzerinde derinliğine durmayacağım. Ama şu bir gerçek ki, Dünya hayatı bir deneme ve imtihan salonudur. Allah kim sapmayı dilerse onun sapma yollarını açmakta, kim hidayete gelmeyi dilerse de onun hidayete gelme yollarını, açmaktadır.

Yukarıda Kuran’dan örnek olarak vermiş olduğum ayetler, İman edenler için imanını arttıran olduğu gibi inkâr edenler için de inkârlarını arttıran ayetler olarak anlaşılmalıdır.

Allah İman edenlere ancak velilik eder. Çünkü Peygamberliği kabul edenler Ve kendilerine peygamber olarak gönderilenler ancak Allah’tan vahiy alırlar. İnkâr edenlere Allah’ın söylediklerini söylediğin zaman gülerler geçerler üstelik bir de alay ederler.

Tabiri caizse Allah, Tiyatroda seyircilerin duyamadığı sadece oynayanların işiteceği şekilde senaristin yönlendirdiği gibi, Kendisine iman edenleri yönlendirir. Onların nerede nasıl davranacaklarını yolunu yöntemini vahiyle belirler. Ama inkâr edenler, Allah’ın gönderdiği peygamberleri, kitapları ve yargılanacak oldukları ahiret âlemini kabul etmediklerinden, bu güzel nimetlerden mahrum kalmaktadırlar.

Dünya hayatında Bir babanın kendisine ait olan iki oğluna sermayeyi verip bu sermayeyi geçiminizi temin edin dediğinde, Birisi içkide kumarda oyunda oynaşta harcarken, diğeri bu sermayeyi kendi geleceği için israf etmeden doğru bir şekilde kullanması gibidir.
Bu ikisinin durumu aynı mıdır? Ahiret hayatında o sermayeyi yanlış yerlerde kullanmasının cezası düşünülmese bile, kısacık dünya hayatını rezil olarak sürdürmekte ve perişan olarak ölüp gitmektedir. Ama kendisine verilen sermayeyi doğru yerde düzgün olarak kullanan bir kişi ise dünya hayatında başı dik kimseye bağımlı kalmadan onurlu bir şekilde maratonu tamamlamış ahiret hayatında da onu onurlu bir karşılama vardır.

16/76- Allah şu örneği verdi: İki kişi; bunlardan birisi dilsiz, hiçbir şeye gücü yetmez ve her şeyiyle efendisinin üstünde (bir yük), o, onu hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; şimdi bu, adaletle emreden ve dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi?

Elbette Kim iman eder Ve imanın gereği gibi dünya hayatında yaşarsa kendi lehine kim de iman etmez ve inkâr ederse de kendi aleyhinedir. Herkes Ahiret âleminde hesabını inkâr etse de iman etse de Allah’a karşı kendisi verecektir. Ancak Dünya hayatında kim kendi din anlayışını inkârını veya imanını başkaları üzerinde baskı ve zulüm aracı olarak kullanmaya kalkışırsa,  İşte doğru yol tutturanların mücadelesi bunlarla başlamaktadır.

Yukarıda örneklerini verdiğim ayetlerde, İnkâr edenlerin inkârlarını başkaları üzerinde zulüm yapanlarla, yapmayanların farklılığını bize anlatmakta, onlara karşı bizim nasıl davranacağımızın yolunu yöntemini anlatmaktadır.

60/8- Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.
İnkâr edenlerden Bu tip insanların inkârları ancak kendilerine zarar getirmektedir. Onların hesabını Allah ahiret âleminde Allah verecektir. İşte, iyi ilişkiler kurulabilecek olanlar bunlar olduğunu Bu tutumlarını düzgün olarak sürdürdükleri takdirde onlarla iyi geçinmemiz Gerektiğini bize anlatmaktadır.

60/9- Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir.

Asıl düşmanlık ve mücadele bu tip inkâr edenlere karşıdır. İşte Müslüman olanların zayıf olduğu, savaş yapacak güç ve takatlerinin bulunmadığı bir dönemde Allah onların imanlarını güçlendirmek için kendilerine iman ettiklerinden dolayı zulüm ve işkence edenlerin, Rum ordularının yenilgilerinden sonra yenecekler ayetinin gelmesi Müslüman olanların yüreklerine soğuk su serpilmiştir.

30/2- Rum (orduları) yenilgiye uğradı.

30/3- Yakın bir yerde. Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir.

30/4- Birkaç yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah’ındır. Ve o gün mü’minler sevineceklerdir.

Rum orduları konu ve kuran bütünlüğü içerisinde düşündüğümüz zaman Müntehine surenin sekizinci ayete muhatap olan müşrikler olduğu görülmektedir. Bunlar Allah’ın rabliğini kabul etmiyorlar. Ama Allah’ın Rabliğini kabul edenleri de yerinden yurdundan sürmek için çaba da harcamıyorlar.

Eğer, Rum orduları Kuran’ın tanımladığı şekilde, Müslüman olmuş olsalardı. Kuran onlara arka çıkmayı ve destek olmayı emrederdi. Onlar Müslüman olanların ne velileri ne de arkadaşları olabilirler. Ancak iki biri birine düşman olan müşrik topluluğun, içerisinde zulmeden ile zulüm yapmayanlara karşı davranış biçimini Kuran belirlemektedir.

Şimdi Asıl meselenin özüne gelelim. Tağut’i düzenler Müslüman olanların asla ne velisi ne de biat edeceği güç ve otorite olabilir. Demokrasiler çoğunluğun kabul ettikleri hak, azınlığın kabul ettikleri doğru da olsa batıl olarak görülmektedir. Oysa Kuran Bütün dünyadaki insanlar bir araya gelse, Allah’ın söylediği bir şeye muhalefet etse o yanlıştır.

6/115- Rabbinin sözü, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamdır. O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir.

6/116- Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminle yalan söylerler.’

Bu yolu kendisine ilke edinmiş olanlar, Ancak Müslüman olanların emiri resulü olabilirler.  Bu yolda olmayıp bu yolda olanların yaşam biçimlerine dinlerine saldırmayanlar diğer tağuti güçlerle mücadelelerinde, Kendilerine dokunmayanların iktidar sahibi olmalarını diğerlerine göre daha ehven görürler. Ve onlara biat etmeseler de onların yenmelerine karşı sevinç duyarlar.

Sonuç olarak,  İnancından dolayı kuran okudu, namaz kıldı, başını örttü diye onları hapse atan kesen doğrayan asan iktidarlarla onların din özgürlüklerini kendilerine veren iktidarlar anı olabilir mi? İşte Müslüman olanlara zulüm yapmayanlar iktidar sahibi olduklarında onlara biat etmezler ama onların iktidar sahibi olmalarını diğerlerine göre tercih ederler ve sevinirler. Olayın özü özeti budur.
Doğrularım Allah’a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR.


Hiç yorum yok: