30 Temmuz 2014 Çarşamba

İNSANLAR BİR TEK ÂDEM’DEN YARATILMADI.



RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Öncelikle genelde İslam müfessirlerinin yanlış algıladıkları ve yanlış anlattıkları bir ayetin tefsirini yapmaya çalışalım.

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا
4/1-Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisââ(nisâen), vettekûllâhellezî tesâelûne bihî vel erhâm(erhâme). İnnallâhe kâne aleykum rakîbâ(rakîben).
4/1- Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.
Kuran’da geçen ayetin, hem orijinal Arapça metnini, hem Türkçe okunuşunu, hem de mealini vermeye çalıştım.
Arapça bilmek ayrı bir ilim, Kuran’ı anlamak ayrı bir ilimdir. Asıl sıkıntı olan kelimelerin ne söylediği değil ne söylemek istediğini konu ve Kuran bütünlüğü içerisinde doğru anlaşılamama sıkıntısıdır.   
Şimdi Kuran bütünlüğü içerisinde sörf yaparak bir tek nefis kelimesine Kuran’ın ne anlam yüklediğini ve bir tek nefisin kim olduğunu yakalamaya çalışalım.
Kuran içerisinde bir tek nefisten yaratılma olayı dört ayette zikredilmiştir.  Şimdi dört ayet içerisinde bir tek nefis kelimesinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışalım.
4/1- Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.
6/98- O, sizi tek bir nefisten yaratandır. (Sizin için) Bir karar (kalış) ve emanet (olarak konuluş) yeri vardır. Kavrayabilen bir topluluk için ayetleri birer birer açıkladık.
7/189- O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah’a dua ettiler: “Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.”
7/190- Ama O, onlara (Adem’in çocukları erkek ve kadınlara) salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği şey konusunda Ona ortaklar kılmaya başladılar. Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir.
39/6- Sizi tek bir nefisten yarattı, sonra ondan kendi eşini var etti ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O’nundur. O’ndan başka İlah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?

Genel olarak bütün İslam müfessirleri İlk insanın yaratılışı hakkındaki bilgileri günümüzde insanlar eliyle yazılmış ve Allah’tan gelmiş olan vahiy orijinli Tevrat tahrif edilerek günümüzde dolaşan Tevrat’tan almışlardır. Aynı zamanda İslam toplumları da Tevrat’taki bilgilerle inancını devam ettirmektedir. Genelde kabul gören anlayış şöyledir.

İlk olarak Allah Âdem’i yarattı onun sağ kaburga kemiğinden Havva’yı yarattı. İkisi evlendiler. Her doğan çocuklar ikiz hem de biri kız biri erkek olarak doğmaktadır. Âdemin şeriati olarak aynı batından doğan çocuklar biri birleri ile evlenemez ama başka batından olanlar biri birleri ile evlenebilirler. Diyerek Allah adına Allah’tan olmayan Bir din bir şeriat uydurmuşlardır.

Oysa Allah’ın insanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa nebiler aracılığı ile göndermiş olduğu dinin adı İslam teslim olanların adı da müslümandır. Tek bir ümmet ve tek bir şeriat içerisinde olanlar Allah’tan gelen vahiy orijinli dini kabul eden ve onları hayatları ile bütünleştirenlerdir.

5/47- İncil sahipleri Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.
5/48- Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona ‘bir şahid-gözetleyici’ olarak Kitab’ı (Kur’an’ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.
Ayette geçen” . Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir.” İfadesi Bir tek ümmet bir tek şeriat sadece Allah’ın nebiler aracılığı ile göndermiş olduğu vahiylerle hayatlarını yaşayanlardır. Onun dışındakiler ayrı ayrı şeriat ve ümmettirler.
O zaman bütün peygamberlerin getirmiş oldukları vahiy doğrultusunda yaşayanlar bir ümmet ve şerait içerisindedirler. Onun dışında kalanlar ise ayrı ayrı ümmet ve şeriat içerisindedirler. Yani her peygamberin kendilerinden öce gelenleri doğrulaması ve tasdik etmesi kendilerinden sonra gelecek olan nebileri müjdelemesi Birisine haram olan diğer peygamberlere de haram birisine helal olan diğer peygamberlere de helal anlamına gelmektedir.
16/118- Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Burada Dikkat çekilmesi gereken Allah Yahudilik dinini göndermediği Musa kavminin vahiy orijinalinden sapan insanların Allah’ın haram kıldığını kendilerine helal, helal kıldığı  bazı şeyleri de kendi kendilerine haram kılmışlardır.
7/157- Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.
Demek ki, Âdem peygambere Musa, İsa, Peygamber ve kavmine haram olanlar Muhammed peygambere de haramdır. Onlara helal olanlar Muhammed peygambere de helaldir. Yukarıda ayetlerde bahsedilen Allah’tan gönderilmiş olan Tevrat ve İncil,  bu günkü insanlar eliyle yazıp bozdukları Tevrat ve İncil değil, Allah’ın Musa ve İsa’ya indirmiş olduğu vahiy orijinli Tevrat ve İncil’dir. Allah’ın göndermiş olduğu bütün peygamberlerde haram ve helal farklılığı yoktur.
Şimdi diyecekler ki; Allah Musa’ya İsa’ya getirmiş olduğu dini nesh etti yerine İslam dinini getirdi. Asla bu doğru değildir. Bu ifadeler büyük bir yanılgı ve sapmadır. Konunun düzgün anlaşılması açısından biraz nesh etme üzerinde durmak istiyorum.
NESİH NEDİR?
2/106- Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hiçbir ayeti nesh etmez (hükmünü yürürlükten kaldırmaz) veya unutturmayız. Bilmez misin ki Allah, gerçekten her şeye güç yetirendir.

Ayet kelimesi, Allah’ın nebilere gönderdiği vahiyler anlamında kullanıldığı gibi, Allah’ın kâinat içerisinde yaratmış olduğu bütün varlıklar için de kullanılmıştır.
Yani Musa’ya ve İsa’ya Gelen vahyi bilgiler olduğu gibi, aynı zamanda bu vahyi bilgilere uygun olanlar ve olmayanlar da ayet olarak geçmektedir. Yani Musa’ya ve İsa’ya haram kılınanı helal,  helal kılınanı da haram kılan toplumların yanlış davranışları da Kuran içerisinde ayet olarak tanımlanmaktadır. Bir ayetle Allah’ın nesh ettiği bir şeyin Allah’ın haram kıldığı değil, vahyin orijinalinden saparak kendi zan ve tahminlerince Allah’ın helal kıldığı bir şeyi kendi kendilerine haram kılmalarıdır.
6/146- Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. ‘Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları’ nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.
Sakın ola ki Allah Musa’ya indirdiği dini Yahudilik dini olarak sanmayın. Musa’ya Gelen dinin adı da İslam Muhammed’e gelen dinin adı da İslam’dır. Yahudi’yiz diyen Musa dininden saparak kendilerine göre din uyduran insanlardır. İşte Allah İsa ile Yahudi olanların yapmış oldukları yanlış inanç ve uydurmalarını düzeltmektedir. Muhammed ile de Hıristiyan olanların uydurdukları dini Allah düzelterek yerine doğruları getirmektedir. İşte Araf suresi 157. Ayette geçen ifade şudur.
“o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor.”
Ayette Bahsedilen” temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor.” Yani Musa ve İsa’ya helal edilip de insanların haramlaştırdığı, Haram edilip de helalleştirdiği bazı şeyleri tekrar eski haline getirmesi anlamında olarak anlatmıştır. Yoksa yukarda vermiş olduğum ayet örneği ile çelişirdi.
16/118- Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Yukarıda vermiş olduğum ayetler ve açıklamalardan da anlaşıldığı gibi, Nesh etme olayı, Allah’ın Muhammed’den önce göndermiş olduğu vahiy orijini din ile çerçevelenen helal ve haramlar değildir. Nesh edilen Yahudi ve Hıristiyanların vahiyden saparak ortaya koydukları bazı vahye uymayan haram ve helalleridir.
Bu açıklamalardan sonra Kuran’nın Konuşma dili çözülmeden ve bir ayete veya bir kelimeye Kuran’ın ne anlam yüklediği tespit edilmeden Konuları ve ayetleri doğru olarak anlamak, asla mümkün değildir.
4/1- Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.
Ayette geçen,” Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan” İfadesinde Bir tek nefis hangi anlamda kullanılmıştır? Eğer bir tek nefis İlk insan ilk peygamber olan âdem anlamında kullanılmış ise, Şu ayetleri nereye koyacağız?
7/189- O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah’a dua ettiler: “Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.”
7/190- Ama O, onlara (Adem’in çocukları erkek ve kadınlara) salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği şey konusunda Ona ortaklar kılmaya başladılar. Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir.
Eğer Peygamber olan Âdem olmuş olsaydı sizce şöyle diyebilir miydi? “Ama O, onlara (Adem’in çocukları erkek ve kadınlara) salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği şey konusunda Ona ortaklar kılmaya başladılar.”
Bu ifade eğer peygamber olan Âdem tarafından söylenip ve yapılmış olsaydı, Allah’ın peygamberler hakkında söylemiş olduğu ayetlerle çelişkiye düşerdi.
33/ 38- Allah’ın kendisine farz kıldığı bir şey(i yerine getirme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. (Bu,) Daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Allah’ın bir sünnetidir. Allah’ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir.
33/39- Ki onlar (o peygamberler) Allah’ın risaletini tebliğ edenler, O’ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah’ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter.
3/ 80- O, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretmez. Siz, Müslüman olduktan sonra, size küfrü mü emredecek?
3/81- Hani Allah peygamberlerden ‘kesin bir söz (misak)’ almıştı: “Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız.” Demişti ki: “Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?” Onlar: “İkrar ettik” demişlerdi de “Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım” demişti.
 3/84- De ki: “Biz Allah’a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilene, Musa’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hiçbiri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz O’na teslim olmuşlarız.”
Ayetlerden anlaşıldığı gibi, Peygamberler, Asla Allah’a ne şirk koşarlar ne de insanlara Allah’a şirk koşmayı emrederler. O zaman Araf suresinde bahsi geçen, tek bir nefis olan İlk insan ve ilk peygamber olan âdem ve eşi değil, Ancak insanların genel olarak adam soyundan olan âdemler ve insanlardır.
Yine Âdem kelimesinin Kuran’da iki farklı anlamda kullanıldığını anlamamız gerekir. Birisi İnsanlar içinden nebi ve resul olan Âdem Onu Kuran diğer Âdemlerden şöyle ayırmaktadır.
3/ 33- Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;
Bu Âdem diğer peygamberlere yüklenilen sıfatlar ne ise ona da yüklenmiştir. Kendisi ne şirk koşar ne de insanlara şirk koşmayı emreder.
5/ 116- Allah: “Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve annemi Allah’ı bırakarak iki İlah edinin, diye sen mi söyledin?” dediğinde: “Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka Sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sende olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sensin Sen.”
Bu ifadeler İsa peygamberinin annesini ve kendisini insanlara ilah olarak kabul edin demediğini ancak insanlar onları ilah olarak kabul ettiklerini anlatmaktadır.
Yine son nebi ve resulün asla kendi keyfine göre ne bir sözde ne de bir eylemde bulunamayacağını Kuran şöyle anlatır.
69/ 43- Alemlerin Rabbinden bir indirilmedir.

69/44- Eğer o, Bize karşı bazı sözleri uydurup-söylemiş olsaydı.

69/45- Muhakkak onun sağ-elini (bütün güç ve kudretini) çekip-alıverirdik.

69/46- Sonra onun can damarını elbette keserdik.

Ayetlerden anlaşıldığı gibi, Tek bir nefisten yaratıldı ifadesi nebi ve resul olan Âdem olmadığı kesindir. Yine tek bir nefis kelimesinin ne anlama geldiği hakkında Kuran’da sörf yaparak, bilgi vermeye çalışalım.

Şems suresinde İnsanın nasıl bir varlık olduğunu Kuran şöyle tanımlar.
91/ 7- Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene’,

91/8- Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).

91/9- Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur.
91/10- Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır.
Nisa birinci ayette bahsedilen “tek bir nefis” şems suresinin yedi ile onuncu ayet arasında karşılığını bulan anlam şöyle olmalıdır.
Yani her insan hem takva yoluna eğilimli hem de fısk ve fücur yoluna eğilimli aklıyla nötr bir varlıktır. Bunun erkek ve kadın olması hiçbir şeyi değiştirmez.
35/ 11- Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan. Sonra da sizi çift çift kıldı. O’nun bilgisi olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır. Gerçekten bu, Allah’a göre kolaydır.
Allah sizi Topraktan yarattı, ifadesi Bütün insanların beden kısmının topraktan yaratıldığını canı da yani insanı diri tutan enerji olan kısmını da dumansız ateşten yaratıldığını belirtmektedir.
15/ 26- Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.
15/27- Ve Cann’ı da daha önce ‘nüfuz eden kavurucu’ ateşten yaratmıştık.
Allah İnsan yaratılışına bir örnek veriyor. Bütün insanların erkek ve kadın ayırım yapılmadan Aynı cins olarak yaratılıp durduğunu anlatmaktadır.
Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının.”
Eğer ayette geçen bir tek nefis Adem peygamber olmuş olsaydı bütün peygamberler şeriatlarının aynı olan dinde kardeş evliliği ile çoğalması Kuran’la çelişirdi. Bakınız nisa suresi yirmi üçüncü ayette kimin kime helal kimin kime haram olduğunu şöyle anlatır.
4/ 23- Sizlere anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerin kızları, kız kardeşlerin kızları, sizi emziren (süt) anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri ve kendileriyle (gerdeğe) girdiğiniz kadınlarınızdan olup koruyuculuğunuz altında bulunan üvey kızlarınız -onlarla gerdeğe girmemişseniz, size bir sakınca yoktur-, sizin sülbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi biraraya getirdiğiniz (evlilik) haram kılındı. Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
İlk peygamber ve ilk yaratılan insanlara bu ayette geçen hükümler de geçerlidir. Yani Muhammed ümmetine de kardeş evliliği haramdır. Musa ve İsa ümmetlerinde de kardeş evliliği haramdır. Âdem ümmetine de kardeş evliliği haram olması grekir.
Öyleyse Allah “sizi bir tek nefisten yarattık ondan da eşini var ettik” ayetinden, ya Allah birçok âdemler ve Havvalar yaratarak insanlar haram bir üremeye mecbur kalmadan çoğalmışlar. Ya da Allah bir tek âdem yaratıp başka âdem yaratmaktan aciz kalıp ondan eşini var ederek ikisi evlenip insanlar kardeş evliliği ile çoğalmışlardır.
Ayetlerde geçen bir tek nefis kelimesinin Bir Âdem anlamında değil Âdemlere model olan takva iblis ve aklın hepsini barındıran bir erkek ve kadın modelinden söz etmekte olduğu anlaşılmalıdır.
Dünya üzerinde bulunan bütün insanları incelediğimiz zaman bütün insanlarda yaratılış aynıdır. Eğer bazı insanlarda takva fısk fücur ve akıl olmamış olsaydı akıl olmayan insanları Allah zaten imtihana tabi tutmamaktadır. Bakınız Allah çelişkisiz gönderdiği bir din ile çelişkisiz yarattığı bir kâinatın tam bir mutabakat içerisinde olduğu bir din insanlara sunmuştur.
4/ 82- Onlar hala Kur’an’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı.
67/ 2- O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.
67/3- O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun?
67/4- Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.
30/ 30- Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah’ın o fıtratına çevir ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.
Allah’ın insanlara göndermiş olduğu din, Kuran’la Kuran’ın kâinatla Kâinatın ve Kuran’la kâinatın çatışmadığı dindir. İşte yukarıda nakletmiş olduğum üç farklı ayet bize bu mesajı vermektedir.
Şimdi Hem Kuran’da çelişki yok diyeceğiz, Bir taraftan her peygamber kendinden önceki gelen peygamberleri doğrulayıcı ve tasdik edicidir diyeceğiz. Hem de Âdemin şeriatı farklı Musa’nın İsa’nın şeraitleri farklı diyeceğiz.
Yunus suresinde şöyle anlatılır.
10/ 36- Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiçbir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir.
10/37- Bu Kur’an, Allah’tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir.
10/38- Yoksa: “Bunu kendisi yalan olarak uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın.”
10/39- Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak.
Önündekileri doğrulamak demek, Onlara haram olan şeylerin haram, helal olan şeylerin de helal olmasıdır. Birine haram olan bir şey diğerine helal olursa bu nasıl doğrulama ve tasdik etme olabilir?
Âdem eğer sadece peygamber anlamında ise Muhammed de âdemi doğrulamış ise, O zaman Allah kendi kuralını bozmuş olmaz mı? Âdemin çocukları kardeş kardeş ile evlenecek Nuh’un Musa’nın İsa’mın Muhammed’in şeraitinde bunlar kaldırılacak Böyle bir din anlayışı zan ve tahminden başka bir şey değildir.
4/1- Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.

Konuyu özetleyecek olursak!

Kuran’da geçen kelimeler genelde çift anlamda kullanılmıştır. Allah Her şeyi çift olarak yarattık ifadesi kullanır.

51/49- Ve Biz, her şeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz.

İKİ FARKLI ANLAMDA KULLANILAN ADEM!

1-Peygamber olarak anlatılan Âdem.

3/33- Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;

Peygamber olan âdem ile diğer Allah’ın göndermiş olduğu Bütün peygamberler arasında hiçbir farklılık yoktur. Onların birine helal olan bir şey, diğerlerine de helaldir. Onların birine haram olan bir şey diğerlerine de haramdır. Müslüman’ım diyen hiçbir kimse peygmberler arasında ayırım yapmaz. Çünkü hepsi Allah’ın gözetimi altında söylerler ve yaşarlar.

2/136- Deyin ki: “Biz Allah’a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa’ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O’na teslim olmuşlarız.”

2- İnsan soyunu temsil eden ve Kuran’ın genel bir başlık altında ele aldığı âdemdir.

İşte Kuran’da dört yerde bahsi geçen “tek bir nefisten yarattık” denilen Adem, Bu ademdir. Yani her insan aklıyla takvasıyla fıskıyla bir model olarak yaratılan attığı her adımdan konuştuğu her sözden yaptığı her davranıştan kendisine emanet yüklenilen İmtihana tabi tutulup hesaba çekilecek olan âdemdir. İşte bu âdem erkekli dişili yaratılmasından dolayı kuran erkeklerin yaratılış farkını izah ederken “ondan da eşini yarattı “ ifadesiyle dişilerle erkeklerin aynı modelden aynı türden yarattığını ifade etmektedir.

33/72- Gerçek şu ki, Biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.
Ayette bahsedilen emanet insanlara yüklenen sorumluluk bilincidir. Ama insanların dışındaki hiçbir varlıkta sorumluluk bilinci yoktur.

O zaman kâinatta yaratılmış olan, varlıkları Kuran iki farklı guruba ayırmaktadır. MELEKLER- İNSANLAR.

Melekler; Allah’ın kendilerine kodlamış olduğu bilgilerin dışına çıkmayan ve görevleri sadece insanlara bir başka ifadeyle Ademe hizmet etmekle görevli varlıkların genel adıdır.

2/30- Hani Rabbin meleklere: “Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti. Onlar da: “Biz Seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler. (Allah:) “Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim” dedi.

Meleklerde kendilerine verilmiş bir görev vardır. İnsanlara secdesi de kendilerine yüklenmiş olan görev çerçevesinde insanlara hizmet ederler.

İnsan; Hem Allah’ın kendisine yüklemiş olduğu emanete sadakat göstermeye eğilimli hem de İblisin tekliflerine karşı kötülük yapmaya eğilimli, karşısına farklı iki seçenekten herhangi birisini seçmek ve yapmakla kendi özgür iradesi ile dünya hayatında imtihana tabi tutulan bir varlıktır.

İşte Kuran İnsanlarla melekleri biri birinden ayırmak için Ademi ve eşini, aynı donanımla donatılmış erkeği ve dişiyi yarattığını bildirmektedir. Yoksa Eğer Tevratta anlatılan gibi Âdem'in sağ kaburga kemiğinden de eşi havayı yaratmış olsaydı Yukarıda anlattıklarım gibi Kuran çelişkiler halinde olan bir kitaba dönüşürdü.

Allah Âdem kelimesini Bir başlık olarak kullanarak bu kapsama giren peygamberi ile, kafiri Müslüman’ı cini şeytanı kadını erkeği çocukları da içine alarak Bütün bu tür varlıkların tek bir nefis tek bir tür tek bir cins olarak anlatıp diğer meleklerden ayırarak onlara ayrı bir yere koymuştur.

25/77- De ki: “Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır.”

Yeryüzünde Allah’ın kendisine muhatap olarak aldığı tek varlık insandır. İnsanlar hem hayra,hem şerre de dua eden bir varlıktır.

17/11- İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir.

Dua; Kişilerin karar vermiş olduğu yönde istek ve arzularının fiiliyatla buluşturarak göstermiş olduğu çaba ve gayretleridir. İnsanın kötülükler yolunda göstermiş olduğu hizmetçileri melekler olduğu gibi insanın iyilikler yolunda göstermiş olduğu hizmetçileri de melekleridir. Kim hangi yönde karar verir meleklerin konuşma dilini çözerse ve onlarla gerekli diyalogu kurarsa dünya hayatında başarılı ve üstün olan onlardır.

19/58- İşte bunlar; kendilerine Allah’ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem’in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan Allah’)ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar.

Demek ki, Âdemin soyundan iki farklı yola giden insanlar oluyormuş. Birisi peygamberler ve onun yollarını takip edenler, diğeri ise şeytan ve onun soyu olan insanları takip edenlerdir.

20/115- Andolsun, Biz bundan önce Âdem’e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.

Eğer bu ayette geçen adem peygamber olan adem olmuş olsaydı verdiği ahdi bozar veya unutur muydu? Demek ki insanların genelini kaplayan emanete hıyanet eden insandan ve âdemden söz etmektedir.

20/121- Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.

Peygamber olan Âdem asla rabbine karşı gelmez.

Öyleyse nisa birinci ayette bahsedilen tek bir nefis Âdem peygamber anlamında olan nefis değil, Adem soyunun sembolik hale getirilip aynı tür ve aynı cins insanların bir tek soy bağından erkekli dişili olarak yaratıldığını vurgulanmaktadır.

Arkeoloji ilmi insanların bir tek insandan değil birçok insandan meydana gelmiş olduğunu kanıtlamaktadırlar. Dört tane kan gurubunun oluşu, insanların renklerinin dillerinin farklı oluşu buna bir delil değil mi?

49/13- Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.

En doğrusunu Allah bilir. Doğrularım Allah’a yanlışlarım ise bana aittir. Hatalardan münezzeh olan sadece ve sadece Allah’tır.

ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR


2 yorum:

Unknown dedi ki...

Teşekkür ederim, güzeldi

Unknown dedi ki...

Tesekkur ederim, guzel bir makaleydi