18 Nisan 2012 Çarşamba

KURANDA TANIMLANAN CİN




RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!

Cin; Kainatta temel olarak sınıflandırdığımız, melek ve adem şemsiyesi altında, olan varlıklardan, insan kategorisinden olup, yaratılışta verdiği sözden cayan, yabancılaşmış insanın adıdır. 

Biraz açacak olursak, dünya yaşamında insan olduğu halde cinsiyetine renklerine davranış biçimlerine göre isimler almaktadırlar. Cinler, insan hem  Rahmanın yolunda hem de şeytanın yolunda iki seçenekten şeytanın yolunda tercihini kullanan insanların genel adıdır.

Kadın erkek kafir Müslüman münafık vs. insan olduğu halde sıfat alarak, başka isimler alıyorsa, cin kelimesi, de yaratılış gayesinden sapıp dünyevileşme nedeniyle yabancılaşması onu yabancılaşmış anlamında cin kelimesi kullanılmasına sebep olmaktadır. İsterseniz kurandan cin kelimesinin daha güzel anlaşılabilmesi için bir kaç tane ayet örneği verelim.

2/96- Andolsun, onları hayata karşı (diğer) insanlardan ve şirk koşanlardan (bile) daha ihtiraslı bulursun. (Onlardan) Her biri, bin yıl yaşatılsın ister; oysa bunca yaşaması onu azaptan kurtarmaz. Allah, onların yapmakta olduklarını görendir.

51/56- Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.

17/95- De ki: "Eğer yeryüzünde (insan değil de) tatmin bulmuş yürüyen melekler olsaydı, Biz de onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik."

Bakara doksan altıncı ayette Yahudiler, müşrikler de insan olduğu halde nasıl onlar insan kelimesi kullanılıp, davranış biçimlerine göre sınıflandırarak isim veriliyorsa, zari-at suresi elli altıncı ayette de cinlerin de ibadet ve kullukla sorumlu bir varlık olması nedeniyle insan olduğu halde başka yol seçme farklılığı ile sıfat alarak, isim almışlardır.  

Eğer cinler bu günkü ehli kitap ve islam toplumlarının anladığı ve algıladığı gibi beş duyularla algılanamayan varlıklar olmuş olsaydı, O zaman insan olan peygamberden Kuran dinlemesi olamazdı.



17/94- Kendilerine hidayet geldiği zaman, insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların: "Allah, elçi olarak bir beşeri mi gönderdi?" demelerinden başkası değildir. 





17/95-
De ki: 'Eğer yeryüzünde (insan değil de) tatmin bulmuş yürüyen melekler olsaydı, biz de onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik.'





Evet insanlar yer yüzünde tatmin bulmuş melekler olsalardı Allah tatmin bulmuş meleklerden peygamber gönderirdi. Bu mantık içerisinde ya cin taifesi beş duyularla algılanamayan varlıklar ise onlara, kendi cinslerinden peygamber gelirdi, Ya da onlara insandan bir peygamber kuran anlatıyorsa onların da bir insan olması gerekir.  





Kuran'ın hiç bir yerinde, Cinlere cinlerden bir peygamber geldiği ile bir ayet geçmez. O zaman, Cinlerin beş duyalarla algılanamayan dumansız ateşten yaratıldığı çelişkisiz olan Kuran'a çelişki olurdu.  

46/29- Hani cinlerden birkaçını, Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: "Kulak verin;" sonra bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler.

46/30- Dediler ki: "Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan bir Kitap dinledik; hakka ve doğru olan yola yöneltip-iletmektedir."

Bir başka Yanlış anlaşılma da Cinlerin dumansız ateşten yaratıldığı ile ilgilidir. Yine Kuranın hiç bir yerinde cinlerin dumansız ateşten yaratıldığı ile ilgili bir ayet de yoktur. Rahman on beş ve hicir suresi yirmi yedinci ayetlerde geçen can kelimesi cin kelimesi olarak tercüme edilmiş bunun üzerine cin anlayışı bina edilmiştir.

Herhalde Kuran'ın cin kelimesine yüklediği anlamı, kısacık da olsa anlatmaya çalıştık.

Sonuç olarak; Cinler, İnsanların Yaratılışta vermiş olduğu,"Rabim Allahtır" sözünden cayarak tercihini İblisin ağcından nemalanmaktan yana kullanan insanların genel adıdır.

Doğrularım Allah'a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN

MERSİN ANAMUR





Hiç yorum yok: