10 Nisan 2011 Pazar

BAKARA 62.Cİ AYETİNİN YORUMU!




RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!


2/62- Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

Bu ayetin anlamı insanlar tarafından ya kasıtlı ya da bilmeyerek yanlış anlaşılmakta ve anlatılmaktadır. Kurandaki bir ayetlerin doğru anlaşılması için önce ayette geçen kelimelerin kurandaki anlamını ve konuda ve ayette kullanılışındaki konuyu ve ayeti nasıl anlamlaştırdığına bakmak lazımdır.

Şimdi Ayette dikkat ederseniz dört tane insan gurubundan söz etmektedir. Bunları sırayla yazarak kuran bütünlüğünde ne anlama geldiğini anlamaya çalışalım. “iman edenler” “Yahudiler” .“Hıristiyanlar” ve “sabiiler” geçmektedir.

Kuranda kullanılan kelimeler kuranın içerisinde kastettikleri mana aranırsa ancak doğru sonuca ulaşılabilinir.

Kuran insanların inançlarını yaşam biçimlerini önce temel olarak iki kısma ayırmaktadır. Birincisi Rab olan Allah’ın terbiyesi altında inanan ve Salih amel işleyenlerdir, İkincisi de bunun dışında olanlardır. Yine Kuran rabbani yolun dışında olanları iki kısma ayırmaktadır. Birsi puta tapıcılar, diğeri ise ehli kitap olanlardır. Şimdi bunlara ayrı ayrı kurandan örnekler vererek açıklamaya çalışalım.

PUTA TAPICILAR: Kuranda bunlardan bahsederken Allah'tan bir peygamber gelmediğine, ahiret âleminin olmadığına Allah insanlara dünya hayatında peygamberler aracılığı ile kitap göndermediğine inananlardır. Şu anda dünyamızda bunun karşılığı Ateist deist laik seküler toplumlardır.

17/49- Dediler ki: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?"

6/29- Onlar dediler ki: "Bu dünya hayatımızdan başkası yoktur. Ve bizler diriltilecek değiliz."

EHLİ- KİTAP: Bu tip insanlar da Allah'a peygamberliğe kitaplarına ve ahiret gününe iman ettim dediği halde, peygamberlere gelen vahiy orijinli kitaplardan uzaklaşarak, Zan ve tahminlerle Allah adına din uyduran ve yaşayanlardır. Bu günkü karşılığı Hıristiyanlar Yahudiler sabiiler İslam toplumlarında ortaya çıkan kuranın dışında kurana uymayan ve binlerce yola ayrılan toplumların hepsi bu katageriye girmektedir.

5/66- Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür!

5/67- Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, Allah, kâfir olan bir topluluğu hidayete erdirmez.

5/68- De ki: "Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiçbir şey üzerinde değilsiniz." Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını artıracaktır. Sen de kâfirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma

RABBANİ YOL: Bu Allah'ın insanlar arasından nebiler ve elçiler seçerek Allah'ın insanlara vahiylerle gösterdiği yolun adıdır. Bu yolun bu dinin bu yaşam biçiminin adı İslam’dır. Allah'ın insanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa Peygamberler aracılığı ile gönderdiği dinin adı İslam teslim olanların adı da Müslüman’dır. 

Yazı kültürü ve sanatının gelişmesine kadar Allah dinini ardı arkası kesilmeyen nebiler aracılığı ile göndererek insanlara ayetlerini açıklamıştır. Ne zaman ki her örnekten bir örnek verilmiş ve hiçbir eksik de bırakılmamış olan kuran geldi. ve o kâğıtlar üzerine yazılarak aynı zamanda ezberlenerek elde korunmuş olan bir kitap ortaya çıkınca Allah peygamberliği noktalayarak peygamberlik ayetini nesh etmiş yerine kuran ayetini getirmiştir.

Bu Kuran'ı anlayanlar ve eksiksiz aktaranların adı da aynı zamanda resuldürler bu elçiler devam edecektir ta kıyamete kadar. Ama vahye muhatap anlamında elçi artık bir daha gelmeyecektir.

33/40- Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak O, Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.

Kuran Müslüman Olanların ancak kurtuluşta ve doğru yolda olduğunu bize anlatıyor. Ve Müslüman isminden başka isim kullanmamalarını emrediyor.

41/33- Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?

Bu Açıklamalardan sonra Allah ne bir Yahudilik, ne bir Hristiyanlık ne bir sabilik ne de ateizmim diye din göndermemiştir. Her ne olursa olsun bu sapık yollardan herhangi birisinde olanların İslam dinine yani peygamberler aracılığı ile gönderilen dine girerek ben Müslümanım diyen insanların ancak kurtulacağını Allah vaat ediyor.Bununla ilgili başka bir ayet daha var. Şimdi bu konu ile ilgili ayetlerin anlatmak istediğini kendinden önce gelen ayetlerle ve kendisinden sonra gelen ayetlerden ayetin kastettiği mana ancak anlaşılabilir.

2/61- Siz (ise şöyle) demiştiniz: "Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın." (O zaman Musa:) "Hayırlı olanı, şu değersiz şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır" demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendir.

2/62- Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

2/63- Sizden misak almış ve Turu üstünüze yükseltmiştik (ve demiştik ki:) "Size verdiğimize sımsıkı yapışın ve onda olanı (hükümleri sürekli) hatırlayın, ki sakınasınız."

Kuran'daki bir ayetin Kuran içerisinde nasıl anaşıldığına da bakmak için bunla ilgili başka bir ayetin nasıl açıklandığını bir bakış olarak sunmak istiyorum.

5/66- Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür!

2/67- Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, Allah, kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez.

5/68- De ki: "Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiçbir şey üzerinde değilsiniz." Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkarlarını artıracaktır. Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma.

5/69- Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

5/70- Andolsun, Biz İsrailoğullarından kesin söz almış (misak) ve onlara elçiler göndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir elçi geldiyse, bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler.

Maide suresinde Konu ile ilgili ayetler anlatılırken İster Tevrat ve incil'de isterse kuranda olan hükümleri uygulama konusunda anlatılırken Çok az bir kısmının Allah'ın gönderdiklerini yaşadıklarını anlatmaktadır.

5/66- Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kuran’ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür!

Ayette üzerinde durulan konu vahiylerin söylem ve eylem olarak iman ettim diyenlerin imanını gereği gibi ayakta tutmadıklarından yaşamadıklarından söz edilmektedir.

Yukarıda İnsanları sınıflarken ateistler deistler ve seküler toplum diye bahsettiğimiz insanlar Allah'tan gelen vahiylere inanmadıklarından bunların adı kuranda ümmi yani kitabi olmayan olarak tanımlanmaktadır. 

kitap ehli ile bunlar arasındaki asıl düşmanlık bir toplum kitaplara peygamberlere ve ahirete inandığı halde bir toplum ahiret alemine iman etmemektedir. Allah'ın kitap ehlini kuranda eleştirmesinin sebebi Onların iman ettikleri halde imanının gereği gibi yaşamamaları ve Allah'a bir takım Allah adına ortak koşmalarından dolayı eleştirilmektedir.

62/2- O, ümmîler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler.

İşte Bakara altmış iki ve maide altmış dokuzuncu ayette bahsedilen İman edenler sözcüğü iman etmeyenler içerisinden Muhammet peygamberin getirdiklerine iman edip Müslüman olanlar anlamında anlamlaşmıştır. O zaman Hristiyan Yahudi ve sabilerden kim o Muhammedin getirdiği kurana iman ederde onu Salih amele götürürse ve onunla hayat bulursa işte mahzun olmayacak olan Allah katında kurtuluşa erecek olan onlardır.

Başka bir ayette de aynı ifade kullanılmaktadır.

5/5- Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır.

Bu Ayet İslamın Medine'de otorite olduğu bir zamanda inen ayettir. Artık Hıristiyanlardan Yahudilerden ve puta tapıcılardan goraf goraf Müslüman olup da herkesin İslam ve Müslüman kavramlarının altında nefes almaya başladığı bir zamanda inen ayettir. Bundan önceki ayetlere baktığımız zaman onun öyle anlaşılması uygun olandır.

5/3- Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkâra sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

5/4- Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki: "Bütün temiz şeyler size helal kılındı." Allah'ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah'ın adını anarak- yiyin. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

“. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.”

Bundan önce Allah'tan Musa’ya ve İsa’ya gelen asıl dinlerdeki gerçek olanlar bu gün Muhammet tarafından da tasdik edilerek onların kendi zan ve tahminler ince uydurdukları haram ve helaller kaldırıldı saf ve arı duru helal ve haram olanlar belirtilerek ortaya kondu.

7/157- Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.
Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.

Müfessirlerin büyük çoğunluğu bu ayetten Hazreti Musa’ya ve hazreti İsa’ya haram ve helal olan şeylerin muhammed peygamber tarafından değiştirildiği sanılmaktadır. Her gelen peygamberin kendisinden önce gelen peygamberleri tasdik edip doğrulaması onların haramlarını haram helallerine helal demesin dendir. Yoksa birinin helaline biri haram veya birinin haramına biri helal derse nasıl tasdik edip doğrulama olabilir?

Kuran hakkında birazcık bilgi sahibi olan bir kişi Bu ayetten Şunu anlar. Onlar ki diye bahsedilen Tevratta ve incil'de vahyin temel çizgilerinden sapmamış fakat Allah'tan gelen vahiyler peygamberleri ölünce yazı kültürü ve sanatı da gelişmeyince ellerinde bir ölçü bulunmayan fakat o ölçüyü yakaladıkları zaman hemen teslim olan kitap ehlinden söz etmektedir. İşte onlar kendi peygamberleri tarafından müjdelenen bir peygamberin geleceğini bilen kişilerdir. Onların getirdikleri mesajla kendi peygamberlerinden kalan mesajlar bire bir örtüşmekte olduğunu görenler ve anlayanlar dır. İşte kuran onlardan şöyle bahsetmektedir.

5/82- Andolsun, insanlar içinde, müminlere en şiddetli düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir.
5/83- Elçiye indirileni dinlediklerinde hakkı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün. Derler ki: "Rabbimiz inandık; öyleyse bizi şahidlerle birlikte yaz."

5/84- "Hem Rabbimiz'in bizi salihler topluluğuna katmasını umarken ne diye Allah'a ve bize Haktan gelene inanmayalım?"

Allah'tan gelen vahiyler yazı kültürü ve sanatının gelişmesine kadar, peş peşe dizilen nebi ve resullerle korunuyordu. Peygamber öldüğü zaman onun anlattıkları din toplumda ağızdan ağza dolaşınca bir takım katma ve çıkarmalarla toplumda yerini alması menkıbeler dini oluşmasına sebep oluyordu. İşte yeni pir nebi gelince onlardan kalan doğruları kabul ederek yanlış olan yerleri de düzeltiyordu. Böylece tevhit sancağı son peygamberin Allah’tan aldıkları vahiylerin zaptı raptı almasına kadar devam etti.

Bu gerçek olan değil mi? Allah bu gelen kuran’da bir daha nebi olan elçi gelmeyecek ifadesi yalan mı? Hani bir daha peygamber geldi mi? Kuranı insanlar eliyle koruyarak korudum ifadesi kullanılıyor. Kuran bozuldu Mu?

Allah bir sözün doğru olup olmadığının anlaşılması için bir belge istemektedir. Öyle yağma yok. belge de kendi seçtikleri nebilerle gönderdiği vahiylerdir. Ne derlerse desinler vahyin dışında vahye uygun olmayan vahyi ölçü olarak kabul etmeyen herkesin söyledikleri sadece zan ve tahmindir.

6/115- Rabbinin sözü, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamdır. O'nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir.

6/116- Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.'

6/117- Şüphesiz Rabbin, Kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, dosdoğru yolda olanları daha iyi bilendir.

6/148- Şirk koşanlar diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de, Bizim zorlu-azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki: "Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak "zan ve tahminle yalan söylersiniz."

Gerek kitaptan sanıp da kitap-ehlinin söyledikleri gerekse müşriklerin yani puta tapıcıların söyledikleri bir bilgiye belgeye dayanmayan zan ve tahminlerdir.

Ateistlere deistlere sorarsan en doğru yol onların. Yahudilere ve Hristiyanlaştıramazlarsa sorarsan en doğru yol onların bu gün binlerce  ayrı ayrı fırkalara ayrılmış sözde İslam fırkalarına sorsan sadece doğru yol kendilerinin. Onların zanları ve tahminleri değil önemli olan Allah katında doğru olan neyse odur. o da kuranla bunların doğru olanlarla yanlış olanları tek tek ayrılmıştır.

2/78- Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler.

2/79- Artık vay hallerine; Kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için "Bu Allah Katındandır" diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına.

2/80- Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah Katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"

2/81- Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır.

Allah Kimin doğru yolda kimin yanlış yolda olduklarını tek tek açıklamışken ister ümmi yani hiç br kitaba tabi olmayanlarla isterse allahtan inen vahiy orjinli kitapları bozarak satarak kendi elleriyle zan ve tahminle uydurdukları bu Allah katından dır diyen ktap ehli olanlara böyle bir gönderme yapmaktadır.

Allah katında doğru ve yanlış, gönderilmiş olan nebilerle açıkça tebliğ edilmiş Onların söyledkleri kendi zan ve tahminden öte gitmez. Onlar söylesinler dursunlar it ürür kervan yürür hesabı yaklaşmakta olan kıyamet mutlaka gelecek Allah orada insanlar arasındaki itlafı net bir şekilde kendilerine keskinleşmiş gözlerin önüne serecektir.

2/62- Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

Öyleyse bu ayetin ne anlatmak istediğini bir kısım insanların söylediği gibi, Yahudilerin hırstiyanların ve sabiilerin cennete gİdeceği ve doğru yolda olduğu doğru değildir. Ancak onların bu tutumlarından vaz geçerek yukarda ayetlerle izah etmeye çalıştığım şekilde rabbani yola girenler ancak allah katında değere tabi tutulacak ve ödüllendirilecektir.

PUTA TAPANLARDAN, YAHUDİLERDEN, HIRİSTİYANLARDAN, VE SABİİLERDEN KİM KENDİSİNİ DEĞİŞTİRİR, ALLAHIN GÖNDERMİŞ OLDUĞU PEYGAMBERLER ARACILIĞI İLE RABBİN TERBİYESİ İLE TERBİYELENİR. O YAŞAMLA HAYATINI SONLANDIRIRSA ALLAH KATINDA KURTULUŞTA OLANLAR ONLARDIR.

Bu gün de ateist olanlar deist olanlar Yahudi olanlar Hristiyan olanlar sabii  olanlar meşrepler cemaatler tarikatlar aklına ne gelirse gelsin vahyi kendilerine ölçü olarak almayan iyi niyetli ve kötü niyetli kim olursa olsun kendilerini değiştirmedikçe vahyin kontrolüne girmedikçe onlar için asla kurtuluş yoktur.

57/26- Andolsun, Biz Nuh'u ve İbrahim'i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.

57/27- Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.

57/28- Ey iman edenler, Allah'tan sakınıp-korkun ve O'nun elçisine iman edin, size Kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

57/29- Öyle ki, Kitap Ehli (Yahudi ve Hıristiyanlar) Allah'ın fazlından hiçbir şeye 'güç yetirip-sahip olmadıklarını' ve fazlın muhakkak Allah'ın elinde olduğunu, onu dilediğine verdiğini bilip-öğrensin. Allah, büyük fazl (üstün lütuf ve ihsan) sahibidir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; Rab olan Allah’ın terbiyesi altına girmeden onun gönderdiği nebi ve elçilerin getirdiklerini kendilerine ilke olarak iman edip onları salih amellerine götürmeden Allah asla insanlardan hoşnut olmaz ve onlar kurtuluşta da olmazlar. onlar gerek kazandıklarını gerekse yakınlarını fidye olarak ahiret aleminde verecek olsa asla onlardan kabul edilmeyecektir.

3/85- Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.

3/86- Kendilerine apaçık belgeler geldiği ve elçinin hak olduğuna şahid oldukları halde, imanlarından sonra küfre sapan bir kavmi Allah nasıl hidayete erdirir? Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez.

3/87- İşte bunların cezası, Allah'ın meleklerin ve bütün insanların lanetlerinin üzerine olmasıdır.

3/88- İçinde temelli kalıcıdırlar. Onların azabı hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.

3/89- Ancak bundan sonra tevbe edenler, 'salih olarak davrananlar' başka. Çünkü Allah, gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir.

3/90- Doğrusu, imanlarından sonra inkar edenler, sonra inkarlarını arttıranlar; bunların tevbeleri kesinlikle kabul edilmez. İşte bunlar, sapıkların ta kendileridir.

3/91- Şüphesiz küfredip kafir olarak ölenler, bunların hiçbirisinden, yeryüzü dolusu altını olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır ve onların yardımcıları yoktur.

Artık Doğru yolun da yanlış yolun da ne olduğu net br şekilde ayrılmış Dileyen dilediği gibi şu dünya hayatında ömrü kadar yesin gesin dolaşsın Ama unutmayın ki bu dünya hayatı çok kısa bir andır. Arkasında ebedi olan bir ahiret hayatı ve sorgulanma vardır. Kuran orada da dünya hayatında güzelliklerin devamı oalacak olan bir cennet vadediyor. Ve o cennete sahip olmanın cehennemin azabından korunmanın tek çaresi var. O da şunu söyleyip ve yaşamaktır.

47/31- "Biz, dünya hayatında da, ahirette de sizin velileriniziz. Orda nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir."

41/32- "Çok bağışlayan, çok esirgeyen (Allah)tan bir ağırlanma olarak."

41/33- Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?

41/34- İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir.

41/35- Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.
Doğrularım  Allah'a Yanlışlarım ise ban aittir.

ALİ RIZA BORAZAN

MERSİN-ANAMUR

http//kuranianlamametodu.blogspot.com
alirzaborazan@hotmail.com

3 yorum:

Mubariz Azeri dedi ki...

Merhaba Ali bey. her sheyi cok guzel anlatdiniz.fakat bazi sheyleri gormedim. Gunumuzde Muselman sozu teslim olan demekdir. evet dogru. peki kime teslim?Allaha teslim. o zaman Rad suresi 21-de yazilmish Ve onlar Allah'ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi , O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.
ne denilmish acaba? Allah bizlerden neyi ona ulashdirmamizi istemishdirki?
El Muminun suresi 8-de ise Ve onlar, emanetlerine ve ahdlerine riayet edenlerdir ; soylenilmekdedir. peki bu emanet neymish? Allah bizlere neyi emanet vermishki?
El Mearic 32-de de yine ayni sheyi soyluyor ALlah bizlere
Ahzab 72-de ise Allah shoyle buyuruyor: Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir. --- burdan emanetin ruh oldugunu anliyoruz chunki Allah oz ruhundan sadece insanlara vermish. o zaman emanet Ruh oldugu da kesin. simdi El muminun 8 ve el mearic 32 de soylenildigi emanete ve ahdina sadiq olanlar kimler? elbette kalu bela gununde Allaha ahd vermish insanlarki emanetleri Allaha geri qaytarirlar. yani emanet olan ruhu,
Rad 21 de de Allahin ona ulashtirilmasini emr etdiyi shey ruh oldugu ashkar olmuyormu? Kalu bela gununde ise insan sagliginda Ruhunu, nefsini, vechini (fizik vucudunu) Allaha geri dondurmeye Allaha ulashdirmaya dair bi adh vermiyormu? peki shimdi muselmanam soyleyen yani ben teslim olanlardanim deyen bir kishi bunlari etmeli degilmi?Ruhu, nefsi, fizik vucudu,iradeni ALlaha teslim etmek lazimmidir acaba yoksa yok?
ve NIsa 58-de baktigimiz an ---Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir.
Emanetleri sahibine teslim etmemizi istiyor. emanetleri sahiblerine demiyor Allah diyorki emanetleri sahibine yani Allaha teslim edin.
siz Ruhunuzu,nefsinizi, fizik vucudunuzu, iradenizi Allaha teslim etdinizmi? eger boyledirse cox sevinirim. hoshca kalin Azerbaycan Mubariz 25 yash

Ali Rıza Borazan dedi ki...

mubariz azer kardesim. oncelikle Allahin insanlar icin yol gosterici olarak gondermis oldugu kurani olcu alarak ondan ornekler vermeniz beni sevindirdi,selam olsun bu kurani anlayip kendisine yol gosterici klavuz olarak kabul edenlere. Yalniz her edebi sanatin kendisine gore bir anlatim sanati varsa kuranin da kendisine gore bir anlatim sanati vardir, aedebi sanatlarda iki turlu anlatim vardir, mecezi anlatim ve gercek anlatimdir. eger mecazi anlatim olarak kullanilan ifadeleri gercek anlatim gibi kabul edersek gulunc bir snlsm ksrsimiza cikar. Iste kuranda da bunun karsiligi muhkem ve mutesabih ayetler vardir, mutesabih ayetler benzesen bir kac anlama gelebilen ayetler demektir. bu ayetlerin ne anlatmak istedigini kuranda o ayetlerle ilgili derin bir bilgiye ve tefekkure sahip olmaliyiz ki o ayetlerin ne demek iistedigi anlasilabilsin, Siz de taktir edersiniz ki insan temel olarak iki boyuttan olusmaktadir, ruh ve beden can kelimesi de ruh kelimesinden ince bir farkla ayrilmaktadir, bazen halk arasinda ruh kelimesi can kelimesi yerinde kullanimistir neyse o konumuzun disinda olandir ama su bir gercek ki ruhsuz bir beden bir anlam tasimadigi gibi bedensiz ruh da bir anlam tasimaz, tipki kuru bir agac ne meyve verir ne de buyur. cansiz ruhsuz beden de aynen oyledir. Kuranda 7/172 ayette insanlar yaratilirken allahi rab edecek sekilde dizayn edilmistir. insanlar disindaki varliklardan insani farkli kilan onda iblis olgusudur. eger insan kotuluklere meyletme ve kotulukleri yapma egilimi olmamis olsaydi insanlar da gunah islemezler ve imtihana da tabi tutulmazlardi iste insani insan yapan akli takvasi ve fiskidir, insanlar bununla dunya uzerinde denenmektedirler. allaha ulasmak demek fiskin iblisin kotulugu teklif sunma durtusunden arinarak bedenle ruhun birlikte yurudugu kulluk yolculugunda takva dogrultusunda yol almakla olur "sizin kestiginiz kurbanlar allaha uasmaz ancak allaha takvalariniz ulasir2 ayeti bunu anlatmaktadir. emenet muttaki yolda dunyada yol alma sorumlulugu allahin sana verdigi bu cani allah yolunun disina saptirmamaktir. sana bitkiler; veya hayvanlar veye daglar taslar cehenneme gidecek derseler kabul edermisin? elbette kabul etmezsin ama insanlardan kotuluk yapanlar inkar edenler inkari yayginlastiranlar gunahi kendisini kusatanlar cehenneme gideceklerdir desen kabul edersin insanin emanetio kabul etmesi bu sorumlulugun insanda olmasidir. ozur. diliyorum bilgisayar bazi harflere duyarli olmadigindan bazi har hatalari olustu. daha cok anlatilacaklar var da bunu vort sayfasinda genis olarak aciklamak lazimdir selam ve du aile

Ali Rıza Borazan dedi ki...

mubariz azer kardesim. oncelikle Allahin insanlar icin yol gosterici olarak gondermis oldugu kurani olcu alarak ondan ornekler vermeniz beni sevindirdi,selam olsun bu kurani anlayip kendisine yol gosterici klavuz olarak kabul edenlere. Yalniz her edebi sanatin kendisine gore bir anlatim sanati varsa kuranin da kendisine gore bir anlatim sanati vardir, aedebi sanatlarda iki turlu anlatim vardir, mecezi anlatim ve gercek anlatimdir. eger mecazi anlatim olarak kullanilan ifadeleri gercek anlatim gibi kabul edersek gulunc bir snlsm ksrsimiza cikar. Iste kuranda da bunun karsiligi muhkem ve mutesabih ayetler vardir, mutesabih ayetler benzesen bir kac anlama gelebilen ayetler demektir. bu ayetlerin ne anlatmak istedigini kuranda o ayetlerle ilgili derin bir bilgiye ve tefekkure sahip olmaliyiz ki o ayetlerin ne demek iistedigi anlasilabilsin, Siz de taktir edersiniz ki insan temel olarak iki boyuttan olusmaktadir, ruh ve beden can kelimesi de ruh kelimesinden ince bir farkla ayrilmaktadir, bazen halk arasinda ruh kelimesi can kelimesi yerinde kullanimistir neyse o konumuzun disinda olandir ama su bir gercek ki ruhsuz bir beden bir anlam tasimadigi gibi bedensiz ruh da bir anlam tasimaz, tipki kuru bir agac ne meyve verir ne de buyur. cansiz ruhsuz beden de aynen oyledir. Kuranda 7/172 ayette insanlar yaratilirken allahi rab edecek sekilde dizayn edilmistir. insanlar disindaki varliklardan insani farkli kilan onda iblis olgusudur. eger insan kotuluklere meyletme ve kotulukleri yapma egilimi olmamis olsaydi insanlar da gunah islemezler ve imtihana da tabi tutulmazlardi iste insani insan yapan akli takvasi ve fiskidir, insanlar bununla dunya uzerinde denenmektedirler. allaha ulasmak demek fiskin iblisin kotulugu teklif sunma durtusunden arinarak bedenle ruhun birlikte yurudugu kulluk yolculugunda takva dogrultusunda yol almakla olur "sizin kestiginiz kurbanlar allaha uasmaz ancak allaha takvalariniz ulasir2 ayeti bunu anlatmaktadir. emenet muttaki yolda dunyada yol alma sorumlulugu allahin sana verdigi bu cani allah yolunun disina saptirmamaktir. sana bitkiler; veya hayvanlar veye daglar taslar cehenneme gidecek derseler kabul edermisin? elbette kabul etmezsin ama insanlardan kotuluk yapanlar inkar edenler inkari yayginlastiranlar gunahi kendisini kusatanlar cehenneme gideceklerdir desen kabul edersin insanin emanetio kabul etmesi bu sorumlulugun insanda olmasidir. ozur. diliyorum bilgisayar bazi harflere duyarli olmadigindan bazi har hatalari olustu. daha cok anlatilacaklar var da bunu vort sayfasinda genis olarak aciklamak lazimdir selam ve du aile