1 Nisan 2009 Çarşamba

DİN BİLİM IŞIĞINDA YARATILIŞ TEORİSİ



RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!

Öncelikle Ali Kırca beye, böyle seviyeli bir tartışma düzenleyerek değişik inanç guruplarını bir araya getirip objektif olarak yönetmesinden dolayı kutluyorum. Orada iki ilahiyatçı ve bir de bilim adamı sıfatıyla çıkan, Abdul Aziz Bayındır’a, Mehmet bayraktar Hocaya, ve Celal Şengör Hocaya, Bazı katılmadığım yönleri olsa'da. böyle seviyeli bir tartışmanın müsebbibi oldukları için hepsini kutluyor ve tebrik ediyorum.

Kuran: İnsanların sahip olanlarına veya kabullenenlere dünya hayatında nerede nasıl davranacaklarının Allah tarafından çizilmiş bir hayat projesinin adıdır. Ne yazık ki.Kuran yakın zamana kadar. duvarlarda asılı süs olarak kullanılan veya ölülerin arkasından müzik olarak okunan bir kitap halinde, terk edilmiş olduğu için, din olarak onun yerini Orijinal ortada bulunmayan Musevi ve İsa dininin uydurma olarak anlatılan uzantısından başkası kalmamıştır.

Kuran Allah'ın yarattığı kainatın konuşan dilidir. onu anlayabilenler için Maalesef Kuran'ın insanlar tarafından anlamak için masaya yatırılmaması ve gündemden uzak kalması veya gecikmesi , keşfedilmesi gereken değerlerin de gecikmesine yol açmıştır.İşte Otuz Yıla yakın bir zamandır acizane olarak ön yargısız Kuran'ı anlama konusunda çalışmaktayım. 

Üzülerek söylüyorum. Bu gün Kuran konusunda. Diyanet ve ilahiyat fakültelerinde okutulan ve din olarak sunulan islam. Zamanımızdan bin üç yüz sene önceki mezhepler dönemindeki anlatılan dinin bir taklidi ve tekrarıdır. O günü bu güne taşımanın ilim olduğunu sanmışlardır. Ama Kuran anlaşılmak için uğraşılmış olsaydı. bu gün dünya daha çok şeylerin keşiflerine tanık olacaktı.

Şimdi Kuran'da geçen Kainatın yaratılışı ile ilgili bazı bilgileri aktarmaya çalışalım.

41/9- De ki: “Gerçekten siz mi yeri iki günde yaratanı inkar ediyor ve O’na birtakım eşler kılıyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir.”

41/10- Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti.

41/11- Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: “İsteyerek veya istemeyerek gelin.” İkisi de: “İsteyerek (İtaat ederek) geldik” dediler.

41/12- Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)’ın takdiridir.

Bu ayetlere göre kainatın altı aşamalı bir evreden geçtiği bu evrelerin her birine bir gün dediği görülmektedir. Yani insan oğlu yaratılmadan önce insan oğlunun yaşayabilecek bir ortamın oluşabilmesi için bazı ilim adamlarının tahminine göre on beş milyar yıl geçtiği söylenmektedir. 

Ama Şu Bir gerçek ki çok uzun zaman geçmiştir. işte bunu Kuran şöyle anlatmaktadır.

76/1- Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip-geçti.

işte her şeyin yaratılmasıyla beraber insan oğlu ile kainattaki varlıkları lisanı haliyle konuşturarak onlar hakkında bize en doğru bilgiyi vermektedir.

11/7- O’nun arşı su üzerinde iken amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Andolsun onlara: “Gerçekten siz, ölümden sonra yine diriltileceksiniz” dersen, inkar edenler mutlaka: “Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir” derler.

Her şey yaratılmış ve hangi insanın daha güzel bir amel işleyeceğini denemek için ölüm ve hayat yaratılmaktadır. Burada Kuran'ın dışında yol arayanların tespit edemedikleri ve daha bu bilgiye ulaşamadıkları bir olağan üstü bir haberden bahsedeceğim.

Kuran Kainattaki varlıkları temel olarak iki kısma ayırmaktadır. Birisi secde eden varlıklar bunların adı melek olarak anlatılıyor. diğeri ise secde edilen varlıklar yani halife olan adem oğlu şemsiyesi altındaki insanoğludur. bakınız bunları lisanı haliyle konuşturarak nasıl izah ediyor.

2/28- Nasıl oluyor da Allah'ı inkar ediyorsunuz? Oysa ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O’na döndürüleceksiniz.

2/29- Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O’dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O’dur. Ve O, herşeyi bilendir.

2/30- Hani Rabbin meleklere: “Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti. Onlar da: “Biz Seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler. (Allah:) “Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim” dedi.

2/31- Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: “Eğer doğru sözlüyseniz, bunları Bana isimleriyle haber verin” dedi.

2/32- Dediler ki: “Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.”

2/33- (Allah:) “Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver” dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki: “Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten Ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da Ben bilirim.”

2/34- Ve meleklere: “Ademe secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.

buraya kadar ayetlerde geçen iki varlıktan söz etmektedir.birisi halife olan adem oğlu ona akıl ve kainatın sırrını gün yüzüne çıkarabilecek kabiliyet verdiğini izah ederken bu secde edilmesi gereken varlıktır. yani emir vermekte olan varlık anlamında kullanılan. Halife adem insandır. diğeri de secde eden varlık olarak melekler zikredilmektedir.

işte meleklerin özelliğini kuran lisanı haliyle konuşturarak. kainatta yaratılan insanın dışındaki varlıklarda bu haslet vardır. yani bir domates fidesine domates yapacak bilgiyi Allah kodlamış ve bir domates yapıyor. bakınız meleğin secde etmesi kendisindeki bilgileri insan oğlu istediği zaman. sunması anlamındadır. 

Bütün dünyadaki insanlar bir araya gelseler bir domates fidanının yaptığı domatesi yapamazlar. İşte kainatta yaratılan her varlık kendilerine ait birer bilgi küpüdürler ama, onları insanlardan farkları başkalarına ait bilgileri bilemezler sadece kendilerine kodlanan veya yüklenen bilgileri bilirler. Aslında ilahiyatçıların bazılarına bakıyorum. bir konu ile bilgileri güzel güzel ilimlerle buluşturarak açıklamışlar ama. bazı konularda. tamamen olayları çarpıtarak ilimlerle veya ilim adamlarıyla çatışmaya girmektedirler.

İlimle din. akıl pratik çatışmayan çelişmeyen kucakla şandır. Şimdi, Oradaki tartışılan anlatan konulardan bazılarını buraya aktarmaya çalışalım. Abdül Aziz Hocam orada tıp ilmiyle kucaklaşan bir anne rahmindeki çocuğun gelişmesinden bahsederken güzel bir örnek verdi.

22/5- Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. 

Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.

23/12- Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.

23/13- Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

23/14- Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak’ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir.

23/15- Sonra bunun ardından siz gerçekten ölecek olanlarsınız.

23/16- Sonra siz gerçekten kıyamet günü diriltileceksiniz.

Bakınız zamanımızdan bin beş yüz yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen tıp ilminin kuranda geçtiği şekilde çocuğun oluşumundan bahsetmesi Allah'ın bir mucizesi değil de nedir.? Bu Konuda Abdül Aziz Hocamı tebrik ediyor ve tam puan veriyorum. Ama. tuttu Belkıs'ın sarayı hakkında ki söylediklerinde de pot kırdı. kanaatindeyim. ayetleri alalım bir bakalım.

27/38- (Elçinin gitmesinden sonra Süleyman:) “Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (Müslüman)lar olarak gelmeden önce, sizden kim onun tahtını bana getirebilir?” dedi.

27/39- Cinlerden ifrit: “Sen daha makamından kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim.” dedi.

27/40- Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: “Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim.” Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: “Bu Rabbimin fazlındandır, O’na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır.

27/41- Dedi ki: “Onun tahtını değişikliğe uğratın, bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak?

27/42- Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: “Senin tahtın böyle mi?” denildi. Dedi ki: “Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz Müslüman olmuştuk.

Bu Ayetlerin kastettiği manaları anlaya bilmek için Kuran'daki anlatım sanatını yakalamak gerekmektedir. Aslında Kuran'da geçen ayetlerin ne söylediğine değil, ne söylemek ve ne anlatmak istediğine bakmak gerekmektedir. Süleyman peygamber zamanındaki teknolojinin bu günkü teknolojiden üstündü demek bence bayındır hocanın yanılgısı diyorum. Orada af edilmez bir gaf yapmıştır. Peygamberlerdeki mucizeler kendisinin de taktir ettiği gibi teknoloji mucizesi değil bilgi vahiy mucizesidir. 

Vahiyler de geçmişe ana. ve geleceğe ait bilgileri gayıp haberleri olarak var ama. asla günün teknolojisinden teknolojik mucizeler asla yoktur. Bakınız. Allah evrene bir yasa koymuştur. bu yasa kendi yaratılış seyri içerisinde seyreder durur peygamberler de bu yasaların içerisinde yaşadıkları sürece yasalardan nasiplerini alırlar. deniz yüzmek bilmeyen, bir peygamber olsa da boğar firavun olsa da boğar. Ateş içerisinde insanı yakacak düzeye ulaşırsa hazreti İbrahim olsa da yakar. 

Nemrut olsa da yakar, seyrini değiştirmez. Veya Allah insanları evrene koyduğu yasaya göre bir erkek ve bir dişiden meydana geliyorsa. bu yasayı Meryem'e veya İsa peygambere gelince değiştirmez. veya canlılar doğup büyüyüp ölüyorsa.. İsa peygamber gelince hatırlayanlarınız inandığı gibi Allah onu öldürmeyip sağ yanına koymaz. ölen insana dünya hayatına geri gelmesi yoktur 21/95 

İşte din adamlarının bu yanlış algılama ve kuranı yanlış yorumlama nedeniyle böyle uygunsuz çatışmalara girilmektedir. Ben Şuna İnanıyorum ki Aslında kuran Kuran'ın anlattığı gibi anlaşılabilse, ön yargısız ve kalpleri maraz olmayanların dışındaki bütün insanların inanacaklarına inanıyorum. çünkü kuranın anlattıkları içlerinde gizli bir cevher olarak beklemektedir. 

Bazı büyük yanlışlardan dönen insanları dinlerini değiştirerek Müslüman olmalarının nedeni budur. Orada celal Şengör hocanın ilim adına konuştuklarına ben şahsen inanmıyorum diyor ki bu kainat tesadüfen kendi kendisine var oldu diyor. buna kesinlikle okuduklarıyla bağdaştıramadığını kendisi de bilmektedir. 

Ama inancını öyle yada böyle medeni cesaretini ortaya koyarak söylemesi takdire şayandır. Onun söylediğine göre bir rüzgar geldi demirleri bakırları alüminyumları kabloları topladı kendi kendisine bir televizyon oluverdi. veya bir adam oluverdi. hocam lütfen bir insanın meydana gelişindeki seyri lütfen bir incele deli bir erkekle deli bir kadın birleştikleri zaman. akıllı tasarımcı bir insan oluşmaktadır. bu söylediklerin doğru değildir. 

Ama evrim konusundaki görüşlerinin bazılarının bazılarına kurana ters olmadığını Mehmet bayraktar hocayla paylaşıyorum mesela ayetlerden örnekler verdi. Kainatın altı günde yani altı ana çatı olarak aşamadan meydana geldiği bir gerçektir.

10/-2 İçlerinden bir adama: “İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri Katın'da ‘gerçek bir makam’ olduğunu müjde ver” diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkar edenler: 

Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür” dediler. İşte bu altı aşama değişik evrelerden evrimlerden geçmesi bir gerçektir ilimlerle kurandaki ayetler kesinlikle çelişmez. ama ilim diye ispatlanmamış teori veya hipotezleri ortaya koyarak insanlara yutturulmaya çalışılması büyük bir skandal olarak nitelendirilmelidir. 

Aktarmış olduğum ayetlerde gerek kainatın gerekse kainat içerisindeki varlıklarda insanların müdahale veya evrendeki varlıkların biri birlerine yapmış oldukları iletişim sonucunda değişiklikler evrimler oluşmuştur. Ama Kainat içerisinde yaratılıp Allah'ın bir sünnet koymasından sonra türlerin biri birleri arasında değişiklikler olmuştur. Ama türlerden türlere yine onları o konunun ilim adamlarına bırakıyorum. Geçiş olmadığı kanaatindeyim. 

Bebeğin anne karnına gelinceye kadar geçirilen evreler veya anne karnındaki aşamalar ve anne karnından sonra değişik bir yaratılışla yaratılması bir yaratılışla geçirilen evrimdir.peki soruyorum insanların maymunlardan türeyerek evrimleşti diyenlere peki insanlar bu evrimleşme devam ederlerse ne olacak? İnsanlardan başka insanların yerini tutabilecek bir varlık yoktur. 

Hadi hodri meydan diyorum insanların evrimleşme sonucu maymunlardan meydana geldiğini ilan edenler insanların evrimleşme sonucunda ne olarak türeyeceklerinin bilgisini versinler asla böyle bir şey yoktur. ancak kainatı yaratan Allah'ın söylediği gibi yeni bir yaratılışla yaratılıncaya kadar insanlar dünya hayatında halifeliğini sürdüreceklerdir. 

Her peygamber veya değişik ilim adamları annelerinin karınlarından doğarken peygamber veya ilim adamları olarak doğmazlar. onlar bir olgunlaşmaya doğru giden bir süreç içerisinde olmaktadırlar. ve bu kainatın tekrar yok oluşu ve yeniden değişik bir yaratılış biçimiyle de yine değişim oluşmaktadır. Hepinize saygı selam ve sevgilerimi sunarım.

Doğrularım Allah'a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMMUR

Hiç yorum yok: