23 Eylül 2008 Salı

PEYGAMBERLERE VAHİY NASIL GELİR



RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!

Vahiy Kainattaki bütün varlıklara gelir, Dağa arıya kafire iman edenlere,peygamberlere hep vahiy gelir. Yalnız İnsanlara gelen vahiylerle insanların dışındaki varlıklara gelen vahiyler farklı farklıdır. Yine insanlar içerisinden inananlarla inanmayanlara vahiy farklı geldiği gibi peygamberlere gelen vahiyler de farklıdır.

İnsanlara gelen vahiler, Üç Guruba ayrılır.

1- Peygamberlere gelen vahiyler,

2- Peygamberlere iman edenlere, gelen vahiyler

3- İnkar edenlere gelen vahiyler

42/51- Kendisiyle Allah'ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahiy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine vahiy etmesi (durumu) başka. Gerçekten O, Yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

Peygamberlere gelen vahiyler: Allah. Direk vahiyle aracısız konuşurlar.Burada insanların çoğunluğunun anlayamayacağı bir Mucize gerçekleşir. O Peygamberlere gelen vahiylerde bir yanlışlık olmaz. Peygamberler yanlış bir davranışta bulundukları zaman düzeltilirler.Peygamberlere gönderilmiş olan, o kitaplarda bir yanlışlık olmaz, Kovulmuş şeytan, kitaplara asla yanlış bir şey katamamıştır.

112- Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak.

Ama Allah’ın Göndermiş olduğu O Kuran'a Asla o kovulmuş Şeytan Musallat Olamamıştır.Peygamberler Yanıldıkları zaman düzeltilmişlerdir,Hz. Musa Peygamberin kızıp levhaları atması Yunus Peygamberin yapmış olduğu yanlışlardan dolayı kınanması Son Peygamberin Hanımlarının hatırı için helal olanı haramlaştırması, Ümmü Mektum kıssası, VS. Hep Bunlar peygamberlerin yanılıp da Allah'ın düzelttiği olaylardır. Bu Olaylar Allah’ın Gönderdiği, İnsanların yol gösterici olarak kabullendikleri kitaplarda düzeltilmiş olarak Görülmektedir.

53/2- Sahibiniz (arkadaşınız olan peygamber) sapmadı ve azmadı.

53/3- O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz.

53/4- O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.

İkinci olarak Allah’ın Konuştuğu insan tipleri : Allah'tan gelen peygamberleri kabul edip onun getirdiklerini okuyanlar ve yaşayanlardır. Bu da Son Peygamberle beraber gelen Kuran’ı Okuyanlar ve kabullenenler Hep Allah ile konuşuyor ve onlara vahiy geliyor demektir.

Üçüncü Tip Allah’ ın vahiyle Konuştukları. Allah tan bir peygamber ve bir kitap geldiğini kabul etmeyen İnsan tipleridir ki, Bunlarla perde arkasından konuşur. Mesela Kuran'da hiçbir ayette Allah Ey Kafirler diye hitap etmemiştir: Aracı olarak Peygamberleri koyarak, De Ki: ey Kafirler diye hitap etmiştir. Diğer Taraftan Allah Onlar eşyanın esrarını çözmek için uğraştıkları zaman, onların yapmış oldukları İcatlar bilinmeyenleri insanların önlerine bilinir olarak çıkarmaları onların perde arkasından Allah ile konuşmaları oluyor.

Görülüğü Gibi Allah’ın Kainattaki Varlıkların Hepsiyle diyalog halindedir Hepsiyle konuşma şekilleri farklı farklıdır Ama Allah Kendisiyle Perde arkasından veya elçi aracılığı ile konuştuğu Halde Peygamberlere gelen vahiler gibi vahiyler geldiği gibi, Bende Allah ile konuşurum veya bana da vahiy Gelir diye söylerse Bu Kelimeleri yerinden oynatarak fesat çıkarıyor demektir.

6/93- Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken “Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen.

İnsanlara Daha önce de bahsettiğim gibi Hem İblisten bir ses gelir. hem de takvadan bir ses gelir. Bu Gelen sesleri insan. Nereden geldiğini bir ölçü ile tartmadan Ayırt edemez Firavuna İçerisindeki bir ses sen rabsın diyor. o da ben sizin rabbınızım diyor bu da onu helake sürüklüyor. İşte insana böyle bir ses geldiği zaman Doğru ile yanlışı, Hak ile batılı biri birinden ayırt eden Furkan'a Kuran'a sığınarak o ölçeği onda arayarak Doğruyu bulması gerekmektedir.

41/36- Şayet sana şeytandan bir kışkırtma gelecek olursa, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.

Yılarca Kuran'daki ayetlerin ne anlama geldiği, Cebirin ve geometrinin problemleri gibi uzun çalışma ve çaba sonucunda çözülmek için, gayret gösterilmedikçe, Çözülemez. Her şeyin bir uzmanlık alanı olduğu gibi, Kuran’ı Anlamak için de uzmanlık gerektiriyor. Kâinatta genellemesini bile sayamadığımız hayvan çeşitleri vardır. Bu Hayvanların Hepsinin bir organizmaları vardır. Bu Hayvanlar Hakkında Bilgi edinebilmek için,Onlarla uzun uzun ilgilenmek gerekiyor.  

Gerekmesi gerekir ki, bir uzmanlık alanı oluşabilsin. Kur’an buna zikir ehli diyor. Zikir Ehli O Konunun uzmanı bileni demektir, Zikir Ehli olanlar bu bilgileri hep miras yoluyla öğrenmiyorlar, Miras yoluyla öğrenmiş oldukları bilgilerin üzerine yeni bir şeyler ekleyip bularak yeni yeni bilgilere ulaşıyorlar. İşte Bu Zikir Ehilleri Peygamberlerin bilmediği konularda yardım alacağı kaynaklardır.

3/159- Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.”

Bütün İnsanlar Allah’ın Yarattığı Kainatın esrarını çözmekle yükümlüdürler. Her insanın ilgi alanı farklıdır. Peygamberler peygamber ise Allah’ın Bildirmediği konularda Bilgi verecek değildir. Onlar, Kendilerine göre farklı alanlara yönelerek O sahalarda ilim yapmış, Diğer ilgi alanları farklı olan kişilerin danışma merkezidir. Peygamberler Kendi ilgi alanının dışındaki bilgileri Uzmanlık alanını oluşturan bölümlerin  zikir ehli olanlardan bilgi toplayarak, Toplumları o günkü şartlar içerisinde konunun uzmanlarıyla en güzel şekilde istişare ederek yönetmişlerdir.

Fatih’in Bir Macar ustasına top döktürmesi, Süleyman peygamberin yabancı olan değişik konularda uzman olan cinleri (yabancı insanlar) ı Çalıştırarak güçlü bir ordu kurması gibi.

Eğer Bu Kainatın Yaratıcısı Allah İse Ki Allahtır, Eğer Bu Dinin Doğrusu Allah'tan ise Ki Allah tandır. Eğer Allah’ın Gönderdiği dinin aslı Kuran'da ise Ki Kuran'dadır Eğer Allah’ın Tarif ettiği peygamberler. Kuran'daki gibiyse Ki, Kuran'daki gibidir.  

Kuran'ın hiç bir yerinde Allah peygamberlere  vahiyleri cebrail ile gönderdiği ile ilgili bir ayet yoktur. Kuran'da cibril  üç ayette geçer. Cibril vahiy getiren götüren melek değil, Cibril Allah'ın nebiler ile konuşma olgusunun adıdır.

2/97- De ki: "Cibril'e kim düşman ise, (bilsin ki) gerçekten onu (Kitabı), Allah'ın izniyle kendinden öncekileri doğrulayıcı ve mü'minler için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O’dur.

2/98- Her kim Allah'a, meleklerine, elçilerine, Cibril'e ve Mikail'e düşman ise, artık şüphesiz Allah da kafirlerin düşmanıdır."

Cibrile düşmanlık, Allah'ın peygamberlere vahiy gönderme olgusuna düşmanlık demektir. Kafir olanların inkar ettikleri bu değil miydi?  Allah peygamber kitap göndermez dolayısı İle ahiret alemini de inkar edişleri ile  dünya hayatında, Allah Onların gözlerini kör kulaklarını sağır kalplerini de mühürleyerek dünya hayatında  düşmanlığını böyle göstermiştir.

Öyleyse cibril vahiy getirip götüren meleğin adı değil , Allah'ın bizzat nebilere vahyetme olgusunun adıdır. Bir başka ifadeyle Allah'ın peygamberlerle direk olarak konuşma olayının adıdır. Şimdi Kuran'dan bununla ilgili konu ve ayetlerden örnekler vermeye çalışalım.

81/19- Kuşkusuz o Kur'an, değerli bir elçinin sözüdür.

81/20- O elçi güçlüdür, Arş'ın sahibinin yanında çok itibarlıdır.

81/21- Orada ona itaat edilir, güvenilir.

81/22- Arkadaşınızı cin çarpmış değildir.


53/2- Sahibiniz (arkadaşınız olan peygamber) sapmadı ve azmadı.

53/3- O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz.

53/4- O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.

53/5- Ona (bu Kur'an'ı) üstün (oldukça çetin) bir güç sahibi  öğretmiştir.

Kuran'nın üç yerinde cibril ifadesi geçmektedir. bakara,97,98, Tahrim suresi 4.cü ayette onun dışında cebraiil veya cibril diye tercümeler  yanlış meallendirilmiştir.

Kuran; 69/41-O, bir şairin sözü değildir. Ne az inanıyorsunuz?

69/42-Bir kahinin de sözü değildir. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz?

Kuran burada şairin sözü değildir derken şairliğin kötü olduğu anlamında değil, Nebilere gelen vahiyler şairlere gelen ilhamdan, bir başka deyişle vahiyden farklı olduğunu vurgulamak istemiştir.

Kahinin sözü de değil derken Kahinler gelecekten işkembeden atarak insanları kandırırlar. Oysa peygamberler gelecekle ilgili bilgileri Allah'tan almaktadır. nitekim kuran şöyle demektedir.

81/24-O, gayb (haberlerin)e karşı (söylediklerinden dolayı) suçlanamaz (ya da cimrilikte bulunup kıskançlık yapmaz.)
  
Meallerde genelde mütercimler anladıkları din anlayışını parantez içerisinde de olsa  tercümelere yansıtmışlardır.

Peygamberler iki gayıp haberiyle toplumun karşına çıkmaktadırlar.

1- İnsan kültürü geliştikçe çözülebilecek gayıp haberleri ki. Bu gayıp haberleri dünya hayatında insanlar tarafından keşfedilebilecek olan haberlerdir.

2- İnsan kültürü ne kadar gelişse de çözülemeyecek olan gayp haberidir ki, Bu da ahiret alemi ile ilgili haberdir. Bu dünya hayatında sadece bir imandır. İspatını Allah ahiret hayatında yapacaktır.

50/20- Sur'a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür.

50/21- (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir.

59/22- "Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir."

Demek ki, Peygamber veya peygamberlere gelen vahiyler şairlere mucitler gelen ilhamlar gibi değil, Onlara gelen vahiyler Şeytan katması olmayan yerleri ve gökleri yaratan Allah tarafından bizzat vahyedilen yalan dolan karışmamış olan bilgiler ayetlerdir.

22/52- Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra Kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, Allah Peygamberleri farklı bir konuma koyarak diğer insanlardan ayırmıştır. Onlar ne bir şair ne bir mucit ne de bir kahindir. Onlar Allah'ın nebileri ve resulleridir. Onların gelecekle ilgili söyledikleri bilgiler mutlaka ama mutlaka gerçekleşecektir.

Doğrularım Allah'a  Yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN

MERSİN- ANAMUR















2 yorum:

Adsız dedi ki...

beribattttt

Ali Rıza Borazan dedi ki...

teşekkür neden berbat kardeş okuduğuz, için teşekkür ederim de keşke sebeplerini yazsaydınız da sizden berbat olmayanı öğrenseydik.