RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!
SÜNNET: Gerek Evrende Allah’ın koyduğu değişmez kuralları ile, gerekse insanların ve toplumların yaptıkları davranışlar sonucunda tekrarlana gelen Allah’ın değişmez kurallarıdır.
SÜNNET: Gerek Evrende Allah’ın koyduğu değişmez kuralları ile, gerekse insanların ve toplumların yaptıkları davranışlar sonucunda tekrarlana gelen Allah’ın değişmez kurallarıdır.
Bu
tanıma göre sünnet iki kısma ayrılmaktadır.
1-
EVRENDEKİ ALLAHIN DEĞİŞMEZ SÜNNETİ,
2-
SOSYAL TOPLUMLARDA OLUŞAN DEĞİŞMEZ
SÜNNTİ
=========================================================
1-EVRENDEKİ
ALLAH’IN DEĞİŞMEZ SÜNNETİ:
7/185- Onlar, göklerin ve yerin 'bağımlı
olduğu egemenliğe ve sünnete’ (melekût) Allah'ın yarattığı şeylere ve ihtimal
(verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık
hangi söze inanacaklar?
Allah
Kainatta yaratmış olduğu her şeyi
mutlaka bir sebep ve sonuç ilişkilerine göre yaratmıştır. Yağmur yağacağı zaman
mutlaka bulutların oluşması, ve bunların olgunlaşması sonucunda yağması,
güneşin doğudan doğup batıdan batması, gecenin arkasından gündüzün meydana
gelmesi, Ateşin yakma görevinin hiç değişmemesi denizde yüzme bilmeyenin
boğulması daha bir çok genellemesini
bile saymakta güçlük çektiğimiz Allahın evrensel yasalardaki değişmez sünneti
tekrarlanarak değişmeden olarak gelen sünnetleridir.
67/3- O, biri diğeriyle 'tam bir uyum’ (mutabakat)
içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir
'çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir;
herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun?
67/4- Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz
(uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.
İşte Allahın
evrende yarattığı bütün şeylerde çarpıklık uygunsuzluk ve hiçbir çelişki
yoktur.
2-
SOSYAL TOPLUMLARDA OLUŞAN DEĞİŞMEZ SÜNNETİ.
35/43- (Hem de) Yeryüzünde büyüklük
taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi
sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden
başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir
değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de
bulamazsın.
Kuran’da
sünnet kelimesi on iki yerde geçmektedir. Ama bir ayet dışında, on bir ayette,
insanların davranışları sonucunda oluşan değişmeyen sünnetlerinden bahsetmiştir. Bu ayetleri incelediğimiz zaman
gerek peygamberlerin gerekse toplumların başlarına gelen değişmez sünnetlerden
söz etmektedir.
Peygamberler
toplumlara geldikleri zaman ilk önce karşı çıkanlar onları yalanlayanlar
toplumun önde gelenlerinden olmuştur. Veya toplumlar içerisinde
toplumlarda münafıklık yapanların başlarına gelen değişmeyen
sünnetlerden bahsederken şöyle buyrulmaktadır.
33/60- Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde hastalık
bulunanlar ve şehirde kışkırtıcılık yapan (yalan haber yayan)lar (bu tutumlarına)
bir son vermeyecek olurlarsa, gerçekten seni onlara saldırtırız, sonra orada
seninle pek az (bir süre) komşu kalabilirler.
33/61- Lanete uğratılmışlar olarak; nerede ele
geçirilseler yakalanırlar ve öldürüldükçe (sürekli) öldürülürler.
33/62- (Bu,) Daha önceden gelip-geçenler hakkında
(uygulanan) Allah'ın sünnetidir. Allah'ın sünnetinde kesin olarak bir
değişiklik bulamazsın.
Fetih suresinde
Allah’ın kafirlerin değişmeyen sünnetlerinden bahsederken şöyle
anlatılmaktadır.
48/22- Kafir olanlar, sizinle savaşmış olsalardı,
arkalarını dönüp kaçarlardı; sonra, ne bir veli (koruyucu dost), ne bir
yardımcı bulamazlardı.
48/23- (Bu,) Allah'ın öteden beri sürüp giden
sünnetidir. Sen Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın.
48/24- Onlara karşı size zafer verdikten sonra,
Mekke'nin göbeğinde ellerini sizden ve sizin de ellerinizi onlardan çeken
O'dur. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
Toplumsal
sünnetlerden biraz bahsedecek olursak,
İnsanlar kendi ellerinin yaptıkları sonucunda suç işledikleri zaman,
işlemeye devam ettikçe suç işleme mekanizmasının daha da işlerlik hale
gelmesiyle geriye dönüşü mümkün olmayan bir yola girmesi ve arkasından onlara
cehennemin hak olması Allah’ın değişmez sünnetlerinden olduğundandır.
Kuran’da kıssaları anlatılan Nuh ad, semud Musa, daha bir çok helak edilen kavimler bu kategoriye girmektedir. Onların helakleri dünya hayatında tabi afetlerle yeryüzünden silinmeleri değil, Onların gözleri kör kulakları sağır, ve kalpleri mühürlenmiş olarak inkarla hayatlarını tamamlamaları ve cehennemde girecek yerlerini kendileri hazırlamalarıdır.
Kuran’da kıssaları anlatılan Nuh ad, semud Musa, daha bir çok helak edilen kavimler bu kategoriye girmektedir. Onların helakleri dünya hayatında tabi afetlerle yeryüzünden silinmeleri değil, Onların gözleri kör kulakları sağır, ve kalpleri mühürlenmiş olarak inkarla hayatlarını tamamlamaları ve cehennemde girecek yerlerini kendileri hazırlamalarıdır.
Yani Allah yol
seçme özgürlüğü verdiği insanları dünya hayatında kendi istediği istikamette
Allah’ın tanımladığı yolun dışında yol seçerek o yolda yürümesini yolu açılması
ve kendi kendisini cehenneme atması onun helaki olarak tanımlanmıştır.
Sonuç olarak, Sünnet kelimesinin Kuran'daki bulduğu değere baktığımız zaman,
tefsirlerde ve klasik din anlayışlarında anlatılan ve aktarılan peygamberlerin
söyledikleri ve yaptıkları değil, genel bir tanım içerisinde Allah’ın evrende
değişmez yasaları ile toplumlarda insanların hür iradeleri ile kendi yaptıkları
sonucunda başlarına gelen değişmez yasalardır.
Doğrularım Allah'a yanlışlarım ise bana aittir.
ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR
Doğrularım Allah'a yanlışlarım ise bana aittir.
ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder