RAHMAN
VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA
2/196-
Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer
nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban
yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya
başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye
(vermesi gerekir). Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak
isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, haccda üç
gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç
vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram’da olmayanlar içindir. Allah’tan korkun ve
bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır.
Kuran’da geçen bir ayetin ne
demek istediğini doğru olarak anlayabilmek için, o ayetin kendisinden önce ve
kendisinden sonra gelen ayetleri de beraber düşünmek gerekir. Eğer ayetin konu
içerisindeki yeri ve konumu tespit edilemezse ayete başka anlamlar yüklenerek
farklı anlamlara saptırılabilir. Şimdi ayet nasıl bir konu içerisinde
zikredilmektedir onu, tespit etmeye çalışalım.
2/190- Sizinle
savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah
aşırı gidenleri sevmez.
2/191- Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve
sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir.
Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla
savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte
böyledir.
2/192- Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de
son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir.
2/193- (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya kadar
onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı
düşmanlık yoktur.
2/194- Haram ay, haram aya karşılıktır;
hürmetler (de) karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa, onun saldırdığı gibi
siz de ona saldırın. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki Allah, muhakkak ki
korkup-sakınanlarla beraberdir.
2/195- Allah yolunda infak edin ve kendinizi
kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik
edenleri sever.
Konu inkâr edenlerin Müslüman olanlara
saldırma ve savaş söz konusu olduğunda Kâbe’ye umre ve haç etmenin güvenlik
açısından tehlike arz ettiği durumdan bahsedilmektedir. Kuran dikkat ederseniz
Müslüman olanlar için yapılması gereken ibadetlerin zorunlu şartlar altında
bazı engeller çıkması sonucunda Müslüman olanların durumlarına göre bazı fidye
vermeleri sonucunda af kapsamına girdiğini anlatarak inanlar üzerindeki ağır
yükü hafifletmektedir. Şimdi Sayılı günlerdeki orucun on gün olarak
anlayanların yanıldıkları konu ile ilgili ayeti kuran bütünlüğü içerisinde
geçen ayetlerle Bağlantı kurarak ne Kadar bir yanlışa düştüklerini izah etmeye
çalışacağım.
2/183- Ey iman edenler, sizden öncekilere
yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.
2/184- (Oruç) Sayılı günlerdir. Artık sizden
kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde
(tutsun). Zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye
(vardır). Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç
tutmanız, -eğer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.
Oruç her Müslüman’ım diyenlerin sağlık durumu
yerinde ve oruç tutmaya mazeret teşkil etmeyenlerin her ramazan ayında bir ay
oruç tutmakla yükümlüdürler. Eğer ayette de belirtildiği gibi geçici mazeret
teşkil edenler, hasta ya da yolculukta olalar için müsait bir zamanda tutamadıkları
günler sayısı kadar, kaza ederek tutmaları gerekir. Eğer sağlık durumları
düzelmeyecek kadar müzminleşmişse bir başka ifadeyle oruç tutmada
zorlanacaklarsa bu durumda tutamadığı orucun fidyesini verecek güçte ise
fidyesini vermesi gerekir. Orucun nasıl tutulacağını Kuran şöyle tarif eder.
2/187- Oruç
gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz,
siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte
olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın
ve Allah’ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik
siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu
tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza)
yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte
Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.
Oruç Kuran’da tarif edildiği gibi, seher
vaktinden geceye kadar yemeden içmeden ve cinsellikten uzaklaşarak ramazan ayı
boyunca sürekli tekrarlanarak bu ibadeti yerine getirmek için, engeli olamayan
her Müslüman için yapılması farz olan bir ibadet şeklidir. Ancak Yapılan bazı
yanlış davranışların sonucunda veya verilmesi gereken fidye bedelini ödeyemeyenlere
kolaylık olması için kefaret olarak oruç tutma alternatifi kullanılmaktadır.
Kazara adam öldürenlere ve ziharda bulunanlara
yaptıkları yanlış davranış olarak, fidye veremeyenlere iki ay oruç kefareti vardır.
4/92- Bir
mü’mine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mü’mini öldürmesi yakışmaz. Kim
bir mü’mini ‘hata sonucu’ öldürürse, mü’min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması
ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka
olarak bağışlamaları başka. Eğer o, mü’min olduğu halde size düşman olan bir
topluluktan ise, bu durumda mü’min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir.
Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda
ailesine bir diyet ödemek ve bir mü’min köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir.
(Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak
iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah’tan bir tevbedir. Allah bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir.
58/3- Kadınlarına
“zıhar”da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle
temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size
bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır.
58/4- Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için
de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir);
buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah’a ve
O’nun Resûlü’ne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır.
Kafirler içinse acı bir azap vardır.
Bu ayetler ışığı altında bizim asıl konumuzu
ilgilendiren “on gün” orucu ne içinmiş onu tahlil etmeye çalışalım.
2/196-
Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer
nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban
yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından
şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi
gerekir). Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene,
kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, haccda üç gün,
döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır.
Bu, ailesi Mescid-i Haram’da olmayanlar içindir. Allah’tan korkun ve bilin ki
Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır.
1- Haccı ve
umreyi Allah için tamamlayın.
Önce Hac kelimesinin ne
anlama geldiğini anlamaya çalışalım. Hac için Kuran’da yaklaşık olarak onun
üzerinde ayet vardır. Kuran bu konuda şöyle der.
3/ 97- Orada apaçık ayetler
(ve) İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse o güvenliktedir. Ona bir yol
bulup güç yetirenlerin Ev’i haccetmesi Allah’ın insanlar üzerindeki hakkıdır.
Kim de inkar ederse, şüphesiz, Allah alemlere karşı muhtaç olmayandır.
Hacca gitmek turistik bir
seyahat etmek değildir. Hac etmek demek Bütün insanlara önder olan bir
peygamberin yaşam biçimini hayat tarzını öğrenerek Dünya hayatında iman eden
bir Müslüman’ın nasıl bir yol yöntem takip edeceğinin ilkelerini öğrenerek
Allah’a nasıl, teslim olunacağının mesajını vermektedir.
2/ 125- Hani Evi (Ka’be’yi)
insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. “İbrahim’in makamını
namaz yeri edinin”, İbrahim ve İsmail’e de, “Evimi, tavaf edenler, itikafa
çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin” diye ahid verdik.
Erkek olsun kadın olsun her
Müslüman için olmazsa olmazlardan olan yol Allah’ın Hazreti İbrahim’in şahsında,
yeşerip şekillenmiş bir yaşam biçimini insanlara örnek olarak Allah bize
göstermiştir.
Babası anası ve kavminin
hepsi genelde müşrik olan bir toplum içerisinden Allah’ın kendi fıtratına
yerleştirmiş olduğu takva sesini ön plana çıkartarak Yerlerin ve göklerin
yaratıcısı Olan Allah’a teslim olmayı başarmış ve Allah da onu dünya hayatında
peygamber olmayı nasip etmiştir.
2/ 150- Her nereden çıkarsan,
yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun
yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı
bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi
tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.
İşte Allah, her türlü İnanç
ve yaşam biçimi farklılığı içerisinde olursanız olun yönünüzü İbrahim’in iman
emiş ve yaşamış olduğu dine çevirin. Sizin için kurtuluş yolu budur. Anlamı
ifade edilmektedir.
Yani her Müslüman’ım
diyenler, malını yakınlarını hatta ve hatta canını riske atarak öyle bir yaşam
şekline kendisini kavuşturması gerekir.
9/ 111- Hiç şüphesiz Allah,
mü’minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve
mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler;
(bu,) Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da O’nun üzerine gerçek olan bir vaaddir.
Allah’tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu
alış-verişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte ‘büyük kurtuluş ve mutluluk’
budur.
Demek ki Hac Allah’ın
insanları dünya hayatından ahiret hayatındaki ebedi mutluluğa giden yolun
şifresi, cevheri, hazinesi orada saklı olan bir makam imiş. Her Müslüman’ım
diyenler oraya gidebilecek ortamı imkânı ve sağlık durumu yerinde ise mutlaka
ama mutlaka gidecektir ve gitmesi gerekir.
2- Eğer
(düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay
gelen kurban(ı gönderin
Şimdi, Hacca, bir başka
ifadeyle Kâbe’ye gidilmesi mümkün olamayan durumları Kuran ayrı ayrı anlatarak
bilgi verilmekte ve yapılması gereken çözüm yollarını sunmaktadır.
3- Kim sizden hasta ise veya
başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye
(vermesi gerekir).
Burada ifade edilen “başından
şikâyet” hac veya umreye engel olan herhangi bir şey varsa yapılması gereken
kuralları Allah sıralamaktadır. Bunlar, ya oruç tutmak, ya sadaka vermek, ya da
kurban kesmektir.
4-Güvenliğe kavuşursanız,
hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek
gerekir).
Hac etmenin en önemli
şartlarından birisi güvenliktir. Bakınız Allah burada bile insan canına ne
kadar önem ve kıymet verdiği anlaşılmaktadır. Eğer sağlık durumunuz yerinde ise
hac eteye gidebilecek mali imkanınız da varsa bir kurban kesmeyi Allah
emretmektedir. O da kolayınıza geleni derken de sizi ekonomik yönden
sarsmayacak bir kurbandır.
5- Bulamayana da, haccda üç
gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç
vardır.
Kurban kesme imkânı
olmayanlar için, diyet bedeli olarak hacda üç gün, kendi memleketlerine yani
ikamet yerlerine döndüklerinde ise yedi gün daha ekleyerek toplam on gün oruç
tutmaları gerekmektedir.
6- Bu, ailesi
Mescid-i Haram’da olmayanlar içindir. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah,
muhakkak cezası pek çetin olandır.
Mescidi haramda olanlara,
yani ikamet yeri Kâbe ve çevresinde bulunanlara kurban kesme imkanı olmayanlara
oruç tutma gibi yükümlülükleri olmadığını söylemektedir.
Kuran’da bir ay oruç yoktur.
On gün oruç vardır diyerek geleneksel din anlayışına karşı çıkmak adına
ayetleri çarpıtarak her ramazan ayında bir ramazan boyunca oruç tutmalarının
yanlış olduğunu söylemek büyük bir yanlışlıktır. Bahsettikleri on gün oruç
hacda kurban kesme imkânı olmayan ve aynı zamanda ikamet yeri Kâbe ve çevresi
dışında uzak yerlerden gelenler için emredilen bir oruçtur. Şimdi Kuranda geçen
bazı insanların yapamadıkları bir suça karşılık oruç tutulması gerektiği ile
ilgili ayetlerden örnekler vererek bunları açık ve net olarak ispat etmeye
çalışalım.
Kuran içerisinde on bir
ayette oruç kelimesi geçmektedir. Bunlardan bazı ayetlerde orucun ne için
tutulması gerektiğini bizlere açık ve net bir şekilde açıkladığını görmekteyiz.
YEMİN BOZMA ORUCU;
5/89- Allah sizi,
yeminlerinizdeki ‘rastgele söylemelerinizden, boş sözlerden’ dolayı sorumlu
tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız sözlerden dolayı sizi sorumlu tutar.
Onun (yeminin) kefareti, ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından on
yoksulu doyurmak ya da onları giydirmek veya bir köleyi özgürlüğüne
kavuşturmaktır. (Bunlara imkan) Bulamayan (için) üç gün oruç (vardır.) Bu,
yemin ettiğinizde (bozduğunuz) yeminlerinizin kefaretidir. Yeminlerinizi
koruyunuz. Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki şükredersiniz.
Aslında buradaki yemin başka
yeminleri de içerisine alsa da Nikâh sözleşmesini bozma anlamındaki yapılan
yemindir. Konumuz yemin bahsi ile ilgili bilgi vermek olmadığı için detaylara
girip sizi yormak istemiyorum. Diyelim ki bir kişi bir talak veya üç talak sen
benden boşsun dediği zaman evlilik akdinin sona ermiş olmadığını talak bahsinde
bunların gerçekleşmesi için periyodik olarak bir süreç geçmesi gerektiğini izah
etmeye çalışmıştık.
Elbette yapılan her yanlış
davranışın bir bedeli bir sorumluluğu olduğu gibi, konuşulan ve söylenen her
yanlış sözün de bir sorumluluğu bir bedeli olması gerekir. Yemin edip de ettiği
yemininde duramayıp dönenler şu cezalarla karşılaşmaktadırlar. 1-Ailesinin
yediği veya giydiği şeylerin değerinde on yoksulu giydirmesi veya doyurması.
2-Bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması. 3- Eğer on yoksulu doyuracak, on yoksulu
giydirecek kadar mali gücü yerinde değilse bir köleyi azat etmesi gerektiğini
Allah emretmektedir. Eğer bunlara da gücü yetmiyorsa üç gün oruç tutması
gerektiği emri verilmektedir. Bu tabi ki Müslüman’ım diyenler içindir.
Şimdi ayette yemin edip
yerine getiremediği zaman üç gün oruç tutma kefaretini, tutarda Müslüman
olanlara Allah üç gün oruç emretti deseniz tutarlı bir anlayış olabilir mi?
ZİHAR ORUCU;
58/3- Kadınlarına
“zıhar”da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle
temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size
bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır.
58/4- Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için
de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir);
buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah’a ve
O’nun Resûlü’ne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır.
Kafirler içinse acı bir azap vardır.
Zihar, Nikâhlı olan karısına sen annem gibisin
diyerek cinsel ilişki durumunu tamamen kapatmasıdır. İşte erkekle karısının
tekrar cinsel ilişki kurabilmeleri için bunu söyleyen erkeğin cinsel temas
kurmadan önce iki ay kesintisiz olarak oruç tutması ile kefaretinin
çözüleceğini kuran bize bilgi vermektedir.
Zihar ile ilgili oruç cezasını tutar da Allah
Müslüman olanlara iki ay oruç tutmayı emretti desek olur mu? Elbette bu da
olmaz. Çünkü bu ziharda bulunanların kefaret orucudur.
KONUŞMAMA ORUCU;
19/26- Artık,
ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: “Ben
Rahman (olan Allah)’ a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım.”
3/41- (Zekeriya) “Rabbim,
bana bir alamet (ayet) ver.” dedi. “Sana alamet, işaretleşme dışında,
insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O’nu tespih
et.” dedi.
Konuşmama orucunun yemeyle
içmeyle alakası olmayan sadece insanlara vahiy anlatım veya tebliğ sürecinin fayda
vermemesi ve beklemeye bırakıldığı bir dönemdir. Artık söz söylemenin bittiği
artık belgenin ispatın gerekliliği zorunlu olan bir konuşmamadır. Konu
içerisinde peş peşe gelen ayetlerde Meryem’in konuşmama orucu sonucunda İsa
peygamber Zekeriya peygamberin konuşmama orucunda Yahya peygamberle bir ayet olarak
toplumun karşısına çıkmaktadır.
3/38- Orada Zekeriya
Rabbine dua etti: “Rabbim, bana Katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu
Sen, duaları işitensin” dedi.
3/39- O mihrapta namaz kılarken, melekler ona
seslendi: “Allah, sana Yahya’yı müjdeler. O, Allah’tan olan bir kelimeyi
(İsa’yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir.”
3/40- Dedi ki: “Rabbim, bana gerçekten
ihtiyarlık ulaşmışken ve karım da kısırken nasıl bir oğlum olabilir?”
“Böyledir” dedi, “Allah dilediğini yapar.”
Bu ayette Zekeriya peygamberin ihtiyarlığa
ulaşması ve karısının kısır oluşunu Kuran mecazi bir anlatımla anlatmıştır.
Allah’ın sünnetinde kadınlarda doğurganlık yaşının sona ermesinden sonra çocuk
olması anlamında değil, Kısırlığın Kendisinden sonra gelecek olan kavme kendi
dinini miras bırakacak birisinin olamaması endişesidir.
Zekeriya peygamberin bu yakarışı ve duası
benim anlayabildiğim kadarı ile Yahya Zekeriya’nın başka bir kadından, İsa da Meryem’den
olan iki babaları bir anaları ayrı iki üvey kardeştirler. Kör, Allah’tan bir
köz istemiş Alah da ona iki göz vermiş “ derler ya aynen onun gibi Zekeriya
Allah’tan kendi din anlayışını bırakacak bir erkek çocuk istemiş Allah da
Zekeriya’ya iki tane birbirlerini destekleyen iki oğul peygamber vermiştir.
19/27- Böylece onu taşıyarak kavmine geldi.
Dediler ki: “Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın.”
19/28- “Ey Harun’un kız kardeşi, senin baban
kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi.”
19/29- Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti.
Dediler ki: “Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?”
19/30- (İsa) Dedi ki: “Şüphesiz ben Allah’ın
kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı.”
19/31- “Nerede olursam (olayım,) beni kutlu
kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti.”
19/32- “Anneme itati de. Ve beni mutsuz bir
zorba kılmadı.”
Meryem, Kuran’da iki övülmüş olan kadınlardan
birisidir. Kuran İmran ailesini ve Meryem ile ilgili kıssada Meryem’i övgü dolu
sözlerle anlatır. İsa Zekeriya peygamberin Kuran bütünlüğü içerisinde inceleme
ve tahlil yaptığımızda oğlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu konularla ilgili bir ok
makaleler yazdım. Dileyenler O makalelerimi bularak okuyup bilgi sahibi
olabilirler. Ayetlerde Yahya Zekeriya peygamberin oğlu olduğu açık ve net
olarak belirtildiği halde İsa’nın babası olduğu açıklanmaz. Bunun sebebi Meryem
İsa’ya Zekeriya’dan hamile iken Büyük ihtimal İsa doğmadan önce Zekeriya’nın,
öldüğü anlaşılmaktadır. Bu da İsa’nın
babasından bahsedilmemesi İsanın babasız olduğu kanısı oluşturmuştur.
Oysa Kuran’da daha birçok peygamberlerin babasında
bahsedilmediği gibi hem anasından hem de babasından bahsedilmeyen peygamberler de
vardır.
Sonuç olarak, on gün oruç Müslüman olanların
hac ibadetini yapmadan umreye giden bir Müslüman’ın “Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene,
kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, haccda üç gün,
döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır.
Bu, ailesi Mescid-i Haram’da olmayanlar içindir. Allah’tan korkun ve bilin ki
Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır.
Kolayına gelen bir kurbanı bulamayanların
mescidi haram dışında olanlara hacda üç gün kendi memleketlerine varınca da
yedi gün daha oruç tutarak tamı tamına on güne tamamlamaları istenmektedir.
Olay bundan ibarettir. Bazı Kuran okuyucu kardeşlerimin Oruç yoktur. konuşmama orucu
vardır diyerek Müslüman olanların kendilerine has olan oruç ibadetini çarpıtarak
inananları yanlış yönlendirmelerine şahsen üzülüyorum. Onlara da sesleniyorum
ve avazımın çıktığı kadar bağırarak sesimi duyurmak istiyorum, Oruç her Ramazan
ayı geldiğinde sağlık koşulları ve durumları müsait olanlar için bir ay oruç
vardır. Kim orucu Allah için tutarsa kendisi için yararlıdır. Çünkü bütün ibadetler insanların dünya hayatında
eğitilmesi hantallıktan kurtulmaları içindir. Kim ibadetleri yerine getirirse
kendi yararınadır kim getirmezse de kendi zararınadır. Senin benim yapmış
olduğumuz ibadetlerin Allah’a hiç bir yararı yoktur.
Doğrularım Allah’a yanlışlarım ise bana aittir.
ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN-ANAMUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder