5 Şubat 2011 Cumartesi

KISASTA HAYAT VARDIR



RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!

Önce Kuran'da geçen bir ayetin veya bir hükmün doğru anlaşılması için, vahiyle evren yasalarının birbiriyle çelişmez ilkesinin kabullenilmesi gerekir. Bir başka deyişle söylemle eylemin ikisi arasında tutarlılık olması gerekir.

Kuran insanlara yapmış oldukları suçlardan dolayı ceza vermeyi hem dünya hayatında onları düşünmeye sevk ederek terbiye etmek dünya ve ahiret saadeti için bir kurtuluşa ermesini sağlamak hem de toplumun diğer kesimlerinin huzurunu ve güvenliğini sağlamak için suç işleyenlere yaptırım uygulamayı otoriteye emreder.

İslam otoritesinin görevi bir taraftan fertlerin canını malını ırzını aklını korumak, bir taraftan da bozgunculuk çıkaranları mazlumun üzerinde zulüm işkence uygulayanları adam öldüren namusa tecavüz eden insanların aklını giderecek uyuşturucu içeceklere karşı mücadele vermeyi bir görev olarak üstlenmektedir.

Toplumları ıslah etmek için verilmiş olan cezalar eğer toplumu ıslah etmiyorsa suç işleyen oranında bir düşme hissedilmiyorsa verilen cezaların bir anlam ifade etmediğinin bilinmesi gerekir. Suç işleyenlerin cezası misliyledir.

5/45- Biz onda, onların üzerine yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir. Kim Allah'ın indirdikleriyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.

Şimdi Kuran'da geçen suçlara göre verilen cezalar nedir nasıl uygulanır.

ADAM ÖLDÜRME

1-KAZARA ÖLDÜRENLERE VERİLMESİ GEREKEN CEZA

2-KASIT KÖSTEREREK ADAM ÖLDÜRENLERE VERİLMESİ GEREKEN CEZA

Kuran'da verilen emirleri ve yaptırımları ancak takva iktidarı olan devlet yerine getirir. Önce kazara adam öldürme ile ilgili kuranın anlattıklarını anlamaya çalışalım.

1-KAZARA ÖLDÜRENLERE VERİLMESİ GEREKEN CEZA!

4/92- Bir mü'mine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mü'mini öldürmesi yakışmaz. Kim bir mümini 'hata sonucu' öldürürse, mü'min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka. Eğer o, mü'min olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir. Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mü'min köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah'tan bir tevbedir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


Ayette hata sonucu bir mümin bir mümini öldürdüğü zaman uygulanması gereken ceza üç şekilde ele alınıyor. Önce kesinlikle Bir Müslüman başka bir Müslümanı hata olma dışında asla öldürmesi mümkün olmadığını anlatmakta ve yasaklamaktadır. 

Bu ayette işleyeceğimiz konu bir Müslümanın başka bir Müslümanı kazara hata olarak öldürdüğünde verilecek olan cezadan söz edilmektedir.

a)- Kim bir mümini 'hata sonucu' öldürürse, mümin bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka.

b)- Eğer o, mü'min olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir.

c)- Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mü'min köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah'tan bir tevbedir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Kuranda, Kendi elinde olmadan işlenen, kaza olarak bir adamı öldürdüğü zaman,verilecek olan bir cezanın hükmünü açıklamaktadır. Bu ceza ancak Allah'ın rabliği altında toplanmış bir devlet başkanı ve onun otoritesi altında yaşayan toplumlar için bu uygulanacak olan bir hukuktur. 

Yoksa beşeri hukuk düzenlerinde kim Allah'ın hükmünü hukukunu dinler? Burada kasten değil de hata Olarak kazara bir öldürme ve ölmeden bahsediliyor. Adam arabasıyla yolda giderken fireni patladı hiç tanımadığı bir adama çarparak adamı öldürdü. İşte hukuk bu mecrada gelişen olay hakkında işlemektedir.

a)-Ölen ve öldürülen kazara İslam toplumu içerisinden ise, Allah yetkiyi ölen kişinin yakınlarına ailesine bırakmaktadır. Ailesi ister ondan ölenin diyetini şimdiki ifade ile kan bedelini alır isterse bağışlar bu yetki ölen kişinin ailesinin Öldüren Kişi ve öldürülen kişi her ikisi de Müslüman olan bir konumu anlatmaktadır. 

Daha öncede bahsettiğimiz gibi, İslamın getirdiği kurallar, Müslüman olanlar güç ve iktidar sahibi olduklarında ancak uygulanabilir. İşte İslamın her şeyiyle dört dörtlük uygulandığı dönem peygamberimizin medeni dönemidir. Devlet nedimede kuruldu örnek bir toplum örnek bir devlet modeli o dönemdir. Onun dışındaki dönemlerde ne kadar halifelik adı altında islam toplumunu temsil ettiklerini söyleseler de bir takım arızalarla doludur. kuran peygamberler dışındaki yöneticileri model olarak göstermez ve göstermemiştir.

2/143- Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.

Peygamber ve yaşadığı toplumdaki bir hayatı kuran bize örnek bir model olarak sunmuş ve kendisinden sonra gelecek olanlara model ölçü esas alınarak gelecek olan çağlarda çağın şartlarına göre yorumlayarak uygulanmasını emretmiştir.

İnsan hayatına kuran ister inansın isterse de inanmasın çok değer vermiştir.

5/32- Bu nedenle, İsrailoğulları�na şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır.

Taktiridir. Ama Allah bu konuda bağışlamanın takva sahipleri için daha hayırlı olduğunu tavsiye etmektedir. Burada konu ile alakalı değil ama bağışlama olayı bir mümin için takvadan kaynaklanmaktadır. Onun engin görüş ve yaşamdaki kalitesini arttırmaktadır.

2/ 237- Eğer onlara mehir tespit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tespit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.

b)- Eğer o, mü'min olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir.

İkinci olarak verilen ceza mümin bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmasıdır. Aslında köle kavramı da zamanın şartlarına göre değişmektedir. Kuran bunu iki kategoride değerlendirmektedir. 

Birisi seni yerinden yurdundan etmek için sana savaş açıp da savaşı kaybedenlerin esir alınması sonucunda erkek esirlere verilenin adı köle, kadın esirlerin adı da cariyedir. kuran bu kölelerin hukukunu ayrı olarak ele almıştır. İkinci köle ise varlığı elinden alınarak toplumlar arasında aşağılık olarak görülenleridir. 

İslam bu tip kölelere değer vererek eğitip kendi ayakları üzerinde mali yönden köleleştirilen insanların, Zulmedenlerin elinden alınarak onları kurtarmak İslam toplumunun üzerindeki bir yükümlülüktür.

İnsanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa toplumlarda Sünnetullah olarak bir değişiklik yoktur. Sadece değişen kavramların başka bir ad altında ele alınmasıdır. Firavunlar Musa peygamber zamanında olduğu gibi ondan önceki peygamberler döneminde de vardı ve kuran geldikten sonraki toplumlarda da var ve olmaya devam etmektedir. Köle İslam toplumunda olduğu gibi İslam toplumundan önceki toplumlarda ve şimdide ve gelecek olan toplumlarda da olacaktır.

Şu anda kendi ayakları üzerinde duramayan ve hayatın yükünü taşıyamayan açlık sınırında olup da zenginlerin elinde namusları elinden zorla alınarak yiyecekleri bir dilim ekmek için onları baskı işkence zulüm altında inim inim inleyen ve onların elinden kurtularak kendi özgürlüklerini kazanmak isteyen binlerce milyonlarca köleleştirilmiş insanlar yok mu? İşte İslam bunları kurtarmayı onların özgürlüklerini kendilerine vermeyi emrederek onların da hayata bir gülücük atmasını istemektedir. Bu hayat onların da hakkıdır.

İşte Müslüman olmak Kıl beşi kurtar başı demek değildir. Allah'ın koyduğu kelimeleri yerinden oynatanlara yeryüzünde ekini ve nesli yok edenlere karşı direnmek mücadele etmektir. İşte bu mücadeleyi yapabilmek için dünyalık dayandığın bütün güçleri terk ederek rabbin gücüne sarılmayı ona sarılırken dünyada bir takım güzellikleri kaybetmeyi göze almak gerekir.

İkinci bahsedilen konumda Düşman olan bir topluluk veya gayri müslim olan devlet sınırları içerisinde olduğu halde oradaki bir insanı yanlışlıkla öldürdüğü zaman ailesiyle hukuku olmayan ve savaş ve düşman olunduğu zaman iletişim kurma mümkünü olmadığında sadece bir köleyi veye körleştirilmiş insanlardan birini rahatlaması onu zulmün elinden kurtarması gerekir.

Kuran'ın üçüncü olan konumda bahsettiği ceza.

c)- Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mü'min köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir.

(Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah'tan bir tevbedir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Ayette bahsedilen Anlaşmalı olanlar derken Müslüman olmadığı halde müslüman olanlara karşı inancından dolayı öldürmeyen yerinden yurdundan etmeyen kendi küfürleri içerisinde yaşayan gayri müslimlerden söz etmektedir.

İnsan olarak insanlık hukunu din ve vicdan özgürlüğünü ihlal etmeyen zulümleri inanmamakla sadece kendilerinin olan insanlardan ve toplumlardan söz etmektedir. İşte mümin bir kişi böyle bir toplumdan kazara birini öldürdüğü zaman hem mümin hem de islam otoritesi altında bulunan birinin ölüşü gibi konumda değerlendirilmektedir. Hem bir mümini özgürlüğüne kavuşturacak hem de Müslüman olmayan ailesine diyet bedelini ödeyecek.

Saydığımız kasıtlı olmadan adam öldürmenin üç şıklıgında diyet bedeli ve köle özgürlüğüne kavuşturacak mali imkanı olmayan kişiler. Kesintisiz olarak iki ay oruç tutarlar hükmü verilmektedir.
Burada islam toplumlarında yanlış anlaşılan ve yanlış olarak bilinen olaylardan birisi kasıtlı olarak orucunu bozanlara iki ay oruç tutturma cezası söylemleri yanlıştır kuran bakınız başka bir suç işleyene de iki ay oruç tutmayı ceza olarak vermesidir.

58/ 3- Kadınlarına "zıhar"da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır.

58/4- Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah'a ve O'nun Resûlü�ne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kafirler içinse acı bir azap vardır.

Haklı bir nedene dayanmadan yanlışlıkla öldürülenlerin cezasını üç değişik boyutta nisa 92 ayetteki kuranın bize bildirdiği hükmü açıklamaya çalıştık. Ve beynimizde soru işareti olarak bazı kavramlar ortaya çıktı.

a)- Anlaşmalı olan toplumlar

b)size düşman olan toplumlar

Bu iki kavram kuranda neyi anlatmaktadır? Bunun karşılığını eğer kuranda bulamazsak bu kavramların geçtiği ayetlerde ne anlama geldiği anlaşılamaz.

Önce Rabbim Allahtır diyenlerin yol göstericisi onun hayatının şekillendiricisi Allahtır. Müminin hayatta kalışının ölüşünü ahiret hayatının Allah'a ait olduğunun bilinmesi gerekmektedir.

İnsanları dünya hayatında denemeye tabi tutulması ve her akıllı ve yetim çağına ulaşmış insana Allah dünya hayatında gerekli donanımı vererek istediği dini yaşam biçimin tercih etmesini insanların kendi özgür iradelerine bırakmıştır. İşte Allah insanlarla dünya hayatında kendisine iman edenlere ve emir sahiplerine adil bir şekilde insanlara davranmayı kimsenin din hürriyetine engel olacak bir davranış ve saldırıyı istememektedir.

Din her insanın dünya hayatındaki seçip beğendiği yaşam biçimidir. Ama Allah katında hüsnü kabul görecek olan dinin adı İslamdır. Müslümanım diyenler ancak kendi akıllarından çıkardıkları dinlere değil Allah'ın gönderdiği dini kabul edenlerdir.

ANLAŞMALI OLANLAR.

60/ 8- Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.

Her İnsan dünya hayatında yapmış olduğu davranışlarıyla imtihan edilmektedir. Bu sebeple başkalarının özgürlüğüne müdahale etmedikçe onun dünya hayatında başka insanların malına mülküne saldırmadıkça sadece kendisi ile Allah arasındaki meselelerde yapmış oldukları yanlış davranış kendilerini ilgilendirir. işte ayette bahsedilen dostça davranmayı, iyilik yapmayı sakındırmadığı insanlar bunlardır.

2/193- (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur.

Burada yanlış anlaşılan bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Allah'ın savaş yapmayı istediği şey bütün dünyadaki insanların Müslüman olması için değildir önce bu ifadenin altını kalın bir çizgiyle çizelim. Allah’ın savaşmak için istediği din Her insanın kendi yaşam biçimini başkalarının yaşam biçimlerine müdahale etmeden kendi dinini kendilerine vermek için olan dindir.

Zulüm:Başkalarının özgürlük alanına, kendisine ve başkalarının özgürlüklerini çiğnemeyen insanlara yapılan saygısızlıktır. Yapılan saldırıdır açılan savaştır.

İşte Allah'ın istediği savaş insanların başka dinlerde oluşu değil başka dinlerde oluşunu engelleyenleri engellemek için savaştır.

DÜŞMAN OLAN KAFİRLER

60/ 9- Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir.

İşte Allah'ın kendi dine iman edenlere böyle emir vermektedir. İşte dünya üzerinde asıl savaş nedeni budur. insan hayatını hiçe sayan onu yerinden yurdundan süren zulüm yapana yataklık eden onları dost edinenler işte Allah'ın ve Allah'a iman eden adaletle yeryüzünde dolaşmak isteyenlerin düşmanıdırlar. Bu konuyu asıl konumuz olan adam öldürmenin cezası hakkındaki bilgileri daha iyi anlamak için bilgi olarak sunmaya çalıştım.

2-KASIT GÖSTEREREK ADAM ÖLDÜRENLERE VERİLMESİ GEREKEN CEZA!

Yerleri ve gökleri yaratan ve mülkün sahibi olan tek varlık Allahtır. Dünya hayatında insanları denemeye tabi tuttuysa insanları ve Allah'ın kainatta yerleştirdiği düzeni bozmaya kimsenin hakkı yoktur. 

Allah'ın Rabliğini kabul etmeyen velilik yaratılırken verdiği sözü bozan insanlar şeytanın adımlarını takip etmektedirler. Yer yüzünde ekini ve nesli yok ederek hem başka insanları köleleştirerek onların malını mülkünü çeşitli bahanelerle elinden alarak onları dünya hayatında zayıflatmışlar ve yaşayamaz hale getirmişlerdir.

2/205- O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez.

2/206- Ona: "Allah'tan kork" denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o.

Her insan, İki Görev ve sorumluluk yüklenmektedir, birincisi kimseye kendi nefsi de dahil olmakla beraber zulüm yapmamak. İkinci görevi ise kendi nefsine ve başkalarının nefsine zulüm yapmalarına müsaade etmemek.

En büyük zulüm Allah'a şirk koşmaktır. Allah’a şirk koşmak da Allah'a ait mülkü Allah'ın yarattıklarına ortak etmektir.

İşte Bu şirk koşma dünya hayatında düzgün yaşamanın dengesini bozmakta ve kainatı fesada uğratmaktadır. Allah'ın hiç bağışlamayacağı da şirkle gidiştir çünkü bağışlanmanın bütün kapılarını o şirk kapatmaktadır. Kuran bunu en büyük günahların başında saymaktadır.

4/48- Gerçekten, Allah, Kendisi'ne şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur.

Allahtan başka taptığın, her varlık yok olup gidicidir ama allah bakidir.İnsan hayatında insanın yola gitmesinde onun kuralları geçerlidir. onun kuralları dışında hareket edenler hem dünya hayatında hem de ahiret hayatında asla mutlu olmazlar ve olmayacaklardır.

5/32- Bu nedenle, İsrailoğulları�na şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır.

İşte Kuran'ın dünyaya verdiği mesaj budur. Hiç bir insan hiç bir insanı haklı bir gerekçe olmadan öldüremez ancak yeryüzünde allahın kendilerine göndermiş olduğu peygamberler aracılığı ile göndermiş olduğu dini yaşarlarken engel olanlara veya engel olmak için savaş açanlara karşılık savaşmak ardır. 

Yoksa insanların İslama gelmeleri için savaşmak değildir.Allah kafir olanları kafir oldukları için öldürmek için savaşı emretmiyor fakat kafir olanların kafir oldukları halde seninin dininden hoşlanmayıp sana saldırdıkları için ve seni öldürmek için savaş açtıkları için onlara karşı savaş açmayı Müslüman olanlara bir görev ve sorumluluk olarak yüklemektedir.

5/33- Allah'a ve Resûlüne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azap vardır.

Dünya hayatı insan olanların denenme salonudur. Eğer Allah insanda hem kötü yola gidecek hem de iyi yola gidecek eğilimi vermişse mutlaka iki yolu da tercih eden insan da çıkacaktır. Eğer Allah haram olanları ve helal olanları yaratmışsa mutlaka haram olanlara da helal olanlara da talip olan insanlar mutlaka çıkacaktır. Bu insanların sonucuna katlamak koşulu ile istediğini seçmesi en doğal hakkıdır.

Allah'ın rabbani yolda yürüyenlere koyduğu ilke haram olanlardan yiyenlere karşı savaş yapmak onları haramları yediklerinden dolayı öldürmek değil haran yiyicilerin helal yiyicilere karşı helallerden yemelerinden dolayı savaşmalarına karşı savaş yapmayı onların seni öldürmelerine karşılık öldürmeyi istemektedir. 

Dikkat ederseniz kuran hiçbir zaman savaş başlatan olmayı istememiştir. Yeryüzünde düzeni bozmak için saldıranlara savaş açanlara karşı savaş açmayı emretmiş ve onların öldürülmelerini istemiştir çünkü fitne katilden beterdir.

Seküler toplumlarda kuranda bahsedilen Haklı bir nedene dayanmadan adam öldürenlere karşı öldürmeyi kaldırmışlardır. Haklı bir nedene dayanmadan insanları bebekleri kadınları ihtiyarları mazlum ve hiçbir günahı olmayanları öldürenlerin öldürülmeleri her insanın kendi velayeti altındaki insanlardan veya yavrularından her hangi biri öldüğünde öldürenin de öldürülmesi gerektiğine kendi vicdanlarında kim karşı çıkabilir ki?

Öldürene karşı ölüm cezası uygulamak yeryüzünde geçersiz olarak adam öldürme olayının yaygınlaşmasını engellemek ve toplumu diriltmek ve daha çok insanın öldürülmesini engellemek için gerekli ve zorunludur. 

İşte insanların yanılgısı aciz duygularına kapılarak o kadar insanları öldürdüğü halde onun birkaç yıl hapiste yattıktan sonra ellerini ve kollarını sallayarak dolaşmasını hangi maktulün velisi kabullenebilir?

İslam otoriteside haklı bir nedene dayanmadan adam öldürenlerin cezası öldürülmesidir.

5/44- Gerçek şu ki, Biz Tevratı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah'ın Kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır.

5/45- Biz onda, onların üzerine yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.

Teşbihte hata olmazsa Doktor hastayı muayene eder ondan bir kan numunesi alarak vücudundaki arızanın bulunabilmesi için o kanı labaratuvar ortamında inceleme ve tahlil yapıldıktan sonra,bulgulara göre teşhisini koyar. 

Ve hastaya nasıl bir ilaç kullanacağının reçetesini verir. ve hastaya sakın bu ilaçları kullanmayı imal etme sonra başına istenemeyen felekatler gelir der. Doktorun Hastaya yapacağı bir şey yoktur. Onu doktor kendi özgür iradesine bırakır. Hasta ilaçları alır gereği gibi kullanırsa ağrılardan izdıraplardan kurtulur. Eğer gereği gibi kullanmaz ihmal ederse de sancılardan kıvranmaya devam eder.

Aynen Alah da insanlara dünya hayatında düzgün yaşamanın reçetesini göndermiş kim bu reçeteyi hayatında gereği gibi kullanırsa dünya hayatında sıkıntı ve derlerden kurtulur. Ahiret hayatında da bu mutluluğun devamını yaşar kim de onu hesaba almaz ihmal ederse hem dünya hayatı ona zindan olur hemde ahiret hayatı ona zindan olur.

HÜRRİYET GAZETESİNDEN BİR ALINTI

Altı yaşındaki kıza tecavüz edip öldürdü 1 Mart 2009

Remzi YALÇINKAYAMehmet ERÇAKIR / DHA

42 yaşındaki temizlik işçisi A.İ. çocukları olmayan bir aile tarafından evlatlık alınan altı yaşındaki Ezgi Çağrı’ya önce tecavüz etti, sonra da öldürdü.

Suçunu itiraf eden iki çocuk babası A.İ. tutuklanarak cezaevine gönderildi.

ISPARTA’nın Keçiborlu İlçesi’nde altı yaşındaki Ezgi Çağrı’ya tecavüz edip öldüren temizlik işçisi A.İ. (42) aksayan ayağı güvenlik kameralarına yansıyınca yakalanarak tutuklandı.

Ezgi Çağrı, çocukları olmayan S.Ç. ve H.Ç. tarafından Antalya’da evlatlık alınmıştı. Ç. Ailesi, bir yıl önce işlerinin bozulması üzerine Isparta Keçiborlu’ya taşınmış ve burada lokanta işletmeye başlamıştı. Ezgi Çağrı da Borsa İlköğretim Okulu’nun ana sınıfına gidiyordu.

Kameraya yakalandı

Ancak önceki akşam polise başvuran Ç. ailesi, kızları Ezgi’nin kaybolduğunu bildirdi. Polis, Ezgi’nin bulunması için özel ekip oluşturdu, Keçiborlu Belediyesi’nin hoparlöründen kayıp duyurusu yaptı. Polis ekipleri, Ezgi’nin en son lokantanın karşısında bulunan bakkaldan ’lolipop’ aldığını belirledi ve bölgedeki işyerlerinin güvenlik kamerası kayıtlarını incelemeye aldı.

Kamera kayıtlarında Ezgi’nin bakkaldan çıktıktan sonra ayağı aksak bir adamla birlikte uzaklaştığını belirlenince polis alarma geçti. İlçede ayağı aksak olan ve o mahallede oturan kişinin, belediyenin taşeron firmasında temizlik işçisi olarak çalışan A.İ. olduğunu tespit eden polis, evine baskın düzenledi. 

Çalınmasına rağmen uzun süre açılmayınca kapıyı kırarak eve giren polis, A.İ.’yi odalardan birine saklanmış buldu. Ekiplerin yaptığı aramada, yatağın kenarında Ezgi’nin ayakkabısı bulundu. Bunun üzerine çevrede arama yapan polis, Ezgi’nin cesedini çuval içine konulmuş olarak A.İ.’nin komşusunun bahçesinden çıkardı.

Polis, bir süre önce psikolojik sorunları yüzünden eşinden boşanan A.İ.’yi gözaltına aldı. İki çocuk babası olan ve ailesi Isparta’da yaşayan A.İ. yalnız olduğu için zaman zaman Ç. Ailesi’nin işlettiği lokantaya yemek için gittiğini, önceki akşam da yemeğini yedikten sonra lokantada bulunan Ezgi’ye para vererek bakkala lolipop alması için gönderdiğini anlattı.

Bakkaldan çıkan kızı, tek başına yaşadığı evine götürdüğünü söyleyen A.İ., burada kıza tecavüz ettiğini, bağırınca paniğe kapılarak yastığı yüzüne kapatıp öldürdüğünü itiraf etti. A.İ. daha sonra çocuğun cesedini çuvala koyarak komşusunun bahçesine attığını söyledi. A.İ., sevk edildiği mahkemede tutuklanarak Isparta Cezaevi’ne gönderildi.

TUTUKLANARAK CEZA EVİNE GÖNDERİLDİ. PEKİ SONUÇ?

Sadece Adam öldürenlere verilen cezalar, toplumları ıslah etmekten uzak oluşunu anlatmak için günümüz toplumlarında insan hayatının hiçe sayıldığı adam keyfi uğruna atıcılığını denemek için onlarca insanı suçsuz yere öldürdükleri görülmektedir. 

Kuran başta her insan vijdanına sorar seni ve senin yakınını biri öldürmüş olsaydı sen neyapardın? Eğer seni suçsuz yere birisi öldürmüşse senin hayat hakkını elinden kasıtlı olarak almışsa onun da hayat hakkının alınması gerekiyor.

2/178- Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır.

2/179- Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız.
.
Yukarıdaki kazara öldürme sonucunda kuranın verilmesi gereken cezanın ne olduğunu anlatmaya çalıştık. Kuran'ın vermiş olduğu bir hükmü ne bir devlet başkanı ne de maktulün bir velisi, ne de bir peygamber değiştirme hakkına sahip değildir.

Kasıtlı olarak normal bir insanın başka bir insanı öldürmesi sonucunda islam otoritesinde hüküm koyucu Allah bu hükmü uygulayacak olan da onun resulü ve ulul emirdir.

2/179- Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız.

İnsanı yaratan Allahtır. Hangi insanın hangi davranışta bulunduğunu kalplerinden geçeneri ile birlikte bilmektedir. Kasıtlı olarak bir kişi bir kişiyi öldürmüşse onun cezası da misli olan kendisinin de öldürülmesidir. Bu suçun cezası verilince toplum sakinleşir hayat bulur. 

Seküler ve rasyonalist toplumlar, kasıtlı olarak adam öldürenlere karşı öldürülme cezasını kaldırmakla toplumlara en büyük zulmü işlemişlerdir. Hadi bir kişinin kendi kalbindeki adam öldürme hırsını dürtüsünü de kaldırsınlar görelim bakalım. Bekara avrat boşamak kolaydır derler.seni ve senin can yoldaşlarını öldürsünler bakayım aynı düşünceyi barındırıyormusun?

Bir kişiyi katil oluşundan dolayı idam etmek bütün toplumun kalplerinde öldürme duygusunu öldürerek insanların ölümden kurtulmasını sağlamaktadır. her gün her saat dünya üzerinde işlenen adam öldürme suçu böylece yok olacak insanlık dirilecek onlar da hayatlarını yaşama hakkına kavuşacaktır.

Sokağa çıktığı zaman canından endişe eden bir toplum nasıl mutlu olabilir ki? İslam emin olunan güven içerisinde yaşanan bir toplum insanlara sunmaktadır.o toplumda hırsızlık yok fuhuş yok kasten adam öldürme yok zulüm yok herkes eman ve emiin içerisindedirler. Bir tek emin içerisinde olmayanlar vardır kalplerinde hastalık olanlar insanlara zulmetmek için fırsat kollayanlar emin ve eman içerisinde değildirler.

Doğrularım Allah'a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR
http//kuranianlamametodu.blogspot.com
alirizaborazanhotmail@hotmail.com

4 yorum:

Adsız dedi ki...

2:178. Ey iman etmiş kişiler! Öldürülenler hakkında kısas [âdil karşılık] size farz kılındı. Hüre hür, abde abd, dişiye dişi. Ama her kim, kardeşi tarafından kendisine bir şeyin karşılığı bağışlanırsa, o zaman örfe uymalı, ona güzellikle davranılmalı. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim sınırları aşarsa artık acı veren azap unun içindir.



4:92 ve 4:93 ayetlerinde yanlışlıkla adam öldüren ve cinayet işlelenler hakkında gerekli detaylar verimiştir. Bu iki ayete göre öldürülen kişinin dişi veya erkek, hür veya köle olduğundan bahsedilmiyor zira insan, insan olarak ele alınıyor.


Klasik Arapçada asil atlara ve iyi cins hayvanlara “hür” , hizmette (tarla sürmek, yük taşımak gibi) için kullanılan hayvanlara “abd” adı verilir. Tabidir ki dişi hayvanların da süt verme, yumurtlama ve yavrulama gibi özellikleri var.

Bu ayette ki kısas malla ilgili bir kısastır.

Yani benim dişi devemi öldürürseniz buna karşılık olarak bana bir dişi deve vereceksiniz (dişi dişiye karşılık)

Yoksa benim kız kardeşimi öldürürseniz ben de sizin kız kardeşinizi veya kızınızı öldürürüm anlamında değil.

Ali Rıza Borazan dedi ki...

Adsız kardeşim yorumunuza teşekkür ediyorum. Kısas kişinin haklı bir nedene dayanmadan herhangibir kimseyi öldürmüşse.Ceza öldürene uygulanır. bunu da otorite uygular. Kazara öldürülen kişilerin velileri de otoritenin ona verdiği yetkiye dayanarak onun öldürülmesi değil öldürülen kişinin diyet bedelinin alıp almamasını kazara ölenin velisine bırakılmıştır. Mal konusunda insan değil de hayvanlardan veya kazara malında herhangi bir kayıbın karşılığı kayıbın cinsi neyse o cinsi olanın bedel olarak karşıya yüklenmesidir. Adam erkek deve öldürmüşse erkek deve dişi deveyi öldürmüşse dişi devedir.
Yoksa birinin kız kardeşini biri öldürmişse onun kız kardeşi öldürülme elbette değildir çünkü herkesin suçu kendisine aittir.

Adsız dedi ki...

yorumlarınızı ve fikirlerinizi ilgiyle takip ediyorum.Allah'ın selamı,rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Ali Rıza Borazan dedi ki...

teşekkür ediyorum adsız kardeşim. Allah sizden de razı olsun. selam ve dua ile