12 Ağustos 2009 Çarşamba

KURAN'DA SAVAŞ VE BARIŞ




RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!

Yeryüzünde İnsanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa, Allah'ın peygamberler aracılığı ile göndermiş olduğu dinin adı İslam teslim olanların adı da Müslümandır.

İslam ayrı dinlerdeki  insanları bir ilke olarak her insanın başka dinlerdeki insanların dinlerine müdahale etmediği kendi dinlerine çekmek için zulüm ve işkence uygulamadığı, Onları yerlerinden yurtlarından sürüp öldürmediği sürece onların kendi dinlerini kendileriyle baş başa bırakmak için vardır.


60/8- Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.

Önce Din nedir.? İnsanların kabullendikleri ve yaşadıkları hayat tarzının adıdır.

5/3- Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkâra sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

DİN: İnsanların yaşamak istedikleri ve yaşadıkları hayat tarzıdır. Ama Kurana Göre din: Allah'ın Peygamberlerle İnsanların dünya hayatında nerede nasıl davranacaklarına dair gönderdiği Hayat projesinin adıdır. Din Kavramını o zaman iki kısma ayırmak, gerekir.

1-İNSANLARIN KENDİ KAFALARINDAN UYDURDUKLARI YAŞAM TARZI VEYA DİN!

2-ALLAH’IN PEYGAMBERLERLE İNSANLAR İÇİN SUNDUĞU DİN YAŞAM TARZI

Biz Burada insanların kendi kafalarından uydurdukları din ve yaşam biçimlerini anlatmaktan ziyade onlar üzerinde genellemesini bir bilgi vererek, Kuran'ın koyduğu ve öngördüğü yaşam biçimden söz edeceğiz.

İman edenler için Helal ve haram koyma, kanun koyma, Allah'tan başka hiç kimsenin hakkı değildir. Kişilerin kendi aklından çıkarmış oldukları yaşam biçimleri iman eden insanlar için değil, Onlar vahiy dininden uzak toplumlar için geçerlidir. Ve dünya üzeride insanoğlunun var oluşuyla beraber, genellemesi bile sayılamayacak kadar din ve yaşam biçimleri ortaya çıkmıştır. 

Bu Konulan kanunlar kurallar insanları disiplin altına Almak ve kendilerine göre birliği sağlamak içindir. Ama yine de kendi içlerinde parça parçadırlar. Bunlardan bir kaçını sayacak olursak. Kominizim, kapitalizm, sosyalsizim, oligarşi kırallık, Budizm, hinduizm, demokrasi vs. Bu din çeşitleri her çağda değişerek günümüze kadar gelmiş dinlerin ve yaşam biçimlerinin, en olgunlaşmış şeklini de demokrasi Almıştır.

İşte Kuran Dünya hayatında insanlara Aklını Takvasını fıskını vererek sonucuna Kendisi katlanmak koşuluyla istediği din ve yaşam biçimini seçmesini özgür iradesine sunmuştur.

76/3- Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör.

İşte Allah Dünya hayatını insanların deneme salonu yaparak, âdemoğlu şemsiyesi altındaki insanlara değişik roller vererek imtihana tabi tutmuştur.

67/2- O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. 

Dünya hayatı, bir imtihan ve deneme salonu ise, işlenmiş olan suçların cezası, dünya hayatında değil, Ahiret alemine ertelenmektedir. insanlar, yaptıklarının mükafat cezalarının karşılığını orada alacaklardır.

18/58- Senin Rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları (azapla) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır. 

Allah dünya hayatında evrene koymuş olduğu yasalara uygun olarak hareket etmeyenleri, evrene koyduğu yasalarla,veya insanların koyduğu kuralları çiğneyip zulmedenleri insanlar elleriyle cezalandırmaktadır.

22/40- Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescitler”, muhakkak yıkılır giderdi. Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, Aziz olandır.

Şimdi bu ayetler ve açıklamalardan sonra Allah'ın insanlar için seçmiş olduğu din neymiş onu anlamaya çalışalım.

” Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. “

Allah'a Kulluk için yaratıldığının şuurunda olanlar, Dünya hayatında, kendilerinin istediği gibi yaşanan bir hayat değil, onların yaşam biçimlerini yerleri ve gökleri yaratan Allah’ın koyduğu sınırlar içerisinde Düzenlemek zorundadırlar. Her Müslümanım diyenler, temel olarak önce kimseye zulüm yapmamak. Ve gücü yeterse de kimsenin yapmış olduğu zulme rıza göstermemekle sorumludurlar.

60/8- Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.” 

İnsanlara Allah  yetkiyi ve sorumluluğu kendilerine vermişse sonucuna da iyi veya kötü kendisi katlanacaktır. Kişilerin dini ancak kendilerini ilgilendirir. Bir Kişi kendisi istemedikçe bütün dünyadaki insanlar bir araya gelseler bir insanı ne saptırabilirler ne de hidayete getirebilirler. Ne peygamberler, ne annesi babası ne de yakınları onun yola gidiş tarzını dinini engelleyemezler. Nuh Peygamberin oğlunu ve karısını yola getirememesi, Lut peygamberin karısını yola getirememesi firavunun da karısını doğru yoldan engelleyememesi bu anlattıklarımızın bir kanıtıdır.


Allah insanlara aklını takvasını fısk ve fücur vererek, özgür iradesiyle baş başa bırakmıştır. Başkalarının onların din seçiminde bir birlerine müdahil olmaları hakları değildir. İşte Allah insanların dinlerini kendi dinlerine döndürmek için savaşmayı bir zulüm görmektedir. İnsanların kendi dinlerini kendi özgür iradeleriyle yaşamaları en doğal haklarıdır. 

Vahiy toplumundan uzak olanlar, Başkalarının özgür iradeleriyle yaşadıkları hayata müdahale ederek, Zulüm yapmaktadırlar. İşte Allah Müslüman olanlar, iktidar sahibi olurlarsa başka dinden olanlar başka  dinden olanların dinini ortadan kaldırmak için saldırdıklarında o zulmedenlerin zulmünü ortadan kaldırarak herkesin dinini kendilerine vermekle görevlidir.

2/217- Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah Katında, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kâfir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahi rette de boşa çıkmıştır.ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır.

Allah hiçbir zaman din konusunda savaşmayı emretmemiştir. Ama ayette de dikkatinizi çektiği gibi savaşmak haramdır. Allah savaşı kesin olarak yasaklamaktadır. Ama senin dinini ortadan kaldırmak senin inancını özgür iradenle yaşatmamak için sana savaş açanlara karşı da savaşmayı farz kılmaktadır. Çünkü” Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; “ Eğer dinden dönerse de Adı kâfir olmaktadır. Kâfir olarak ölenlerin yeri de Ahiret âlemindeki yeri, ebedi cehennemdir.

3/176- Küfürde 'büyük çaba harcayanlar' seni üzmesin. Çünkü onlar, Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, onları ahi rette pay sahibi kılmamayı ister. Onlar için büyük bir azap vardır.

İşte Müslüman olanlar ya bu dini yaşayacaklar ya bu dini yaşayacaklar onlar için başka bir alternatif yoktur.Müslüman olanlar sadece kendilerini kurtarmak için bu gayreti çabayı göstermiyorlar. Onlar kendilerini ayakta tutabilecek güce eriştiği zaman, ister müslümanım diyen mustazaflar olsun isterse de başka dinlere muhatap olan mustazaflar olsun, Onların da zulüm ve işkenceden kurtarmak için. Savaşması gerekmektedir.

4/ 75- Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?

Allah ben müslümanım diyenleri eğitip yetiştirmeyi istiyor. ki onların hiçbir zaman gevşeklik yapıp şeytanın peşine takılmasını istemiyor. Güçlü Bir İrade Güçlü bir iman güçlü bir sabır isteyerek onları hantallıktan kurtararak devamlı disiplin altına sokarak doğru bir çizgide yürümesini istiyor. Ve Müslüman olanların hayatta ki yüzlerini ve yaşam biçimlerini tanımlıyor.

2/177- Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahirleştiklerinde ahitlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve muttaki olanlar da bunlardır.

Kuran Bir taraftan günlük Hayatta insanları beş vakit kendisiyle toplantıya konuşmaya davet ederken, Allah kendi ulûhiyetliğini, korumak istiyor. bir taraftan kazanılan mallardan infak ve zekatlarını ne kadar çok sevmelerine rağmen onu yakınlara yoksulara yolda kalmışlara isteyip dilenenlere vermeyi infak etmeyi istemektedir. İşte insanların arınmasını sağlayan bu davranışlardır. 

Günümüz toplumlarına baktığımız zaman, bir ihtiyaçlı gelse ben müslümanım diyen onun ihtiyacını karşılamaktan kaçınmaktadır. Çünkü şeytan onu fakirlikle korkutmaktadır. Bu sebeple iman inanç sadece sözde kalmış. İşte toplumun helaki budur. Bir arabasının modelini yükseltecek, serasının yanına bir sera daha ekleyecek evinin üzerine bir kat daha çıkarak dünya saadetini süsleme peşindeyken mal hamalı olarak Ahiret âlemine yaşamın gayesi saptırılmış olarak gidecektir. 

Allah insanlardan borç isterken ihtiyaçlı olanlar için istemektedir. Seni Ve kâinatı yoktan var eden Allah, senin kazancına malına mülküne ihtiyacı yoktur.Allah senin imtihanın için senden ihtiyaç sahiplerine vermeni istemektedir. Ama maalesef insanlar Allah'ın bu isteğine karşı duyarsız kalmaktadırlar. Allah da onları hidayete erdirir mi? asla. Erdirmez, çünkü sevdiğin mallardan kat kat artırmak koşulu ile borç istemişti de sen yerine getirmemiştin.

2/245- Allah'a karşılığını çok artırma ile kat kat artıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir? Allah, daraltır ve genişletir ve siz O'na döndürüleceksiniz.

İnsanlar, inansın veya inanmasın onun dini kendinin olsun. insanlara din konusunda zulmetmediği sürece onlara da ihtiyaçlarını karşılamayı iman edenlere ve otoriteye bir görev olarak vermiştir.

9/60- Sadakalar, -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 

Bu Ayette yanlış anlaşılan ve algılanan olay şudur. Sanki iman etmeyenlerin iman etmesine bir torpil olsun diye sadaka vermeyi anlayanlar var. O olay asla öyle değil, inansın veya inanmasın bu sadaka verme ihtiyaç sahiplerine verilmesi gereken bir haktır.

Otorite Haline gelmiş olan İslam toplumlarında, Asıl otoriteyi oluşturan canları ve mallarını feda eden ve etmeye hazır olan Müslümanların iktidarıdır. Orada söz sahibi onlardır. Ama buna rağmen o toplumda birde o otoriteyi kabul ettikleri halde kendi dinlerinde kalmak isteyen iki tip gayrı Müslimler bulunmaktadır. Kuran bunları ayrıştırırken Anlaşmalı olanlar ve anlaşmalı olmayanlar diye ayırmaktadır.

ANLAŞMALI OLANLARA KARŞI KURANDA EMREDİLEN DAVRANIŞ BİÇİMLERİ!

9/7- Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız dışında, müşriklerin Allah Katında ve Resulünün katında nasıl bir ahdi olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever.

İnsanları incelediğiniz zaman, İnanmayanların inananlara karşı şiddetli düşmanlığı olanlar olduğu gibi, onların dinlerine karışmayanlar da bulunmaktadır. Tarihi Bir rivayet ama Peygamber efendimizin amcalarından ebu talip iman etmediği halde yakın akrabalık bağından dolayı yeğenini gözleyip korudu. Ama ebu cehil de amcası olduğu halde. Yeğenini kendi dininden olmadığı için ölümü için ferman hazırladı. Bunların ikisi de kâfir ama davranış biçimlerinde farklılık var. 

Toplum içerisinde de öyle değil mi? Kâfir olanlardan bazıları iman etmediği halde iman edenlerin dinine karışmıyor. Onların dini bana ne diyor. Bazıları da Allah ve peygamberine iman edip yaşayanları kendi dininden uzaklaştırıp, onları inkâra zorluyorlar. Ve onlarla birbirleriyle çeteleşip yerlerinden yurtlarından kovmaya çalışıyorlar. İşte Allah Müslümanların güç haline gelmiş olan iktidar sahiplerine bunlarla mücadele vermelerini istemektedir.

2/191- Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kâfirlerin cezası işte böyledir. 

Dikkatinizi çekmek istiyorum.

” size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kâfirlerin cezası işte böyledir.” 

Ayette kesinlikle seni yerinden  yurdundan sürmek için sana saldırmadıkça onlarla savaşmayı yasaklamaktadır. Ne zaman seni yurdundan yerinden sana ait hakları gasp ederek seni öldürmeye karşı teşebbüs ederlerse elbette sen de onlara karşı savaşacak güç varsa seni de karşılarına çıkarmak istemektedir. Ama Kuran'ın Yirmi üç yıllık döneminin büyük bir çoğunluğu Mekke de kâfir bir toplumun içerisinde geçti. 

Bir taraftan iman eden ve imanını pratik hayata yansıtmaya çalışan Müslüman, kâfirler tarafından sadece kendi dinlerini yaşadıkları için onlara eziyet ediyorlardı. Ama o zalimlerin, Eziyetlerine karşı güçleri yetmeyen Müslümanların sabırdan başka yapacak bir şeyleri de yoktu. İnsan karşısındaki, gücü normal şartlarda yenme ihtimali varsa, veya onlara karşı cevap verebilecek güçleri varsa savaşırlar. Yoksa. Bile bile kendilerini ölüme atmazlar. 

Kuran iman etmeyen kâfirler için davranış biçimlerini sıralarken, Mutlaka bir hikmet olduğu bilinmelidir. Herkesin dini kendine aittir. Sana seninin dinini ortadan kaldırmak için savaş açmayanlara karşı güzel davranmayı, Allah  ibadet olarak bildirilmiştir. Çünkü Dünya hayatında insanların yaşamalarını kolaylaştıran  teknolojik ürünler sana karışı düşmen olup d sana saldıranlara karşı savaşta kullanmaları gereken bir takım caydırıcı savaş araçlarını icat edemediğin zaman onlardan alma zorunluluğu olabilir.  

İşte kâfirler bunu kendilerinde buları icat etmişlerse onlarla diyalogu kesilmiş olan Müslümanlar o ihtiyaçlarını nereden giderecek? İşte Kuran'da Anlatılan Süleyman peygamberin cinleri kendi ordusunun yapamadığı bazı savaş araçlarını cinleri çalıştırarak onlardan karşılıyordu. Veya fatih. Kendi ülkesinde top döken ustayı bulamayınca bu ihtiyacını Macar toplumundan karşılaması verdiğimiz örnekler anlayışımızı doğrulamaktadır. Bakınız. Sana karşı savaş açmayanlara davranış şekli Kuran'da şöyle sıralanmaktadır.

9/ 1- (Bu,) Müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınıza Allah'tan ve Resulü’nden kesin bir uyarıdır.

9/2- Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak) dört ay dolaşın. Ve bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, inkar edenleri hor ve aşağılık kılıcıdır.

9/3- Ve büyük Hacca (Hacca-ı Ekber) günü, Allah'tan ve Resulü’nden insanlara bir duyuru: Kesin olarak Allah, müşriklerden uzaktır, O'nun Resulü de… Eğer tövbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah'ı elbette aciz bırakacak değilsiniz. İnkâr edenleri acı bir azapla müjdele.

9/4- Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever.

Mekke toplumunda temelleri atılan tevhit tohumları Medine'de yeşererek. Artık meyvesini vermiş Müslümanların, on üç on beş yıl çekmiş oldukları, zulüm sona ermiş ve arkasından söz sahibi iktidar sahibi Müslüman olanlar iktidar sahibi olmuşlardır. 

Artık insanlara yapılan zulümlerin yerini adalet almış, İnsanların zayıf ve ihtiyaç sahiplerine infak, zekât, mazlum olanların üzerinden zalimlerin zulümleri kaldırılmış, Kölelerin boyunları çözülmüş devlet sosyalleşerek zekât cizye haraç verme imkânları olup da vermeyenlere karşı, savaş açarak zorla alınıp ihtiyaç sahiplerine dağıtmıştır.

9/60- Sadakalar, -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

İnfak olayı ile zekât olayı biri birinden tamamen farklıdır. İnfak kişilerin özgür iradesiyle iman edenlerin ihtiyaç sahiplerine kendi gönüllerinden koptuğu kadar yapmış oldukları bağışın adıdır. Bu Onların bu konudaki davranışı Allah ile kendisi arasında olan bir olgudur. Denemenin asıl nüvesini oluşturan bir haldir. 

Zekât ise İslam otoritesinin kişilerin mali durumuna göre, belirlediği ve vermekle mükellef olduğu verginin adıdır. İşte İslam toplumu içerisinden hiç birini ayırt etmeden, devlet ister inansın isterse iman etmesin onları Allah'ın kendilerine vermiş olduğu mallardan yararlandırmak zorundadır. 

İşte İslam: Zulmedenin zulmünü, fuhşu  yaygınlaştıran kimselerin fuhuşunu, ortadan kaldırmak, Adaletsizlik yapanların adaletsizliğini gidermek için savaşır. Bütün İnsanların gönüllerinde yatan ve kalpleri maraz olmamış beyinleri kirlenmemiş olanların şiddetle arzuladıkları şey, şudur. Savaş olmasın. İnsanların kanları dökülmesin. Mazlum olanların üzerinden zulüm kalksın. İnsanlar arasında hak ve Adalet yaygın hale gelsin. 

Allah, Farklı şekillerde, kimilerine malı yayarak kimilerine de  kısarak verdiği malları Adalet ölçüsü içerisinde kendi aralarında paylaşmaları için vermiştir. İşte Allah'ın vermiş olduğu bu mallar adalet ölçüleri içerisinde, insanlar arasında dolaşsın insanlar adaleti kendi aralarında uygulasın diye emretmiştir. Herkes gücü nispetinde çalışarak kendi yükünü götüremeyenlere diğerleri yardım etsin 

16/71- Allah rızıkta kiminizi kiminize üstün kıldı; üstün kılınanlar, rızklarını ellerinin altında bulunanlara onda eşit olacak şekilde çevirip-verici değildirler. Şimdi Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar? Allah İnsanlardan.

60/12- Ey Peygamber, mü'min kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp-uydurmamak (gayri meşru olan bir çocuğu kocalarına dayandırmamak), ma'ruf (iyi, güzel ve yararlı bir iş) konusunda isyan etmemek üzere, sana biat etmek amacıyla geldikleri zaman, onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret iste. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

2/85- Sonra (yine) siz, birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyordunuz. Oysa onları çıkarmanız, size haram kılınmıştı. Yoksa siz, kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

Bu Ayetler ışığında İnsanların Hangi şeyleri yapıp hangi şeylerden kaçınması gerektiğini sıralamaya çalışalım.

1-Kadın Ve erkek her kim olursa olsun Allah'a, Hiçbir şeyi ortak koşmayacak.

2-Hırsızlık Yapmayacak.

3-Hiçbir kimse haklı bir nedene dayanmaksızın adam öldürmeyecek.

4- Bir insan suç işlemediği halde veya suçu kendisi işlediği halde, sorumluluğu başkasına yükleyerek iftira etmeyecek.

5-Hiç kimseyi herhangi bir menfaat uğruna yerinden yurdundan hiç kimseyi Kovmayacak.

6- Güzel davranışların ortaya konulmasına karşı çıkıp isyan etmemek.

Daha örnekleri çoğaltabiliriz. Bu Ölçüler içerisinde hareket etmeyenlerin, Artık onları disiplin altına alınarak, zulüm yapmaları engellenmiştir.

Hak ile batıl biri birinden ayrılmış Müslüman olanlar bir peygamber veya devlet başkanının uhdesinde toplanarak, tek vücut haline gelmişlerdir. Onlardan birisinin acısı, bir vücuttaki herhangi bir organın acısının vücudun her tarafı hissettiği gibi, toplumun tümünün hissederek o kişinin arazını gidermeye davet edilmemektedirler.

9/128- Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O’nun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.

İman endeler bir birlerinin velileridir.onlar hicret ettikleri halde, hicret etmeyen diğer müminlere karşı velayetleri yoktur.

6/72- Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiçbir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah, yaptıklarınızı görendir.


Sonuç olarak diyebiliriz ki: Kuran İnsanların hiçbir zaman bir birlerinin haklarını ihlal etmeden, dünya hayatında kendi dinlerini özgür iradeleriyle yaşatmayı amaçlamaktadır. Allah insanların dünyadaki yaşam biçimlerine özel bir müdahalede bulunmuyor. Ancak Göndermiş olduğu peygamberler etrafında güç ve kuvvet olmuş Müslümanlar iktidar sahibi olduklarında, Başka dinlerde olanlar başka dinlerde olanlara, kendi dinlerine döndürmek için zulmettikleri zaman, onların zulümlerini ortadan kaldırmak için savaşmayı emreder. 

Müslümanım diyenler terörist değil terörist olanların karşısında anti teröristtir. Barış için savaşırlar. Savaşı ortadan kaldırmak için savaşırlar, yoksulluğa karşı, zulme karşı fuhşa karşı savaşırlar.

Doğrularım Allah'a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR.





2 yorum:

Adsız dedi ki...

İslam savaş degildir. Dinde girerken içerde iken çıkarken zorlama yoktur her insan özgürdür yaşatan özgür biraktı secim insanın özgür secimine birakıldı korku bunu kırıyor baskı bunu kırıyor. sindirme bunu kırıyor. Elbiseyi ters giyidirenler kendi çıkarlarını islam diye yuturmaya kalkışıyorlar durum budur. hiç kimse özel degil herkes sıradan herkes ölecek tek gerçek bu .... kabul gören gerçekler!!

Ali Rıza Borazan dedi ki...

öncelikle atsız kardeşim gönderdiğiniz yorum için teşekkr ediyorum. Elbette islam savaş değildir. İslam: Ayrı dinlerdeki insanların başkalarının din ve yaşam biçimlerini taciz etmediği sürece onların kandi yaşamlarını kendilerine vererek dünya hayatında herkesi Allahın özgür bir ortamda denenmesine zemin hazırlamak için vardır.Han gi dinden hangi ırktan hangi mezhepten hangi meşrepten olurlarsa olsunlar kndi din ve yaşam biçimleri allah ile kendileri arasında olan bir olgudur. İşte iman eden salih amel işleyen ve ben müslümanlardanım diyenlerin hedefi insanları bu yaşam içerisinde güç ve kuvvet olduğu zaman bulundurmaktır. selam ve dua ile