RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA
1-MELEK İBLİS ŞEYTAN İNSAN CİN KAVRAMLARI;
4/82- Onlar
hala Kur’an’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkasının Katından
olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar)
bulacaklardı.
67/3- O,
biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır.
Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt)
göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve
çarpıklık) görüyor musun?
67/4- Sonra gözünü iki kere
daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde
bitkin olarak sana dönecektir.
30/30- Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen (bir hanif) olarak dine,
Allah’ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın
yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur).
Ancak insanların çoğu bilmezler.
MELEKLER VE ADEM OĞLU ŞEMSİYESİ ALTINDA İNSANLAR;
76/1- Gerçek
şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun
zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip-geçti.
2/30- Hani Rabbin meleklere: “Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var
edeceğim” demişti. Onlar da: “Biz Seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis
ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var
edeceksin?” dediler. (Allah:) “Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim” dedi.
33/72- Gerçek şu ki, Biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da
onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan
yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.
MELEKLER;
Melek dendiği zaman şimdiye kadar, nurani olarak yaratılmış varlıklar
tanıtılıyorlardı. Şimdi Kur’an’da tanımlanan melek nedir? Meleklerle ilgili
ayetlerden örnekler vererek melek kelimesinin ne anlama geldiğini anlamaya
çalışalım.
Kur’an’da yaklaşık olarak doksan üç ayette melek kelimesi geçmektedir.
Kur’an’ın tanımladığı melek kavramını Kur’an’da meleklerle ilgili geçen
ayetlere tezat teşkil etmeden yorumlamaya çalışalım.
Melek; insanların fiziki biyolojik ve psikolojik yapısı da dahil olmak
üzere insanların dışına insanlar kötülüğe ve iyiliğe gitme kararı aldıklarında
karar verdiği yönde insanların emirlerine amade olan, insanlara secde etmek için yaratılmış zerreden küreye kadar bütün
varlıkların genel adıdır.
MELEKLERİ ANLATAN KONULARDAN MELEKLERİ KUR’AN’DAN BİR KESİT;
15/28- Hani
Rabbin meleklere demişti: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan
bir beşer yaratacağım.”
15/29- “Ona bir biçim
verdiğimde ve ona Ruhum’dan üfürdüğümde hemen ona secde ederek (yere) kapanın.”
15/30- Böylece meleklerin tümü,
topluca secde etti.
15/31- Ancak İblis, secde
edenlerle birlikte olmaktan kaçınıp-dayattı.
15/32- Dedi ki: “Ey İblis, sana
ne oluyor, secde edenlerle birlikte olmadın?”
15/33- Dedi ki: “Ben, kuru bir
çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın beşere secde etmek için var
değilim.”
15/34- Dedi ki: “Öyleyse ondan
(cennetten) çık, çünkü sen kovulmuş-bulunmaktasın.”
15/35- “Ve şüphesiz, din gününe
kadar lanet senin üzerinedir.”
15/36- Dedi ki: “Rabbim,
öyleyse onların dirileceği güne kadar bana süre tanı.”
15/37- Dedi ki: “Öyleyse, sen
(kendisine) süre tanınanlardansın.”
15/38- “Bilinen günün vaktine
kadar.”
15/39- Dedi ki: “Rabbim, beni
kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana
başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların
tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım.”
18/50- Hani meleklere: “Adem’e secde edin” demiştik; İblis’in dışında
(diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden
dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi
edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar
kötü bir (tercih) değiştirmedir.
Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ
iblîs(iblîse), kâne minel cinni fe feseka an emri rabbihî, e fe tettehızûnehu
ve zurriyyetehû evliyâe min dûnî ve hum lekum aduvvun, bi'se liz zâlimîne
bedelâ(bedelen).
13/15- Göklerde ve yerde her ne varsa -isteyerek de olsa, istemeyerek de
olsa- Allah’a secde eder. Sabah akşam gölgeleri de (O’na secde eder).
22/18- Görmedin mi ki, gerçekten, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay,
yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu Allah’a secde
etmektedirler. Birçoğu üzerine azap hak olmuştur. Allah kimi aşağılık kılarsa,
artık onun için bir yüceltici yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.
Demek ki melek dendiği zaman seçeneği olmayan ve kendisine kodlanmış
bilgilerle hareket eden insanların dışında insan yapısı da dahil varlıklar akla
gelmelidir. İki kısma ayrılmakta insanlara kötülükleri teklif sunmakla görevli
melek Kur’an bu meleğe iblis demektedir. İkincisi de insanlara yaratılışta
vermiş olduğu “Rabbim Allah’tır” sözüne davet etmeyi teklif sunan takva
meleğidir.
Hiç unutulmamalıdır ki, dünya hayatında insanlar inansın veya inanmasın
meleklerin konuşma dili çözüldüğü zaman melekler hizmetlerini yerine getirebilmektedirler.
İşte Bu gün batı kendi güçlerini meleklere hizmet ettirmekle elde
etmektedirler.
İNSANLAR;
Adem şemsiyesi altında olanlar, gerek dillerine gerek renklerine
gerekse, din ve yaşam biçimlerine göre sıfatlar alarak isimlendirilirler. Önce insanı
tanımlayalım.
İnsan; hem takva yönüne hem de fısk ve fücur yönüne meyilli yol seçme
kararını vermemiş halidir. Ne zaman insan hangi teklif yönünde karar verirse
gösterdiği performansa göre sıfatlaşarak isimler alırlar.
Rabbani yolda tercihini kullanan insanlara Kur’an Müslüman, gayrı
rabbani yolda tercihini kuranlara da cin sıfatını vermektedir. Bunlar da
göstermiş oldukları yönde performansa göre de ayrıca sıfat almaktadırlar.
Bütün insanlar yaratılırken şöyle diyecek niteikte yaratılmışlardır.
7/172- Hani Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve
onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: “Ben sizin Rabbiniz değil
miyim?” (demişti de) Onlar: “Evet (Rabbimiz’sin), şahid olduk” demişlerdi.
(Bu,) Kıyamet günü: “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir.
İNSANIN ANA PARÇALARI;
BEDEN-CAN- RUH---TAKVA –İBLİS-AKIL-
Beden, ademin nasıl bedeni topraktan yaratılmışsa şimdide bütün
ademlerin bedenleri topraktan yaratılmakta ve insanların yaşamlarının son
bulmasına kadar da topraktn yaratılmaya, devam edecektir.
Yani insanları bedenlerindeki bütün organlar damarlar kan ve aklına ne
kadar hücreler varsa onların hepsi almış olduğu besinlerdendir, o da topraktan
oluşmaktadır.
55/14- İnsanı, ateşte pişmiş gibi kuru bir
çamurdan yarattı.
55/15-
Cann’ı da ‘yalın-dumansız bir ateşten’
yaratı.
Can;
Dumansız ateşten Yaratılan, o topraktan yaratılmış olan bedeni diri tutan canlı
tutan enerjinin adıdır. İşte hicir yirmi yedi ve rahman on beşinci ayette geçen
can kelimesi cin kelimesi olarak algılandığından Kur’an’ı doğru anlama
konusunda büyük bir yara almıştır.
Ruh,
Üflenen ve yüklenen varlıkları hücreleri damarları organları kendi görev
alanında aktif hale getirene denir. Eğer Ruh olmasaydı insanı meydana getiren
ana parçalar hiçbir işlevini yerine getiremezlerdi.
15/28-
Hani Rabbin meleklere demişti: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir
balçıktan bir beşer yaratacağım.”
15/29-
“Ona bir biçim verdiğimde ve ona Ruhum’dan üfürdüğümde hemen ona secde ederek
(yere) kapanın.”
İNSANA
AİT İKİNCİ BÖLÜM;
Takva;her
insana akıl baliğ çağına geldiği zaman yaratılışta verdiği “Rabbim Allah’tır”
sözüne davt etmeyi teklif sunar.
22/37- Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah’a
ulaşmaz, ancak O’na sizden takva ulaşır. İşte böyle, onlara sizin için boyun
eğdirmiştir; O’nun size hidayet vermesine karşılık Allah’ı tekbir etmeniz için.
Güzellikte bulunanlara müjde ver.
İblis;
fısk ve fücur; yine her insana ergenlik yaşına geldiğinde yerleştirilen Ve
insanı Rabbim Allah’tır sözünden caymayı teklif sunmakla görevli meleğin
adıdır.
Akıl;
her insan ergenlik yaşına geldiğinde insanın vermiş olduğu karar doğrultusunda
yolunun doğruluğu konusunda belge toplayan meleğin adıdır.
Ancak
Kur’an aklını kullananlar diye övdüğü insan takva yolunda delil belge
toplayandır. İşte şems suresinde bu olay şöyle anlatılır.
91/7-
Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene’,
91/8-
Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham
edene (andolsun).
91/9-
Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur.
91/10-
Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma
uğramıştır.
Kendisini
iblisin vesveselerinden koruyan arındıran felah bulmuştur kendisini iblisin tekliflerine
karşı koruyamayanlar da yıkıma uğramıştır.
51/ 56- Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet
etsinler diye yarattım.
Ayette insan ve cin kelimesini farklı kullanılışı inlerin insanlardan
ayrı bir yaratı olmasından değil insanların ve cinlerin konumlarından kaynaklanmaktadır.
Ayet şöyle yorumlanmalıdır.
Daya yol seçmede tercihini kullanmamış insanlarla yol seçme tercihini
gayrı rabbani yolda seçmiş olanları ben ibadet ve kulluk için yarattım. Olması gerekir.
Şeytan; İblisin tekliflerinin insanlar tarafından kabullenilip
ilke haline gelmesi ve geriye dönüşü mümkün olmayan bir moda giren insanlara Kur’an’ın
verdiği bir sıfat isimdir.
2/ 13- Ve (yine) kendilerine: “İnsanların
iman ettiği gibi siz de iman edin” denildiğinde: “Düşük akıllıların iman ettiği
gibi mi iman edelim?” derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar
kendileridir; ama bilmezler.
2/14- İman edenlerle
karşılaştıkları zaman: “İman ettik” derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında
ise, derler ki: “Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay
ediyoruz.”
2/15- (Asıl) Allah onlarla alay
eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır.
2/16- İşte bunlar, hidayete
karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alış-verişleri bir yarar
sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır.
2-İSA BABASIZ DEĞİLDİR.
4/82- Onlar
hala Kur’an’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkasının Katından
olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar)
bulacaklardı.
67/3- O,
biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır.
Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt)
göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve
çarpıklık) görüyor musun?
67/4- Sonra gözünü iki kere
daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde
bitkin olarak sana dönecektir.
30/30- Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen (bir hanif) olarak dine,
Allah’ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın
yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur).
Ancak insanların çoğu bilmezler.
50/49- Ve Biz,
herşeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz.
22/5- Ey
insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi
topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo), sonra
yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi)
açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde
tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına
erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte,
kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en
aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi
görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve
her güzel çiftten (ürünler) bitirir.
23/13-
Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine
yerleştirdik.
14- Sonra o su damlasını bir
alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak’ı (hücre topluluğu) bir çiğnem
et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak
yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa
ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir.
3-İSANIN BABASI ZEKERİYA PEYGAMBERDİR.
19/17-
Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz
(Cibril’i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.
18- Demişti ki: “Gerçekten ben,
senden Rahman (olan Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma).”
19- Demişti ki: “Ben, yalnızca
Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için
(buradayım).”
20- O: “Benim nasıl bir erkek
çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir
kadın) değilken” dedi.
21- “İşte böyle” dedi. “Rabbin,
dedi ki: -Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet
kılmak için (bu çocuk olacaktır).” Ve iş de olup bitmişti.
22- Böylelikle ona gebe kaldı,
sonra onunla ıssız bir yere çekildi.
BU AYETLER İÇERİSİNDE BİLİNMESİ
GEREKEN BAZI ŞEYLER!
1-Meryeme gelen ve düzgün beşer
şeklinde görülen elçi kimdir?
2-meryemin daha erkek çocuğu
olmadan onunun erkek çocuğu olacağını kim söyleyebilir?
3- Meryeme gelen Cebrail ise,
geleneksel olan din anlayışına göre Cebrail peygamberlere vahiy getiren melektir.
Meryem peygamber olmadığına göre nasıl olurda Meryem’e gelen elçinin Cebrail
olduğu söylenebilir?
4-Allah peygamberleri
erkeklerden seçtiğini söylediği halde bu anlayışlar kesinlikle Kurana
aykırıdır.
16/43- Biz senden evvel kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başka
(peygamberler) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun.
Elbette Allah
her türlü insanlarla gerek vahiyle Grek elçi aracılığı ile gerekse de perde
arkasında konuştuğunu söylemektedir.
42/51-
Kendisiyle Allah’ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir
vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine
vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, Yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
İSA PEYGAMBERİN BABASINI ZEKERİYA OLDUĞUNA DAİR
DELİLLER.
4/34- Allah’ın, bazısını bazısına üstün kılması
ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde
‘sorumlu gözeticidir.’ Saliha kadınlar, gönülden (Allah’a), itaat edenler,
Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz
kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da
yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın.
Doğrusu Allah Yücedir, büyüktür.
3/41-
(Zekeriya) “Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver.” dedi. “Sana alamet,
işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve
akşam sabah O’nu tesbih et.” dedi.
42- Hani melekler: “Meryem,
şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün
kıldı,” demişti.
43- “Meryem, Rabbine gönülden
itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et.”
44- Bunlar, gayb
haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem’i
sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur’a atarlarken sen yanlarında
değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.
3/37- Bunun
üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi
yetiştirdi. Zekeriya’yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba
girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: “Meryem, bu sana nereden geldi?” deyince,
“Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir”
dedi.
4- İSANIN DURUMU ADEMİN DURUMU GİBİDİR.
İsa peygamberin babasız olup olmadığı konusunda tartışmaya
giren yozlaşmış olan halka Allah şöyle cevap veriyor.
3/58-
Bunları Biz sana ayetlerden ve hikmetli zikirden (Kur’an’dan) okuyoruz.
3/59- Şüphesiz, Allah Katında
İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona “ol”
demesiyle o da hemen oluverdi.
Kuran adem kelimesini yukarıda
verdiğim ayet ilkesine göre iki farklı anlamda kullanmıştır.
1-PEYGAMBER OLAN ADEM;
3/33-
Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler
üzerine seçti;
Peygamber olan
adem ile peygamber olmayan ve insan soyunu temsil eden ademi Allah net bir
şekilde ayırmıştır.
Peygamber olan
Adem diğer peygamberler gibi Allah’tan bir ruh ve Allahın bir kelimesidir.
Kesinlikle vahyin dışında ne bir söylemde ne de bir eylemde buluna bilirler.
3/81- Hani
Allah peygamberlerden ‘kesin bir söz (misak)’ almıştı: “Andolsun size kitap ve
hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde,
ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız.” Demişti ki: “Bunu
ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?” Onlar: “İkrar ettik” demişlerdi de
“Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım” demişti.
22/52- Biz
senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte
bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp
bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra Kendi
ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir.
2-SOY AĞACI ANLAMINDA OLAN
ADEM;
20/115-
Andolsun, Biz bundan önce Adem’e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda
bir kararlılık bulmadık.
7/189- O,
sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini
var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir
süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah’a dua ettiler:
“Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.”
7/190- Ama O, onlara (Adem’in
çocukları erkek ve kadınlara) salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği
şey konusunda O�na ortaklar kılmaya başladılar. Allah, onların şirk
koştuklarından Yücedir.
Şimdi İsanın yaratılışı ademin
yratılışı gibidir ayetinden ne anlamamız gerektiğini yukarıda vermiş olduğum
ayet örneklerinde anlamaya çalışalım.
1-Adem kastettikleri ilk adem
ilk peygamber ise, Adem hem babasız hem de anasızdır. İsa ise geleneksel inanca
göre babasız fakat anası var. Bu anlayış ve bu benzetme şekli Kur’an ‘la
uyuşmadı.
2-Eğer İsa insanların soyunu
temsil eden ademe benzetilerek anlatılıyorsa bu anlayış Kur’an’la uyum
halindedir. Nitekim mümin un suresi 13,14, ve hac suresi beşinci ayetlerde ademin
yaratılış şeklini erkeğin sperması ile kadının yumurtasının ana rahminde
birleşerek insanın yaratıldığı söz konusu yapılmaktadır.
2/ 30-
Hani Rabbin meleklere: “Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim”
demişti. Onlar da: “Biz Seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken,
orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?”
dediler. (Allah:) “Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim” dedi.
2/31- Ve Adem’e isimlerin
hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: “Eğer doğru sözlüyseniz,
bunları Bana isimleriyle haber verin” dedi.
2/32- Dediler ki: “Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi
bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.”
2/33- (Allah:) “Ey Adem,
bunları onlara isimleriyle haber ver” dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber
verince de dedi ki: “Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten Ben
bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da Ben bilirim.”
2/34- Ve meleklere: “Adem’e
secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve
kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.
35- Ve dedik ki: “Ey Adem, sen
ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin;
ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”
2/36- Fakat şeytan, oradan
ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan
çıkardı. Biz de: “Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde
belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır” dedik.
2/37- Derken Adem, Rabbinden
(birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti.
Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.
2/38- Dedik ki: “Oradan tümünüz
inin. Bundan sonra size Benden bir hidayet geldiğinde, kim Benim hidayetime
uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.”
2/39- “İnkar edip de
ayetlerimizi yalanlayanlar ise; onlar, ateşin halkıdırlar ve orada süresiz
kalacaklardır.”
Doğrularım
Allah’a yanlışlarım ise bana aittir. En doğrusunu Allah blir.
ALİ RIZA
BORAZAN
MERSİN –ANAMUR
5-12-2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder