RAHMAN RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA
Kuran, peygamberimizin peygamber oluşuyla peygamberlik
tarihinin bitişi arasındaki bir kültürü yansıtır. Kuran’ın inişinden önceki ve Kuran'ın inişinden sonraki Arap toplumlarının kullandığı dil Kuran’ın dilini yansıtmaz. Bu sebeple sözlüklerde geçen anlamlar Kuran’ın kastettiği manayı
vermez. Bu sebeple, Kuran’daki kelime ve ayetlerin açıklamasını sözlüklerdeki
anlamlarla anlaşılmaya veya açıklanmaya çalışılırsa. İlgi ve alakası olmayan,
yorumlar ortaya çıkar. Bir örnek verecek olursak.
Ümmi: Sözlükte. Okuma yazma bilmeyen anlamında kullanıldığı halde Kuran’da hiç bir kitaba tabii olmayan Mekke müşriklerin Özelliklerini yansıtır. Yani Allaha inandıkları halde Allahtan gönderilmiş olan kitaplara, peygamberlere. ve ahiret alemine inanmayan toplum olarak anlatılır..
Ümmi: Sözlükte. Okuma yazma bilmeyen anlamında kullanıldığı halde Kuran’da hiç bir kitaba tabii olmayan Mekke müşriklerin Özelliklerini yansıtır. Yani Allaha inandıkları halde Allahtan gönderilmiş olan kitaplara, peygamberlere. ve ahiret alemine inanmayan toplum olarak anlatılır..
62/2 O ümmiler içinde kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan onları arındırıp temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içindeydiler.
29/48 Bundan önce sen hiç kitap okuyan değildin ve onu sağ elinle de yazmıyordun. Böyle olsaydı batılda olanlar kuşkuya kapılırlardı.
7/157 Onlar ki yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de geleceği yazılı bulacakları ümmi haber getirici olan elçiye uyarlar o onlara ma’rufu emrediyor. Münkeri yasaklıyor. Temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor. Ve onların ağır yüklerini üzerindeki zincirleri indiriyor, ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler işte kurtuluşa erenler bunlardır.
Demek ki ayette de geçtiği gibi ümmi kelimesi okuma yazma bilmeyen anlamında değil, hiçbir kitaba bağlı olmayan anlamındadır.
Zaten ilerde de bunları detayı ile anlatacağımız gibi bir ticaret yapan bir kişinin okuma yazma bilememesi eşyanın yapısına uygun değildir.
Kuran’daki ayetler genelde iki Kısma ayrılmıştır. 1)Müteşabih olan ayetler 2)Muhkem olan ayetler:
3/7 "Sana kitabı indiren odur. Ondan kitabın anası(Temeli) olan bir kısım ayetler Muhkemdir. Diğerleri ise Müteşabihdir. Kalplerinde bir kayma olanlar fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan Müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise biz ona inandık, tümü rabbimizin katındadır derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez.
Muhkem olan ayetlerin anlamı açıktır. Yoruma ve tevile ihtiyaç yoktur. Ama Müteşabih olan ayetler inceleme ve tahlil neticesinde ancak kastettiği mana algılanabilir. Muhkem ve Müteşabih ayetler hem Kuran'ın içinde vardır hem de eşyanın yapısında vardır. Kuran’dan bir müteşabih ayete örnek vermeye çalışalım.
MÜTEŞABİH AYETLER NASIL ANLAŞILABİLİR?
Bu onu üzerinde biraz durma istiyorum. Çünkü kuranda geçen
müteşabih ayetlerin doğru anlaşılamaması sebebiyle, kurandaki konular da buna
bağlı olarak doğru anlaşılamamıştır.
4/157- Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.
4/158- Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
Bu ayetin konu ve uran
bütünlüğü içerisinde doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için Kuran’da geçen bazı
ayetlerin de bilinmesi gerekmektedir.
1-KURAN^DA ÇELİŞKİ
YOKTUR.
4/82- Onlar hala Kur'an'ı iyice
düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz
içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı.
2-KAİNATTA
ÇELİŞKİ YOKTUR.
67/3- O, biri diğeriyle
'tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan
Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin.
İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık)
görüyor musun?
67/4-
Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu
kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.
3-KAİNTLA
KURAN ARASINDA DA ÇELİŞKİ YOKTUR.
30/30- Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif)
olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır.
Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din
(budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.
Bu saydığımız üç şıkkı toparlayacak olursak
Allah’ın insanlara gönderdiği din Kuran’la Kuran ’ın kâinatla kâinatın ve Kuran’la kâinatın
çatışmadığı din Allah’ın insanlara sunduğu dindir. Bir başka iadeyle bir şeyin
doğru olabilmesi için” Kuran, İlim, akıl, pratik hayat” asla biri birleriyle
çelişkiye düşmemesi gerekmektedir.
Maalesef bu din yok ortada. İnşallah
Allah’ın izniyle peygamberlerin getirip de insanlar tarafından bozulmuş olan bu
dini raflarda saklanmış Kuran’ın tozunu alarak tekrar masaya yatırıp tekrar o
dini bulmaya çalışacağız.
İSA’YI ÖLDÜRMEDİLER O ALLAH KATINA YÜKSELTİLDİ.
Bu ayet ne anlamı ifade ediyor.
Şimdi Kuran’da bu gibi ayetleri bulup ayette
anlatılmak istenen manayı yakalamaya çalışalım.
21/ 34- Senden önce hiçbir beşere ölümsüzlüğü vermedik; şimdi sen
ölürsen onlar ölümsüz mü kalacaklar?
3/ 185- Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz
eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık
o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey
değildir.
29/ 57- Her nefis ölümü tadıcıdır; sonra Bize döndürüleceksiniz.
2/ 154- Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere
"ölüler" demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda
değilsiniz.
Kuran bütünlüğünde ölümle ilgili konuyla
alakalı ayetleri aktarmaya çalıştık. Bu ayetlere göre. Eğer uran’da çelişki
yoksa ki kuranda çelişki yoktur. Kâinat yasalarında çelişki yoksa ki çelişki
yoktur.
Uran’la kâinat yasalarında da çelişki yoksa o da yoktur. O zaman hazreti İsa’nın ölmeyip Allah katına çekilmesi neyin nesidir? Sizce bu ifade gerçek anlamında anlaşılsa bütün kuran ve evren yasalarını yerle bir edip fesat çıkarmaz mı?
Uran’la kâinat yasalarında da çelişki yoksa o da yoktur. O zaman hazreti İsa’nın ölmeyip Allah katına çekilmesi neyin nesidir? Sizce bu ifade gerçek anlamında anlaşılsa bütün kuran ve evren yasalarını yerle bir edip fesat çıkarmaz mı?
Evet, fesat çıkarır. O zaman bu ayet
müteşabih bir ayettir. Kendi anlamının
dışında farklı bir anlama geldiği anlaşılmalıdır.
ONU ÖLDÜRMEDİLER.
ÖLÜMÜN BİR BENZERİ GÖSTERİLDİ.
Bu
ayet neyi anlatmak istiyor? Birçok müfessirler bu ayetten sanki İsa peygamber
yerine Allah bir mucize olarak benzeri olan bir adamın öldürüldüğü anlayışına
varmışlardır. Oysa diğer peygamberler öldürülürken onu neden öldüremesinler.
2/ 91- Onlara: "Allah'ın indirdiklerine iman edin"
denildiğinde: "Biz, bize indirilene iman ederiz" derler ve ondan
sonra olan (Kur'an)ı inkar ederler. Oysa o (Kur'an), yanlarındakini (kitabı)
doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki: "Eğer inanıyor idiyseniz, daha
önce ne diye Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?"
Demek ki daha önce Allah’ın peygamberlerini
öldürüyorlarsa İsa’yı da öldürmüşlerdir. Burada onu öldürmediler onu asmadılar
“onlara ölümün bir benzeri gösterilirdi” ayeti başka bir anlamı ifade
etmektedir.
O zaman siz ey kâfirler veya Yahudiler,
yerde cansız hayati fonksiyonlarını yitirmiş gibi gördüğünüz o İsa, Allah
katında diridir. Ölmedi hayati fonksiyonlarını yitirme sizin için ölü gibi
görülmüş olsa da Allah katında o ölmedi çükü Ölüm yok olup gitmek demek değil,
ölüm dünya hayatından ebedi hayata ilk adımı atmak iman eden ve Salih ameller
işleyenler için ebedi cennete ödüllendirilmek üzere gitmek demektir.
Allah için zaman yok zaman insanlar için
vardır. İnsanların ölmesiyle dirilmesi arasında insanlar için milyarlarca yıl
geçmiş olsa bile Allah’a göre o zaman sıfırdır.
İşte ayetin yanlış anlaşılması nelere mal
olmaktadır. Hıristiyanlar İsa’nın ölmediğini Allah onu sağ tarafına oturtturduğunu
söylerler. İslam toplumları da ölmeyen İsa kıyamete yakın bir zamanda
geleceğini kırk yıl peygamberlik yapacağına inanırlar. Ve bunun uzantısı olarak
da mehdi bekleyip durmuşlardır.
Kuran’a göre her nefsin ölümü tadacağı ve
tattığı gibi İsa da ölmüş ve ölümü tatmıştır. Bir daha da ahiret âlemi hariç
İsa yeryüzüne gelip diriltilmeyecektir.
İşte bu ayetlerin kastettikleri manaları kuranın bütünündeki onula ilgili
ayetler. Bilinemezse çözülemez. Burada. Ölümün benzeri ifadesini kullanırken
hayati fonksiyonlarını yitirmiş anlamında. Anlatmaktadır. Katımıza Yükselttik ifadesiyle
de. Onu şereflendirdik onu re ettik demektedir.
Bunları Hazreti İsa peygamber ile ilgili konuda detayına
anlattım. Şimdi Eşyanın yapısında olan müteşabih ile ilgili olan ayet ise Dağda
bütün madenler olduğu halde onları tahlil ederek bakırını gümüşünü plastiğini
vs. ayrıştırarak onu araba otobüs uçak haline getirilmesi o konuda uzman olmayı
gerektirmesi gibi. Şimdide Muhkem olan bir ayete kurandan örnek vermeye
çalışalım.
2/136- Deyin ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup
ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden
verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O'na
teslim olmuşlarız."
Bu Ayette peygamberler arasında ayırım yapılmayacağını, Allah'tan gönderilmiş
bütün kitaplarına inanılması gerektiğini anlatıyor. Aynen güneş doğduğu zaman
ortalığın aydınlanır.
Şimdi de
Kuran’ın anlaşılması ile ilgili metotları maddeler halinde sıralamaya çalışalım;
1- Kuran’daki geçen kelimeleri Kuran’ın bütünlüğünde arayarak onun ne anlama geldiğini öğrenmek gerekir.
2- Kuran Allah’ın bir kitabıdır ayetleri yorumlamaya çalışırken hiçbir ayetin hiçbir ayetle çelişmemesine dikkat etmek lazımdır.
3-Ayetler hangi konu ile ilgili bir meseleden bahsediyorsa o ilim dalının verilerine ters düşmemesi gerekmektedir.
4- Kuran’ı kerim genelde kelimeleri hep çift kullanmıştır burada ayetten bir örnek vermek istiyorum.
18/109”de ki rabbimin sözlerini (yazmak) için deniz mürekkep olsa yardım için bir benzerini (bir o kadarını) dahi getirsek rabbimin sözleri tükenmeden önce elbette deniz tükeniverirdi ,”
Buradaki bahsedilen deniz nehirlerin biriktirdiği büyük su
kütlesidir. Şimdi mecazi anlamda Kuran’ın kullandığı denizi Kuran’dan
örneklendirmeye çalışalım.
18/60- “Hani Musa genç yardımcısına demişti; iki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim “
buradaki bahsedilen deniz de yine mecazi anlamda kullanılan hayat denizdir.
5- Kuran diğer dillerde olduğu gibi kıssaları anlatırken sanatsal bir üslupla anlatmıştır yani geçmişi geleceği ve anı aynı anda kullanma sanatı yapmıştır.
6- Kur’ an olayları anlatırken bir roman biçiminde değil de bir meseleyi Kuran’ın her tarafına serpiştir.
7- Kuran’daki geçen her kelime bir manayı ifade eder. Hiç bir kelime hiç bir kelimenin yerini tutmaz. Ve yerine kullanılmamıştır.
8- Kuran iki gayb haberinden bahseder. Birisi insan kültürünün geliştikçe ilerledikçe çözebilecek oldukları gayib haberi, ikincisi de insan kültürünün ne kadar araştırsa incelese de çözemeyecek oldukları gayb haberidir. Bu ahiret âlemiyle ilgili yani kıyamet koptuktan sonraki ilgili bilgileri içerir. Zaten buna inananlara da mümin denir.
9- Kuran’da Allah hitap ederken kendisi ile diyalog kurmak isteyenlere ancak hitap eder. Kuran-ı Kerim’de ‘’Ey insanlar, ey iman edenler, “ya resulüm” diye hitap ederken kâfir olanlara peygamber aracılığıyla konuşuyor. Mesela diyelim ki “deki ey kâfirler” ifadesini kullanıyor.
İşte Kuran'daki ayetleri düzgün bir şekilde anlayabilmek için bu saydıklarımızdan genel olarak haberdar olmak gerekir.
Doğrularım, Allah’a yanlışlarım ise bana aittir.
ALİ RIZA BORAZAN
MRSİN ANAMUR
alirizaborazaan@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder