RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!
Yorum;Varlıkların, özellikle insanların kendilerine verilmiş olan yeteneklerle baktıkları algıladıkları şeyleri kendilerinin anladığı biçimde söylem, eylem, ve yaşamlarıyla ifade etmeleridir.
Ressamın resmini, şairin şiirini, mucit icadını, sanatkar sanatını nasıl algıladığını, resminde, şiirinde, icadında, sanatında ortaya koyarak etrafa mesaj vermesidir. Bu ona ait olan olguyu özelleştirerek onlarla toplum içerisinde zenginlik sağlanır. Onlarla bir kültür oluşur. Bu yorum sadece insanlarda değil insanların dışında olan yaratıklarda da bulunmaktadır.
Genellemesini bile sayamadığımız her türlü bitkilerin kendilerine yüklenen bilgilerle insanlara meyvelerinden sebzelerinden kendilerine has tat ve güzelliklerle insanlara ayrı ayrı birbirlerine benzemeden değişik tat ve lezzetlerle bir şeyler sunmaları onların topraktan aldığı gıdaların havadan aldıkları gazların güneşten aldığı ışığın sudan aldığı minerallerin, bir yorumudur.
Aynı şekilde genellemesini bile saymakta güçlük çektiğimiz hayvanların kendilerine ait maharetleriyle insanlara etlerinden sütlerinden yüklerinden sundukları hizmetlerle tabiattan aldıklarını yorumlamaktadırlar. Yaratılmış olan insanların dışındaki varlıkların yorumlarını böyle ortaya koyduktan sonra asıl bizim konumuzu ilgilendiren insanların evrenini nasıl yorumladıklarını ve daha sonra da Kuran'ı yorumlama konusundaki Kuran'ın bize verdiği bilgilerle Kuran'ın yorumuna geçerek açıklamaya çalışacağım.
İNSANLARIN EVRENİ YORUMLAMASI!
Dünya hayatında temel olarak iki tip insan vardır. Birisi Yerleri ve gökleri yaratan Allah'ın olduğuna iman ederek onun rabliği altında evreni okuması ve yorumlamasıdır. ikinci olan insanlar da Allah'ın rabliğini kabul etmeyip de Allah'ın dışında yaratılmış olan varlıklardan kendisine Rab seçerek onun adıyla evreni yorumlamasıdır.
İki tip insan için eşyanın konuşma dilleri aynıdır. İnsanlığın bu günkü ulaştığı kültür medeniyet her iki toplum tarafından katkıları olarak gelmiştir. Birisi evrenden ve insanlardan aldığı bilgiler ve ilhamla evrende olup da insanların önüne bir şeyler icat edip yorumlamış. Diğeri de Allah'ın ona verdiği maharetle evreni Allah adıyla okuyarak yorumlamışlardır.
Demirin, bakırın altının gümüşün daha insanların dünya hayatında insanların yaşamasını kolaylaştıracak malzemelerin keşfedilmesiyle mucitler icatlarını gerçekleştirmişlerdir. Yer yüzündeki madenlerden veya var olan her şeyden, Uçak araba gemi, tren, müzik, resim şiir telefon televizyon vs. üretilmesi insanların eşyayı yorumlamaları ile ortaya çıkmaktadır.
Allah kainatı ve kainatta insanları yaratarak belirli bir zaman dilimi içerisinde insanların denenerek ölmesi Allah'ın kainatı yorumlayarak yaratmasıdır. Hiçbir insan yaratıcı değildir. İnsan yaratılmış olan malzemelerle ihtiyaçlarını değişik konularda karşılayabilmek için, onları kendisine yararlı bir hale dönüştürmeleri onların yorumu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yeryüzünde dolaşıp görmüş olduğunuz insanların evrendeki ve yeryüzündeki yaratılmış olan varlıkları yorumlayarak ortaya çıkardığı mucitlerin icatlarıdır. Yeryüzündeki varlıkların konuşma dilini en güzel keşfedenler onları insanların yararına en fazla yararlı oluşuyla anlam ve değer kazanırlar. Dünyada binlerce taksi markaları olduğu halde, her taksi üreten aynı yoruma sahip değildir.
İşte marka farklılıkları malzemeleri iyi yorumlayıp yorumla-mamalarıyla Markada kalitede farklılık arz etmektedirler.
Arabaların yapılmasında meydana gelen malzemeleri usulüne en yakın uygulayanlar en önde rekabeti kaliteyi götüren insanlardır. Hani bir ata sözü vardır. “Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez” aynen onun gibi herkes icat ettiği şeyin kalitesiyle önem ve değer kazanır.
Yeryüzünde madenlerden ve Allah'ın yeryüzüne yaydığı varlıklardan insan ihtiyaçlarını karşılayabilecek her türlü insan yaşamına ihtiyaç hissedildiği alanlarda mutlaka bir şeyler üretilmiştir. Bilenle bilmeyenler bir olmadığı gibi tahkik edenle taklit eden de bir değildir. Üreten evreni yorumlayan insanlardan mucitler ortaya çıkmaktadır. Bir ülkenin medeniyeti ürettikleri icatlarla, teknolojik gelişmelerle ahlak kurallarıyla belli olur.
Evreni yorumlayan insanlar bir icatta bulunmuşlarsa vahyin kurallarını bilmiyor ve o kurallara isyan ediyorsa, icatlarını insanlar arasında fitne konusu olarak kullanırlar. İnsanları öldürürler insanlara zulüm ederler. ekini ve nesli yok ederler. Ama Rabbım Allah'tır diyen insanlar Allah'ın onaylamadığı hiçbir şeyi yapmazlar ürettikleri malzemeleri Allah'ın onaylamadığı alanlarda fitne aracı olarak kullanmazlar.
KURANI YORUMLAMAK
Kuran'i anlamda yorum Kuran'daki bir kelimenin bir ayetin veya bir kıssanın anlatmak istediği anlamı anlayarak kişilerin anlayacağı biçimde aktarılmasıdır.Bir başka ifadeyle Kuran'ı doğru yorumlamak Allah'ın murat etmek istediğinin yakalanarak yaşamla doğru orantıda anlamak ve buluşturmaktır.
Yorum, benzeşen iki şeyden kalplerin mutmain olacak şekilde anlamının yakalanarak verim alacak şekilde sentez haline gelmesidir.Kuran, Evren ve evrendeki insanların,Allah tarafından kelimelere ayetlere, dizelere kıssalara dökülerek yorumlamasıdır. Kuran üzerinde uzmanlaşmış olanların Allah'ın Kuran'da yorumladıklarını Allah'ın yorumladığı şekilde O konuda bilgi sahibi olmayanlara tercüman olmasıdır.
Eğer Kuran Allah tarafından açık bir şekilde yorumlanıp insanlar önüne konmuş olsaydı. Aynı Kuran okuyan insanlar ayetleri ve kelimelerin kastedilen manayı farklı farklı anlamalara neden olmazdı. Maalesef iki tane Arapçası süper olan Alimler Müteşabih olan ayetleri yorumlamalarında,hiç birinin hiç biriyle uyuşmadığı gözlenmektedir. Bu yadsınamaz bir gerçektir.
İnsanların hayatlarını kolaylaştırmak için ürettikleri bütün araç ve gereçler dağların bir yorumudur. Hepsi yeryüzünde ayrı ayrı bulunmaktadırlar. İnsanlar bunların özelliklerini keşfederek onlardaki maharetlerin birleşmesinden yeni bir şeyler üretmektedirler. Helva olarak Allah hazır bir şey yaratmamıştır. Helvayı insanlar dünyadaki ürünleri birleştirerek yorumlamışlardır.
Yani maddeler yeni karışımlarla yeni ürünler ortaya çıkarmaktadırlar. Helva temel gıdalardan şeker, un, ve yağın birleşmesinden meydana gelmektedir. Helvaya yağ diyemezsin şeker diyemezsin un da diyemezsin ama şeker yağ ve unun sentezi diyebilirsin, o sentezin adı da helva-dır. Onlarla yeni bir isim ortaya çıkmaktadır. İşte bu yorumu da genelde herkes aynı yorumlamıyor. Farklı ustaların farklı yorumları onlardaki kalite farkını ortaya koyuyor.
Kuran'daki ayetlerin anlaşılması ve konular içerisine yerleştirilmesi de yorumlamaya insanların anlayacağı şekilde anlayacak hale getirilmesine ihtiyaç vardır. İşte Kuranı yorumlarken yorumlamaya ihtiyaç olan kelime ve ayetlerde kalplerinde maraz olanlar ikişerli veya çok anlama gelebilen ayetleri kendi kötü emellerine uydurmak için, kendi isteğine göre yorumlayarak fitne çıkarmaktadırlar. O zaman Kuran'ı anlamada iki farklı ayet bulunmaktadır. Muhkem ve müteşabih.
Başka bir ifadeyle Açık, anlaşılması kolay olan ayetler, Bunar muhkem olan ayetlerdir. Karmaşık kendi anlam dışında farklı anlamlara gelebilen ayetlerdir. Bunlar da müteşabih ayetlerdir.
KURAN’DAN YORUMLANMAYA İHTİYACI OLAN BAZI AYET ÖRNEKLERİ!
Başka bir ifadeyle Açık, anlaşılması kolay olan ayetler, Bunar muhkem olan ayetlerdir. Karmaşık kendi anlam dışında farklı anlamlara gelebilen ayetlerdir. Bunlar da müteşabih ayetlerdir.
KURAN’DAN YORUMLANMAYA İHTİYACI OLAN BAZI AYET ÖRNEKLERİ!
6/146- Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. 'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.
Düzgün bir Kuran okuyucusu ve yorumlayıcısı, Önce Kuran'ın bütünüyle ilgili ayetlerden haberdar olması gerekir. Kuran'daki bir ayetin kastettiği manayı ortaya koyarken Kainat yasalarından da haberdar olması gerekir. ya da o konudaki bir ayeti açıklayabilmek için o konunun uzmanları ile istişare yapması lazımdır. Yetmedi Bu konudaki ayetle o konunun ilminin uzmanlarının ortaya koydukları verilerle uyum sağlamışsa pratik hayattaki uygulama sonucuna bakmak gerekir.
Bir Örnek verecek olursak Kuran sarhoş edici içkileri yasaklıyor. haram kılıyor. İçki kime haram edilmiş tabi ki insanlara haram edilmiş, bir de dinleyen öğüt alan iman eden insanlar bunu kabullenir. İçki ile ilgili bir ayet örneği verelim.
5/90- Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz.
Ayette içkiden başka bir takım haram kılınmış olanlar da var. Şimdi biz içki deyince insana sarhoşluk veren yaratılmış olan eşyanın değişikliğe uğratılarak bozulup insan yapısını da bozan bir içecekten söz ediyoruz. Eğer Allah bunu insanlara yasaklamışsa insanları keyfinden uzaklaştırmak için değil insan yaşamını içtiği zaman, bağımlılık yaparak hem de insan vücudunda olumsuz tesirler yaratarak insana zarar verdiği için yasaklanmıştır.
Elbette her zararlı olan şeylerde faydalar da vardır. Ama Allah zararları faydalarını aştığı için, onların içilmesini yasaklamıştır.
2/219- Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz;
“Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür."
Ayette dikkat ederseniz Günah olan kısmı yararlı olan kısmından daha çok olduğu için Allah içkiyi kumarı yasaklamıştır. O zaman diyebiliriz ki helal olanlar içerisinde de insanlara zarar olan yönleri vardır. Ama insanlara faydalı olan yönleri zararlı olan yönlerine göre daha ağırlıkta olduğu için onlar helal edilmişlerdir.
İnsan hayatta yaşarken yapacak olduğu işi enine boyuna ölçer kendisine faydalı olan en uygun olanı seçer. Onu hayatında gerçekleştirir. Trafiğin yoğun olduğu bir dönemde karlar da yağıyorsa arabalar birbirlerine çarpıyorsa yaya olarak gideceği bir saatlik yolu arabayla üç saatte gidiyorsa arabayla gideceğine yaya olarak gitmeyi tercih eder.
Tıp İlmi eğer kesinlik ve netlik kazanmışsa, Kuran'ın haram ettiği bir şeyi asla insana bütün olarak yararlıdır diyemez.
ALINTI
ALKOL BAĞIMLILIĞININ SONUÇLARI
Bedensel ve ruhsal hastalıkların yanında, kişiler arası ilişkilerin bozulmasında, aile içi sorunların artmasında, çocuklar üzerinde yaptığı olumsuz etkilerle toplumsal sefalet ve önemli ekonomik kayıplarda yasal sorun ve intihar olaylarının büyük çoğunluğunda, trafik ve iş kazalarında alkol başta gelen bir sorumlu durumundadır. Buna göre alkolün zararları şu başlıklar altında toplanabilir.
A. Fiziki Zararları: Alkol vücutta bir çok organa zarar vermekle beraber en çok beyinde tahribata neden olmaktadır. Beyne ilk etkisi yorum ve düşünceyi kontrol eden bölgeyi yavaşlatmasıdır. Böylece kişinin hatırlama, anlama, karar verme gibi normal akli görevlerini yürütmesine engel olur. Birey rahatlamadan dolayı önce kendini serbest ve neşeli hisseder. Ayrıca beyinde adale kontrol merkezine de zarar verdiği için kol ve bacak koordinasyonu bozulur (Özgen, S : 3).
Alkoliklerin bedensel hastalıklarının çoğu karaciğerle ilgilidir. Bu hastalıklar sarılık, siroz ve safra kesesinin iltihaplanması olarak kendini gösterir. Karaciğer sirozu alkol bağımlısı kişilerde kullanmayan kişilere oranla sekiz kat daha fazladır. Fazla miktarda kullanılan alkol gastrit, ülser, pankreas yetmezliği, pankreatik kanserler, kan basıncında yükselme, karaciğer enzimlerinde yükselme, karaciğer yağlanması gibi rahatsızlıklara neden olmaktadır (Cüceloğlu,1996:464).
B. Toplumsal Zararları: Alkolün etkileri sadece kişinin kendisiyle sınırlı kalmamakta, ailesi, toplumsal ve iş çevresi davranışlarından zarar görmekte ve onlar da bu hastalığın daha fazla zarar vermesini engellemek için yardımcı olmaya çalışmaktadır. Mutsuz evlilikler, yıkılan yuvalar, terk etmeler, boşanmalar, düzensiz aileler, boşta kalan çocuklar hepsi bu bedelin birer parçasıdır. Alkolün yarattığı sorunları çözmeye yardımcı olan kurumların masrafları milyarlarca lirayı bulmaktadır. Konuyu derinlemesine incelediğimizde:
İçkili Sürücüler : Ölüm ve yaralanmalara neden olan trafik kazalarının %66`sı alkol kullanımından kaynaklanmaktadır. Bu kazalarda yaralı ve muhtemelen sakat kalmış kişileri, doğan hasarın yarattığı ekonomik yük, gelir kaybı, tıbbi masrafları ve sigorta masraflarını da unutmamak gerekir.
Alkol ve Suç : Bazı kişilerde alkol, ayıkken düşünemeyecekleri şekilde kırıcı davranışlarda bulunmalarına sebep olur. Ölme nedeni olan intiharların yarısı ve cinayetlerin 1/3`ü alkolle ilgilidir.
Sanayiye Olan Maliyeti : Alkol bağımlısı olan bir kişinin topluma yaptığı en büyük kötülük, insan gücü kaybına yol açmasıdır. Alkolik kişi veriminin düşmesi sonucunda kendisinden bekleneni veremez. Ayrıca mesai arkadaşlarıyla sürtüşmelere ve iş verenler ile olumsuz ilişkilere sebebiyet vermektedir.
Ulusal Zararı : Alkol bağımlılığının ulusal zararı ise alkol bağımlısı kişiler için yapılan tedavi masraflarından, motorlu araç kazalarında, çalışma süresi kaybından doğmaktadır. Ayrıca işlediği suçlar nedeniyle ceza evlerini, hastalıklar nedeniyle hastaneleri doldurarak üretici durumdan tüketici duruma geçerler (Köknel,1983:534).
****
****
Yukarıda Alkolün zararlarını hem insanın kendisine hem ailesinde hem toplumda hem de dünyada yapmış olduğu tahribatı anlatan bir makaleyi aktardık.
Demek ki Kuran'da haram edilenler mutlaka insana zarar olanlardır. İfadesini tıp ilmi de doğrulamaktadır. Yani Allah'ın insanlar önüne koyduğu vahiy yasalarıyla evrene koyduğu yasalar kesinlikle birbirleriyle çelişmezler örtüşürler. O zaman Kuran'da içki üzerine dikkat çeken şu ayeti gözardı etmememiz gerekmektedir.
5/91- Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?
Peki Allah bir tane olduğuna göre, Ve bütün peygamberler onun elçisi ve nebisidirler. Birine helal ettiğini diğerine haram eder mi? Neden Yahudilere haram edilen islam toplumuna haram edilmemiş? Sorusuna mutlaka akıllı ve mantıklı cevap aramamız gerekiyor.
6/146- Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. 'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.
Bu ayetin kastettiği manayı anlayabilmek için Kuran'dan bazı ayetlerin bilinmesi gerekiyor.
16/114- Öyleyse Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin; eğer O'na kulluk ediyorsanız Allah'ın nimetine şükredin.
16/115- O, size ancak ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı haram kıldı. Fakat kim mecbur kalırsa, saldırmamak ve sınırı aşmamak üzere (yiyebilir). Çünkü gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
16/116- Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.
16/117- (Bu dünyada olup-biten) Pek az bir metadır. Onlara ise acı bir azap vardır.
16/118- Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Öyleyse Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin;
Allah'ın helal ettiklerinin temel özelliği temiz ve helal olan rızıklardan yenilmesidir. Öyleyse her peygamberin kendilerinden önce gelen peygamberleri doğrulaması neyi ifade eder? Yahudilere Allah'ın Müslüman olanlara helal ettiğini haram etmesini mi ifade eder? Hayır Allah bir kavme haram ettiğini bir kavme,helal etmez. zorunlu bir durum ortaya çıkınca da ruhsat verir.
” Fakat kim mecbur kalırsa, saldırmamak ve sınırı aşmamak üzere (yiyebilir).”
” Fakat kim mecbur kalırsa, saldırmamak ve sınırı aşmamak üzere (yiyebilir).”
Allah'ın insanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa göndermiş olduğu dinin adı islam teslim olanların adı da Müslümandır. Allah insanlara İslamın dışında hiçbir din göndermemiştir. Hristiyan ve Yahudiyiz kelimelerini onlar kendileri üretmişlerdir. Onarın kendi kendilerine koydukları yasalara Allah haram ettik ve helal ettik ifadesi kullanmaktadır. Ayet açıkça onu anlatmaktadır.
16/118- Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Demek ki Allah katında haram ve helal olanlar nasıl son peygambere de helal ve haram ise Musa peygamberin kavmine de bunlar haram ve helaldir. Ayette ifade edilen koyunun iç yağı ve kuyruk yağlarının çift tırnaklı hayvanları Allah onlara haram etmemiştir onlar kendi kendilerine haram etmişlerdir. ve ayette ifade edilen,
“'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık”
Sapanı Allah saptırmaz Allah sapma ve doğru yolda yürümeyi insanların önüne teklif olarak koyar. Sapana saptırdım doğru yola gidene de doğru yola getirdim ifadesi kullanır. Tercih insanın kendisin-indir.
“'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık”
Sapanı Allah saptırmaz Allah sapma ve doğru yolda yürümeyi insanların önüne teklif olarak koyar. Sapana saptırdım doğru yola gidene de doğru yola getirdim ifadesi kullanır. Tercih insanın kendisin-indir.
Demekki Ayette önemli olanın ne söylediği değil ne söylemek istediğinin anlaşılmasıdır. Onu anlamak bir yorumla ancak ortaya konulabilir. Eğer ayette Yahudi olanlara haram edilenler. Gerçekten kendi kendilerin değil de Allah'ın haram kılması olarak algılanırsa çelişkili olmayan Kuran'a çelişkili bir anlayış getirilmiş olurdu.
39/28- Çarpıklığı olmayan Arapça bir Kur'an'dır (bu). Umulur ki sakınırlar.
Evet şimdi de Kuran'dan başka bir ayet vererek onun ne anlama geldiğini yorumlamaya çalışalım
17/59- Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud'a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular. Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.
Bu Ayeti genelde müfessirler açıklarken Allah hazretti muhammet peygamber dışındaki bütün peygamberlere İnsanları imana getirmek için olağan üstü mucizeler göstermeyi vermiş.Ama Muhammet peygambere mucizeler vermemiş olarak aktarmaktadırlar.
Ayet kelimesi geneli ifade eden bir kelimedir. Yani Allah'ın zerreden küreye kadar yaratmış olduğu Kuran'da geçenler, uranın kendisi de dahil hepsi birer ayettir mucizedir. Ayet kelimesi isra elli dokuzda geçen ayet ne anlama geliyor? Onu anlamak yakalamak lazımdır.
Bu ayette değişik anlama gelen üç ayetten bahsediyor.
a) Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı.
b) Semud'a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular.
c) Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.
a) Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı.
b) Semud'a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular.
c) Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.
Şimdi kuranda bu üç boyutu anlatan olaylara ayetler bulalım.
a)Şıkkında öncekilerin yalanlamasıyla başlarına ne gibi feleketler geldiğini anlatmaktadır. Yani onlar yalanladığı için ayetler Ahiret alemine dünya hayatında cehenneme gdecek yolu allah onlara tuzak kurarak onları vahiylerden nasibini almadan yollarını sürdürerek helak etmiştir.
16/ 113- Andolsun, onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azap onları yakalayıverdi.
Burada yalanladıkları nedir Allah'ın gönderdiği nebiler ve onların getirdikleri Vahiydir. Yalanladıkları zaman onların helakı nedir? Dünya hayatında gönderilen vahye karşı gözleri kör kulakları sağır ve kalplerini de kendi kendilerine,mühürleme hastalığına tutulmalarıdır.
Burada yalanladıkları nedir Allah'ın gönderdiği nebiler ve onların getirdikleri Vahiydir. Yalanladıkları zaman onların helakı nedir? Dünya hayatında gönderilen vahye karşı gözleri kör kulakları sağır ve kalplerini de kendi kendilerine,mühürleme hastalığına tutulmalarıdır.
İşte Nuh kavminin semut kavminin ad kavminin heleklarıyani dünya hayatında kafir olarak yaşamaları onların gelen nebi ve resulleri inkar etmelerinden kaynaklanmaktadır. Kuran yalanlayan kavimlerinden birinin başına gelen Olayı anlatıp resulüne örnek veriyor.
b) Semud'a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular.
Allah dişi deveyi her ihtiyaç için yönelenlere göndermiştir. Dişi devenin önemi hem üretken olması hem de yükünden etinden tüyünden daha akıla gelmedik nice faydalarından insanlar yararlanmaktadır. Bu gün göçebe hayatı yaşayan bütün toplumlarda motorlu taşıtlar çıkmadan ve yaygınlaşmadan önce onlarla hayatlarını sürdürüyorlardı.
Kuran'da salih kavminin helak olma nedenini anlatırken, deveye zulmetme olarak anlatmaktadır. Zulüm Allah'ın koyduğu bir değeri değerin altında ve üstünde bir değer koyarak ölçüyü taşmaları kelimelerin yerini değiştirmesi olarak anlatmaktadır. Şimdi Kuran'da geçen deveye zulmetmenin nasıl şekil aldığını Kuran'dan bir kesit olan olayı nakledelim.
7/ 73- Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih'i (gönderdik. Salih:) "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka İlahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir: Allah'ın bu dişi devesi size bir belgedir; onu salıverin de Allah'ın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acı bir azap yakalar" dedi.
7/74- "(Allah'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."
7/75- Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler), içlerinden iman edip de onlarca zayıf bırakılanlara (müstaz'aflara) dediler ki: "Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Biz gerçekten onunla gönderilene inananlarız" dediler.
7/76- Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: "Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız."
7/77- Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vadettiğin şeyi getir, bakalım."
7/78- Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.
Halk arasında Kuran’da geçen salih kavminin başına gelenler, deveyi kesme nedeni olarak müfessirlerin katkısıyla anlatılan dağdan mucize bir devenin doğması Salih'in Allah'hın ona verdiği özel bir mucize olarak gösterdiği anlatılır. Konu içerisinde deveyi kesmek boğazlamak değil, Deveyi Allah'ın koyduğu yerden kaldırıp,tapınılır hale getirilmesi anlamında kullanılmıştır. Dikkat ederseniz konuda anlatılan ana fikir salih kavminin, gelen peygamberin sözlerini dinlememeleri ve ona iman etmemeleridir.
7/77- Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vadettiğin şeyi getir, bakalım."
Salih peygamberi yalanlama sonucunda salih peygambere karşı mücadele verme onların inkarlarını arttırarak küfürde vahye karşı karar kılmalarına neden olmuştur.Bu konuyu detayına Kavimlerin helakı ile ilgili makalemde anlatmıştım geniş bilgi sahibi olmak isteyenler benim siteden öğrenebilirler.
Musa kavmi nasıl samirinin önderliğinde buzağıyı ilahlaştırarak helak olmuşlarsa salih kavmi de dişi deveyi ilahlaştırarak helak olmuşlardır. Bir başka deyişle dünya hayatında cehennem ateşinin yakacak olduğu kendi odununu hazırlamışlardır.
7/78- Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.
İşte onların yurtlarında diz üstü çöktüren sarsıntı onların asla doğru yolu bulamadan ahiret hayatına gitmeleridir.Yoksa dünya hayatı bir deneme salonudur. Denenme yerinde sınav bitinceye kadar Allah'ın Evrenin yasalarına insanların uymadıkları dışında insanlardan ve eşyalardan başına gelenler dışında Allah'ın özel bir cezası ve müdahalesi yoktur.
35/45- Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azap ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah Kendi kullarını görendir.
Demek ki salih kavmi Allah'ın gönderdiği deveyi kendilerine bir takım ihtiyaçları için kullanmaları için yarattığı halde onlar peygamberini yalanlamaları ve deveyi konulduğu yerden kaldırarak ona sevgiyi aşırı boyuta taşıyarak, Allah'a ortak koşmaları onları helake götürmüştür.
c) Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.
Buradaki korkutmak için gönderilen ayet de islam toplumunun birlik ve beraberlik içerisindeki küfre karşı tek vücut olarak birleşmesi ve mazlum olanların üzerinden zalim olanların ellerinin korkularından dolayı çekilmesidir.
Allah Müslüman olanlara güçlü olduğunuz zaman Müslüman olmayanları kesin doğrayın diye bir emir vermiyor. o gücü Müslüman olanları yerinden yurdundan ederek onları Rabbım Allah'tır diyenlere karşı korunmaları amacıyla caydırıcı bir güç olması Allah'ın ayetleridir. Allah gücü Müslümana onun için vermektedir.
İşte Genelde müfessirlerin son peygambere mucizeler verilmedi diğer peygamberlere mucizeler verildi şeklindeki açıklamaları doğru değildir. bir peygambere Allah mucize verdiyse diğer peygambere neden vermesin? Sorusunun asla geçerli bir izah tarzı olmalıdır.
Allah bütün nebilerine vahyetmiştir. Onlarla konuşmuştur onlara kendi bilgilerini her dönemde yeterli bir açıklamasını yaparak anlatmıştır. Onlara verdiği ayetler de gönderilen kitaplarıdır.
Son peygamberin, On parmağından su akıtması kuru çeşmeyi sulandırması arkasında peygamberlik mührü olmadığı gibi geçmiş peygamberlerde de mecazi anlatım dışında Allah onlara vahyin dışında Musa peygambere sihirli bir asa, İsa peygambere ölüleri diriltmesi, Salih peygambere dağdan deve doğurtması üveyir peygamberin yüz yıldan sonra dirilmesi İbrahim peygamberin parçalanıp ölen kuşlar diriltmesi olayı olmamıştır.
Son peygamberin, On parmağından su akıtması kuru çeşmeyi sulandırması arkasında peygamberlik mührü olmadığı gibi geçmiş peygamberlerde de mecazi anlatım dışında Allah onlara vahyin dışında Musa peygambere sihirli bir asa, İsa peygambere ölüleri diriltmesi, Salih peygambere dağdan deve doğurtması üveyir peygamberin yüz yıldan sonra dirilmesi İbrahim peygamberin parçalanıp ölen kuşlar diriltmesi olayı olmamıştır.
Kuran'daki ayetlerin yorumu budur. Müteşabih olan ayetlerin inceleme ve tahlil yaparak onun kastettiği anlamı yakalayarak onu hayata götürmek ve insanara anladığını onların anlayacağı şekle dönüştürerek anlatmaktır. Yoksa bazı Kuran okuyucuların anladığı ve anlattığı gibi Kuran açıktır, onun yorumunu Allah yapmıştır. Deyip,deveyi salih kavmi kestiğinde onlar helak oluyorlar da Muhammet kavmi kestiğinde neden helak olmuyorlar? sorusunun cevabı askıda kalmaktadır.
Öyleyse Yorum kapalı olan bir şeyin açılarak zikir ehli veye ilim ehli olanların inceleme ve tahlil sonucunda zikir ehli olmayanlara anlayacak şekilde anlatmaları izah etmeleridir. Bir araba tamircisinin arabası bozulanların arabasını tamir etmesi bir doktor uzmanın kendi sahasında olan bir hastasının hastalığının teşhisini yaparak ondaki rahatsızlığı gidermesi, bir ziraat mühendisinin değişik konularda uzmanlaşarak bitkilerin rahatsızlıklarını onlardan kaliteli ürün ve verim almaları işte hep yorumlamakla olmaktadır.
Doğrularım Allah'a Yanlışlarım ise bana aittir.
ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR.
Doğrularım Allah'a Yanlışlarım ise bana aittir.
ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR.
http/kuranianlamametodu.blogspot.com
alirizaborazan@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder