16 Kasım 2010 Salı

KURBAN BAYRAMI MESAJI EĞER BAYRAM İSE



RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!

Kuran: İnsanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa İnsanların kendisini ve evrenin nasıl okunması gerektiğini Yaratıcı tarafından her örnekten bir örnek verilerek hiçbir eksik bırakılmadan hayata bakışın Kılavuzu olarak insanlığa sunulmuş hayat  projesinin adıdır.

Son peygambere kadar, ilahi mesaj peş peşe aralıksız gelen nebilerle insanlık hem kendilerine azap gelmeden dünya hayatında uyarılmış, hem de insanlığın öldükten sonra gelecek olan ahret azabına karşı uyarılarak önlerindeki hayatın nasıl sürdürüleceğine kılavuzluk yapmıştır.

2/2- Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitaptır.

Kuran, Kendi bütünlüğü içerisinde insanlara bir hayat projesi sunmaktadır. Dünya hayatında özgür olarak yaratılan insanlar özgürce yaşamaları için zemin hazırlanarak bütün donanımı ile kendi yolunu kendisine seçebilecek maharete yaratılarak imtihana tabi tutulmuştur.

İnsanlık: Kuran'ı terk etmesiyle neler kaybetti? Kuran İnsanların asıl yaşam biçimlerini şekillendirmesi gereken ilahi mesaj olduğu halde maalesef içi boşaltılmış mitolojilerde anlatılan masallarda hikayelerde sadece menkıbe olarak beyinlerde izi kalmış bir kitap olarak kalmıştır.  

İnsan kendi kendisini bozmadığı sürece veya insanın kendisi istemedikçe bütün dünyadaki insanlar toplanıp bir araya gelseler onu hidayete getirmeye veya onu bozmaya kimsenin gücü yetmeyecek kadar güçlü bir donanımı bulunmaktadır.

Kuran; müteşabih ayetlerle binlerce sayfaları dolduracak kadar geniş konuları bir iki kelimeyle izah ederek o konular hakkında insanlara yol ve bakış açısını göstermektedir.

Kâinatta bu günkü insanların keşfedemediği varlıkları temel olarak iki kısma ayırmaktadır. Halife kelimesi ile aklıyla takvasıyla fısk ve fücuruyla iki yol iki amaç verilerek dünya hayatında attığı her adımın konuştuğu her sözün bilincinde bir donanımla yerleri ve gökleri yaratan rabbine karşı ibadet ve kullukla görevli bir varlıktır insan..

51/56- Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.

Diğer varlıkları ise melek şemsiyesi altında toplayarak ibadet ve kullukla görevli olan insanlara secde eden ve emirlerine amade olan varlıklar olarak tanımlamıştır..

2/30- Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz Seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah:) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim" dedi.

Dünya üzerinde ırkıyla cinsi ile rengi ile genciyle yaşlısıyla zenginiyle fakiriyle ne kadar çeşidi varsa onları insan, halife kelimesiyle özetleyerek bir varlığın genelleme tanımını yapmaktadır. Bu varlıklar imtihana tabi tutulmaktadırlar.

67/2- O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.

İnsanlık maalesef bu imtihanı kaybetmiştir. Ve dolayısı ile sınıfta kalmıştır. Yerleri ve gökleri yaratan Allah onlara her türlü donanımı verdiği halde bütün kâinattaki varlıkları insanın önüne secde ettirdiği halde insan nankör olarak bu verilen nimetlerin şükrünü eda edememektedir. Şu dünyada kendisine yüklenen sorumluluğu unutarak iblisin vesvesesiyle küfranda yol almayı yeğlemişlerdir.

Etrafınıza yakınlarınıza akrabalarınıza bir bakınız insanlar arasındaki ilişkiler insan haysiyetini ayaklar altına alacak derecede basitleşmiş. Mal mülk kavgası serap hırsı onları ilahi yolculuğa gidişi öyle gölgelemekte ki onların gözü olduğu halde hakkı görmeyi engellemekte kulağı olduğu halde hakkı duymayı engellemekte ve vicdan merhamet hissi tamamen ortadan kalkarak bencil bir dünya toplumu oluşmuştur.

33/72- Gerçek şu ki, Biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.

İnsanların dışında yaratılmış olan bütün varlıklar kendilerine verilmiş bilgi kodlamalarıyla kendilerinde çerçevelenmiş görev alanları içerisinde görevlerini hakkıyla kusur etmeden ifa ederken, maalesef insanlar bu görevleri yerine getirmemişler verdikleri "rabbim Allah’tır" sözünden cayarak şeytanı rab olarak kabul etmişlerdir.

Şeytan bir taraftan insanlara Allah; peygamber kitap göndermez dedirtip toplumları ateist deist sekülerist pozitivist rasyonalist şemsiyesi altında örgütlemeye çalışırken, bir taraftan da ehli kitap şemsiyesi altında insanları toplayarak vahiy orijinli dinden kopararak insanları Allah adıyla aldatarak Allah'tan olmadığı halde Allah'tan deyip örgütlemiştir.

Böylece dünya üzerinde kuranın indiği dönemde ümmi ve kitap ehli diye üst kimlik başlığı altında birbirlerine zıt iki toplum oluşmuştu. Şimdi de bu iki başlık altında insanlar yol almaktadırlar.

Bu Olgu insanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa var olduğu gibi şimdi de olacak olmaktadır bundan sonrada olacaktır. Bu Allah'ın bir sünnetidir. Bir taraftan kitaptan sanıp da kitaptan olmadığı halde yollarının doğru olduğunu sanan ehli kitap toplum kuran gelmezden önce bu toplumları ayırırken Yahudiler Hristiyan ve sabiler diye ayırırken kitap ehli olmayanları puta tapıcılar müşrikler diye iki başlık altında toparlamıştır.

Günümüz toplumlarına baktığımız zaman da öyle değil mi? Bir taraftan Kuran peygamberin kendisinin uydurduğu bir kitaptır. Tecrübî bir bilgi birikimi sonucunda olmuştur diyenler olduğu gibi, Bir Taraftan da Kuran'ı Kuran'dan uzaklaştırarak bir takım kılıflara bürünerek kuran adı altında onlarca yüzlerce din adı altında Allah’ın dini budur diyen bir takım fırkalar oluşmuştur.

Kuran Bunların hiç birisinin söylediklerini ve yaşadıkları hayatı kabul etmez. Nasıl kendisinden önce gelen bütün peygamberlerin her peygamber bir öncekini doğrulayıp tasdik etmişse ve bir sonra gelecek olan  peygamberi de müjdelemiştir. Kuran'ın insan yazması bir kitap olmadığını insanların bilemedikleri bazı şeyleri mucizevî bir anlatımla insanlara öğretmiştir. 6/91

Toplumlarda oluşan yanlış bilgiler toplumları yanlış yaşamaya götürmüştür. Bozulmanın asıl nüvesini oluşturan da budur. Bu gün dünya insanlarının doğru bir bilgilenmeye ve yaşamanın onlara yük değil bir görev ve sorumluluk bilinci oluşturmalıdır. Hayatın anlamı kavrandığı zaman doğumla ölüm arasında geçen süreç tozpembe bir hayat olmadığı böyle beklentilere insanlar kavuşsa bile insanları mutlu huzurlu bir merhaleye çekemediği bilinmesi gerekir.

Vahiy orijinli dinden uzaklaşan toplumlar zenginliklerin içerisinde yüzseler bile onları huzurlu etmeye yetmemiş insanlar her buldukları güzel sandıkları şeylerde tatmin olmayarak yeni bir huzur bulma operasyonlarıyla hayatlarını yenileyip durmaktadırlar. Yaşamın asıl yaratılış gayesinden uzaklaşarak başka mecralara çekmişlerdir. İşte Kuran bu inanan ve Salih amel işleyenlerle iman etmeyen sadece dünya hayatını mesken tutmak isteyenlerin yaşamlarını bize şöyle profilini çizmektedir.

24/37- (Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.

24/38- Çünkü Allah, yaptıklarının en güzeliyle karşılık verecek ve onlara Kendi fazlından arttıracaktır. Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır.

24/39- İnkar edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah'ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir.

24/40- Ya da (inkar edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek. Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur.

HANGİ BAYRAMI KUTLAYACAĞIZ?

Dünyadaki insanların bu gün bayram yapmaya hakkı olmadığı gibi İslam ülkelerinin hiç hakkı  yoktur.

İnsanlar yaratılırken yerlerin ve göklerin bağımlı olduğu Allah'ı Rab kabul ettikleri halde sonradan Allah'ı rabliği altında kalmaktan uzaklaşarak Allah'a ortak koşanların ilkeleştiği bir toplumun oluşumuna zemin hazırlamamızın bayramını kutlayacağız?

İnsanlar Hayırda yarışarak, bir birlerine karşı merhametli olması gerekirken merhametin kalktığı kardeşlik duygusundan yoksun kaldığı mal mülk uğruna bir birlerinin öldürüldüğü ekinin ve neslin yok edildiğinin bayramını mı kutlayacağız?

Adalet ilkesinin insanlar elinden tamamen kaldırılarak güçlü olması gereken hak olması lazımken adaletin zenginler lehinde zalimler menfaatinde dolaşarak mazlum olanların köleleştirildiği Mazlumun hakkının tamamen elinden giderek insanların sınıf haline getirildiği, ezenlerle ezilenlerin oluştuğu bir toplum olmanın bayramını kutlayacağız?

Kocanın kadına kadının kocasına karşı saygısının kalmadığı bozulmuş kokuşmuş aile düzenlerinin oluştuğu evliliğin sadece karşılıklı menfaat ilkesine dayandırıldığı mutsuz bir aile tablosundan mutsuz bir gençlik yetiştirmenin bayramını mı kutlayacağız?

Bir köyde Bir Mahallede eğer bir aç varsa, diğerleri de onun açlığına karşı duyarsız olmuş toplum helak olmuş demektir. Bu toplum yukarıdan beri izah etmeye çalıştığım konular üzerinde bir tevhit birliği oluşturmadıkça insanlar evreni yıkmaktan vazgeçip yapmaya doğru yönelmedikçe bayram yapmaya hakkımız yoktur.

Biz Yemek yapmadan tatlı yemek istiyoruz. Hayır, yemek yapmak için terleyeceğiz çaba göstereceğiz yemeği yapacağız yiyeceğiz arkasından süsünü oluşturan tatlısını yiyeceğiz. Bayramlar da öyledir. bir çabanın hakkı hakim kılma mücadelesinin ardından o kadar eziyetin karşılığında insanlar zafere ulaşmışlarsa, o sevincin paylaşılması için bayram vardır. Yoksa helak olmuş dünya dirilmeden takva duygusunun batıl üzerinde hakimiyetini kurmadan Zulüm işkence içki fuhuş gibi her türlü pisliklerin kol gezdiği yerde bizim bayram yapmaya hakkımız yoktur .  

Yinede kurban ramazan sözleri bizi titretir silkeler düşünmemize insanlığın dirilişine vesile olur ümidiyle, Bayram ruhuna uygun olamayan günlerin bayram ruhuna uygun hale dönüşmesi ümidiyle.

Doğrularım Allah'a yanlışlarım ise bana aittir.

ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN ANAMUR
Kuranianlamametodu.blogspot.com
Türkiye- Mersin- Anamur

Hiç yorum yok: