15 Eylül 2010 Çarşamba

KURAN'DA TANIMLANAN ORUÇ




RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA!


2/183- Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.

Temelde Oruç Kelimesi; Kuran'da iki anlamda kullanılmıştır. Birincisi Fecir vaktinden gece vaktine kadar, tanımlanan kurallar çerçevesinde, davranış yeme içme ve söylemlerle kısıtlama getirilen anlamında anlatılan oruçtur. İkincisi ise Hazreti Meryem’de sembolleştirilen Toplumlarının ve ya kendi kavminin karşısında söylediği ve yaşadığı hayatın iletişimin kaybolması neticesinde belirli bir zaman dilimi içerisinde susma orucudur.

Şimdi Bu İki Anlam taşıyan orucu Ayrı ayrı anlatmaya çalışalım.

RAMAZAN AYI ORUCU!

2/185- Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kuran onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahit olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.

Kuran'da bahsedilen ramazan ayı, Kâinatın yaratılışından bu tarafa, bir yılda ayların sayısı on iki olan aylardan biridir. Hicri takvime göre ay yılı üç yüz elli dört gün’dür.

9/36- Gerçek şu ki, Allah Katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah'ın kitabında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesap (din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin ve onların sizlerle topluca savaşması gibi siz de müşriklerle topluca savaşın. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir.

Diğer ayları konunun uzmanlarına bırakalım. Bizim konumuz ramazan ayında tutulan oruç ile ilgilidir. Ramazan Ayı Allah'ın ayetlerindendir. Takvim yılı ayın dünya etrafındaki dönüşüne göre hesaplandığından ay dünya etrafındaki dönüşünü üç yüz elli dört günde tamamlamaktadır. 

Bu da her yılda ramazan ayı bazen otuz bazen de yirmi dokuz gün hesaplandığı görülmektedir. Ve her yıl ramazan ayı miladi takvime göre yaklaşık on bir gün önce gelmektedir. Böylece her mevsimde ömrü yeten insanlar oruç tutma hazzına sahip olmaktadırlar.

Ramazan ayında tutulan orucun nasıl tutulacağını kuran, şöyle tanımlamaktadır.

2/187- Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tövbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde itikâfta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.

Önce Oruç Bu Ayette şöyle tanımlanmaktadır. Bunu Maddeler halinde sıralayarak anlamını kolaylaştırmaya çalışalım.

a)- Oruç gecesinde evli olanların kadınlarıyla beraber olmaları helaldir.

b)- Üremek evlatlar edinmek ramazan ayı da dâhil olmak koşulu ile helal ve zarurettir.

c)- yemek, yemek, kadınlarla beraber olmak geceye erilince başlayıp, fecir vaktine kadar devam eder.

d)- Fecir vakti Gece ile gündüzü birbirinden ayırt eden sınırdır. O Ana ne gece ne de gündüz diyemeyeceğimiz andır.(Beyaz iplik ve siyah iplik bu anlamındadır)

e)-Oruç gecesinde yenmesi ve yapılması serbest olan bazı davranışlar fecir vaktinden geceye erişinceye kadar, yasaklanmaktadır. Ve gece de beyaz iplikle siyah ipliği ayırt eden akşamdır.

f)- İtikâfta olunduğu zamanlarda gece ve gündüz olmak üzere kadınlara yaklaşmak yasaktır.

İşte Ramazan ayında her gün Oruç tutmaya yükümlü olan kadın ve erkeklerden sağlıklı olanlar için fecir vaktinden geceye erinceye kadar, vücudun maddi yönden fayda bulacağı bütün şeylerden uzaklaşarak nefsi terbiye ederek disiplin altına girmektir. Bazı Kuran okuyucuların söylediği gibi orucu başka mecralara çekerek orucun başka anlamlarda kullanıldığını, söylemeleri doğru değildir.

Kuran'da yeme içme cinsel ilgiden uzak olarak oruç ayında seher vaktinden geceye erinceye kadar Oruç tutulması her sağlıklı ergen olanlara farz olduğu gibi, bunların dışında ramazan ayında oruç tutmaya sağlık durumu ve bazı zorluklarda tutamayanlar için. Tutamadığı günler sayısınca sağlık durumu müsait olunca tutması gerekir. Sağlık durumu iyileşmesi mümkün olmayanlar için durumları müsait olanlar da bir bedel ödemesi onun diyetini cezasını ödemesi gerekir.

2/184- (Oruç) Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun). Zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır). Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız, -eğer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.

Burada Tutamayanların veya tuttuğu zaman vücudu hasar görecek olanların Bir yoksul ihtiyaç sahibi olanları tutmadığı gün sayısınca doyurması gerekir. Bu da herkesin kendi imkanlarına göre adalet ölçüsü içerisinde ne kadar hangi lükste derecede yemeye gücü yetiyorsa, Günün şartlarına göre, o kadar miktarda fidye olarak ödemesi gerekmektedir.

Bu Tanımladığımız Oruç Her Müslümanım deyip de ergenlik çağına ermiş olanların tutması zorunlu olan senenin bir ayındaki oruçtur.

Bir Başka oruç ise ceza olarak yapılan suçlardan dolayı başka imkânları olmayanların tutması gereken oruçlardır.

CEZA OLARAK TUTULMASI GEREKEN ORUÇLAR!

4/92- Bir mümine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mü'mini öldürmesi yakışmaz. Kim bir mimini 'hata sonucu' öldürürse, mü'min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka, Eğer o, mümin olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mümin bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir. Şayet kendileriyle aranızda analaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mümin köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkânı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah'tan bir tövbedir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

58/4- Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah'a ve O'nun Resûlüne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kâfirler içinse acı bir azap vardır.

Oruç; İnsana Tanımlanan gün içerisinde Helal olup da belirli zaman dilimi içerisinde insanın Yapmak istediği halde özgürlüğüne kısıtlama getirerek Yerleri ve gökleri yaratan rabbine boyun eğmenin ona kul olmanın Hayatta yaşarken o ne emrettiyse yapmak gerektiğinin bilincini insanlara vermektedir. İnsanın temizlenmesi insanların fahşaya giden yollardan arınması Allah'a olan bağlılığın ve itaatin ancak bu yollarla olacağı insana anımsatılmaktadır.

Kuran'da Yapılması istenen her emir dünya hayatında o emirlere uyanlar için İnsanların disiplin içerisinde kendilerine verilmiş hayat sürecinde kendi iyilikleri içindir. Yasaklanan her emir de insanların insanlara zarar ve aleyhinde olduğu için yasaklanmıştır. Tabii ki Allah İman etmeyenlere dünya hayatında insanların kurallara uymama sonucunda bedel ödemeleri dışında Onlara müdahale etmiyor.

Kuran'da Anlatılan emirler, İman edenleri ilgilendirir. İman etmeyenler için bu emirler geçerli değildir. İşte Bu sebeple İman edenlerin yaşam biçimleri İman etmeyenler tarafından özgür davranışları kısıtlandığı için veya iman edenlerden Allah'ın övgüsüne mazhar olanları kıssaları anlatılırken sözün konuşmanın tesir etmediği yerde susma orucu tutmuşlardır. İşte Kuran'da anlatılan Hazreti Meryem’in tuttuğu oruç bu anlamdaki oruçtur.

19/26-فَكُلِي وَاشْرَبِي وَقَرِّي عَيْنًا ۖ فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ أَحَدًا فَقُولِي إِنِّي نَذَرْتُ لِلرَّحْمَٰنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّمَ الْيَوْمَ إِنْسِيًّا

19/26Fekulî veşrabî vekarrî ‘aynâ(en)(s) fe-immâ terayinne mine-lbeşeri ehaden fekûlî innî neżertu lirrahmâni savmen felen ukellime-lyevme insiyyâ(n)

19/26-Artık, ye, iç; gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: 'Ben Rahman (olan Allah) a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım.'

Kuran'da Hazreti Meryem hakkında anlatılan kıssanın bir bölümünde bahsedilen oruç tamamen yeme içmeyle alakası olmayan sadece insanlara verecek olduğu mesajın söylemlerle yaşamla anlatılamaması ve olayı zamanın akışına bırakarak zamanla çözüleceği ve ispat edilmesi anlamında konuşmama orucudur.

19/22- Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.

19/23- Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim."

19/24- Altından (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır."

19/25- Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin."

19/26- Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: "Ben Rahman (olan Allah)'a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."

Her peygamber ve Allah'ın halis dostlarında Olduğu gibi Hazreti Meryem de Toplum tarafından tecrit edilmiş her türlü işkence ve sıkıntılar içerisinde toplumun baskısından dolayı toplumdan ayrılmıştı. Kuran'da bahsedilen inşirah suresinde onu anlatmaktadır.

94/1- Biz, senin göğsünü yarıp-genişletmedik mi?

94/2- Ve yükünü indirip-atmadık mı?

94/3- Ki o, senin belini bükmüştü;

94/4- Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi?

94/5- Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır.

94/6- Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.

İşte Son Peygamberi Allah, Kendisine yapılan işkencelere karşı onu böyle teselli ediyordu.” zorlukla beraber kolaylık vardır.” güçlükle beraber kolaylık vardır.”

Bu İfadeler Aynen Hazreti Meryem için de geçerli idi, O toplumun yapmış olduğu işkenceler karşısında Allah fıtratına koyduğu ve peygamberlerle gönderdiği vahiyle “"Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır." Allah Gönderdiği bir elçi ile Müjdelediği erkek çocuk artık bir peygamber olarak toplumun karşısına çıkacak Meryem'e atılan bütün bühtan ve iftiraları kaldırarak bir ayet belge olarak toplumun karşısına çıkacaktı.

19/27- Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın."

19/28- "Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi."

19/29- Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"

19/30- (İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı."

19/31- "Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekâtı vasiyet (emr) etti."

19/32- "Anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı."

19/33- "Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de."

19/34- İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri "Hak Söz".

Meryem, Büyük bir ihtimal toplumdan uzun zaman ayrı kalmalı ki, yetişmiş En azından kitap ilim ve hikmet verilecek çağa gelmiş.Toplumun karşısına belge ile çıkabilmiştir. İnsanlarda din seçme ergenlik çağına geldiğinde olmaktadır. Hazreti İsa ile Meryem toplumun karşısına çıktığında adı sanı duyulmamış anlamında bir çocuk diye anlatılmaktadır.

19/29- Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"

Kuran Burada Hazreti İsa'nın "Bir çocuk" kelimesi ile anlatarak sanatsal bir anlatım kullanmıştır.

19/30- (İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı."

Bu Ayet Hazreti Meryem’in toplumun karşısına çıktığı zaman işaret ettiği kendisinin oruç adaması ve kendisi yerine kendisinin söylediklerini doğrulayan ayet kitap verilen hikmet verilen Allah'tan bir kelimeye olayları anlatmasını işaret etmektedir. 

Tıpkı Delilikle alay ettikleri kişilerin üretimlerini ortaya koydukları zaman o üretimi kendileri içerisinde yapamayıp işte benim belgem deyip ortaya koyarak toplumu şaşırtmaları gibidir.
Aynı Olay Zekeriya peygamber içinde kullanılmıştır.

3/40- Dedi ki: "Rabbim, bana gerçekten ihtiyarlık ulaşmışken ve karım da kısırken nasıl bir oğlum olabilir?" "Böyledir" dedi, "Allah dilediğini yapar."

3/41- (Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi. "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O�nu tesbih et." dedi.

19/8- Dedi ki: "Rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım."

19/9- (Ona gelen melek:) "İşte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki: Bu Benim için kolaydır, daha önce sen hiçbir şey değil iken, seni yaratmıştım."

19/10- Dedi ki: "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." Dedi ki: "Senin alametin, sapasağlam iken, üç tam gece insanlarla konuşmamandır."

Bütün Peygamberlerde ve Allah dostlarında bu haller Allah'ın bir sünnetidir. Uzun bir zaman çekmiş olduğu sıkıntıların ardından Arzuladıkları yaşam biçimlerini sırtına omuzlayan bir erkek mirasçı bırakabilmişlerdir. İşte firavunun erkek çocukları öldürmesi Hakka karşı baş kaldıranlar karşısında pervasızca dik duruşunu göstererek hakkı söyleyen, yaratılışta verdiği "rabbim Allahtır "sözünün arkasında duranlardır.

2/187أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَىٰ نِسَائِكُمْ ۚ هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَأَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّ ۗ عَلِمَ اللَّهُ أَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَخْتَانُونَ أَنْفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنْكُمْ ۖ فَالْآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُوا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَكُمْ ۚ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الْأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الْأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ۖ ثُمَّ أَتِمُّوا الصِّيَامَ إِلَى اللَّيْلِ ۚ وَلَا تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنْتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ ۗ تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ فَلَا تَقْرَبُوهَا ۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

2/187Uhille lekum leylete-ssiyâmi-rrafeśu ilâ nisâ-ikum(c) hunne libâsun lekum veentum libâsun lehun(ne)(k) ‘alima(A)llâhu ennekum kuntum tatânûne enfusekum fetâbe ‘aleykum ve’afâ ‘ankum(s) fel-âne bâşirûhunne vebteġû mâ keteba(A)llâhu lekum(c) vekulû veşrabû hattâ yetebeyyene lekumu-laytu-l-ebyedu mine-layti-l-esvedi mine-lfecr(i)(s) śümme etimmû-ssiyâme ile-lleyl(i)(c) velâ tubâşirûhunne veentum ‘âkifûne fi-lmesâcid(i)(k) tilke hudûdu(A)llâhi felâ takrabûhâ(c) keżâlike yubeyyinu(A)llâhu âyâtihi linnâsi le’allehum yettekûn(e)

2/187Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet ettiğinizi (güvenmediğinizi) bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.

Yeme içme ile ilgili Kuran'ın orijinal olan metinde anlattığı etimmû-ssiyâme-

Konuşmama orucunu Kuran orijinal olan metinde
lirrahmâni savmen felen ukellime-lyevme insiyyâ(n)

Dikkat ettiğiniz gibi Kuran konuşmama orucu ile yeme içmeyle alakalı olan oruç kelimesini kullanırken farklı kullanmıştır. Samen- ssiyâme-

En doğrusunu Allah bilir.

ALİ RIZA BORAZAN

MERSİN ANAMUR
Kuranianlamametodu.blogspot.com
alirizaborazan@hotmail.com

Hiç yorum yok: